ülkedeki hiç kimsenin diğerine saygısının olmaması

dinlemeyi bilmediğimizden oluyor o. ya da skolastik düşünceyi yeniden canlandırdığımız için.

ne konuşuyoruz, ne dinliyoruz, ne de * saygı duyuyoruz. "ne yaparsa yapsın, saygı duyar, geçerim" diyemediğimizden mahvediyoruz birbirimizi. herkes düşman, herkes kan kokusu alıyor.

garip değil burası türkiye

bizim ülkede fanatizm var insanlar kendi kalıp yargılarına göre bir konum belirliyor kendisine ve buna uyumlu çevre yapıyor mesela ben artık muhafazakar insanlara tahammül edemediğim için saygısızlık yaptığım oluyor.

kendisine saygisi olmayan insanlarin yaptigi bir seydir bu cunku kendisine saygi duyan insan tum canlilara saygi duyar

toplumun bize sunduğu hediyelerden biri*.

ailede saygı öğretilen ve saygı ile büyütülen nesiller yavaş yavaş kaybolduğundandır. hani bazı gelenekleri gereksiz/ anlamsız buluyorsunuz ya; hah işte onlar bir toplumu toplum yapan unsurların temelleridir aslında. basit göründüğü için kişisel özgürlüklerin kısıtladığına inanırsınız kendi kendinize ama örf ve adetler aslında o toplumun sahip olduğu değerlerin sonraki nesillere aile içi aktarılması için gerekliliklerdir. yanlış anlaşılan gelenekler yozlaşmaya, yozlaşma da zamanla toplum değerlerinin yok olmasına sebep olur. benim neslim saygı gereği yapılan davranışları abartı buluyorken, şimdi ki nesil gereksiz görüyor artık haklı olarak.

akp'nin en vahim icraatıdır.

nefretle ilmik ilmik dokudular, herkes kutuplaştı, kimsede nezaket ve sevgi kalmadı.

halk da buna çok güzel çanak tuttu.

balık baştan kokar sanırım herşeyi açıklayan bir atasözüdür. gerisini zekanıza bırakıyorum.

örneğini sözlük gibi küçük mecralarda gördükten sonra büyük ölçeğe doğru uzaklaşıp manzaraya baktığımızda tüm ülkede de göreceğimiz gerçek.

daha burada başlıyor olayın izleri, kaç saat online olduğunuza kadar bile burnunu sokanlarla. az daha uzaklaşın, kendi evinizde dinlenme hakkınızı elinizden alan gürültücü komşuyu göreceksiniz. biraz daha uzaklaşın, işe giderken toplu taşımada bas bas bağırarak telefon görüşmesi yapan... az daha uzaklaşın, iş yerinde dedikodunuzu yapan... az daha; hakkınızı yiyen yöneticiler... az daha; verdiği oyu inatlaşmak için kullanan bilinçsiz seçmenin sizi sürüklediği karanlık ve uçurum falan filan*...

ülke insanının büyük bölümü böyle. kapısının önünü süpürmek yerine başkasının kapısının önüne tükürmek için fırsat kolluyorlar.

yönetenlerin birbirine ve vatandaşına saygısı yoksa; yönetilenlerin birbirine saygısı hiç olmaz.

ince düşünen insanların düşüncesidir. kendilerini yalnız hissediyorlar.

malum parti ve kutuplaştırıcı söylemleri yüzünden.

saygı ne ya italyan yemeği mi ? kabullenin artık burası ortadoğu cehennemi.

hiç kimse olmadığımı biliyordum. çünkü saygım var.

halkın kin, öfke, nefretle dolu olduğunu gösterir.

"tüm genellemeler yanlıştır hatta bu genelleme bile..."
ama evet birkaç olayı art arda yaşayınca, düşündüğüm şey tam olarak bu oluyor.