umumi tuvaleti gönüllü temizleyen kişi
başlık "morticia" tarafından 01.01.2022 00:20 tarihinde açılmıştır.
1.
ben de isterdim ki yeni yıla girmekte olduğumuz ilk dakikaları, konsepte uygun konular açarak kutlayalım ancak görüyorum ki herkes 2022 yılı üzerine başlıklar açmakta. birimiz eksik kalalım dedim ve size hayata bakışımı değiştiren o günü, o tuvaleti anlatmaya karar verdim arkadaşlar.
arkadaşlarımın yeni yıl kutlaması için, bu gece tertip etmekte olduğu big mega corona partyden salt bu hikayeyi sizlerle paylaşabilmek adına erken ayrıldığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
bu kişilerden biri bendim efenim.
bundan seneler önce, ben hala darksidea geçmemiş utangaç, saf bir kız iken, şehirler arası otobüs yolculuklarında mecburen kullanmak durumunda kaldığım dinlenme tesislerinin bakımsız umumi tuvaletlerini, benden sonra aynı tuvaleti kullanacaklardan "sçmış sçmış bırakmış allahın davarı" bakışı almamak ve ergenliğe yeni girmiş gencin milf pornosu izlerken annesine yakalanması anında duyumsayabileceği türden bir şiddete sahip o utancı duyumsamamak için, benden önce tuvaletin ırzına geçercesine sçıp batırmışların dışkılarını, maalesef ki temizlerdim efenim.
size böyle bir anımı anlatmayacağımı sanıyorsanız elbette yanılıyorsunuz. çünkü neden anlatmayayım?
sene üniversite ikiyi okumakta olduğum sene; sık sık şehirler arası yolculuklara çıkıyorum efenim. fakültem sıkıcı, dersler sıkıcı, şehir sıkıcı... üzerime üzerime geliyor her şey. ben de bu dönemleri internetten yeni arkadaşlar edinerek geçiriyor ve onları şehirlerinde ziyarete gidiyorum. bakarsanız verilmiş sadakamın olduğu seneler efenim, daha öncesinde size o satanist genç ile yaşadığım münasebeti buralarda anlatmıştım. işte bu sıkılgan, bu maceraperest yönümün ağır bastığı, kabıma sığamadığım bu dönemlerde, oldukça fazla otostop tecrübeleri edinmekle birlikte, bir o kadar da uzun yol otobüs şoförü dayılarla sohbetin inceliklerini öğrendim. kendileriyle yasakları delerek otobüsün muavin koltuğunda oturur halde az sigara tüttürmediğimi de söylemeden edemeyeceğim, hey gidi hey. buradan vehbi dayıya selam ederim.
neyse, size anlatacaklarım bunlar değildi, daha karanlık şeylerden bahsedeceğim.
yolculuklarımı genellikle günün erken bittiği, gecelerin uzayıp durgunlaştığı soğuk kış zamanlarında gerçekleştirdiğimden ötürüdür ki, otobüslerde narin ayacıklarımı üşütür, fazla tuvalete çıkma ihtiyacı hisseder ve her molada, çeşit çeşit dinlenme tesisi umumi tuvaletlerini tecrübe ederdim.
marka vermeyeceğim ama, tuvaletleri gerçekten kral oturağı gibi bakımlı ve tertemiz olan o nadir birkaç tesis haricinde, geriye kalanların hepsi insanlığa hakaret gibi tuvaletlerdi. lanet olsun bir kedi hayvanı bile yaptığı pisliğin üzerini pati pati kumlarla örterken biz insanlar neden sçtığımızı temizlemekten acizleniyoruz?!11
bu manzaralara unisex tuvaletlerde rastlıyor olsam, tüm suçu olduğu gibi erkek cinsinin üzerine yığıp rahatlayacağım ama kadınlar tuvaletinin hali daha içler acısı oluyordu arkadaşlar. ağzına kadar dolu çöp kovalarından görünen kullanılmış pedler, tamponlar, kçını sildiği peçeteyi, değiştirdiği pedi orada at nalı kadar "klozete atmayın" yazan uyarıya karşın klozetin içine atıp tuvaleti tıkayanlar, tuvalete mabadını değdirmekten çekinip, pedini attığı fayansın üzerine idrarını yapan ya da ayakkabıları ile çömenler, yarınlar yokmuşçasına sçanlar ki insanın o manzarayı yaratabilmesi için sadece dışkılaması yetmez, eline mala alıp inşaat ya yapması gerekir... ne diyorum, dikkatim dağıldı aklıma gelince; hah işte kadınlar tuvaletinin ne rezil durumlarına şahit oldum, üstelik bir de sıra olurdu bu tuvaletlerde, ucu bucağı görünmeyen sıralar...
aynada makyaj tazelemeye çalışanların yarattığı kuru kalabalık bir yana, birinin çişi gelince grup halinde tuvalete gidenler, türlü yaştan kadın da çoluğunu çocuğunu da çişe tutmaya kadınlar tuvaletine yığardı.
o tuvaletleri asla boş görmedim arkadaşlar... çok nadirdir yani.
neyse, benim sık sık tuvaletim gelir; işimi görüverip çıkacağım, beklerim sıra anca gelir... kapıyı bir açarım ki ablanın biri tuvalete zeusun yer yüzündeki gölgesini bırakmış, öyle devasa büyük bir şey... sifon? niye çekmiyorsun ablam, niye?
daha fazla tutacak dermanım kalmadığı için el mahkum giriyorum tabii tuvalete ama buranın bir de çıkışı var. sırada, tuvaletten çıkmamı bekleyen o beş teyzenin suratına nasıl bakacağım? o boku benim yaptığımı sanmazlar, bana pis pis bakıp cık cıklamaz, yargılayıp örselemezler mi?
arkadaşlar, umumi tuvalette böyle kaç tane kaderine terk edilmiş boka sahip çıkıp temizledim, size sayamam. o lanet utanma duygusu yok mu... benim bokum sanacaklar telaşesi yok mu...
bunun nasıl hissettirdiğini, ancak yaşayan anlar. o utançla yüzümün şap rengine döndüğüne eminim ki aynada gözlerimi kendimden kaçırıyordum, çünkü o boka maruz kaldıktan sonra insanın özsaygısı bir miktar darbe görüyor.
size oturup da türlü türlü dışkıyı tarif edecek değilim ama gördüklerimin insanı felç bırakacak kadar ağır şeyler olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
o an bir karar anıdır arkadaşlar. dışarıda bekleyen insanlara "benim bokum değil ama istersen öyle zannedebilirsin meeh" gamsızlığı ile boklu bir tuvalet mi bırakacaksınız, yoksa üzerinde 938460495 farklı mikroskobik canlının yaşadığı umumi tuvalet fırçasına elinizi uzatıp, suyunu klozetin popo koyulan kısmına damlatmadan onu çekip konumlandıracak ve gönüllü olarak başka birinin bokunu temizleyerek hiçbir utanca mahal vermeden gururla o tuvaletten çıkacak mısınız?
işte o yolculukta, o gün... hayata karşı duruşumu değiştiren, tüm düşünce yapımı yıkıp beni baştan yaratan boku gördüğüm gün... ilk kez umumi bir tuvalette, ardımda kalan boku sahiplenmeden çıkmayı başardım. kim yaptıysa, insan değildi, eminim ki değildi. orta dünyadan çıkıp gelmiş melun bir yaratığın 15 günlük kabızlığının ardından onu yaptığına eminim. yeni boyfrendimi beyaz içliğiyle görmeyi tercih ederim ki, lanet olsun o bir bok değil, sisteme bir başkaldırıştı, o vahşetti arkadaşlar, vandallıktı...
o gün dedim ki "morticia, bunu nasıl reva görüyorsun kendine? başkalarının hakkında ne düşüneceğini niye bu kadar umursuyorsun? salt biri, ne manaya geldiğini onun beynine girip okumadan bilemeyeceğin gaip, ufacık bir ters bakış atar diye neden bu kadar ürküyorsun? neden her şeyi hep doğru, hep temiz, hep mükemmel hale getirmeye çalışıyorsun? lanet olsun bizi aferin köpeği yapan sisteme, sçarım böyle işe!" ve aydınlandım efenim.
hayatım değişti evet.
o boku kim yapıp öylece bıraktıysa, kendisini, pisliği, sorumsuzluğu, iğrençliği sebebiyle kınamakla birlikte, hayatıma bilmeden dokunarak beni değiştirdiği için, teşekkürlerimi sunuyorum.
arkadaşlarımın yeni yıl kutlaması için, bu gece tertip etmekte olduğu big mega corona partyden salt bu hikayeyi sizlerle paylaşabilmek adına erken ayrıldığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
bu kişilerden biri bendim efenim.
bundan seneler önce, ben hala darksidea geçmemiş utangaç, saf bir kız iken, şehirler arası otobüs yolculuklarında mecburen kullanmak durumunda kaldığım dinlenme tesislerinin bakımsız umumi tuvaletlerini, benden sonra aynı tuvaleti kullanacaklardan "sçmış sçmış bırakmış allahın davarı" bakışı almamak ve ergenliğe yeni girmiş gencin milf pornosu izlerken annesine yakalanması anında duyumsayabileceği türden bir şiddete sahip o utancı duyumsamamak için, benden önce tuvaletin ırzına geçercesine sçıp batırmışların dışkılarını, maalesef ki temizlerdim efenim.
size böyle bir anımı anlatmayacağımı sanıyorsanız elbette yanılıyorsunuz. çünkü neden anlatmayayım?
sene üniversite ikiyi okumakta olduğum sene; sık sık şehirler arası yolculuklara çıkıyorum efenim. fakültem sıkıcı, dersler sıkıcı, şehir sıkıcı... üzerime üzerime geliyor her şey. ben de bu dönemleri internetten yeni arkadaşlar edinerek geçiriyor ve onları şehirlerinde ziyarete gidiyorum. bakarsanız verilmiş sadakamın olduğu seneler efenim, daha öncesinde size o satanist genç ile yaşadığım münasebeti buralarda anlatmıştım. işte bu sıkılgan, bu maceraperest yönümün ağır bastığı, kabıma sığamadığım bu dönemlerde, oldukça fazla otostop tecrübeleri edinmekle birlikte, bir o kadar da uzun yol otobüs şoförü dayılarla sohbetin inceliklerini öğrendim. kendileriyle yasakları delerek otobüsün muavin koltuğunda oturur halde az sigara tüttürmediğimi de söylemeden edemeyeceğim, hey gidi hey. buradan vehbi dayıya selam ederim.
neyse, size anlatacaklarım bunlar değildi, daha karanlık şeylerden bahsedeceğim.
yolculuklarımı genellikle günün erken bittiği, gecelerin uzayıp durgunlaştığı soğuk kış zamanlarında gerçekleştirdiğimden ötürüdür ki, otobüslerde narin ayacıklarımı üşütür, fazla tuvalete çıkma ihtiyacı hisseder ve her molada, çeşit çeşit dinlenme tesisi umumi tuvaletlerini tecrübe ederdim.
marka vermeyeceğim ama, tuvaletleri gerçekten kral oturağı gibi bakımlı ve tertemiz olan o nadir birkaç tesis haricinde, geriye kalanların hepsi insanlığa hakaret gibi tuvaletlerdi. lanet olsun bir kedi hayvanı bile yaptığı pisliğin üzerini pati pati kumlarla örterken biz insanlar neden sçtığımızı temizlemekten acizleniyoruz?!11
bu manzaralara unisex tuvaletlerde rastlıyor olsam, tüm suçu olduğu gibi erkek cinsinin üzerine yığıp rahatlayacağım ama kadınlar tuvaletinin hali daha içler acısı oluyordu arkadaşlar. ağzına kadar dolu çöp kovalarından görünen kullanılmış pedler, tamponlar, kçını sildiği peçeteyi, değiştirdiği pedi orada at nalı kadar "klozete atmayın" yazan uyarıya karşın klozetin içine atıp tuvaleti tıkayanlar, tuvalete mabadını değdirmekten çekinip, pedini attığı fayansın üzerine idrarını yapan ya da ayakkabıları ile çömenler, yarınlar yokmuşçasına sçanlar ki insanın o manzarayı yaratabilmesi için sadece dışkılaması yetmez, eline mala alıp inşaat ya yapması gerekir... ne diyorum, dikkatim dağıldı aklıma gelince; hah işte kadınlar tuvaletinin ne rezil durumlarına şahit oldum, üstelik bir de sıra olurdu bu tuvaletlerde, ucu bucağı görünmeyen sıralar...
aynada makyaj tazelemeye çalışanların yarattığı kuru kalabalık bir yana, birinin çişi gelince grup halinde tuvalete gidenler, türlü yaştan kadın da çoluğunu çocuğunu da çişe tutmaya kadınlar tuvaletine yığardı.
o tuvaletleri asla boş görmedim arkadaşlar... çok nadirdir yani.
neyse, benim sık sık tuvaletim gelir; işimi görüverip çıkacağım, beklerim sıra anca gelir... kapıyı bir açarım ki ablanın biri tuvalete zeusun yer yüzündeki gölgesini bırakmış, öyle devasa büyük bir şey... sifon? niye çekmiyorsun ablam, niye?
daha fazla tutacak dermanım kalmadığı için el mahkum giriyorum tabii tuvalete ama buranın bir de çıkışı var. sırada, tuvaletten çıkmamı bekleyen o beş teyzenin suratına nasıl bakacağım? o boku benim yaptığımı sanmazlar, bana pis pis bakıp cık cıklamaz, yargılayıp örselemezler mi?
arkadaşlar, umumi tuvalette böyle kaç tane kaderine terk edilmiş boka sahip çıkıp temizledim, size sayamam. o lanet utanma duygusu yok mu... benim bokum sanacaklar telaşesi yok mu...
bunun nasıl hissettirdiğini, ancak yaşayan anlar. o utançla yüzümün şap rengine döndüğüne eminim ki aynada gözlerimi kendimden kaçırıyordum, çünkü o boka maruz kaldıktan sonra insanın özsaygısı bir miktar darbe görüyor.
size oturup da türlü türlü dışkıyı tarif edecek değilim ama gördüklerimin insanı felç bırakacak kadar ağır şeyler olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
o an bir karar anıdır arkadaşlar. dışarıda bekleyen insanlara "benim bokum değil ama istersen öyle zannedebilirsin meeh" gamsızlığı ile boklu bir tuvalet mi bırakacaksınız, yoksa üzerinde 938460495 farklı mikroskobik canlının yaşadığı umumi tuvalet fırçasına elinizi uzatıp, suyunu klozetin popo koyulan kısmına damlatmadan onu çekip konumlandıracak ve gönüllü olarak başka birinin bokunu temizleyerek hiçbir utanca mahal vermeden gururla o tuvaletten çıkacak mısınız?
işte o yolculukta, o gün... hayata karşı duruşumu değiştiren, tüm düşünce yapımı yıkıp beni baştan yaratan boku gördüğüm gün... ilk kez umumi bir tuvalette, ardımda kalan boku sahiplenmeden çıkmayı başardım. kim yaptıysa, insan değildi, eminim ki değildi. orta dünyadan çıkıp gelmiş melun bir yaratığın 15 günlük kabızlığının ardından onu yaptığına eminim. yeni boyfrendimi beyaz içliğiyle görmeyi tercih ederim ki, lanet olsun o bir bok değil, sisteme bir başkaldırıştı, o vahşetti arkadaşlar, vandallıktı...
o gün dedim ki "morticia, bunu nasıl reva görüyorsun kendine? başkalarının hakkında ne düşüneceğini niye bu kadar umursuyorsun? salt biri, ne manaya geldiğini onun beynine girip okumadan bilemeyeceğin gaip, ufacık bir ters bakış atar diye neden bu kadar ürküyorsun? neden her şeyi hep doğru, hep temiz, hep mükemmel hale getirmeye çalışıyorsun? lanet olsun bizi aferin köpeği yapan sisteme, sçarım böyle işe!" ve aydınlandım efenim.
hayatım değişti evet.
o boku kim yapıp öylece bıraktıysa, kendisini, pisliği, sorumsuzluğu, iğrençliği sebebiyle kınamakla birlikte, hayatıma bilmeden dokunarak beni değiştirdiği için, teşekkürlerimi sunuyorum.
devamını gör...
2.
bu millet eğitilmez. daha önce bilimum başlıklara yazdım tuvalet görgüsüyle ilgili. sabah sabah boktan sidikten mevzu açmak istemezdim ama yersen dolma bu.
öncelikle tuvaleti uygunsuz kullanan herkesin allah belasını versin diyerek başlamak isterim.
ben artık etrafıma bunu anlatmaktan ve yazmaktan yoruldum. şu a. koyduğumun sifonunu süs eşyası diye koymamışlar, şuna bir basın. yere peçete düşürdüysen bunu alıp atmak zorundasın. türk erkeki gözümde maymun gibidir, ben senin pislik kullarını lavaboda görmek zorunda değilim, su tutarak bunları gidermek zorunda da değilim, bunu sen yapacaksın koyduğumun denizli adamı seni. tipine sıçayım ayrıca.
benden bilirler diye restoran bar kafe tuvaletlerinde kakılmış gibiyim, elimde bir kovam eksik.
şu içki zıkkımı başıma bela olmasa zaten hayatta ortak tuvalet kullanmam ben. maalesef ki içince sidik-î idrarımız gelmekte.
bu milletten bir bok olmaz. selamun aleyküm dediğinde para istedikleri en elegant yerlerden en salaş yerlere kadar hiçbir şey değişmiyor. herkes pis. pis, daha pis.
öncelikle tuvaleti uygunsuz kullanan herkesin allah belasını versin diyerek başlamak isterim.
ben artık etrafıma bunu anlatmaktan ve yazmaktan yoruldum. şu a. koyduğumun sifonunu süs eşyası diye koymamışlar, şuna bir basın. yere peçete düşürdüysen bunu alıp atmak zorundasın. türk erkeki gözümde maymun gibidir, ben senin pislik kullarını lavaboda görmek zorunda değilim, su tutarak bunları gidermek zorunda da değilim, bunu sen yapacaksın koyduğumun denizli adamı seni. tipine sıçayım ayrıca.
benden bilirler diye restoran bar kafe tuvaletlerinde kakılmış gibiyim, elimde bir kovam eksik.
şu içki zıkkımı başıma bela olmasa zaten hayatta ortak tuvalet kullanmam ben. maalesef ki içince sidik-î idrarımız gelmekte.
bu milletten bir bok olmaz. selamun aleyküm dediğinde para istedikleri en elegant yerlerden en salaş yerlere kadar hiçbir şey değişmiyor. herkes pis. pis, daha pis.
devamını gör...