ünlülerle saçma anılarınız

umut akyürek staj yaptığım yerde yanaklarımı sıkıp "sen ne tatlısın kaç yaşındasın?" diye sormuştu. "19" diye cevap verince de aşırı şaşırmıştı. 12 falan dememi bekliyordu herhalde.

haluk levent selfie çekerken tam önüne geçtiğim için enseme bir tokat atıp -yavaşça- çekilsene oğlum demişti. neyse ki selfie'nin en ön karesine beni aldı sonra.

başakşehir de bir kafede maâile azerbaycanlı misafirlerimiz ile otururken yan masada murat kekikli oturuyordu. misafirimizin eşi hanımefendiyi bir heyecan tuttu illa resim çektirelim falan dedi. mecburen kendisine selam verdim. adam selam verince kalktı masamıza geldi nasılsın kardeşim hiç görüşemiyoruz falan dedi. masada eşim dahil herkes şok.
adam beni bir tanındığına benzetti herhalde dedim bozuntuya vermedim. bende çaktırmayıp iyi be abi işler güçler yoğun ondan arayamadım seni deyip adamı bozmadım.
bu da böyle bir anımdır.

içeri girdim. patron geldi. vaay sibel hoşgeldin filan, dedim nereden tanıyor? meğersem künyeyi görmüş.

istinye park'ta caner erkin'le çarpışmıştım.

grogi ile çöp atmaya giderken karşılaşmıştık. çöp atmaya giden kendisiydi.

bennu yıldırımlar'a zorla çekiliş bileti satmıştım.
hayvan barınağında gönüllü olarak çalışıyordum. barınak geleneksel festivalini düzenliyordu, ben de barınak yararına çekiliş satanlardandım. kadının önünü kesip "çekilişimizden almaz mısınız" dedim. o da bi bocaladı, alası yoktu ve bunu açıkça da belli etti. ben de "bi tanecik alın bari" diye ısrar edince "tamam alayım bi tane" deyip almıştı.

normalde bi şeylerde ısrar etmek, insanlara zorla bir şey satmak hiç hazettiğim şeylerden değildir. barınak yararına olduğu için yapmıştım.

tanju çolakla yemek yemiştim.bir aile dostumuzun aile dostuymuş.tabi burada saçma birşey yok sağolsun geldi bizimle yemek yedi ama sorun şu ki ben tanju çolağı çok tanımıyordum, zaten bacak kadar çocuktum,futboluda hiç sevmem, ünlü hakkım boşa gitti gibi hissettim.yine de teşekkürler tanju bey sizi tanımakta güzeldi.

havalimanı dış hatlarda çalışıyorum. şener şen magazaya geldi. tanımamak için kasket giymiş, iyice de aşağı çekmiş ama yine de ben çok hayran olduğumdan dolayı hemen tanıdım. yanına gittim. istediğiniz bir şey var mı, yardımcı olayım şener bey dedim en kibar halimle. o da aynı kibarlıkla belirli bir şey aramadığını, zaman öldürdüğünü söyledi. burda olduğumu çaktırma gibisinden bişey söyledi, tamam dedim. sanırım uçağa rahatça binebilmek için tanınmamayı tercih etmiş. bir iki kitap aldı, hemen elinden kapıp kasaya götürdüm. kasiyerimize de sakin şener şen olduğunu çaktırma aman demeye hazirlaniyordum ki, kasiyerimiz ooo şener bey sizi burada görmek ne büyük şeref demez mi? kasa birbirine girdi. herkes fotograf cektirmek icin can havliyle mücadele etmeye başladı. o ara bir göz göze geldik. bana gülümsemesini unutmayacağım.

seni seviyorum şener şen.

abdullah gül 'e elinizi öpebilir miyim diye sormuştum. o da niye o kadar yaşlı mıyım ben demişti. utanmıştım.

23 nisan 2010 du. çıkışta hepimize ipod shuffle dağıtmışlardı.

ayy...
ben elveda rumeli dizisinden beri onulmaz bir ertan saban hayranıyımdır, gerçekten çok fena şekilde oturup kendisiyle rakı içmek isterdim bir ara. yani hala da çok severim de, öyle normal.

bi gece taksim’deyiz bir arkadaşımla, felfena içilmiş. nevizade’de mavi bar vardı bilmiyorum hala var mıdır, teraslı böyle, arkadaşımla terasta kenarda içiyoruz. bu arada ben aşırı kör bir insanım yani lenssiz asla göremem, açık lahmacun görselini rihanna sanmamla nam salmışımdır. o gece de lensim var ama taa yukarıdan böyle aşağıyı süzüyorum, arkadaşıma dedim ki “olum ertan saban aşağıda” o da bana dedi “o kim” jfrjsj dedim s**tir et biri işte ben çok seviyorum nasıl yapsak, gidip darlayamam da yani adam efendi efendi rakı içiyor. işte o an ‘allah bir’ dese 02 çifte şans oynamam gerektiğini unutmuş olduğum hıyar turşusu arkadaşım dedi ki kafasına tükür burdan, yani bilmiyorum bana da mantıklı gelmiş herhalde çok ani oldu, haa öyle mi yapayım ya falan demeden tükürüverdim. gençlik var tamam da yani bu gençlik değil dalyarroluk. sonra allahın sevdiği kulu muyum nedir, tükmüğüm masasına inmedi galiba, aşağıdan kimsede bir hareketlenme olmadı. zaten ne olmasını bekliyordum o da belli değil, oturup içmemize devam ettik. kimse de gelip “neden aşağıya tükürüyorsunuz hanımefendi, akıl hastası mısınız” demedi.

bi keresinde de öykü-berk ikizlerinin berk olanıyla mecidiyeköy meydan şampiyon kokoreç’te karşılaşıp* “senin kız kardeşin niye öyle yaa, yavuz bingöl ne abi, salak salak adamlar” demiştim ve adam benle bu konu hakkında uzun uzun efendi gibi konuşmuştu. evet biz de desteklemiyoruz falan gibi. ay çok kötü hatıralar ya, rezillik.

anı olmak için çok yeni bir olay ama bir saat kadar önce twitter konuşma odalarında arkadaşlarımla dört beş kişi sohbet ederken birden tekel bayileri federasyonu başkanı özgür aybaş dahil oldu (gelecekte okuyacaklara not: pandemi önlemi olan içki yasaklarına karşılık sivil itaatsizlik mevzuu ile şu sıralar gündemde olan bir isim). ve bizim mütevazı sohbetimiz kırk elli kişinin katılımıyla soru-cevap yayınına döndü. son zamanlarda yaşadığım en absürt olaydı.

mor ve ötesine saçma sapan soru sormuştum, adamlar içinden bir derdim var dedik dinleyen sığıra bak demişlerdir herhalde

osman sonant'la konuşurken altımızdaki fıskiye patlamıştı donumuza kadar ıslandık..

haluk levent'in yanlışlıkla poposunu ellemem.bilmem fark etti mi.

bir ogün sanlısoy konserinde; almora ile yaptıkları"iyiler siyah giyer" düetini istemiştim. üzerimde coral rengi t-shirt vardı ve ogün sanlısoy "ee sen kırmızı giymişsin" dedi ve ben bir anda oturdum. yıllar sonra başka bir konserinde anlattım o enstantaneyi ve "aa o sen miydin" sorusuyla beraber kahkaha atmıştık. *

belgrad'da gecenin bir yarısı fazıl saya denk geldik, merhaba dedik ve merhaba dedi.

bu yaz balıkesir'de ahmet mekin'i pazar girişinde görüp heyecandan küfür ettim. allah'tan arabayla yanından geçiyorduk sadece bana bakıp güldü ama ben yerin dibine girdim.

o zamanlar takıldığımız stüdyoya seda tripkolic gelmişti nescafe 3ü1arada yapmıştım kendisine sıfır şaka

instagram'da çelik'i takip ediyordum. abi inşallah seni izlemek nasip olur dedim. bana özelden "seni ve bir arkadaşını misafir etmek isterim." diye mesaj attı. dedim ne iyi insanmış. aradan birkaç gün geçti, "abi hangi konserine davet edeceksin beni" diye mesaj attım, engelledi beni. harbi kafayı yemiş bu *** çocuğu. o günden sonra da tek şarkısını dinlemiyorum.