vankulu mehmed efendi
başlık "ucuncu gokturk devleti" tarafından 21.04.2021 22:05 tarihinde açılmıştır.
1.
vani mehmed efendi diye de anılır, günümüzde istanbul vaniköy semtine adını veren büyük türkçü din alimidir.
şiirlerinde vânî mahlasını kullanan mutasavvıf şairin tam adı vânî muhammed b. bistam b. rüstem b. halil el-hüseynî el-hoşâbî ‘dir ve “vânî”, “vanî efendi”, “vanî mehmed efendi” olarak tanınmaktadır. vânî’nin 17. yüzyılda yaşadığı bilinmektedir. erdoğan pazarbaşı’nın “vâni mehmet efendi’nin hayatı ve eserleri” başlıklı makalesinde verdiği bilgilere göre vanî, van’ın hoşab kasabasında doğmuştur. mehmed efendi, vanlı olması dolayısıyla “vânî” olarak ve doğum yeri ve ailesinin çıkış yerinin hoşab olması nedeniyle de “el-hoşâbî” diye anılır.
arap yazar ve düşünürleri, kültürlerini, arap olmayan müslüman ülkelere ihraç etmek için, dün olduğu gibi bugün de islâmı araç olarak kullanmaya devam etmektedirler.
islâmlıkla araplığı birbirinden ayıramayanlar, asırlardır türk toplumunu tesiri altında tutmaya çalışan “islâmda ırkçılık yoktur” uydurma fetvasının etkisinde kalmaktadırlar. yüzyıllar boyu türk egemenliği altında rahat ve huzurlu bir hayat süren araplar, türkler tarafından idare edilmenin ezikliği içinde daima aşağılık duygusu ile yaşamışlar, bunun için türkleri kültür yolu ile araplaştırarak, türk milliyetçiliği duygusunu yok etmeye çalışmışlardır.
tarih boyunca kurulmuş türk imparatorluk ve devletlerinin egemenliği altında yaşamış eski çin, iran, yahudi, süryani, ermeni, arap ve lâtin kökenli milletlerin, türklere karşı duydukları kin ve husumetlerinin aynı paralelde olduğunu görürüz. öyle ki, bu konuda yüzlerce cilt kitap yazılabilir.
asırlarca türk korkusu ile yetiştirilen, düşünce ve hayâlleri türk düşmanlığı ile doldurulan bu milletlerin tarihleri, mitolojileri, folkloru, hattâ dinî kaynakları, türkler aleyhine kullanılmış, her türlü resim ve tasvirlerde bile türkleri korkunç yaratıklar olarak göstermişlerdir.
türkleri akıl dışı efsane yaratıkları gibi gösterenlerin başında, adı geçen milletlerin din adamları gelmektedir. koyu taassup içindeki bu din adamları, bir taraftan da, k endi milletlerini azınlık milliyetçiliği yönünde eğitiyorlardı.
buna en yakın örnek olarak, dünkü ve bugünkü arap din tefsircilerini ve şerhcilerini gösterebiliriz. kur’an’ı tefsir ve hadisleri şerh eden arap bilginleri, cihanşümûl bir din olan islâmı kendi ırkçı ve milliyetçi duygularından ayırma erdemini göstermemişlerdir.
birbirlerini bu yönde etkileyen ve nesiller boyu birbirini yetiştiren arap düşünür ve yazarları, hemen her fırsatta türk ırkının aleyhinde asırlarca düşmanlıklarını sergilemişler, bunu zevkle yaptığını itiraf eden yazarlar dahi görülmüştür. iliklerine kadar işleyen türk düşmanlığını, görev yaptıkları medreselere sokan arap hocaları, kendi millî duygularını ve ırkçılıklarını gizlemek için “islâmda ırkçılık yoktur” fetvasını uydurmuşlar, bunu da aynı zamanda türk hocalara karşı baskı aracı olarak kullanmışlardır.
zaman içinde türk ırkı aleyhinde uydurulan efsane ve iftiralar, arap medreselerinden türk medreselerine sızdırılmış, işin en acı tarafı ise, kendisini arap kültürüne adapte etmiş bir kısım osmanlı uleması tarafından da, bu hurafeler dinî birer hakikatmış gibi halka sunulmuştur. bugün bile bir ayet-i kerime meâli olan “biz sizi kavim kavim yarattık, birbirinizi tanıyasınız” diyen kur’andaki ifadeyi görmezden gelen, peygamberimizin “kişi kavmini sevmekle suçlanamaz” hadisini bilmezden gelen bazı parti ve din adamları hâlâ uydurma arap fetvalarının tesirinde kalarak, “islâmda ırkçılık yoktur” morfinini millete enjekte etmeye çalışıyorlar.
oysa türkler tarihleri boyunca hiçbir zaman ırkçılık yapmamışlardır. daha da ileri giderek (kavmi necip) yani peygamberimizin ırkından diyerek arapları askere dahi almamışlar, bütün savaşlarda öz anadolu çocukları şehit olmuşlardır. türkler ırkçılık yapsalardı adı geçen milletlerin hangisi bugün hayatta kalırdı?
diğer taraftan başkent istanbul’da ulema sınıfı arasında bulunan gayri türk unsurlar da bu sinsi propagandaya katılmış, türk’ü kötüleme senaryosunun oyununu daima gündemde tutmuşlardır. islâmı tefsir ediyor görünen arap, acem, yahudi ve ermeni kökenli sözde din adamları türk ırkı aleyhine uydurdukları hurâfeleri, islâm birliğinin temeli olarak gösteriyorlardı.
nitekim, cumhuriyet döneminde 1970’li yıllarda, erbakan ve ecevit ikili koalisyonu zamanında da, fetva mercii olan diyanet başkanlığına kendini türk saymayan din adamı getirilmişti. üniversitemizde de öğretim görevlisi olarak çalıştırılan bu zat insanın maymundan türediğini iddia eden “darvin teorisi’nin” doğru olduğunu açıklamış, gereken cevabı da, türk toplumundan ve rahmetli necip fazıl kürek’ten almıştı.
gerek osmanlı döneminde gerekse cumhuriyet döneminde fetva mercilerinin başına getirilen gayri türk insanların verdiği fetvalar türk milletini ve gençliğini ne yazık ki, yanlış inanışlara saptırmıştır. “islâmda kavmiyet yoktur” fetvası gibi…
türk milliyetçiliği ile ilgili en küçük bir söz ve yazıya “islâmda kavmiyet yoktur” sahte fetvası ile hücum edenlere karşı, nihayet sabrı taşan değerli ilim adamımız vanî mehmet efendi görev yaptığı medreseden sesini yükseltiyor ve yeter artık diyor. yaşadığı onyedinci yy. içindeki türk ve arap kültür savaşını en ince noktasına kadar takip eden, bilen, gören, sonunda bunun türk’e olduğu kadar islâma da ihanet olduğunu haykıran vanî mehmet efendi, türk ırkçısı olarak suçlanıyor. türke düşman olanların, türk milliyetçiliğini yok etmek isteyenlerin, daha üst makamlara yerleştirilmiş ajanlarının da devreye girmesi ile büyük türkçü vanî mehmet efendi medresedeki görevinden uzaklaştırılıyor.
netice itibarı ile aynı türk düşmanlığı bundan sonra daha da pervasızca osmanlı medreselerinde devam edip gidiyor. bugün dahi, türk milliyetçiliği aleyhindeki arap kültürü fetvalarını parti menfaati yönünde kullananlara rastlamak mümkündür. bu görüş sahipleri yukarıda ifadesine çalıştığım osmanlı dönemi medreselerinin asırlardır işlediği türklük aleyhindeki fikirlerin kalıntıları ve ispatıdır.
değerli büyük türkçü vanî mehmet efendiyi genç türkçülere tanıtmakla, vefa borcumu yerine getirdiğine inanıyorum. ne mutlu türk’üm diyene…
kaynak : türklük meseleleri, i. hami danişmend. ist. kitabevi 1966
şiirlerinde vânî mahlasını kullanan mutasavvıf şairin tam adı vânî muhammed b. bistam b. rüstem b. halil el-hüseynî el-hoşâbî ‘dir ve “vânî”, “vanî efendi”, “vanî mehmed efendi” olarak tanınmaktadır. vânî’nin 17. yüzyılda yaşadığı bilinmektedir. erdoğan pazarbaşı’nın “vâni mehmet efendi’nin hayatı ve eserleri” başlıklı makalesinde verdiği bilgilere göre vanî, van’ın hoşab kasabasında doğmuştur. mehmed efendi, vanlı olması dolayısıyla “vânî” olarak ve doğum yeri ve ailesinin çıkış yerinin hoşab olması nedeniyle de “el-hoşâbî” diye anılır.
arap yazar ve düşünürleri, kültürlerini, arap olmayan müslüman ülkelere ihraç etmek için, dün olduğu gibi bugün de islâmı araç olarak kullanmaya devam etmektedirler.
islâmlıkla araplığı birbirinden ayıramayanlar, asırlardır türk toplumunu tesiri altında tutmaya çalışan “islâmda ırkçılık yoktur” uydurma fetvasının etkisinde kalmaktadırlar. yüzyıllar boyu türk egemenliği altında rahat ve huzurlu bir hayat süren araplar, türkler tarafından idare edilmenin ezikliği içinde daima aşağılık duygusu ile yaşamışlar, bunun için türkleri kültür yolu ile araplaştırarak, türk milliyetçiliği duygusunu yok etmeye çalışmışlardır.
tarih boyunca kurulmuş türk imparatorluk ve devletlerinin egemenliği altında yaşamış eski çin, iran, yahudi, süryani, ermeni, arap ve lâtin kökenli milletlerin, türklere karşı duydukları kin ve husumetlerinin aynı paralelde olduğunu görürüz. öyle ki, bu konuda yüzlerce cilt kitap yazılabilir.
asırlarca türk korkusu ile yetiştirilen, düşünce ve hayâlleri türk düşmanlığı ile doldurulan bu milletlerin tarihleri, mitolojileri, folkloru, hattâ dinî kaynakları, türkler aleyhine kullanılmış, her türlü resim ve tasvirlerde bile türkleri korkunç yaratıklar olarak göstermişlerdir.
türkleri akıl dışı efsane yaratıkları gibi gösterenlerin başında, adı geçen milletlerin din adamları gelmektedir. koyu taassup içindeki bu din adamları, bir taraftan da, k endi milletlerini azınlık milliyetçiliği yönünde eğitiyorlardı.
buna en yakın örnek olarak, dünkü ve bugünkü arap din tefsircilerini ve şerhcilerini gösterebiliriz. kur’an’ı tefsir ve hadisleri şerh eden arap bilginleri, cihanşümûl bir din olan islâmı kendi ırkçı ve milliyetçi duygularından ayırma erdemini göstermemişlerdir.
birbirlerini bu yönde etkileyen ve nesiller boyu birbirini yetiştiren arap düşünür ve yazarları, hemen her fırsatta türk ırkının aleyhinde asırlarca düşmanlıklarını sergilemişler, bunu zevkle yaptığını itiraf eden yazarlar dahi görülmüştür. iliklerine kadar işleyen türk düşmanlığını, görev yaptıkları medreselere sokan arap hocaları, kendi millî duygularını ve ırkçılıklarını gizlemek için “islâmda ırkçılık yoktur” fetvasını uydurmuşlar, bunu da aynı zamanda türk hocalara karşı baskı aracı olarak kullanmışlardır.
zaman içinde türk ırkı aleyhinde uydurulan efsane ve iftiralar, arap medreselerinden türk medreselerine sızdırılmış, işin en acı tarafı ise, kendisini arap kültürüne adapte etmiş bir kısım osmanlı uleması tarafından da, bu hurafeler dinî birer hakikatmış gibi halka sunulmuştur. bugün bile bir ayet-i kerime meâli olan “biz sizi kavim kavim yarattık, birbirinizi tanıyasınız” diyen kur’andaki ifadeyi görmezden gelen, peygamberimizin “kişi kavmini sevmekle suçlanamaz” hadisini bilmezden gelen bazı parti ve din adamları hâlâ uydurma arap fetvalarının tesirinde kalarak, “islâmda ırkçılık yoktur” morfinini millete enjekte etmeye çalışıyorlar.
oysa türkler tarihleri boyunca hiçbir zaman ırkçılık yapmamışlardır. daha da ileri giderek (kavmi necip) yani peygamberimizin ırkından diyerek arapları askere dahi almamışlar, bütün savaşlarda öz anadolu çocukları şehit olmuşlardır. türkler ırkçılık yapsalardı adı geçen milletlerin hangisi bugün hayatta kalırdı?
diğer taraftan başkent istanbul’da ulema sınıfı arasında bulunan gayri türk unsurlar da bu sinsi propagandaya katılmış, türk’ü kötüleme senaryosunun oyununu daima gündemde tutmuşlardır. islâmı tefsir ediyor görünen arap, acem, yahudi ve ermeni kökenli sözde din adamları türk ırkı aleyhine uydurdukları hurâfeleri, islâm birliğinin temeli olarak gösteriyorlardı.
nitekim, cumhuriyet döneminde 1970’li yıllarda, erbakan ve ecevit ikili koalisyonu zamanında da, fetva mercii olan diyanet başkanlığına kendini türk saymayan din adamı getirilmişti. üniversitemizde de öğretim görevlisi olarak çalıştırılan bu zat insanın maymundan türediğini iddia eden “darvin teorisi’nin” doğru olduğunu açıklamış, gereken cevabı da, türk toplumundan ve rahmetli necip fazıl kürek’ten almıştı.
gerek osmanlı döneminde gerekse cumhuriyet döneminde fetva mercilerinin başına getirilen gayri türk insanların verdiği fetvalar türk milletini ve gençliğini ne yazık ki, yanlış inanışlara saptırmıştır. “islâmda kavmiyet yoktur” fetvası gibi…
türk milliyetçiliği ile ilgili en küçük bir söz ve yazıya “islâmda kavmiyet yoktur” sahte fetvası ile hücum edenlere karşı, nihayet sabrı taşan değerli ilim adamımız vanî mehmet efendi görev yaptığı medreseden sesini yükseltiyor ve yeter artık diyor. yaşadığı onyedinci yy. içindeki türk ve arap kültür savaşını en ince noktasına kadar takip eden, bilen, gören, sonunda bunun türk’e olduğu kadar islâma da ihanet olduğunu haykıran vanî mehmet efendi, türk ırkçısı olarak suçlanıyor. türke düşman olanların, türk milliyetçiliğini yok etmek isteyenlerin, daha üst makamlara yerleştirilmiş ajanlarının da devreye girmesi ile büyük türkçü vanî mehmet efendi medresedeki görevinden uzaklaştırılıyor.
netice itibarı ile aynı türk düşmanlığı bundan sonra daha da pervasızca osmanlı medreselerinde devam edip gidiyor. bugün dahi, türk milliyetçiliği aleyhindeki arap kültürü fetvalarını parti menfaati yönünde kullananlara rastlamak mümkündür. bu görüş sahipleri yukarıda ifadesine çalıştığım osmanlı dönemi medreselerinin asırlardır işlediği türklük aleyhindeki fikirlerin kalıntıları ve ispatıdır.
değerli büyük türkçü vanî mehmet efendiyi genç türkçülere tanıtmakla, vefa borcumu yerine getirdiğine inanıyorum. ne mutlu türk’üm diyene…
kaynak : türklük meseleleri, i. hami danişmend. ist. kitabevi 1966
devamını gör...