yazar: friedrich nietzsche
yıl: 1874
tarihin sadece güçlü insanları yazdığını düşünen nietzsche, tarih ve insan arasındaki geniş bağlantıyı kendi sıradışı düşünceleriyle birlikte analiz ederek kendi düşünce sistemini okuyucuya aktarıyor.
eser türkçeye tarihin yaşam için yararı ve yararsızlığı üzerine olarak çevrilmiştir.
yıl: 1874
tarihin sadece güçlü insanları yazdığını düşünen nietzsche, tarih ve insan arasındaki geniş bağlantıyı kendi sıradışı düşünceleriyle birlikte analiz ederek kendi düşünce sistemini okuyucuya aktarıyor.
eser türkçeye tarihin yaşam için yararı ve yararsızlığı üzerine olarak çevrilmiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "una nocte" tarafından 11.01.2021 14:42 tarihinde açılmıştır.
1.
friedrich nietzsche'nin tarihi irdelediği kitabı. türkçe'ye tarihin yaşam için yararı ve yararsızlığı üzerine adıyla kazandırılmış. tarihin ne olup ne olmaması gerektiği sorgulayan ve okuyucusuna da sorgulatan, tarih felsefesine sağlam bir giriş yapılan kitaptır.
özellikle tarihin yetkin olmayan ellerde dillere pelesenk olup, insanları zafer sarhoşluğuyla uyutan bir nevi toplumsal uyuşturucu olabileceği yönündeki savunusu çok dikkatimi çekmişti. bizler buna lisede verilen osmanlı tarihi derslerinden ya da televizyonda yayınlanan tarihi yapımlardan oldukça aşinayız zaten. sürekli kazanımlardan bahseden fakat yenilgileri tabu belleyip sakınan bir tarih anlatısı anlayışı bir toplum adına en tehlikeli manipülasyon kaynaklarından biridir. geçmişteki başarılarının ardına sığınan bir toplum, şimdiyi algılayabilecek ve geleceği inşa edebilecek realiteden uzak kalır. yani mesela, osmanlı'nın sınırlarının doruk noktasına ulaştığı siyaseten parlak dönemini belleyegelmiş bizler, o sınırların birer birer kaybedildiği zamanlardan mahrum bırakılırsak; bu kayıpların sebep ve sonuçlarını da irdelemeyiz. böylece bilmemkaç yüzyıl öncesinin statükosu, gelecek tahayyülümüzde kendimizi olduğumuzdan fazla görmemize sebep olabilir. kanlı canlı örneği bile var: (bkz: yeni osmanlıcılık).
müfredatta osmanlı'nın kötü zamanlarının neden hep yaz tatiline yakın denk geldiğini, o konuların neden hiçbir zaman yetişmediğini, istanbul'un fethi konusunun ise aylarca anlatıldığını anlatabilmişimdir umarım bu yolla.* işte tam olarak bu kitap, 19. yüzyıl osmanlı'sına olan ilgimin de sebeplerinden biridir. elbette ki katılmadığım görüşleri de olmuştur fakat felsefe dediğin de son derece öznel değil midir zaten?*
özellikle tarihin yetkin olmayan ellerde dillere pelesenk olup, insanları zafer sarhoşluğuyla uyutan bir nevi toplumsal uyuşturucu olabileceği yönündeki savunusu çok dikkatimi çekmişti. bizler buna lisede verilen osmanlı tarihi derslerinden ya da televizyonda yayınlanan tarihi yapımlardan oldukça aşinayız zaten. sürekli kazanımlardan bahseden fakat yenilgileri tabu belleyip sakınan bir tarih anlatısı anlayışı bir toplum adına en tehlikeli manipülasyon kaynaklarından biridir. geçmişteki başarılarının ardına sığınan bir toplum, şimdiyi algılayabilecek ve geleceği inşa edebilecek realiteden uzak kalır. yani mesela, osmanlı'nın sınırlarının doruk noktasına ulaştığı siyaseten parlak dönemini belleyegelmiş bizler, o sınırların birer birer kaybedildiği zamanlardan mahrum bırakılırsak; bu kayıpların sebep ve sonuçlarını da irdelemeyiz. böylece bilmemkaç yüzyıl öncesinin statükosu, gelecek tahayyülümüzde kendimizi olduğumuzdan fazla görmemize sebep olabilir. kanlı canlı örneği bile var: (bkz: yeni osmanlıcılık).
müfredatta osmanlı'nın kötü zamanlarının neden hep yaz tatiline yakın denk geldiğini, o konuların neden hiçbir zaman yetişmediğini, istanbul'un fethi konusunun ise aylarca anlatıldığını anlatabilmişimdir umarım bu yolla.* işte tam olarak bu kitap, 19. yüzyıl osmanlı'sına olan ilgimin de sebeplerinden biridir. elbette ki katılmadığım görüşleri de olmuştur fakat felsefe dediğin de son derece öznel değil midir zaten?*
devamını gör...