orijinal adı: barrikaden am wedding
yazar: klaus neukrantz
yıl: 1931
işçi ve emekçi sınıfının haklarından vazgeçmemelerini ve direnişlerini konu alır. yazar, yasaklanan kutlamalar ve devrimci hareketlerin çatışmasını anlatır.
yazar: klaus neukrantz
yıl: 1931
işçi ve emekçi sınıfının haklarından vazgeçmemelerini ve direnişlerini konu alır. yazar, yasaklanan kutlamalar ve devrimci hareketlerin çatışmasını anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ateist kaplumbağa" tarafından 28.08.2021 22:47 tarihinde açılmıştır.
1.
klaus neukrantz tarafından sosyalist gerçeklik akımının henüz yeni yeni ortaya çıktığı dönemlerde, kaleme alınmış, özgün ve aynı zamanda eleştirel anlatımıyla dikkatleri üzerine çekmiş kitabının adıdır. hikâye her ne kadar gerçek bir olaydan hareketle doğmuş olsa da, bu olayın değerlendirmesi ve anlatımı kurgusal karakterler üzerinden yapılmıştır. neukrantz'ın bunu yaparken kullandığı dil ve gerçekçi anlatımı ise şapka çıkarılacak cinsten. misal yazarın kendisinin kurguladığı anna karakterinin olaylardan etkilenişi, olaylar karşısında geliştirdiği tavır ve sonrasında kendisinde oluşan değişim falan beni kitaba hayran bırakmıştır. kitabı bitirdiğinizde tüm o kurgusal karakterlerin o gün orada olduğunu düşünürsünüz. o gün derken tabi o kısma dair de iki kelam etmek lazım; wedding barikatları, 1929/1 mayıs'ı ve sonrasında ortaya çıkan, yaklaşık olarak bir ay süren olayları ele alır. o dönem zarfında katledilen 33 emekçinin anısına yazılmış bir edebi metindir diyebiliriz. bir nevi saygı duruşudur. bu kitabın kapağını kapattıktan sonra bertolt brecht'in zulümler yağmur gibi yağmaya başladığında adlı şiirini okursanız mevzu daha da bir anlamlı hale geliyor. sanki bu şiir, romanın son sözüymüş gibi bir şiir. ilginç bir tamamlayıcılığı var.
neyse bu kitapla ilgili bir mevzu daha var ki, fularlı cancağızlarımın çoğu bunu es geçer. ağızları dilleri lal oluverir. kafka'nın şatosunu öve öve bitiremeyen bu zevat, aynı bürokratik hantallığı ve aynı mekanizmaları çok daha gerçekçi anlatan neukrantz'ın kitabını beğenmezler. beğenmezler derken çoğunun okuduğuna bile inanmıyorum zira aradaki geçişken tavrı bile göremeyecek kadar kör olmaları bende bu kanıyı uyandırıyor *. size şato ile ilgili ezberlenmiş kelamlarını sıralarlarken, siz neukrantz'ın netliğinden bahsettiğinizde suratları buruş buruş olur. mevzuyu değiştirmek için 3684 takla atar ve size kıvırma konusunda manevra zenginliği sunarlar. peki bunun altını niye çizdim? kafka'nın şatosunu okumuş ve sevmişseniz bu kitabı okuyunuz. okuyunuz ki, söylediğim farkları ve neukrantz'ın bu konudaki hünerini görün. ha tabi ''sosyalist gerçeklik'' kavramı falan gibi tabirler sizi ürkütüyorsa, arkanıza bakmadan kitabın yanından uzaklaşın, zira öyle bir zihne sahipseniz bu kitabın size katacağı hiç bir şey yok. size spartakist derler, siz ısparta anlarsınız, nazilere gül gönderirsiniz allah muhafaza (!)
bakın bu kitap ciddi anlamda gerek ideolojik, gerek kurgusal, gerekse gerçeklik yönünden bir başyapıt. sosyal demokratların çıkmazlarını da bu kitapta açık ve net bir şekilde görebilirsiniz. yeri geldiğinde nasıl gerici bir tavra büründüklerini ve kapitalizmin katıksız çocuğu olduklarını algılamanızda, size rehber olabilir. bu arada ben bunları yazarken, halen michy batshuayi'nin muazzam topu alışı sonrasındaki vuruşunun nasıl direğe takıldığını, ayrıca larin'e verdiği o müthiş pasın neden golle sonuçlanmadığını düşünüyorum. yani benim derinliğim bu kadar. ama siz yine de tavsiyeme kulak verin ve bu kitabı okuyun!
neyse bu kitapla ilgili bir mevzu daha var ki, fularlı cancağızlarımın çoğu bunu es geçer. ağızları dilleri lal oluverir. kafka'nın şatosunu öve öve bitiremeyen bu zevat, aynı bürokratik hantallığı ve aynı mekanizmaları çok daha gerçekçi anlatan neukrantz'ın kitabını beğenmezler. beğenmezler derken çoğunun okuduğuna bile inanmıyorum zira aradaki geçişken tavrı bile göremeyecek kadar kör olmaları bende bu kanıyı uyandırıyor *. size şato ile ilgili ezberlenmiş kelamlarını sıralarlarken, siz neukrantz'ın netliğinden bahsettiğinizde suratları buruş buruş olur. mevzuyu değiştirmek için 3684 takla atar ve size kıvırma konusunda manevra zenginliği sunarlar. peki bunun altını niye çizdim? kafka'nın şatosunu okumuş ve sevmişseniz bu kitabı okuyunuz. okuyunuz ki, söylediğim farkları ve neukrantz'ın bu konudaki hünerini görün. ha tabi ''sosyalist gerçeklik'' kavramı falan gibi tabirler sizi ürkütüyorsa, arkanıza bakmadan kitabın yanından uzaklaşın, zira öyle bir zihne sahipseniz bu kitabın size katacağı hiç bir şey yok. size spartakist derler, siz ısparta anlarsınız, nazilere gül gönderirsiniz allah muhafaza (!)
bakın bu kitap ciddi anlamda gerek ideolojik, gerek kurgusal, gerekse gerçeklik yönünden bir başyapıt. sosyal demokratların çıkmazlarını da bu kitapta açık ve net bir şekilde görebilirsiniz. yeri geldiğinde nasıl gerici bir tavra büründüklerini ve kapitalizmin katıksız çocuğu olduklarını algılamanızda, size rehber olabilir. bu arada ben bunları yazarken, halen michy batshuayi'nin muazzam topu alışı sonrasındaki vuruşunun nasıl direğe takıldığını, ayrıca larin'e verdiği o müthiş pasın neden golle sonuçlanmadığını düşünüyorum. yani benim derinliğim bu kadar. ama siz yine de tavsiyeme kulak verin ve bu kitabı okuyun!
devamını gör...
2.
benim için özel birinin bana önerdiği bir kitap ve fekat konusu enteresan gelmediğinden bir türlü başlayamadım. o şahıs bozulmasın diye okuyacağım ancak er geç. katliamın konusu ilginç görünmese de almanların böyle kurgulardaki betimlemeleri meşhurdur ve bakarsın karşıma seveceğim bir şey çıkar. kısmet diyelim.
devamını gör...