orijinal adı: into the wild
yazar: jon krakauer
yayım yılı: 1996
christopher mccandless şehir yaşamını bırakıp alaska'nın zorlu doğasında hayata tutunmaya çalışır ama bunu ancak dört aydan kısa bir süre devam ettirebilir.
yazar: jon krakauer
yayım yılı: 1996
christopher mccandless şehir yaşamını bırakıp alaska'nın zorlu doğasında hayata tutunmaya çalışır ama bunu ancak dört aydan kısa bir süre devam ettirebilir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "canis_lupus" tarafından 18.04.2023 00:33 tarihinde açılmıştır.
1.
christopher mccandless nam-ı diğer (alexander süperberduş) un biyografisini anlatan bir kitaptır. yazarı dağcı jon krakauer'dır.
chris 1990 yılında yüksek lisansı için bankadaki 25 bin dolarını açlıkla mücadele vakfına bağışlayıp sırt çantasıyla alaska'nın yolunu tutan bir özgür ruhlu bir gençtir.
kariyeri 20.yy icatı olarak tanımlar. ailesi,parası, sevdikleri ne varsa her şeyi geride bırakır. ardında iz bırakmaz. tek odak noktası alaska'nın vahşi yaşamında özüne dönerek içindeki benliğin derinliklerini keşfetmektir. tıpkı etkilendiği yazarlardan biri olan ormanda bir kulubede yaşamayı tercih eden henry david thoreau nun dediği gibi;
" bana aşk,para,şöhret yerine gerçeği verin"
düşünceleriyle yola çıkar.. chris in bu tutumu egoist gibi görünse de aslında bir yandan hayalleri doğrultusunda adım atmak bir yandan ailesinin
huzursuz yaşamından nefes alıp gerçekliğe ulaşmak istemektedir.
iki yıl boyunca bazen yürüyerek, bazen otostopla bazen de kaçak tren yolculuklarıyla hedefine ulaşmak için elinden geleni yapar. yolda iş bulur çalışır. sonra tekrar yola döner. arkadaşlıklar edinir. yanında çok fazla eşyası yoktur hatta bunu bir arkadaşı şöyle anlatır.
chris, hayatı namına koşması gerekirse diye asla sırtında taşıyabileceğinden daha fazlasına sahip olmamaktan yanaydı.
asıl yolculuk 1992 yılında alaska üzerine başlar. alaska'nın fairbanks şehrine ulaşır. bir kamyonetle gittiği vahşi bölgede yolda iner. 64 km yürür ve eski bir otobüsü mesken edinir. otobüsü bulduğuna çok sevinmiştir hatta şu notu üzerine kazır.
en üst düzeyde özgürlük..yakasını kurtardığı medeniyet onu daha fazla zehirlemeyecek. artık yabanda gitmek için yürüyor.
artık vahşi doğanın tam ortasındadır. yanında ise 4.5 kg pirinç, mısır cipsi, yarı otomatik silah, bitki ve diğer kitaplar vardır..
chris'in ekipman olmadan vahşi yaşamın içine girmesi kimilerine göre büyük delilik olarak nitelendirilmiştir. çünkü alaska normal bir ormana göre çok daha zorlu şartlara sahiptir. buna rağmen chris orada 2 aydan fazla zaman geçirmiş bitkilerle ve avladığı hayvanlarla beslenmiştir.
zamanla bu mutluluğun eksikliklerini fark etmiş. hatta okuduğu bir kitabın içine
"mutluluk ancak paylaşıldığında gerçektir" yazmıştır.
daha sonra geri dönmek istemiş fakat yol üzerindeki derenin sularının yükselmesi sonucu orada mahsur kalmıştır. yardım istemiş notlar bırakmış ama o dönemde notları gören olmamıştır. zamanla aşırı kilo kaybına uğramış yediği bir yabani patatesten ve açlığın da etkisiyle orada hayata gözlerini yummuştur.
christopher mccandless ın hayatını anlatan bu kitap yine into the wild (yabana doğru) olarak sinemaya uyarlanmıştır.
chris 1990 yılında yüksek lisansı için bankadaki 25 bin dolarını açlıkla mücadele vakfına bağışlayıp sırt çantasıyla alaska'nın yolunu tutan bir özgür ruhlu bir gençtir.
kariyeri 20.yy icatı olarak tanımlar. ailesi,parası, sevdikleri ne varsa her şeyi geride bırakır. ardında iz bırakmaz. tek odak noktası alaska'nın vahşi yaşamında özüne dönerek içindeki benliğin derinliklerini keşfetmektir. tıpkı etkilendiği yazarlardan biri olan ormanda bir kulubede yaşamayı tercih eden henry david thoreau nun dediği gibi;
" bana aşk,para,şöhret yerine gerçeği verin"
düşünceleriyle yola çıkar.. chris in bu tutumu egoist gibi görünse de aslında bir yandan hayalleri doğrultusunda adım atmak bir yandan ailesinin
huzursuz yaşamından nefes alıp gerçekliğe ulaşmak istemektedir.
iki yıl boyunca bazen yürüyerek, bazen otostopla bazen de kaçak tren yolculuklarıyla hedefine ulaşmak için elinden geleni yapar. yolda iş bulur çalışır. sonra tekrar yola döner. arkadaşlıklar edinir. yanında çok fazla eşyası yoktur hatta bunu bir arkadaşı şöyle anlatır.
chris, hayatı namına koşması gerekirse diye asla sırtında taşıyabileceğinden daha fazlasına sahip olmamaktan yanaydı.
asıl yolculuk 1992 yılında alaska üzerine başlar. alaska'nın fairbanks şehrine ulaşır. bir kamyonetle gittiği vahşi bölgede yolda iner. 64 km yürür ve eski bir otobüsü mesken edinir. otobüsü bulduğuna çok sevinmiştir hatta şu notu üzerine kazır.
en üst düzeyde özgürlük..yakasını kurtardığı medeniyet onu daha fazla zehirlemeyecek. artık yabanda gitmek için yürüyor.
artık vahşi doğanın tam ortasındadır. yanında ise 4.5 kg pirinç, mısır cipsi, yarı otomatik silah, bitki ve diğer kitaplar vardır..
chris'in ekipman olmadan vahşi yaşamın içine girmesi kimilerine göre büyük delilik olarak nitelendirilmiştir. çünkü alaska normal bir ormana göre çok daha zorlu şartlara sahiptir. buna rağmen chris orada 2 aydan fazla zaman geçirmiş bitkilerle ve avladığı hayvanlarla beslenmiştir.
zamanla bu mutluluğun eksikliklerini fark etmiş. hatta okuduğu bir kitabın içine
"mutluluk ancak paylaşıldığında gerçektir" yazmıştır.
daha sonra geri dönmek istemiş fakat yol üzerindeki derenin sularının yükselmesi sonucu orada mahsur kalmıştır. yardım istemiş notlar bırakmış ama o dönemde notları gören olmamıştır. zamanla aşırı kilo kaybına uğramış yediği bir yabani patatesten ve açlığın da etkisiyle orada hayata gözlerini yummuştur.
christopher mccandless ın hayatını anlatan bu kitap yine into the wild (yabana doğru) olarak sinemaya uyarlanmıştır.
devamını gör...