2021 yapımı yerli kısa film, torununu kaybeden bir anneannenin yas sürecini işlemektedir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "son singapur vapuru" tarafından 27.06.2025 21:15 tarihinde açılmıştır.
1.
senaryosu uzay çetin tarafından yazılan ve tuana usta - can aslantaş ortaklığında çekilen yaklaşık 4 dakikalık kısa film; 2021 yılında yayınlanmıştır.

torununu kaybeden bir anneannenin bu kaybı kabullenmemesini ve kızıyla arasındaki duygu durumunu konu ediniyor.
yas hakkında düşündürücü bir söz okumuştum ve şöyle diyordu;
"yas; başkalarını sevme cesaretini gösterebildiğimiz için ödediğimiz bedeldir."
kaybetmek demek illâ sevilen birinin ölmesi demek değildir, onun sana verdiği değeri ya da sevgiyi kaybetmek de bir kayıptır, şansını yitirmek de bir kayıptır, yas tutmak için de illâ ölüm şart değildir, ölene kadar görememek de bir yas sebebi olabilir.
filmimizde bir anneanne ve kızı var, torununu kaybetmiş ama öldüğüne inanmıyor, hayata geri döneceğini sanıyor, belki veda edemediği için de son bir kez olsun görmek istiyor, artık yaşamayan o bedenin tekrar anlam kazanmasını istiyor.
kızı onu teselli etmeye çalışsa da yaşlı kadın ikna olmuyor ve onun birini ya da bir şeyi görüp bağırması ile filmimizin sonuna doğru yaklaşıyoruz.
konu ve konuyu işleme biçimleri sıradan olsa da izlerken düşündüren bir kısa filmdi.
yas seni içinde öldüren birini eski haline getirememek midir? izlerken kendime sorduğum sorulardandı.
yasın binbir türlü hâlinin olması mümkün gibi, eski hâlini özlemek, dönmeyecek olanı özlemek, artık yaşamayan ya da artık seni sevmeyen birini özlemek, bir zamanı özlemek, insanın eski saçını özlemesi bile mümkün.
bir sesi, bir gülüşü, bir bakışı, bir anıyı, kaybettiğimiz her şeyi özlemeye mâhkumuz ve bu yüzden sevdiklerimizin bizim için ne kadar değerli olduğunu bazen onları kaybetmeden anlayamayız, yaşarken değerli olduklarını onlara göstermeli ve hissettirmeliyiz.
kabuk adam kitabından bir cümle ile tanımıma burada bir son veriyorum.
bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de geçmişteki mutluluğu hatırlamak kadar...
aslı erdoğan - kabuk adam

torununu kaybeden bir anneannenin bu kaybı kabullenmemesini ve kızıyla arasındaki duygu durumunu konu ediniyor.
yas hakkında düşündürücü bir söz okumuştum ve şöyle diyordu;
"yas; başkalarını sevme cesaretini gösterebildiğimiz için ödediğimiz bedeldir."
kaybetmek demek illâ sevilen birinin ölmesi demek değildir, onun sana verdiği değeri ya da sevgiyi kaybetmek de bir kayıptır, şansını yitirmek de bir kayıptır, yas tutmak için de illâ ölüm şart değildir, ölene kadar görememek de bir yas sebebi olabilir.
filmimizde bir anneanne ve kızı var, torununu kaybetmiş ama öldüğüne inanmıyor, hayata geri döneceğini sanıyor, belki veda edemediği için de son bir kez olsun görmek istiyor, artık yaşamayan o bedenin tekrar anlam kazanmasını istiyor.
kızı onu teselli etmeye çalışsa da yaşlı kadın ikna olmuyor ve onun birini ya da bir şeyi görüp bağırması ile filmimizin sonuna doğru yaklaşıyoruz.
konu ve konuyu işleme biçimleri sıradan olsa da izlerken düşündüren bir kısa filmdi.
yas seni içinde öldüren birini eski haline getirememek midir? izlerken kendime sorduğum sorulardandı.
yasın binbir türlü hâlinin olması mümkün gibi, eski hâlini özlemek, dönmeyecek olanı özlemek, artık yaşamayan ya da artık seni sevmeyen birini özlemek, bir zamanı özlemek, insanın eski saçını özlemesi bile mümkün.
bir sesi, bir gülüşü, bir bakışı, bir anıyı, kaybettiğimiz her şeyi özlemeye mâhkumuz ve bu yüzden sevdiklerimizin bizim için ne kadar değerli olduğunu bazen onları kaybetmeden anlayamayız, yaşarken değerli olduklarını onlara göstermeli ve hissettirmeliyiz.
kabuk adam kitabından bir cümle ile tanımıma burada bir son veriyorum.
bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de geçmişteki mutluluğu hatırlamak kadar...
aslı erdoğan - kabuk adam
devamını gör...