nazım hikmet ran'ın yazmış olduğu muhteşem şiir. aynı zamanda genco erkal'ın tülay günal ile birlikte oynadığı nazım hikmet'in eserlerinden oluşan oyununun da ismi. yine genco erkal ve fazıl say bu eseri çok güzel yorumlamış. ayrıca büyük ev ablukada'nın güneş yerinde şarkısında şiirin son bölümü yer almıştır.




--- alıntı ---

1

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947

2

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

1948

3

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...

--- alıntı ---
devamını gör...
sözlerini aşağıya bıraktığım nazım hikmet ran şiiri.

“yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.

bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
'yaşadım' diyebilmen için..."
devamını gör...
her okuduğumda bir şekilde içime işleyen nazım hikmet şiiri. bazı şeyleri o kadar güzel özetlemiş ki. bazı kavramlara olan bakış açımı etkileyen ennnn sevdiğim şiirdir.
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
devamını gör...
her okuduğumda hayata dair beni daha da heveslendiren şiirdir. nazım hikmet'e olan hayranlığımı da had safhaya çıkarır. bir de sertap erener'den dinlemek isterseniz buraya bırakayım.
devamını gör...
en kıymetlim kemoterapi tedavisi alırken, ayakta durmama destek olan eserdir. sanki bir buluta bırakılmış gibi. muhtaç olduğumuzda bulalım, alalım diye.
bütün karmaşanın içinde kuşları izlemek gibi. yaşıyorlar ve yaşamaları beni en zor günümde mutlu ediyor. bir kuşun, bir fidanın orada olması. yaşayarak edilen bir dua gibi.

buradan
devamını gör...
yaşam çok kısa, hemde çok!
ama zorluklar yüzünden uzun gibi geliyor.
bir bardak çay içerken anlıyorsun, her şeyin boşa gittiğini, gideceğini.
devamını gör...
yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
ne güzel anlatmış nazım..
devamını gör...
gencay erkal ve fazıl say eşliğinde dinlenmesi gereken nazım hikmet'e ait olan şiir.
''yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.''
devamını gör...
büyük ev ablukada grubunun güneş yerinde şarkısınında alıntı olarak kullanılmış nazım hikmet şiiri. şiir ile müziğin hakkını vererek harmanlanmasına bitiyorum, harika iş.
devamını gör...
insanın içindeki minik pırlantaya göz kırpan nazım hikmet şiiri. ne zaman dinlesem bu mavi gezegeni çok sevdiğimin farkına varıyorum.

bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hattâ ölü bir bulut
yahut bir buz yığını gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden acısı çekilecek bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
https://youtu.be/PJFR3p7UwU0
devamını gör...
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.

en sevdiğim şiirlerden bir tanesi. hele de bu kısmına bayılıyorum ama hayatı ciddiye alma taraftarı değilim.
devamını gör...
eve dönerken genco erkal'ın seslendirmesini kulaklığımla dinlerken gözümden bir damla yaş süzülmesine vesile olan buna rağmen daha güçlü hissettiren nazım hikmet ran şiiri. sert esen rüzgarda neredeyse uçmak üzereydim. sefil, sıradan bir insanım ancak her şeye rağmen işim gücüm yaşamak olmalı. dürüstlük, sevgi, paylaşmak gibi insanı insan yapan değerleri karşılık beklemeden, amaçsızca, olması gerektiği için gerçekleştirmek gerek. koca evrende mikro kum taneleriyiz ancak bilincimiz var ve bunu yaşatmalıyız.

iyileşeceğim, yeminim olsun. mutluluğu umut etmiyorum. mutlu olacağım. doğru olanın peşinden koşmak için tüm hazları elimin tersiyle reddedeceğim.

nazım'ın dediği gibi büyük bir ciddiyetle yaşayacağım. hatta insanlar için ölebileceğim. hem de en önemli şeyin yaşamak olduğunu bildiğim halde

yaşım ilerledikçe, şiirdeki metaforun, ne anlatmak istediğinin o kadar çok farkına vardım ki toprağın altındaki biçare bir şaire bile haset duyabilineceğini öğreniyorum. öyle güzel bir şiir ki keşke ben yazmış olabilseydim.

teşekkürler nazım.
devamını gör...
nazım hikmet şiirdir.


yaşamak şakaya gelmez
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden
yani, bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın
yani, o derecede, öylesine ki
mesela, kolların bağlı arkadan
sırtın duvarda
yahut, kocaman gözlüklerin
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için

hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel
en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani
öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı
yetmişinde bile
mesela, zeytin dikeceksin
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil
ölmekten korktuğun halde
ölüme inanmadığın için
yaşamak, yani ağır bastığından...



kaynak/ bütün şiirleri/ sayfa/ 906
devamını gör...
ne varsa hepsi bir bütünün ayrılmaz parçasıdır. ne bir eksik ne bir fazla.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yaşamaya dair" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim