1.
daha önce hiç kendinizi yapayalnız ve çaresiz hissettiğiniz oldu mu? yada bu hayatta zaten kaybedecek neyim kaldı ki kendimden başka düşüncesiyle ölümü hayatınıza tercih etme arzusunu hiç hissettiğiniz mi? peki...tam da ölmeyi yaşama tercih ettiğiniz bir gece yarısında kendinizi birden bire bir kütüphanenin ortasında bulsaydınız ve o kütüphanedeki tüm kitaplar sizin farklı bir hayattaki yaşamınızı konu edinseydi ve üstelik istediğiniz hayatı deneyimleme fırsatına sahip olsaydınız nasıl olurdu? biliyorum.. birçoğunuz okurken ''deli misin bee öyle şey mi olur?'' diyeceksiniz ama bir düşünün sadece... ailenizi, işinizi, en yakın arkadaşınızı, evcil hayvanınızı kaybettiğiniz ve ümidinizin bittiği bir anda karşınıza böyle bir fırsat çıkıyor; bir sabah uyandığınızda çok ünlü biri, başka bir sabah hayallerinizdeki işe sahip biri, öteki sabah sade bir hayat yaşayan biri... kulağa hoş geliyor değil mi?...
gerçek hayatta böyle bir şeyin yaşanması mümkün değil amaa... böyle bir hayat yaşayan biriyle tanıştım birkaç gün önce nora seed adında bir felsefe mezunuyla... lisedeyken okuldakilerin alaylamalarından ve baskılarından kaçınıp sığınağı olarak benimsediği okul kütüphanesinin 20'li yaşlarında hayattan ümidini kesmişken birden bire sadece ona fırsatlar sunan bir dünyaya dönüşmüş olması en az biz insanlar kadar onu da şaşırtıyor... her gün farklı bir hayatı deneyimleme ve pişmanlıklarını telafi etme fırsatı sunan bu kütüphane gece yarısı ortaya çıkıyor ve istediği hayatları deneyimlerken bunun sadece kendisi farkında... nora seed'e kitapların yaşamı nasıl yönlendirdiğini anlamlandırmaya çalıştığı bu yolda eşlik etmek, macerandan maceraya koşarken bir solukta bitirebileceğiniz, bitirdiğinizdeyse oofff neden bitti ki... diye hayıflanarak kendinizi nora seed olarak hayal etmek isterseniz ''gece yarısı kütüphanesi'' sizin için de açık.. benden söylemesiiii :))))
gerçek hayatta böyle bir şeyin yaşanması mümkün değil amaa... böyle bir hayat yaşayan biriyle tanıştım birkaç gün önce nora seed adında bir felsefe mezunuyla... lisedeyken okuldakilerin alaylamalarından ve baskılarından kaçınıp sığınağı olarak benimsediği okul kütüphanesinin 20'li yaşlarında hayattan ümidini kesmişken birden bire sadece ona fırsatlar sunan bir dünyaya dönüşmüş olması en az biz insanlar kadar onu da şaşırtıyor... her gün farklı bir hayatı deneyimleme ve pişmanlıklarını telafi etme fırsatı sunan bu kütüphane gece yarısı ortaya çıkıyor ve istediği hayatları deneyimlerken bunun sadece kendisi farkında... nora seed'e kitapların yaşamı nasıl yönlendirdiğini anlamlandırmaya çalıştığı bu yolda eşlik etmek, macerandan maceraya koşarken bir solukta bitirebileceğiniz, bitirdiğinizdeyse oofff neden bitti ki... diye hayıflanarak kendinizi nora seed olarak hayal etmek isterseniz ''gece yarısı kütüphanesi'' sizin için de açık.. benden söylemesiiii :))))
devamını gör...
2.
bundan güzel film olur. yalnız şu ilk soruya benim kesin bir cevabım var; kendimi yapayalnız ve çaresiz hissettiğim gün intihar ettim ben. fakat yaptığım minicik bir hata şu an hâlâ nefes alabiliyor olma sebebim. intihar edip hâlâ yaşayan biri olarak hiç pişman değilim. kendimi öldürme arzumdan da pişmanlık duymadım, yaşamak konusunda da. o gün ölseydim de fena olmazdı ama ne yalan söyleyeyim yaşadığım için kendimle gurur duyuyorum. bir gün sebep olanların karşısına çıkıp "çocuk olan bir tek sen değildin. ben de senin gibi çocuktum. ama çocukluğumu senin elinden yıllar sonra kurtardım. hiç kolay olmadı ama başardım" demek en büyük arzum.
devamını gör...