aydangelenfil yazar profili

bugün en yakın arkadaşımın nikahına gittim (23 yaşında) takı merasiminde ulan evlensem mi diye düşünürken, 2 yaşındaki kuzenimin yere düşmesine kahkaha attığım için bu fikirden vazgeçtim

sanat ne için bilmem de sen benim için değilsin o kesin

okulumun altında müze var alooo

bilen bilir makyajı silmeden uyursaan sabah uyandığında 2. yüzünü yastığa bırakırsın. ehh be kızım yılan böyle deri değiştirmiyor!

birine bu nezaketi gösterdikten sonra ardı arkasının kesilmemesi....

''hayallerinin peşinde emin adımlarla yürü''demişti thoreu.

there are no words left to speak
but if you feel like ı feel
please let me know that it's real
love

gece yarısı kütüphanesi... şu an neden bitirdiğimi ağlayarak sorguluyorum... inanılmaaazz

''ahlak'' bunca ahlaksızın ayıplarını örtmek için sığındığı kakafoni bir kelimedir, gerçeklik ile yakından uzaktan alakası yoktur. tüm kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

sevgili sözlük! hayatımın hiç beklemediğim bir anında biriyle tanıştım ve o benim donuk kalbimi neşeyle aydınlattı gibi her gün zibilyon kere gördüğümüz akım videolarına bağlamıycam ama biri var böyle bir şey olamaz yaa!!!

gökyüzü kararır
mavi siyaha döner
yıldızlar yine de kafa tutar
parlar senin için

arkadaş gruplarındaki tek kız olmanın en büyük avantajı net erkekler kızlar hakkında ne düşünür, nasıl birbirlerini motive eder, onlar da kızlar gibi wp gruplarına beğendikleri kızların fotolarını atar mı gibi tüüm konulara hakim olmaktır.

daha önce hiç kendinizi yapayalnız ve çaresiz hissettiğiniz oldu mu? yada bu hayatta zaten kaybedecek neyim kaldı ki kendimden başka düşüncesiyle ölümü hayatınıza tercih etme arzusunu hiç hissettiğiniz mi? peki...tam da ölmeyi yaşama tercih ettiğiniz bir gece yarısında kendinizi birden bire bir kütüphanenin ortasında bulsaydınız ve o kütüphanedeki tüm kitaplar sizin farklı bir hayattaki yaşamınızı konu edinseydi ve üstelik istediğiniz hayatı deneyimleme fırsatına sahip olsaydınız nasıl olurdu? biliyorum.. birçoğunuz okurken ''deli misin bee öyle şey mi olur?'' diyeceksiniz ama bir düşünün sadece... ailenizi, işinizi, en yakın arkadaşınızı, evcil hayvanınızı kaybettiğiniz ve ümidinizin bittiği bir anda karşınıza böyle bir fırsat çıkıyor; bir sabah uyandığınızda çok ünlü biri, başka bir sabah hayallerinizdeki işe sahip biri, öteki sabah sade bir hayat yaşayan biri... kulağa hoş geliyor değil mi?...
gerçek hayatta böyle bir şeyin yaşanması mümkün değil amaa... böyle bir hayat yaşayan biriyle tanıştım birkaç gün önce nora seed adında bir felsefe mezunuyla... lisedeyken okuldakilerin alaylamalarından ve baskılarından kaçınıp sığınağı olarak benimsediği okul kütüphanesinin 20'li yaşlarında hayattan ümidini kesmişken birden bire sadece ona fırsatlar sunan bir dünyaya dönüşmüş olması en az biz insanlar kadar onu da şaşırtıyor... her gün farklı bir hayatı deneyimleme ve pişmanlıklarını telafi etme fırsatı sunan bu kütüphane gece yarısı ortaya çıkıyor ve istediği hayatları deneyimlerken bunun sadece kendisi farkında... nora seed'e kitapların yaşamı nasıl yönlendirdiğini anlamlandırmaya çalıştığı bu yolda eşlik etmek, macerandan maceraya koşarken bir solukta bitirebileceğiniz, bitirdiğinizdeyse oofff neden bitti ki... diye hayıflanarak kendinizi nora seed olarak hayal etmek isterseniz ''gece yarısı kütüphanesi'' sizin için de açık.. benden söylemesiiii :))))

reklamcılık öğrencisi ve ingilizce hocası

artık ne sana ne de bir başkasına, inanamıyorum.

bağzıları - evleniyormuşsun bugün

hangi moodda olursanız olun adamın her mooda göre şarkısı var

kesin aldatıyordur...

aldığınız en saçma ayrılık mesajı neydi?

benimki: 10 dakika önce seni çok seviyorum diyen sevgilimin 10 dk sonra benden büyük biriyle ilişki yaşayamıyorum demesi...

oaaa çok güzelim beeehh!!