yaz dizilerinin hep zengin temalı olması

fark ettiyseniz eğer hep zengindir bunlar. villaları yalıları vıttırı vızırı vardır. ağaçtan elma alıyor ve 200 tl bırakıyor. sahne sonrası hemen alıyordur kesin.

gerçekten rahatsız edici

bu dizilerde genelde hep bir şeyin kokusu olur. çilek kokusu gibi saçma şeyler en baştadır. fakir ama gururlu kızımız şirkete çalışmaya gider, zengin ve eli hiç kıza değmemiş egolu şirket sahibimiz kızlar onun etrafında kapış kapışken o gidip en fakirine vurulur, bir de günlerce peşinden koşar...

dağ evleri, ormanda doğurma olayları hep çok sevilir; bir şeyi düşürdükleri zaman ikisi de aynı anda eğilip öpüşme pozisyonu alır. nedense tam sevişecekken telefon falan çalar ve taksi hep kapının önünde olur... hatta öyle ki asla makyajsız uyuyamazlar. bu fakir kızların nasıl oluyor da son model telefonları, her gün farklı kombin yapacak kıyafetleri var bilinmez...

ülkede ne normal ki bu olsun? saçmalık.

her şeyin bir hedef kitlesi olduğu gibi bu dizilerin de hedef kitlesi genellikle ergenler oluyor. özellikle ergenliğe yeni girmiş, hormon durumuyla yeni yeni tanışan kızlar için bu yapımlar vazgeçilmez olabiliyor.
kendimden biliyorum. ortaokulda kore dramalarını izlerdim. kültürlerimiz benzerlik gösterdiği için zevkle izlerdim.
bu yapımlar basit kurgulardır. içerisinde büyük hayat dersleri, travmatik sahneler, geçim sıkıntısı gibi gerçekler yoktur. dünya, esas kızımız ve esas oğlanımız arasında döner. aralarındaki romantik gerilim, tatlı atışmalar, "masum" diyebileceğimiz aşklarıyla ergenlerin hayal dünyalarını ve duygu durumlarını tatmin ederler.

dizi de bu olmazsa o yaz dizisi, yaz dizisi olmaz. sonuçta önkoşul villa, plaza, para... başka türlü zengin, yakışıklı, fit vücutlu, işkolik, bağıran sinirli ceo fantezisi nasıl kurgulanacak?

önümüz, arkamız, sağımız ve solumuz fakirlik kaynıyor. valla ben hak veriyorum. devamke.

türk kızının "büyük çoğunluğu'nun" hayali zengin bir koca bulup köşeyi dönmek bu tarz diziler hoşlarına gider o yüzden.