1.
herkes potansiyel anne baba adayıdır, bir gün çocuklarınız,çocuklarımız olduğunda *tümüzden sallayacağımız masallar da lazım.
bu başlık her yazarın, 3-8 yaş masalları salladığı yazarların olacağı başlıktır.
başlıyorum, dümdüz çorak arazide bir çocuk varmış, bu çocuğun ailesi meksika karteli tarafından yeni kaçırılmış, ama çocuk yaşamak için her donanımı, ailesi tarafından zamanında almış, çocuk kafasına bir hedef koymuş, ailesini bulmak ve onu yalnız bırakan kötü adamlardan intikam almakmış.
evden bulabildiği tüm tehçizatlarını almış bu çocuk, 1 adet el yapımı parça tesirli el bombası, 1 adet dikiş tutmaz çakı, bir adet işaret fişeği tabancası, ve bir adet otomatik 12 kalibre winchester pompalı tüfek.
bu başlık her yazarın, 3-8 yaş masalları salladığı yazarların olacağı başlıktır.
başlıyorum, dümdüz çorak arazide bir çocuk varmış, bu çocuğun ailesi meksika karteli tarafından yeni kaçırılmış, ama çocuk yaşamak için her donanımı, ailesi tarafından zamanında almış, çocuk kafasına bir hedef koymuş, ailesini bulmak ve onu yalnız bırakan kötü adamlardan intikam almakmış.
evden bulabildiği tüm tehçizatlarını almış bu çocuk, 1 adet el yapımı parça tesirli el bombası, 1 adet dikiş tutmaz çakı, bir adet işaret fişeği tabancası, ve bir adet otomatik 12 kalibre winchester pompalı tüfek.
devamını gör...
2.
hasan nail canat'ın nur dağındaki çocuk kitabının meksika versiyonu gibi, sevgili yazar sizce bu başlangıç 3-8 yaş için biraz sert değil mi?
.....
çocuğun çıktığı yolda onu bekleyen maceralardan haberi yokmuş. dar patikadan kimselere fark edilmeden nem ve yağışın eksik olmadığı altantik kıyılarında paralel yağmur ormanına doğru yola cıkmış. yağmur ormanı gerek böcek, gerek ise yılanlarla dolu bir yer olması sebebiyle küçük çocuğun yüreği küt küt atıyormuş.
güneş tepede yükselirken, karnı acıkan jose; kendini annesi ile birlikte gezdiği mısır tarlalarını, onun harika fajitasını düşlerken bulmuş. jose en çok da, onun başını okşayan ellerini, güneş gibi ışıldayan gülüşünü özlemiş.
.....
çocuğun çıktığı yolda onu bekleyen maceralardan haberi yokmuş. dar patikadan kimselere fark edilmeden nem ve yağışın eksik olmadığı altantik kıyılarında paralel yağmur ormanına doğru yola cıkmış. yağmur ormanı gerek böcek, gerek ise yılanlarla dolu bir yer olması sebebiyle küçük çocuğun yüreği küt küt atıyormuş.
güneş tepede yükselirken, karnı acıkan jose; kendini annesi ile birlikte gezdiği mısır tarlalarını, onun harika fajitasını düşlerken bulmuş. jose en çok da, onun başını okşayan ellerini, güneş gibi ışıldayan gülüşünü özlemiş.
devamını gör...
3.
alttaki masalımı 2 sene kadar önce facebook hesabımdan paylaşmıştım. oradan copy-paste yapıyorum. biraz sert oldu ama satirik damarım tuttuğu zaman fena bir insan olurum. bu arada birçok yakınıma da "girmişti" bu mesaj. üzerinize alınırsanız, bunu şu anda hırsla paylaşmadığımı göz önünde tutunuz. o anın birikmişliklerinin sanatsal ve parodik/satirik bir dışavurumuydu bu masal.
bir ülke varmış, orada sayısız kişi atatürkçü olduğunu iddia ediyormuş. bir gün bir kahin, bir anti-atatürk'ün doğacağını ve herkesi yoldan çıkaracağını söylemiş. sadece anıtkabir'in bir duvarında gizlenmiş, ısıya göre renk değiştiren bir mücevher taşa dokunan gerçek bir atatürkçünün o taşta bu anti-atatürk'ün ismini görebileceğini söylemiş kahin. o mücevher taş hemen bulunmuş zira kahin yerini biliyormuş. "en çok ben atatürkçüyümmmmm", "hayır bennnnnn..." diyenlerin hiçbiri bu kırmızı renkli taşta bir şey görememiş. aralarında da, onlar kırmızı donlar mı yoksa bizi okutanlar mı kavgası baş göstermiş. ortalık da aynen müge anlı programı gibi olmuş. sonra da herkes evine dönüp televizyonunu açıp muradına ermiş, akşam da kereviz çorbası içip mışıl mışıl uyumuşlar. zaten kahin falan neymiş yani, ölünce cennete gidip sonsuza kadar yaşamak çok mantıklıymış ama kahin gibi şarlatanların söyledikleri hep safsataymış. gökten 3 elma düşmüş, 6 oklu mal hiçbirini vuramamış.
ekleme: baksanıza başlık bile absürt. uydurma olmayan masal mı var, keheh.
bir ülke varmış, orada sayısız kişi atatürkçü olduğunu iddia ediyormuş. bir gün bir kahin, bir anti-atatürk'ün doğacağını ve herkesi yoldan çıkaracağını söylemiş. sadece anıtkabir'in bir duvarında gizlenmiş, ısıya göre renk değiştiren bir mücevher taşa dokunan gerçek bir atatürkçünün o taşta bu anti-atatürk'ün ismini görebileceğini söylemiş kahin. o mücevher taş hemen bulunmuş zira kahin yerini biliyormuş. "en çok ben atatürkçüyümmmmm", "hayır bennnnnn..." diyenlerin hiçbiri bu kırmızı renkli taşta bir şey görememiş. aralarında da, onlar kırmızı donlar mı yoksa bizi okutanlar mı kavgası baş göstermiş. ortalık da aynen müge anlı programı gibi olmuş. sonra da herkes evine dönüp televizyonunu açıp muradına ermiş, akşam da kereviz çorbası içip mışıl mışıl uyumuşlar. zaten kahin falan neymiş yani, ölünce cennete gidip sonsuza kadar yaşamak çok mantıklıymış ama kahin gibi şarlatanların söyledikleri hep safsataymış. gökten 3 elma düşmüş, 6 oklu mal hiçbirini vuramamış.
ekleme: baksanıza başlık bile absürt. uydurma olmayan masal mı var, keheh.
devamını gör...