yazarların yediği en ilginç yemek
başlık "suvyesi" tarafından 01.04.2021 04:06 tarihinde açılmıştır.
1.
iki yıl önce kıbrıs'ta ahtapot turşusu yemiştim nefret ettim diyemem ama tekrar yiyeceğimi sanmıyorum.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
yıllar önce meşguliyetlerimin farklı olduğu dönemde, pek de kalabalık olmayan bir ekip ile keşif ekspedisyonuna çıktık.
5-6 saat sonra dehşetül vahşet bir yağış başladı, yağmur öngörüsü vardı fakat böylesini de beklemiyorduk açıkcası. bu kadar yoğun ve fırtına havasında seyreden yağış, dönüş rotamızı riske sokacağından bir nebze olsun azalmasını umut ederek kuytu bir köşede beklemeye başladık.
geçen bir iki saatin ardından yürünebilecek hale büründü hava fakat bize de öyle bir miskinlik çöktü ki, kimsenin yerinden kıpırdayası gelmiyor.
neden sonra, herkesin birbirinin gözünün içine bakarak yokladığı bir esnada "çatlak" olarak tanınmaktan ve bilinmekten hoşnut bir kız dikildi ayağa, "ne işimiz var, oturduk işte ne güzel, ben size şimdi şahane yemek yapıcam" diyip fırladı ağaçlık alana doğru.
delidir ne yapsa yeridir hesabı kimse kılını kıpırdatmadı hakikaten.
aradan geçen bir yarım saat kadar daha sürenin ardından bizim çatlak elinde bez bir torbayla çıkageldi, biz onu meraklı gözler ile süzerken -ki umudumuz ve tahminimiz mantar bulduğu yönündeydi, hiç istifini bozmadan kamp tenekesini çıkardı, iki litreye yakın suyu ekledi içine, üstüne de bez torbayı ters yüz edince menü meydana çıktı. salyangoz.
olur mu olmaz mı nasıl yaparız ederiz yenir mi yenmez mi hengamesinde salyangozlar haşlandı, çatlak bir güzel kabuklarından ayırdı, dipteki organımsıları temizledi, tuzladı baharatladı bir kaç dilim peksimetle önümüze bıraktı.
fransızlar ne yapıyor da bu meret lezzetleniyor bilmiyorum fakat kurutulmuş renga eti ile tavuk eti arasında bir tadı vardı, ama çok düşük aromalı olduğundan geviş getirir gibi çiğne yut yaptık.
mideye falan da dokunmadı.
olur da zombi kıyametine falan denk gelirseniz yoklukta gideri olur; protein neticede.*
5-6 saat sonra dehşetül vahşet bir yağış başladı, yağmur öngörüsü vardı fakat böylesini de beklemiyorduk açıkcası. bu kadar yoğun ve fırtına havasında seyreden yağış, dönüş rotamızı riske sokacağından bir nebze olsun azalmasını umut ederek kuytu bir köşede beklemeye başladık.
geçen bir iki saatin ardından yürünebilecek hale büründü hava fakat bize de öyle bir miskinlik çöktü ki, kimsenin yerinden kıpırdayası gelmiyor.
neden sonra, herkesin birbirinin gözünün içine bakarak yokladığı bir esnada "çatlak" olarak tanınmaktan ve bilinmekten hoşnut bir kız dikildi ayağa, "ne işimiz var, oturduk işte ne güzel, ben size şimdi şahane yemek yapıcam" diyip fırladı ağaçlık alana doğru.
delidir ne yapsa yeridir hesabı kimse kılını kıpırdatmadı hakikaten.
aradan geçen bir yarım saat kadar daha sürenin ardından bizim çatlak elinde bez bir torbayla çıkageldi, biz onu meraklı gözler ile süzerken -ki umudumuz ve tahminimiz mantar bulduğu yönündeydi, hiç istifini bozmadan kamp tenekesini çıkardı, iki litreye yakın suyu ekledi içine, üstüne de bez torbayı ters yüz edince menü meydana çıktı. salyangoz.
olur mu olmaz mı nasıl yaparız ederiz yenir mi yenmez mi hengamesinde salyangozlar haşlandı, çatlak bir güzel kabuklarından ayırdı, dipteki organımsıları temizledi, tuzladı baharatladı bir kaç dilim peksimetle önümüze bıraktı.
fransızlar ne yapıyor da bu meret lezzetleniyor bilmiyorum fakat kurutulmuş renga eti ile tavuk eti arasında bir tadı vardı, ama çok düşük aromalı olduğundan geviş getirir gibi çiğne yut yaptık.
mideye falan da dokunmadı.
olur da zombi kıyametine falan denk gelirseniz yoklukta gideri olur; protein neticede.*
devamını gör...
4.
pizzanın içinde pilav. lezizdi eheheh.
devamını gör...
5.
dün yaptığım tavuk sote. tavuk tadı yoktu.
devamını gör...
6.
bir keresinde kirmizi şaraplı bulgur pilavı yemiştim. su yokmuş evde. ev yapımı şarabı boşaltmışlar içine.
epey umutlar beslemiştim ama hayal kırıklığı oldu. bir de pembe bulgur pilavını garipsedim tabii.
epey umutlar beslemiştim ama hayal kırıklığı oldu. bir de pembe bulgur pilavını garipsedim tabii.
devamını gör...