yeni başlayanlar için istanbul

sivas'ın başkenti.

yeni gidenlerin seni yeneceğim istanbul dediği şehir. insanlar kalabalığın ve gürültünün içinde kaybolur...

geri dönün, aşağı çekiyoruz

gelir gelmez vapurla karşıya geçerken kız kulesi ve galata kulesi resimlerini sosyal medyada paylaşmayanı şehre kabul etmiyorlar. kesin bilgi yayalım.

kocaman bir köyde yaşanacağı bilinmelidir. on beş milyonluk köy olur mu demeyin; olur, bal gibi olur. hassas ve duyarlı bir insansanız şimdiden geçmiş olsun. çılgın kalabalık sizi yutacak. kendi yürüyüş temponuzu bile belirleyemeyeceksiniz. kalabalık sürükleyecek sizi, oraya buraya çekecek. eğer öğrenci olarak gidiyorsanız ve yurtta kalacaksanız vay hâlinize. sivaslı çocuğun ayak kokusu, trabzonlu çocuğun gürültüsü, konyalı çocuğun akıl almaz tavırları sizi karşılayacak. tabii ki bunlar aklı başında, ortalama zekâya sahip ve biraz duyarlı olduğunuz takdirde sizi ilgilendiriyor. bunlar geçerli değilse siz zaten yabancılık çekmeyeceksiniz demektir. zengin ve eğitimli bir insansanız, rafine zevkleriniz ve bunları karşılayacak paranız varsa güzel şehirdir istanbul. kadıköy, beşiktaş, şişli'nin bazı semtleri ve bakırköy gibi yerlerde yaşayabiliyorsanız şehrin pisliğine daha az mâruz kalırsınız. dilenciler, tinerciler, psikopatlar, yolunuzu kesen haydutlar, her türden yobaz şehrin her yerinde karşınıza çıkacak. otobüse filan binmek hakikaten mesele olacak bazen. koltuk altını ağzınıza sokan ve ayaklarınıza basan leş kokulu herifler olacak. her yerde var bunlardan idare ederiz diyorsanız bir de istanbul'u görün derim. kalabalık içinde kaybolacaksınız bazen. hem maddi hem manevi olarak. istanbul'a kendini geliştirmek, yetkinleşmek, okumak için gidiyorsanız hâlâ bir şansınız var. bu anlamda muhteşem bir şehirdir. sonuçta türkiye'nin kültür, sanat, medya ve ekonomi merkezidir istanbul. tarihsel dokusu da çok şey vaat eder. gezilecek görülecek binlerce yer ve şey vardır. yok arkadaş benim bunlarla işim yok, ben sıradan bir primatım bana partner lazım diyorsanız onun da merkezidir. bir sürü şey yazılabilir buraya ama uzatmayalım. istanbul balık kılçığı gibidir; ne yenir ne de yutulur. aklı başında, medeni, doğru düzgün davranan bir insan değilseniz lütfen antalya'ya gelmeyin, istanbul sizin için doğru adres olacaktır.

akla şener şen, müjde ar filmini getirir;
_istanbul neresi
_gösterelim anam

sakin ve dikkatli olun. istanbulda yaşamak çok güzeldir, tadını çıkarın.

yorucu olacaktır.
ankara'dayken kırk- elli dakikalık dolmuş yolculuğunda ayakta gidince sitem ederdim bu nasıl iş diye.
istanbul'da 15-20 bin adım attığım günün sonunda otobüste ayakta gidince yadırgamıyorum artık.
var mıdır istanbul'dan ötesi, bilemiyorum.

uzak mesafeler yakın, yakın mesafeler uzaktır istanbul'da.

geçen tramvay bekliyordum. fazla beklemeden tramvay gelip durakta durunca kapı tam önümde açıldı ve ben inenlere yol verirken birden kendimi tramvayın içinde buldum. nasıl oldu almadım.

neden mi anlattım, bilin dedim. istanbul böyle bir kent.

nerden girdiğine göre değişen durum.
avrupa'dan mı başladın anadolu'dan mi?
ben her seferinde anadolu'dan başlıyorum, karşıya geçiyorum.
karşı kavramının karşı kıta olduğu şehir.
karşıdakine göre karşının farklı olduğu şehir.
kedi şehri.
her karesi şarkı dolu olan şehir.
open.spotify.com/track/5xQW...
en sevdiğim şehir.
çamlıca'dan başlayın derim.
ne tarafa gideceğinize öyle karar verin.
bitirmeye niyetlerleyim, kendisi bitmeyen şehir olur.

hiç başlanmaması gereken bir şehirdir ancak unutmayın ki istanbul tam bi' sürtüktür; kimseyi geri çevirmez.

evin işine işin evine yakın olsun. gerisi halledilir bir şekilde.

spoiler vermeyin görsün ebesinin örekesini.
biraz kalabalık, biraz pahalı ama girince alışıyorsun. tek sorun sen mi istanbul'a giriyorsun, istanbul mu sana orasını girince anlarsın.

çok güzel bir şehir. tarihi açıdan bakarsak ve yeni yapılan betondan ucubeleri saymazsak taşı toprağı altın. dünyanın sayılı şehirlerinden biri. ama istanbul'da yaşanmaz. yaşamak zorunda olanlara da allah yardım etsin.

günden güne göte bir gelen şehir olduğundan mütevellit hiçbir zaman başlangıcın ötesine geçmeniz mümkün olmayacak. siz her gün bir adım daha geride kalacaksınız o değişmeye devam ederken.

1- taşı toprağı altın değil.
2- istanbul sizin değil.
3-bu trafik mahşerde yoktur.
4- hiç gitmedim.

savaşmaya hazır olmak gibidir. sehrin temposu kaosu hızlı hayatına alışmak biraz zaman alabilir fakat gezin görün araştırın dikkatli olun gözünüzü açın.

şu sözlüğün konuşmuş hali. her telden insan vır vır vır sürekli konuşuyor, bitmiyor,uyumuyor, susmuyor. bu bir ironi değil teşbihtir. fazlasıyla benzer.

hepsi yazılsa ansiklopedilik yer tutacak bilgiler bütünü. ama ben gene de hayati 5 maddeden bahsedeyim:

1- mümkün olduğunca metro ve marmaray kullanın, çünkü trafikten kurtulabilmenin şu ana kadarki en hızlı yolu bu
2- metrobüsün boş olmasını asla beklemeyin, içerisine milimetrekarenizi dahi sokmak zaten mucizedir; hiç kalabalığından şikayet etmeyin
3- burada arar tararsanız çoğu şeyin piyasasına göre ucuzunu bulabilirsiniz, özellikle öğrenciyseniz bakacağınız yerleri iyi bilin (örneğin kitap için akmar pasajı)
4- her daim kulaklığınız yanınızda olsun, bu trafik de bu gürültü de başka türlü katlanılabilir değildir
5- her semt, hatta her semt içindeki mahalleler bile güvenlik ve refah açısından çok değişkendir; şehri öğrenene kadar bilindik yerler ve temel rotanızın dışına çıkmayın. yavaş yavaş diğer yerleri ve gri alanları zaten öğrenirsiniz.