yoğun bakımlara aşısız hastaların hakim olması

tokat gibi çarpan bir gerçektir.
covid yoğun bakımlardaki hastaların neredeyse tamamının aşısız hastalardan oluştuğu, çok az bir kısmının da üçüncü dozu henüz olmayan 50 yaş üstü hastalardan oluştuğunu öğreniyoruz. bakanımız yoğun bakımda bile değil, sadece hastanede yatanların bile yüzde 95'inin aşısızlardan oluştuğunu söylüyor. bu da bize aşının hastalığı ciddi bir şekilde geçirmekten ne kadar koruduğunun göstergesi.
buradan

ayrıca diğer ülkelerdeki haberler de bize bu konuda fikir vermişti.
buradan

yıllardır her türk bebeği gözünü dünyaya aşı ile açar. aşık veysel gibi görme engelli değilseniz, ızhak perlman gibi bedensel engelli değilseniz, ömer seyfettin'in kaşağı öyküsündeki gibi kardeşiniz ölmemişse, anneniz sezercik filmlerindeki gibi kan kusmamışsa bunlar hep aşıda başarılı bir ülke olmamızdan, sırasıyla çiçek, polio, boğmaca, tüberlükoz ve bunlar dışında diğer tüm çocukluk aşılarındaki üstün başarılarımızdan. çocukken bize sorsalar, aşıdan korkar kaçar, olmazdık belki de. ama aynı davranışı büyüyünce gösterenler, hele en yakındakilerin aşı olmasını engelleyenler, yoğun bakımda onlarla vedalaşamadan ölüm ayırırsa onları diye hiç korkmazlar mı?
tohumdan yetişip meyve vermeyen ağaca aşı yaparlar, onun önce dallarını budar, sonra gövdesinde oyuk açıp meyve veren başka bir ağaçtan eklenti yaparlar. sıkıca sararlar. bu can acıtıcı gibi görünen iş sonrasında o ağaç çok güzel, tatlı meyveler verir. işte bizim de ömrümüz aşı ile güzel ve umutlu günlere meyve duracak.

aşı karşıtları eğitilemez. bugün iyi geldiğini kanıtlasan 3 yıl sonra, 40 yıl sonra, 3000 bin yıl sonra ne olacağı belli mi diyorlar. yaptırım zorunlu.

aşı olanlara pozitif ayrımcılık yapılmasını, ivedilikle yapılması gerektiğini; bu yöntemle yurttaşları aşıya teşvik edip, aşılamanın artırılması gerekliliğini hatırlatan durum, tespit.

(bkz: 28 temmuz stadlara girişte aşı ya da pcr testi zorunluluğu)

iki çeşit aşı karşıtlığı var. ilki; bill gates, çip, hökümet bizi kontrol edecek, büyük resim v.b. gibi komplo teorilerine inananlar. bunların genelinin durumu içler acısı. onlar açısından almanya bizi kıskanıyor zaten. salgının yayılmasında etkileri de büyük. mesafe ve hijyen konusunda hassas olduklarını sanmıyorum genelinin. ikinci grup daha dikkatli bu konuda bence.

ikinci grup ise, özellikle mrna aşılarının hücre zarı içine girerek yaratabileceği tehlikeden söz eden ve dna üzerindeki etkileri hakkında çekinceleri olanlar.

mrna hakkında bilgi vermek gerekirse; haberci rna (mrna), tüm canlı hücrelerde bulunuyor. mrna'lar kromozomlarımızdaki dna ile ihtiyaç duyduğumuz proteinleri üreten hücresel mekanizma arasında kimyasal aracılar olarak hareket ediyor. proteinleri bir araya getirmek için ihtiyaç duyulan talimatları iletiyorlar. hücre zarı içine girmez diye açıkladıklarına bakmayın. mrna zaten hücrelerimizde mevcut. aşı ile direkt hücre zarı içine yerleşiyor. ancak hücrede uzun süre etkili olmadığı söyleniyor.

şahsen ikinci gruba ve görüşlerine saygı duymakla birlikte bu salgın için elimizdeki tek silahın da aşı olduğunu ve bu salgından kurtulmanın şimdilik elimizdeki tek silahla, aşıyla mümkün olduğunu da söylemek gerek.

not: 2 doz aşımı oldum. şimdilik bill gates beni kontrol etmek için bir girişimde bulunmadı.

şaşırtmayan gerçektir. bilgisiz insanların duydukları ilk şeyi benimseyip ona inanmasının doğurduğu sonuçtur .
bugün çok eski bir arkadaşımla görüştüm ve ailecek aşı olmadıklarını öğrendim . ben 2 doz aşımı olmama rağmen geriliyorum hala insanlarla temasta bulunmaya. bu insan bayram tatilinde tatile gidip ardından nişana gitmiş, birçok insanla temasta bulunmuş. aşı olması için ısrar ettim . umarım işe yaramıştır da yakın zamanda olur.