1.
1857'de lankaza'da dünyaya gelmiştir. babası sofuzade feyzullah (sadullah) ağa, annesi molla hanım olarak anılan ayşe hanım'dır. döneminde kadınların okula gitmesi yaygın olmadığı için, okur yazar oluşu nedeniyle kendisi de zübeyde molla olarak anılırdı.
mustafa kemal atatürk ve makbule atadan'ın annesidir.
mustafa kemal atatürk ve makbule atadan'ın annesidir.
devamını gör...
2.
oğlu hakkında "idam fermanı "çıktığında üzüntüsünden kısmı felç geçirdi,bacakları tutmaz oldu.
sürekli baskıya maruz kalıyordu.
işgal kuvvetleri sık sık evi basıyordu.
öyle olmadığını bildikleri halde, sanki mustafa kemal orada saklanıyormuş gibi arama yapıyolardı.
sarı ali diye meşhur bir muhbir vardı,
24 saat zübeyde hanımın evini gözlüyordu.
gelip gidenlerin listesini ingilizlere gammazlıyordu.
zübeyde hanım tüm bunlara rağmen geri durmuyordu.
oğlunun arkasında kapı gibi duruyordu.
mayıs 1921 istanbul 'da ki yurtsever kadınlar yetimhane yararına kermes düzenledi.
bu etkinlik vesilesiyle padişaha verilen mesaj gayet açıktı "milli mücadelede şehit düşen kahraman babaların evlatlarına sahip çıkıyoruz"
zübeyde hanım felçli bacağını sürükleye sürükleye kermese geldi.
yemenilerle dolu bir masanın başına oturdu.
bizzat satış yaptı.
mustafa kemal atatürk'ün annesi...
tüm şehit çocuklarının annesi olduğunu gösteriyordu..
mekanı cennet olsun.
ikizkare.com/makale/zubeyde...
sürekli baskıya maruz kalıyordu.
işgal kuvvetleri sık sık evi basıyordu.
öyle olmadığını bildikleri halde, sanki mustafa kemal orada saklanıyormuş gibi arama yapıyolardı.
sarı ali diye meşhur bir muhbir vardı,
24 saat zübeyde hanımın evini gözlüyordu.
gelip gidenlerin listesini ingilizlere gammazlıyordu.
zübeyde hanım tüm bunlara rağmen geri durmuyordu.
oğlunun arkasında kapı gibi duruyordu.
mayıs 1921 istanbul 'da ki yurtsever kadınlar yetimhane yararına kermes düzenledi.
bu etkinlik vesilesiyle padişaha verilen mesaj gayet açıktı "milli mücadelede şehit düşen kahraman babaların evlatlarına sahip çıkıyoruz"
zübeyde hanım felçli bacağını sürükleye sürükleye kermese geldi.
yemenilerle dolu bir masanın başına oturdu.
bizzat satış yaptı.
mustafa kemal atatürk'ün annesi...
tüm şehit çocuklarının annesi olduğunu gösteriyordu..
mekanı cennet olsun.
ikizkare.com/makale/zubeyde...
devamını gör...
3.
ulu önderimiz mustafa kemal atatürk'ün annesi zübeyde hanım'ın vefatının 98. yılı, saygıyla anıyorum.
(*
"sen cepheye gidersin, benim yüreğim bunu bilir.
senin için dua ediyorum bil! ve de mustafam, zaferi ele almadan dönme. ben, seni beklemeyi bilirim."
(*
ruhu şad olsun.
(*
"sen cepheye gidersin, benim yüreğim bunu bilir.
senin için dua ediyorum bil! ve de mustafam, zaferi ele almadan dönme. ben, seni beklemeyi bilirim."
(*
ruhu şad olsun.
devamını gör...
4.
vefatının yıldönümü olan mustafa kemal paşamızın annesidir.
mekanı cennet , ruhu şad olsun....
mekanı cennet , ruhu şad olsun....
devamını gör...
5.
türk milleti'nin annesi. türkiye cumhuriyeti'nin kurucu ve kurtarıcısı büyük önderimiz atatürk'ü dünyaya getirmiş tam bir türk hanımefendisi.
huzur içinde uyu, seni hiç unutmayacağız güzel insan. sevgi ve özlemle anıyor, hatıranın önünde saygıyla eğiliyorum.
huzur içinde uyu, seni hiç unutmayacağız güzel insan. sevgi ve özlemle anıyor, hatıranın önünde saygıyla eğiliyorum.
devamını gör...
6.
ruhun şad olsun güzel insan...
devamını gör...
7.
98 yıl önce tarihte bugün (14 ocak) vefat eden , türk milleti'nin annesidir. ömer, fatma, ahmet, makbule, naciye ve mustafa kemal adında 6 çocuk doğurmuştur. bunlardan bir tanesi tarihe yön vermiş, dünyanın gördüğü en büyük askeri dehalardan biri olmuştur. ruhu şad olsun.
devamını gör...
8.
üsküdar, doğancılar parkı'nda chp'lilerin diktiği zübeyde hanım büstü, hemen yukarıda yer alan ve içinde fesli kadir'in gömülü olduğu nasuhi mehmet efendi camii'ne bakmaktadır. son derece manidar bakışlardır onlar.
devamını gör...
9.
latife hanımla evliliği sözkonusu olduğunda oğluna şöyle dediğini söylenir: erkeğin okumuşu kadı, kadının okumuşu cadı olur.
ah be zübeyde annem, paşamın mutsuz evliliğine engel mi olmak istemiştin acaba?
ah be zübeyde annem, paşamın mutsuz evliliğine engel mi olmak istemiştin acaba?
devamını gör...
10.
başörtülü ve tesettürlü mü'min kadın. bu haliyle bile kemalistleri düşündürememiştir!
devamını gör...
11.
nurlar içinde uyu yüce insan. türk milletine liderlik etmiş ve etmeye devam eden bir lider dünyaya getirdin. anneler günün kutlu olsun güzel insan.
devamını gör...
12.
ulu önder gazi mustafa kemal atatürk'ün kıymetli validesini ölümünün 99. yılında rahmet ve minnetle anıyorum...
devamını gör...
13.
türk'ün son başbuğ’unun anası, anamız.
bugünden tam 99 yıl önce, ömrü acılarla geçmiş, tam huzur bulacağı sırada 66 yaşında vefat etmiştir.
izmir karşıyaka'da ebedi istirahatinde vatan toprağında yatmaktadır. o evladı ki ölüm haberini aldığında bile vatan işi beklemez deyip annesini vatan toprağına emanet edip ancak 13 gün sonra 27 ocak 1923'te annesinin kabrine gitmiştir. orada annesini anlatırken söylediği sözler ise bir evladın içindeki yürek yarasını özetler. her şeye rağmen vatan kurtulmuştur ya bu da o evlada yeter.
“zavallı annem bütün millet için ülkü olan izmir’in kutsal topraklarına bedenini vermiş bulunuyor. arkadaşlar, ölüm, yaratılışın en doğal bir kanunudur. fakat böyle olmakla beraber bazen ne üzüntü verici görünüşler olur. burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. bunu açıklamak için izin verirseniz acı hayatının belli birkaç noktasını sunayım. abdülhamit devrinde idi. 1320 (1905) tarihinde mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. hayata ilk adımı atıyordum. fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. gerçekten bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. orada aylarca kaldım. annemin, bundan ancak hapisten çıktıktan sonra haberi olabildi. ve derhal beni görmeye koştu. istanbul’a geldi. fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşebildim. çünkü tekrar baskı idaresinin casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. annem ağlayarak arkamdan takip ediyordu."
"ben, sürgün yerime götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüşmesi engellenen annem gözyaşlarıyla sirkeci rıhtımında acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. sürgün yerinde geçirdiğim tehlikeler onun hayatının acılar ve gözyaşları içinde geçmesine sebep olmuştur. başka bir nokta daha: mütareke zamanında anadolu’ya geçtiğim zaman, annemi acılı bir halde istanbul’da bırakmak zorunda kaldım. yanımda kendisinin arkadaşlık ettiği bir adamım vardı. bunu erzurum’dan istanbul’a gönderdiğim, zaman annem bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberli olduğu dakikada, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş olan idam kararının yerine getirildiğini zannetmiş ve bu zan, kendisini felce uğratmış. ondan sonra bütün mücadele seneleri onun hayatını acı, üzüntü içinde geçirtmişti. padişah ve hükûmetinin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. ikametgâhı bin türlü bahanelerle ve nedenlerle basılır ve araştırılır, kendisi rahatsız edilirdi. annem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. sonunda çok yakın zamanda onu istanbul’dan kurtarabildim. ona kavuşabildim ki, o artık maddi olarak ölmüştü, yalnız manevi olarak yaşıyordu.
annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir konu vardır ki, o da anamız vatanı yok olmaya götüren idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir. annem, bu toprağın altında, fakat millî hâkimiyet sonsuza dek devam etsin. beni teselli eden en büyük kuvvet budur. evet, millî hâkimiyet sonsuza dek devam edecektir. annemin ruhuna ve bütün ataların ruhuna üzerime almış olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. annemin mezarı önünde ve allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hâkimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. millî hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”
kaynak: kaynak yayınları, atatürk’ün bütün eserleri, cilt 14, sayfa: 259-393-394
bugünden tam 99 yıl önce, ömrü acılarla geçmiş, tam huzur bulacağı sırada 66 yaşında vefat etmiştir.
izmir karşıyaka'da ebedi istirahatinde vatan toprağında yatmaktadır. o evladı ki ölüm haberini aldığında bile vatan işi beklemez deyip annesini vatan toprağına emanet edip ancak 13 gün sonra 27 ocak 1923'te annesinin kabrine gitmiştir. orada annesini anlatırken söylediği sözler ise bir evladın içindeki yürek yarasını özetler. her şeye rağmen vatan kurtulmuştur ya bu da o evlada yeter.
“zavallı annem bütün millet için ülkü olan izmir’in kutsal topraklarına bedenini vermiş bulunuyor. arkadaşlar, ölüm, yaratılışın en doğal bir kanunudur. fakat böyle olmakla beraber bazen ne üzüntü verici görünüşler olur. burada yatan annem, eziyetin, zorlamanın bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. bunu açıklamak için izin verirseniz acı hayatının belli birkaç noktasını sunayım. abdülhamit devrinde idi. 1320 (1905) tarihinde mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. hayata ilk adımı atıyordum. fakat bu adım hayata değil, zindana rastladı. gerçekten bir gün beni aldılar ve baskı idaresinin zindanlarına koydular. orada aylarca kaldım. annemin, bundan ancak hapisten çıktıktan sonra haberi olabildi. ve derhal beni görmeye koştu. istanbul’a geldi. fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşebildim. çünkü tekrar baskı idaresinin casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. annem ağlayarak arkamdan takip ediyordu."
"ben, sürgün yerime götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüşmesi engellenen annem gözyaşlarıyla sirkeci rıhtımında acılar ve kederler içinde bırakılmış bulunuyordu. sürgün yerinde geçirdiğim tehlikeler onun hayatının acılar ve gözyaşları içinde geçmesine sebep olmuştur. başka bir nokta daha: mütareke zamanında anadolu’ya geçtiğim zaman, annemi acılı bir halde istanbul’da bırakmak zorunda kaldım. yanımda kendisinin arkadaşlık ettiği bir adamım vardı. bunu erzurum’dan istanbul’a gönderdiğim, zaman annem bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberli olduğu dakikada, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş olan idam kararının yerine getirildiğini zannetmiş ve bu zan, kendisini felce uğratmış. ondan sonra bütün mücadele seneleri onun hayatını acı, üzüntü içinde geçirtmişti. padişah ve hükûmetinin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. ikametgâhı bin türlü bahanelerle ve nedenlerle basılır ve araştırılır, kendisi rahatsız edilirdi. annem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. sonunda çok yakın zamanda onu istanbul’dan kurtarabildim. ona kavuşabildim ki, o artık maddi olarak ölmüştü, yalnız manevi olarak yaşıyordu.
annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. fakat bu üzüntümü gideren ve beni avutan bir konu vardır ki, o da anamız vatanı yok olmaya götüren idarenin artık bir daha geri gelmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir. annem, bu toprağın altında, fakat millî hâkimiyet sonsuza dek devam etsin. beni teselli eden en büyük kuvvet budur. evet, millî hâkimiyet sonsuza dek devam edecektir. annemin ruhuna ve bütün ataların ruhuna üzerime almış olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. annemin mezarı önünde ve allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hâkimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. millî hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”
kaynak: kaynak yayınları, atatürk’ün bütün eserleri, cilt 14, sayfa: 259-393-394
devamını gör...
14.
15.
ulu önder gibi şahane evlat yetiştirmiş olan kadın gibi kadındır. fazla da uzatmak istemiyorum. sevgiler saygılar olsun.
ışıklar içinde uyusun…
ışıklar içinde uyusun…
devamını gör...
16.
ana var it doğurur, ana var yiğit doğurur.
mekanı cennet olsun. bize bir yiğit bırakmış, gitmiş.
mekanı cennet olsun. bize bir yiğit bırakmış, gitmiş.
devamını gör...
17.
hayırlı evlat doğurmuş anne.
devamını gör...
18.
dünyanın en güçlü insanını; atatürk'ü doğurmuştur.
atatürk'ü geçebilecek tek kişi galiba yalnızca onu doğuran kişi olabilir.

zübeyde hanım 1857/1923 yılları arasında yaşamış değerli kişiliktir. dünyayı değiştirmiş bir insanı doğurmuştur. hakkı ödenemez.
bazı kaynaklarda gözlerinin mavi olduğu söylenmektedir demek ki atatürk gözlerini annesinden almış...
kendisi 1923 yılında atatürk 41 yaşında iken hayatını kaybetmiştir.
atatürk'ü geçebilecek tek kişi galiba yalnızca onu doğuran kişi olabilir.

zübeyde hanım 1857/1923 yılları arasında yaşamış değerli kişiliktir. dünyayı değiştirmiş bir insanı doğurmuştur. hakkı ödenemez.
bazı kaynaklarda gözlerinin mavi olduğu söylenmektedir demek ki atatürk gözlerini annesinden almış...
kendisi 1923 yılında atatürk 41 yaşında iken hayatını kaybetmiştir.
devamını gör...
19.
eli öpülesi kadın... ne yazsam kelimeler yetmez anlatmaya
devamını gör...
20.
dedesi feyzullah efendi'in taşıdığı "sofu-zade" (sofular) lâkabı, yerleştikleri sarıgöl bölgesindeki yer adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, mustafa kemal atatürk'ün anne soyu karaman'dan rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da "konyarlar" olarak rumeli'de anılan yörük türkmenlerdendir.
devamını gör...