bir tane daha ekleyip bitirelim bu gecelik hikaye paylaşımını:
çok kısa hikaye:

mücteba bey müzeyyen hanım

mücteba bey pencereden dışarıdaki güneşli havaya bakıp karısına “hava çok güzel. kalk müzeyyen dışarı çıkalım, deniz kenarına gidip bir iki tur atalım, bir deniz havası alalım, güneşte kemiklerimizi ısıtalım” dedi. müzeyyen hanım öbür pencereden bakıp güneşi görünce hiç itiraz etmeden üstündekileri değiştirdi, tamamen beyazlamış saçlarına bir tarak vurdu. bordo mantosunu giyip tül eşarbını da taktı. dışarı çıktılar.
ikisi de yetmiş yaşın üstündeydi. gençliklerinde patır kütür indikleri, çıktıkları yokuştan aşağı, birbirlerinin kollarına girerek ağır ağır yürüdüler.
yokuş bitip de düzlüğe çıkınca, gene aynı adımlarla yüz, yüz elli metre yürüdüler. sonra müzeyyen hanım durdu ve kocasına:
”mücteba bey” dedi. “biz yozgat’ta yaşıyoruz. burada deniz yok, deniz kenarı hiç yok” dedi.
sonra bir taşın üstüne oturup o yokuşu gerisin geri nasıl çıkacaklarını düşünmeye başladılar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların yazdığı hikayeler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim