pırıltılı rüyaların içinde tekrar doğmuştum. çocuksu bir umudun kıvılcımı ile parladım, görecek ve yaşayacak şansım vardı.
hiç güvenli olmayan bu karanlık yolda, şafağın söktüğü dağ manzarasını arıyordum. ellerimde toz topraktan başka bir şey yoktu.
kontrolümü kaybetmekten korkuyordum. arkamı dönmemeliydim. döndüğüm anda, karanlığın içine dalacaktım yoksa.
zaman gösterecekti yaşayıp yaşamayacağımı.
sarp kayalıklara ucu ucuna tırmanıyordum. ne göreceğim konusunda fikrim yoktu, içimde sadece kendime güvensizlik vardı. oynayan bir taşa elim değmişti işte, artık her şey üzerime geliyordu.
işte olmuştu sonunda. sıkışmıştım.
şüphe dağları arasına sıkışmıştım.
hissizlik dağları arasında kalmıştım.
gördüğüm kadarıyla sonum gelmişti.
altından olan hayallerim erimişti.
gözlerimdeki dünya değişmişti.
geri dönüş yolu gittikçe uzaklaşıyordu.
artık kendime olan utancımdan nasıl kaçabilirdim?
nasıl uykuma devam edebilirdim? keşke bir rüya olsaydı.
sıkışıp kalmıştım hissizlik dağlarında.
sıkışıp kalmıştım artık şüphe diyarında.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dağ" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim