dağ

yanık yarası, insan ve hayvan vucüduna kızgın demirle vurulan damga.
aynı zamanda bir coğrafi terim. (bkz: uludağ)(bkz: erciyes dağ)(bkz: palandöken dağ)

sıkça karıştırılan ancak eş sesli (sesteş) olan kelimemizdir.

500 metre üzeri her yükseltiye dağ denir. istanbul'da sadece aydos dağı( 530 metre) bulunur.
marmara bölgesinin en yüksek noktası uludağ'dır ( 2543 metre )

babanız olur. ölürse yıkılır.

everes akla gelir.

yeryüzünün sıkışma ve kıvrılması ile akdeniz ve karadenizde oluşan kaya kütleleridir.

nefes alsın yeter felsefesini çürüten..
kendisine saygısı olmayan bir beyin.

çocukluğumun ilk kahramanları halen dağlarda, muş tatvan yolunda.

zordur elbet dağın duvarları. ama en tepede o eşsiz manzaranın keyfine vardığında anlar insan. başardım demenin bir diğer yoludur tüm bunlar. dağın duvarı kadar göğe bakan camdan tavanları…

can bonomo’nun yeni çıkardığı single. ben çok beğendim.

sözleri de yazayım.

sanki her gün adımdan bir harf atıyor hayat
ben siliniyorum
tanıdık sesler, eksiliyorlar.
bir gün geçermiş öyle diyorlar.

her gün ah sesim daha da kısılır.
günahlarım hatırlanır, mezarım kazılır.
ve gün gelir yakalara fotoğrafım asılır.

ben durdum sen dön dünya.
kederim umman, derdim dağ.
farkım ne ki dalında gülden,
sola sola kuruyup öldüm ya.

sanki her bir dalımdan bin gül söküyor hayat.
ben sürünüyorum.
ne kadar yapsam o kadar olmuyor.
bazı günler uyanmaya bile değmiyor.

her gün ah sesim daha da kısılır.
günahlarım hatırlanır, mezarım kazılır.
ve gün gelir yakalara fotoğrafım asılır.

ben durdum sen dön dünya.
kederim umman, derdim dağ.
farkım ne ki dalında gülden,
sola sola kuruyup öldüm ya.

yönetmen alper çağlar'ın 2012'de gösterime giren filmi.
başrollerini fırat dogruloğlu, ufuk bayraktar ve çağlar ertuğrul paylaşmıştır.

bildiğim kadarıyla çoğu türk dilinde aşağı yukarı aynı olan sözcüktür.

pırıltılı rüyaların içinde tekrar doğmuştum. çocuksu bir umudun kıvılcımı ile parladım, görecek ve yaşayacak şansım vardı.
hiç güvenli olmayan bu karanlık yolda, şafağın söktüğü dağ manzarasını arıyordum. ellerimde toz topraktan başka bir şey yoktu.
kontrolümü kaybetmekten korkuyordum. arkamı dönmemeliydim. döndüğüm anda, karanlığın içine dalacaktım yoksa.
zaman gösterecekti yaşayıp yaşamayacağımı.
sarp kayalıklara ucu ucuna tırmanıyordum. ne göreceğim konusunda fikrim yoktu, içimde sadece kendime güvensizlik vardı. oynayan bir taşa elim değmişti işte, artık her şey üzerime geliyordu.
işte olmuştu sonunda. sıkışmıştım.
şüphe dağları arasına sıkışmıştım.
hissizlik dağları arasında kalmıştım.
gördüğüm kadarıyla sonum gelmişti.
altından olan hayallerim erimişti.
gözlerimdeki dünya değişmişti.
geri dönüş yolu gittikçe uzaklaşıyordu.
artık kendime olan utancımdan nasıl kaçabilirdim?
nasıl uykuma devam edebilirdim? keşke bir rüya olsaydı.
sıkışıp kalmıştım hissizlik dağlarında.
sıkışıp kalmıştım artık şüphe diyarında.

çok büyük, çok yüksek, girintili çıkıntılı kara kütlesidir. lâvların yeryüzüne çıkıp donmasıyla veya yeryüzünün sıkışmasıyla oluştukları bilinir.

yükseklikleri ise deniz seviyesinden yüksekliğine göre hesaplanır.
dağda havanın daha soğuk ve sert olduğu bilinmektedir.