insanın sokakta gezerken yaşama zevkini kaybetmesine sebep olan gerçektir. tabii, günümüz konut sektöründekiler sadece cebindeki parasını önemseyen açgözlülerden oluştuğu için gayet anlaşılır bir durumdur. bunların bırakın esteteği ve güzelliği, yaptıkları binanın içinde oturacakların can güvenliğini dahi önemseyecek hali yok. şehrin dışında kalan köy ve gecekondular ise zaten apayrı bir dünya.

sadece konutlar değil aslında. parklar, yollar, bahçeler vs. de bir o kadar düzensiz ve çirkin. şehirde ağaçlar yok, her yer şişe ve çekirdek çöpleri içinde yüzüyor. üst tabakasından altına kadar çoğunluk bu zihniyette olduğundan kentleşme kültürü diye bir şey de olmuyor tabii. "barınacak evimiz olsun yeter" mantığından öteye gidemiyoruz. estetik, düzen ve temizlik hep sınıfta kalıyor.

efendim sonra neden türkiye'de yaşamak istemiyor bazıları? amerika ve avrupa'daki şehirleri gören insan sizce beğenir mi gökdelenlerin yanındaki gecekondu mahallelerini? beğenmeyecek tabii ki de.
devamını gör...
başımı sokacak bir evim olsun anlayışı maalesef mimari kültürün gelişmemesine yol açtığı için binalarımızın kötü olma durumudur.
devamını gör...
türkiye'de binaların çirkin olması köyden kente yaşanan göçün yarattığı kültür erozyonuyla da bağlantılı bir durum. şehirleşmeyle birlikte kapitalistleşen köy insanının kar edebilmek adına sanattan uzak, tüketime tabi işler yapmasının bir sonucu. günümüz estetik anlayışı lükse kaçan ve masraflı , zanaat gerektiren işlerdir ve sermaye sahipleri masraftan kaçınma adına estetikten uzaklaşmaktadır. ne yazık ki istanbul'un talanı da bu durumla bağlantılıdır. masallar diyarı gibi bir şehri distopik bir dünyaya çevirdik.
devamını gör...
tek amacı yaptığı dairelerin satılması olan müteahhitin estetik bir kaygı duyduğunu sanmıyorum.
devamını gör...
öğrenci odaklı şehirlerde çok sıklıkla görülebilecek durumdur. öğrenciye ev temini amacıyla 3+1 olabilecek özellikli dairelerden penceresi bile olmayan 1+1 daireler yaratılan; öğrenci olsun, bekar olsun insanların yaşamak zorunda bırakıldığı estetiklikten uzak bir yapı kültürü oluşmaya başladı. bu binalara da dışarıdan bakıldığında sanki legodan yapılmış gibi görünüyor, sinir bozucudur.
devamını gör...
estetik yoksunluktan kaynaklanır.20.yy. başlarındaki mimarimiz ile bugün ki mimarimiz arasında dağlar kadar fark vardır.
-müteahhitler küçük alana çok ev sığdırma çabası ile kutu gibi evler yapıyor böylelikle ferahlıktan ödün veriyoruz.
-her meslekte olduğu gibi çoğu mimarımız da bu döneme ister istemez ayak uydurmuş durumda.mimarlarımızın çizimlerini hayata geçirecek müteahhitler olmadığı için onlarda çirkin binalar çiziyorlar.
-ayrıca türkiyenin bir çok sorunu varken insanlar estetik kaygılara dikkat etmiyorlar.her zaman söylerim;güzellik zenginin harcıdır.
ev geçindirme derdine düşmüş adam evinde fransız balkon varmış yokmuş;bohem tarzdaymış dikkat etmez.hakkına razı gelir;boğazını düşünür.
devamını gör...
türkiye kocaman bir ghetto yer olduğundan normal bir durumdur.
devamını gör...
dünyanın hemen her yerinde önemli işler çıkarmış türk inşaat firmalarının, türkiye'de tek bir düzgün yapı yapmama/yapamama sorunsalından kaynaklı durum.
tabii sadece inşaat firmalarının üstüne atılacak bir konu değil. insanımızda, üstteki yazarın yazdığı gibi 'başımı bir eve sokayım yeter' düşüncesinden dolayı da kaynaklanmaktadır.
beceriksiz müteahhitler, iş ahlakı yoksunluğu, vicdan eksikliği, düşüncesizlik, ileri görüşlü olamamak gibi türk insanının temel becerilerinin de katkısı yadsınamaz.
nedeni bir değil bin olan durumun yakın zamanda en ufak düzelme ihtimali dahi ufukta görünmüyor.
zaten görselliğe önem veren bir insanın türkiye şartlarında yapabilecekleri son derece sınırlı, bunu da unutmamak gerek.
devamını gör...
günümüz şartlarında ev alırken kimse estetik kaygı gütmez/güdemez. estetik kaygı arayışı içine girerse ömrünün büyük çogunlugunda çalışıp biriktirdigi parasının hepsini verip üzerine bir de -geri kalan ömründe çalışmaya devam etmesinin garantisi olarak- konut kredisi çekecegini biliyordur çünkü. eskiden terk edilerek apartmana kaçan kişilerin büyük bahçeli müstakil evleri şimdi dubleks daire olarak zenginlere tahsis edilmiştir adeta. hem estetik kaygı konusuna gelinceye kadar takılmamız gereken asıl konu o binaların depreme dayanıklı olup olmamasıdır. bu çok daha büyük bir problem şu an.
az çok bir şey kazanıyorsanız sakın he paranızı çarçur etmeyin tokiden daire alırsınız.*
devamını gör...
sadece binalar değil toplum olarak bir işe en ucuz en kolay yoldan ulaşıp en kötü değerlere biçilmesiyle kaynaklanır.
devamını gör...
öncelikli sebebi kaçak yapılaşma ve eğitimsiz rantçı müteahhitlerdir. iki şekilde de şehrin görünüşünü değiştirme yetkisi eğitimsiz-cahil kesimin eline bırakılmıştır. müteahhitlerin mühendis/mimar olması gerekmekte ve kaçak yapılaşmanın kesin kurallar güvencesinde yasak olması gerekmektedir. fakat yapılaşma dediğimiz olay barınma gibi yegane ihtiyacı karşıladığı ve orada barıncaklar da devleti seçen insanların çoğunluğu olduğu için devlet refah seviyesini yükseltmeden bu tarz yasaları koyamayacaktır. vatandaşın yapmaması için önce vatandaşın daire alacak ekonomik güce sahip olması lazım.
devamını gör...
avrupayı gezip de büyük şehirlerindeki 1800 lerin ortasında sonunda ya da 1900lerin başında yapılmış sapasağlam ayakta duran ve düzgün bakımı yapılarak yıllara meydan okuyan güzel mimariye sahip binaları görünce, direk farkına vardığınız durum.
devamını gör...
nüfusu milyona yaklaşan bazı bölgelerde mülkiyet sorunu ve imar yasağı vardır. ama insanlar bina inşa etmeye devam etmektedir. önceleri başını sokacak, fazla kata sahip olmayan, minimum büyüklükte yapı yapmaya çalışanlar, yasağın uygulanmadığını görünce dört beş katlı, çift daireli, asansörlü gecekondular yapmaya başlamıştır. bugün büyük kentlerin çevresi bu şekil yapılmış binalarla çevrilidir. nüfusun büyük kısmı da doğru binadan çok, yasaklara karşı gelişigüzel yapılmış binalarda yaşamaktadır. altyapı gibi modern şehircilik açısından gerekli alanlardan da yoksundur. bugün, bu insanların en büyük endişesi de deprem olmuştur.
devamını gör...
türkiye'de kaliteli bir şehircilik yaklaşımı olmadığından (daha doğrusu kaliteli pek bir şey olmadığından) gerek yapılaşma gerekse çarpık kentleşme malesef aldı başını yürüdü. mimarinin ve kentleşmenin bu kadar çirkin olması, geçmişte olduğu gibi sanata değer veren bir anlayış benimsenmedigindendir. estetikten uzak tamamen işlevsel yapılar tasarlamak ve rant odaklı yaklaşımlar bulunduğundan bu sonuç elde edilmiştir.
şunu da unutmamak gerekir, (güzel) yeni bir şey üretmeyi bırakın, elde olanı (kültürel, doğal, tarihi değerler) yıkmak gibi bir alışkanlığımız da var tabi.
devamını gör...
türk insanının hala yerleşememiş olmasından kaynaklanan durum.
devamını gör...
insanlar 15-20 yıllık birikimlerini bu modern cezaevlerine yatırıyor bir de, ilginç. ankara anlaşmasıyla ingiltere'ye yerleşen bir aile izlemiştim. oturdukları ev 1800'lerde yapılmış. ona rağmen yaşadıkları yer sokak, mahalle cennet gibi. biz 5-10 yıllık ev görünce kaçarak uzaklaşacak hale geldik. dandik malzeme, ucuz işçilik, zayıf temel. leş gibi bir sektör haline gelmiş. ortalık müteahhit dolu ama sorsan.
devamını gör...
(bkz: mal sahibine benzer)
mimari sanatsa ve ruhun yansımasıysa eğer, ortada ya sanat yok yada ruh yok.

ruhsuz bir sanat ancak çok katlı mağara'lar imar eder, primatlar da içinde mutlu mesut masallarda gibi yaşar.

sonra gökten üç muz düşer.. biri mimara, biri müteahhite ve sonuncusu da primata girer.
devamını gör...
tanımların bir çoğunda binaların çirkin olmasının asıl sorumlusunun paragöz mütaahhitlerin olduğu söylenmiş. sorumlu hepimiziz. şu bir gerçek ki bir işten para kazanmak isteyen insan talebe göre hareket eder. satamayacağı şeyi kimse yapmaz.

talep eden insanlar maddi durumlarından, pahalı oluşundan ya da başka sebepten dolayı estetik kaygısı gütmüyorsa, estetik yapı yapmak isteyen müteahhit ne yapacak? eminim ki müteahhitleri eleştiren insanlar şu an müteahhitliğe idealist olarak başlasa istemese de aynı tip yapıları yapmak zorunda kalacak. müteahhitler de, imar planı oluşturan uzmanlar da, ruhsat veren belediyeler de satın alanlar da bu halkın içinden çıkıyor. bu sorun maalesef toplumsaldır. boşuna avrupaya felan iç geçirmeyin. her toplum yaşamak istediği gibi yaşar. demek ki biz de böyle istemişiz.
devamını gör...
türkiyede bina yok ki, beton yığını var.

ondan sebep olabilir.
devamını gör...
ankara kalesine ya da ellinci yıl parkına çıkıp aşağıya bakarsanız manzaranın ne kadar kötü olduğunu gözünüzle görürsünüz. resmen beton kirliliği.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türkiye'de binaların çok çirkin olması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim