ahisuss - tüm tanımları (2. sayfa)

gidince gelecek birinin beklenmesi, başlı başına çabuk alışılacağını gösterir kanımca. zor olan giderse bir daha kimseyi istemem sorunsalıdır.

istikrar.*

çalıkuşu

yarası büyümeye başlayınca ve herkes fark edince yavaşça yere yatırılır. yakında saldırgan bir zombi olacak dostumuz nefes nefese ''beni vurun'' der. başrol kabullenmek istemez ama grubun diğer üyeleri ''bunu yapmak zorundayız'' diye bağırır. az vakitleri kalmıştır, artık gitmeleri gerekiyordur. başrol kafasını yana çevirerek terler içinde tek el ateşler, ardından bağırarak birkaç tane daha sıkar. grubun bir-iki kızı bağırmayla karışık ''noooğğ'' temalı ağlama sesleri çıkarır. ısırılmış dostumuz gözlerini hayata yummuştur. grubun kalanı birbirine tutunarak çantalarla koşarak kaçmaya devam ederler.

filozof

''binlerce kılığa giren adam, arsen lüpen: sırasıyla şoför, tenor, at yarışlarında bahis katibi, kibar çocuğu, delikanlı, ihtiyar, marsilya'lı gezici ticarethane memuru, rus doktoru, ispanyol boğa güreşçisi olan arsen lüpen!''
arsen lüpen kibar hırsız

bu defteri emine'ye teslim edip tek başıma, yarı aç, yarı çıplak ve böğrümden kanım sızarak bitmez tükenmez uzaklara doğru yürüyeceğim.
yaban - yakup kadri karaosmanoğlu

keyfim kaçık, moralim bozuk, ne olduğunu da bilmiyorum, belki de biliyorum da kaçıyorum, neyse ne, belki de değil o, tam da şöyleyim.

ilhami algör'ün okuduğum ilk ve çok özel kitabı. tamamen soyutlukta kalmış, bir türlü duyularıma ulaşamamış gibi hissettim okurken. doğrusu girişte edebi yönünü basit* bulacağım ve sıkılacağım bir eser sanmıştım ama hemen ardından son sayfaya kadar keyifle aktı.

(bkz: fırat)

birine eksik ya da fazla olmak sonucudur. bazı günler başka hiçbir şeye odaklanamıyor, kafamda kurduğum diyaloglar gerçekte de yaşandı mı emin olamıyorum. bu etrafımdaki insanlarla konuşurken yine kafama aynı düşünce girdiği için anlık refleksle cümlemi bağırarak söylememe sebep olabiliyor. beynimde bir de bunun suçluluğu tepiniyor. delirtici, kafanı duvara sürtme isteği uyandıran, tüm gününü bomboş geçirmeni sağlayan durum.*

sebebi çok kez bulunduğun durumun nedenini karşıya söyleyememek olur. aslında karşıdakinin bir davranışı sonucu yaşadığını açıklayamadığın bir konuşma içinde bulunursun ama hatasını yüzüne vurmak ya da üzgünlüğünün* sebebini bilmesini istemezsin. o da düşünmeye tenezzül edip anlayamamış, tahmin edememiştir. anlatamadığın şey sesinle alakalı zanneder, sana yüklenmesi olasıdır. suçlu* değilse de sebepsiz sorun çıkaran konumuna düşersin. o nedenle açıklamaktan çekinmemek gerek. iki taraf da boşuna yoruluyor, sonucunda haksız görünen siz oluyorsunuz. tabii bunu yaparken iletişimin de zarar görmemesi lazım. *

özür dilerim üzülemediğim için

nafile parçasını her gün dinlemek istediğim ari barokas albümü.*

athena - yalan

hayatıma kolayca insan almamayı yapabiliyorum ama bu konuda tökezliyorum. aldığım insanların az olmasından kaynaklı olsa gerek, uzun süreli iletişim de işin içinde olunca (bkz: hatır) artık rahatsız olsam da söylemesi, ters davranması zor geliyor. pandemi sürecinde bunu mesajlara geç cevap vermek, arayıp sormamak şeklinde iki taraf da kırılıp üzülmeden daha sağlıklı şekilde yapabildim yine de.

okullarda nedenini anlamadığım şeklide sevilen öğrenci türüdür. hocaların en çok sohbet ettiği, her etkinliğin başına oturttuğu her gün mutlaka bir kaç defa karşınıza çıkan, aynı sınıftaysanız sesinin gün boyu kulaklarınızda çınladığı gözde öğrencidir.

roman yazmak.

kitabını okumadan filmini izledim, etkileyiciydi. başta gerilim hissederken ve tamamen farklı bir ilerleyiş tahmin ederken sonlara doğru kıyasla inanılmaz rahatladım. şaşırtıcı, merak uyandırıcı ve anlamlı bir yapım.
hint uyarlaması da çıkmış ama yorumlar pek iyi değil, izlemeyi düşünmüyorum.