1.
göz teması kuramayan insan
aslında insanları yargılarken yani fizyonomik özelliğine göre peşin hüküm vermek demiyelim de, onu güvenliğin için veya onun güvenliği için kendisini tahkik etmek, sosyal yaşamda önemli bir adımdır ve bunu doğru yapabiliyorsanız ne âlâ.
bunun için yani o kişinin bi'nevi içini okuyabilmeniz için önce gözlemleyin: gözleri, kaşları ve sonra dudakları, kolları... buna o kişiyi süzmek denir; "süzmek" kavramı, iç tahkiklerin yapıldığı (romanlarda sıkça duyarsınız bu kavramı) zamanlarda görürüz bu kavramı. tamam, kişiyi süzdük, belki onun bizden haberi yok, kolayca süzdük ve o kişiyi daha iyi tanımak için bir diyaloğa girişmelisiniz, ilk başta yüzeysel bir diyalog fakat göz teması olmaksızın bu işi yapacaksan eğer bir daha onu yanında zor görebilirsin çünkü sen ona bakmadın o da sana bakmayacak ve sen hatanı anlayınca kimseye bakamayacaksın, eğer başaramazsan.
bu sahneye geri dönelim ve bu sefer kahramanımız o kişinin gözüne bakıyor ama hiç gözünü ayırmıyor, bu sefer de adam senden kaçar, sen ona baktıkça seni garipser, aslında farkında olmadan kovalarsın kaçar.
peki son bir kez daha bu sahneyi geri alalım ve bu sefer kahramanımız daha mütevazi, ne içe dönük ne de aşırı dışa dönük, normal bir insan; orta kişilik.
gözleri misket gibi açık da değil; bu kişi kimseyi kaçırmadan ve kaçmadan rahat bir diyaloğa girebilir. peki bunu beceremiyorsanız sesinize, iletişim kurmak için konuşurken ortaya döktüğünüz beden dilinize güvenin. eğer başarırsanız, her insanda verilmiş bir mütevaziliği, esnekliği ve güzelliği kendinizde bulabilirseniz onu hep kullanın (mütevazilik, esneklik ve güzellik derken anlatmak istediğim iletişim tarzınız ve diliniz) ve muhatabınızın size karşılığını görünce özgüveniniz artacak ve konuşmak için birilerini arayacaksınız.
şahsen okuduğum kitaplardan retorik algımı değiştirip genişlettim ve bu sonuca vardım.
sadece dili, eli, kolu... olmayanları düşünün ve şükredin, size allah tarafından verilenleri bilinçli kullanın.
oku!
bunun için yani o kişinin bi'nevi içini okuyabilmeniz için önce gözlemleyin: gözleri, kaşları ve sonra dudakları, kolları... buna o kişiyi süzmek denir; "süzmek" kavramı, iç tahkiklerin yapıldığı (romanlarda sıkça duyarsınız bu kavramı) zamanlarda görürüz bu kavramı. tamam, kişiyi süzdük, belki onun bizden haberi yok, kolayca süzdük ve o kişiyi daha iyi tanımak için bir diyaloğa girişmelisiniz, ilk başta yüzeysel bir diyalog fakat göz teması olmaksızın bu işi yapacaksan eğer bir daha onu yanında zor görebilirsin çünkü sen ona bakmadın o da sana bakmayacak ve sen hatanı anlayınca kimseye bakamayacaksın, eğer başaramazsan.
bu sahneye geri dönelim ve bu sefer kahramanımız o kişinin gözüne bakıyor ama hiç gözünü ayırmıyor, bu sefer de adam senden kaçar, sen ona baktıkça seni garipser, aslında farkında olmadan kovalarsın kaçar.
peki son bir kez daha bu sahneyi geri alalım ve bu sefer kahramanımız daha mütevazi, ne içe dönük ne de aşırı dışa dönük, normal bir insan; orta kişilik.
gözleri misket gibi açık da değil; bu kişi kimseyi kaçırmadan ve kaçmadan rahat bir diyaloğa girebilir. peki bunu beceremiyorsanız sesinize, iletişim kurmak için konuşurken ortaya döktüğünüz beden dilinize güvenin. eğer başarırsanız, her insanda verilmiş bir mütevaziliği, esnekliği ve güzelliği kendinizde bulabilirseniz onu hep kullanın (mütevazilik, esneklik ve güzellik derken anlatmak istediğim iletişim tarzınız ve diliniz) ve muhatabınızın size karşılığını görünce özgüveniniz artacak ve konuşmak için birilerini arayacaksınız.
şahsen okuduğum kitaplardan retorik algımı değiştirip genişlettim ve bu sonuca vardım.
sadece dili, eli, kolu... olmayanları düşünün ve şükredin, size allah tarafından verilenleri bilinçli kullanın.
oku!
devamını gör...