bastet yazar profili

çok sevmem ve asla bana etki etmemesi peki. yani gece de içsem uyurum affetmiyor

okuduğum kitapların hepsini hakkında bana hissettirdiklerini, kattıklarını, kitap hakkındaki görüşlerimi not aldığım bir defterim var. bu sayede ne kadar kitap okuduğumu da görmüş oluyorum. arada açıp okurum.

ben evde oturmayı seven bir insan değilim şu son yasaklarda da iyice anlamış oldum bunu. yani tüm gün evde yatmak bana göre değil çalışıp para kazanmak değil mevzu bir işe yaramak, bir başarı elde etmek ya da başarıya dahil olmak vs vs yani ömür boyu yetecek param da olsa çalışırım.

fondaki müziği ile bana korkulu bir dönem yaşatan fotoğraf. bak yine tüylerim diken diken oldu *)

1500 tl ile geçinmeye çalışıyoruz 1 yıldır yazıklar olsun bıktım yemin ederim.
hayır sanki belirli günler işe gidiyor muşuz gibi 1500 tl veriyorlar halbuki her gün gidiyoruz işe.
yıpradım yıp-ra-dım!!!!

yalnız kalmak istediğim zamanlarda gidip yürüdüğüm, oturduğum belki bi çay içtiğim. içindeki köpeklerle oynadığım benim için huzur dolu bir yer. o kalablığının içinde bile rahatlatabiliyor beni.
eğer boşsa salıncakta sallamadan asla eve dönmem *

iyi ki hayatımdasınız minik tüy yumaklarım. her birinizi ayrı ayrı çok seviyorum. yaptığınız bütün yaramazlıklara rağmen hem de .
lütfen bir daha balkondan aşağı atlamayın bu acıyı bir daha yaşamak istemiyorum. hayır tasma aldım isteyince çıkarıyorum da dışarı nerden bu uçma merakı. ıslak burnunuzdan öpüyorum hepinizi.
sevgilerle köleniz.

bir bölümü aynı gün hatta hafta içinde milyon defa yayınlayan kanal. tamam güzel diziler falan izliyoruz ama farklı bir bölüm yayınladıklarını göremedim henüz.

fark ettim ki 10 yıl boyunca yaşadıklarımız hep tek taraflıymış ve hep ben ittirmişim devam ettirmek adına elimden geleni yapmışım. yeni birilerini bulunca ilk unutulan ben olmuşum, yalnız kaldığında aranıyormuşum ve bunları görmezden gelmişim. hatta ona göre aramızda bir sıkıntı yokmuş * bu durum beni çok yıpratıyormuş geç anladım içimdekileri anlatıp anlamasını bekledim ama karşıma bir anda sanki hiç tanımadığım biri çıkıverdi bende dedim ki ne üzüyorsun kendini evet hayat kısa ve sana iyi gelmeyen insanları hayatında barındırmanın mantıklı bir sebebi yok.
kendinize bunu yapmayın çok klişe ama sizden bir tane var bu hayata bir kez geliyorsunuz ve hayat kalitenizi düşüren tek taraflı ilişkilerden uzak durun bu durumlarda arkadaşlık - dostluk söz konusu dahi değildir. *
silin hatta engelleyin efenim.

patronun odasından çıkarken kapıya vurmak.
dolmuşta müsait bir yerde inebilir miyim diyeceğime stabil bir yerde inebilir miyim demiştim bir kere. *

yukarıdan konuş diye emir gelmiş de aklına ilk bu cümle gelmiş fırlattmış adeta suratına. *

kırtasiyeler, oyuncaklar (özellikle büyük mağazalar çünkü onlarda ses çıkaran abidik gubidik oyuncaklara rahat rahat basabilşyorum), kitapçılarda, antikacılar

benim bu hayata dair umutlarımı yeşertmeye ne hakkınız var?

sene 2015 üniversitedeyim bir erkek arkadaşım var o zamanlar bakın abartmıyorum o 5lt'lik şişeyi kafasına dikip bitiriyordu.

benim bu. evimde kırtasiye açabilecek kadar kalem, defter ve ıvır zıvır var ama asla doymuyorum bir işim düşsün kırtasiyeye kesinlikle alakasız bir şey almadan asla çıkamıyorum. beni kıyafet ya da takı toka vs alışverişlerinden daha çok mutlu ediyor.*

william shakespeare'in hamlet eserini harika oynamış kişi. oyunculuğuna hayranım. izlemeyen izlesin.

böyle bir şeyin mizahı olur mu ?
kimin başlattığının ne önemi var
bende mizahını yaptım ne demek?

bu kadar hassas bir konuda nasıl böyle konuşabiliyorsunuz. gerçekten korkan, tedirgin olan, ailesi ve sevdikleri için endişelenen insanların duygulularını hiçe sayarak "mantık yürütme becerileri yok sadece saldırmayı biliyorlar " nasıl diyebilirsiniz?

ellerim ayaklarım buz keser, karıncalanır bazen ter basar tüm vücudumu

her canlı doğal ortamında olmalı zaten yaşamları boyunca avlanma korkusu yaşıyorlar yeterince zarar veriyoruz hayvanlara. ne kadar acımasız bir tür olduğumuzun kanıtı hayvanat bahçeleri.