bertizan yazar profili

bertizan kapak fotoğrafı
bertizan profil fotoğrafı
rozet
karma: 1439 tanım: 111 başlık: 30 takipçi: 2

son tanımları


türk milliyetçiliğinin sonu

ciddi, emek verilmiş eleştiriler olduğu için edit şeklinde cevap yazacaktım format bozulmasın diye ama uzun olduğu için yeni bir yazı olarak paylaşıyorum.

ümit özdağ'ın hapse atılması ve imamoğlu'nun tutuklanmasına tepki gösteren gençlerin bozkurt yapması, türk bayrağı, atatürk tişörtleri falan milliyetçiliğin yükseldiğinin göstergesi olarak söyleniyor. oysa bütün bu örnekler zaten güçlenmeden ziyade çöküş yaşandığını düşünmeme neden olan bazı örnekler.
mesela ümit özdağ ciddi ve sert bir türk milliyetçisi söylem tutturmuştu. ekrem imamoğlu ise merkeze konumlanmak isteyen ve bilhassa türklük söyleminden uzak duran birisiydi. imamoğlu'nun tutuklanması tüm ülkeyi çalkalarken özdağ'ın tutuklanması sönük birkaç tepkiyle unutuldu gitti.
mesela yükselemeden söz ederken simgelere başvuru söyleniyor. ancak bahsedilen bu yükselişten önceki zamanlarda sırf bu simgeleri içeren mitingler yapılıyordu zaten.

aynı şekilde seçim sonuçları vs. itibariyle de net görülüyor. yerel seçimlerin genel için kıyası il meclis seçimleridir. bunu uzmanları da söyler zaten. milliyetçi denilebilecek iyi parti, zafer partisi, buna bbp falan da katılabilir. hepsini toplasan %9 etmiyor. mhp'yi katsan bile 15 falan. bu mu yükseliş?
ittifaka katılmadan önce sadece mhp'nin tek başına aldığı oylar zaten %11-15 aralığında dolanıyordu.
yani chp yöneticilerinin falan söylediklerine bakarak bu fikri öne sürmüyorum. tabii ki bazı durumlarda yönetim bazında farklı fikir olsa da halk daha farklı düşünüyor olabilir.

kürtler milliyetçi değil kabileci mi? bu ikisini birbirine mi karıştırmışım?
bir kere 10 milyonluk kabile olmaz.
evet birbiriyle kanlı bıçaklı kabileler var. evet kürtlerde kabile asabiyesi çok kuvvetli. ama işte bütün bu insanlar ortak kimlik söz konusu olunca onu diğer bütün görüşlerin önüne koyuyor.
mesela a aşireti ile b aşireti diye iki aşiret var ve bunlar birbiriyle kanlı bıçaklı diyelim. ve bunlardan öne çıkmış iki kişi olsun. biri oldukça seküler, diğeri oldukça muhafazakar olsun.
a aşiretinden çıkan sol görüşleri benimsemiş, akademiye girmiş seküler biri. bu adam sol görüşleri öyle bir anlatıyor, öyle bir yorumluyor veya bazı noktaları öyle bir öne çıkarıyor ki tamamen kürt ırkının çıkarlarına, işine gelecek şekilde yapıyor.
b aşiretinden çıkan muhafazakar da siyasete girmiş. bu adam da öyle politikalar öne koyuyor, destekliyor, kamuoyu oluşturuyor ki tamamen kürt ırkının çıkarlarına olacak şekilde.

şimdi bu kişiler kabileci mi? veya seküler mi, muhafazakar mı, solcu, mu sağcı mı?
bu kişiler düpedüz milliyetçi. önce milliyetçi. ister söylesinler ister söylemesinler. isterse sabah akşam milliyetçiliğin çok yanlış olduğunu anlatıp dursunlar.
adam solcuymuş. güya sabah akşam milliyetçiliğin saçmalığını sol referanslarla anlatıyor. adam sağcıymış, sabah akşam dini referanslarla milliyetçiliği kötülüyor.
ama ikisinin de desteklediği, öne çıkardığı bütün politikalar, görüşler falan kendi ırkının faydasına.

selahattin demirtaş seküler bir kürt. ama bırak muhafazakarı oldukça dindar kürtlerin ona ne kadar ağladığını biliyorum. mesela ümit özdağ'a ağlayan kaç tane dindar müslüman türk vardır? veya göçmenler dolayısıyla yüksek seviyede bir arap karşıtlığı oldu ama aynı insanlar yine yüksek seviyede göç eden ruslara, almanlara ne kadar karşılar?

yukarıda bahsettiğim a ve b aşiretinden çıkmış kürtler için bir diğeri onun ötekisi değil. ama bahsedilen türkler için biri diğerinin ötekisi. türkiye'deki kırılma seküler ve muhafazakarlık üzerine. ve yükselen şey milliyetçilik değil sekülerlik.
bu da doğal bir sonuç zaten. tarihin akışı, dünyanın akışı böyle.
yazıda zaten türk varlığını tartışmaya açmadım. bu kadar şayiası dönüyor, illa bir türk vardır. umarım acı bir şekilde kendini göstermek zorunda kalmaz. ben yükselen bir milliyetçilik olmadığından aksine gerileme olduğundan bahis açtım.

gelgelim vatanımız konusuna. şartlar vatana dört kolla sarılmayı gerektiren ortama bizi itiyor evet, buna katılıyorum. tüm olup bitenler gidecek başka yerimizin olmadığını çok net gösteriyor.
devamını gör...

türk milliyetçiliğinin sonu

türk milliyetçiliğinin bitmesi üzerine daha önce yazmıştım. #3265805
şimdi farklı bir yönüne değinmek istiyorum.
türkiye'de eğer gerçekten bir milliyetçi gurup varsa onlar da kürtlerdir.

türkiye'de ayrım milliyetçilik üzerine değil seküler ve muhafazakar olmak üzerinedir. seküler milliyetçi, muhafazakar milliyetçi falan filan.
türkiye'de insanlar için türklük öylesine bir kavram, baharat gibi birşey. ana öğünü tatlandırır ama karın da doyurmaz. insanların esas feda edemeyeceği, üzerinde pazarlık yapmayacağı şey sekülerlik ya da muhafazakarlıktır.
mesela türk tanımını ırk üzerinden yapan seküler bir milliyetçiyi ele alalım. bu kişi yine ırken türk olan ama dindar birine tiksintiyle bakacaktır. çünkü milliyetçi falan değil, seküler o. tam tersi olsa yine benzer durum oluşacak.

burada çoğu kişi diyecek ki esas türklük şudur, esas türklük budur falan. değil kardeşim değil, senin derdin türklük falan filan değil. sen bir görüşü savunuyorsun, onu da türk adı altında yapmak istiyorsun. derdin bu.

hatta türklüğü ırk üzerinden anlayan insanlarda bu tuhaflık daha bariz ortaya çıkar. mesela koyu milliyetçilik yapar ama kişisel hayatında avşarım der, çepniyim der falan. onu öne çıkarmak ister çünkü esas bağlılığını oraya duyar. şimdi hemen bunlar boy cart curt diyecekler çıkacaktır.
soracak olursan;
-avşar türküyüz, kardeş boylardan geliyoruz.
-peki kardeş miyiz?
-kardeş klanlarız, hepimiz türküz.
-peki kardeş miyiz?
- hayır ben avşarım, sen çepnisin, öteki bilmem ne.
durum budur yani. çünkü bağlılığı türklüğe değil ki. ortada tarif edebileceği bir türklük de yok zaten. haliyle ortada milliyetçilik falan da yok.

türkiye'de milliyetçi diyeceksek bunlar kürtlerdir dedim. mesela bakın tercihlerine, yapıp ettiklerine. sol görüş içindedir, kürdüm der ama sol görüşleri tamamen kendi "milletinin" işine yarayacak şekilde yorumlar, anlatır. (tırnak içine aldım, çünkü bir kısım bunu kabul etmiyor ama kürtler de kendilerini ırk temelli bir millet olarak tanımlıyor.) dindarlığı savunur ama islam'ı tamamen kendi milletinin işine gelecek şekilde yorumlar, bu politikaların destekçisi olur falan. nerede olursa olsun önceliği kendi milletinin çıkarlarıdır.
mesela oy tercihlerine bakalım. eğer işine gelecekse sekülerliği en fazla savunan partiye de blok şeklinde oy verir, işine gelirse en muhafazakar partiye de.

türkiye'de türk denilenler arasında milliyetçilik değil devletçilik vardır. en nihayetinde burada buluşurlar sadece ve bunu milliyetçilikle karıştırırlar. (ekonomi modeli anlamında söylemiyorum, devletizim gibi birşey.)
devamını gör...

12 haziran 2025 endoezya'nın 48 adet kaan savaş uçağı alması

#3610088

ilgili giride veriler ile yorumlar bağdaşmıyor.
önce anladığım kadarıyla kronolojiyi daha berrak ortaya koyayım.

tusaş ilk olarak 1973 yılında türk uçak sanayii aş. olarak bakanlık bünyesinde kuruluyor.
1984 yılına gelince tai yani tusaş havacılık ve uzay sanayiikuruluyor. bu şirket tusaş ve yabancı ortaklarla birlikte kuruluyor.
1985 yılında ise tei yani motor sanayii aş. kuruluyor. bu şirkette yine tusaş ve yabancı şirketlerle ortaklaşa kuruluyor.

bu iki şirketin yani tai ve tei'nin kuruluş amacı, o yıllarda alımına karar verilen f-16 için parça üretmek, motor üretimi ve entegrasyon sistemleri üretimi vs.

2005 yılına gelindiğinde tai'nin yabancı hisseleri alınıyor ve tusaş yani türk uçak sanayii aş. ile birleştiriliyor ve tusaş-türk havacılık ve uzay sanayii aş. kuruluyor.

şu anda bu şirketin hisseleri şu şekilde;
türk silahlı kuvvetlerini güçlendirme vakfı: %54.49
savunma sanayii başkanlığı: %45.45
türk hava kurumu: %0.06

yukarıda söylediğimiz tei yani motor sanayii aş. hisseleri tamamen alınmamış. onun hisse durumu ise şöyle;
tusaş: %50.5
general electric: %46.2
tskgv ve thk: %3.3

yani tusaş'ın yarışı amerikan şirketinde değil. tamamı yerli hissedarlar. tei şirketinin ise %46.2'si general electric gerisi yine yerli hissedar.

airbus meselesi var bir de. bu uçakların kendi söylediklerine göre %80lik kısmı montajdan çok önce farklı farklı ülkelerde üretiliyormuş. ama adamlar "kalitesiz olsun ama ucuz olsun abi" demiyorlarmış. bu üretimlerin kontrollerini yapan bir birimi var. patent ona ait olsa bile airbus kalitesinde üretim yapabilmek iyi birşey.
ayrıca kendi sitesine bakıldığında birçok parçanın üretiminde tek tedarikçi olduğu kadar bazı parçaların tasarımı da tusaş'a aitmiş.
boeing 787 kargo panellerinin tasarım ve üretimi
airbus a350 kanatçık tasarım ve üretimi
airbus a400m ön orta gövde, arka paneller, kanatçıklar, sürat freni vs. vs. tasarım ve üretimi

tusaş kendine üretim zincirlerinde yer almayı, alt şirketlere yatırım yapıp satın almayı, yeni teknolojiler için yatırım yapmayı hedef olarak belirlemiş.
buna baktığımızda ise birçok parçanın tedarikçi zincirinde birinci kaynak olmuş. tr mekatronik, taac gibi ondan fazla kuruluşa ortak olmuş veya tamamını satın almış.
arge yatırımlarında ise 2020 yılı rakamlarını buldum, toplam gelirinin %40lık bir kısmını arge için harcamışlar.

tusaş 2009 yılında 360 milyon dolar toplam gelir etmiş. 2023 yılında ise sadece ihracat rakamı 864 milyon dolar olmuş. yani gelirlerini de artırmış.

gelelim bu bir anlaşma değil, ortalıkta uçak yok, topraktan girmişler mevzusuna. işi uzmanlardan dinlemek lazım. bu iş zaten dünyada da bu şekilde yapılırmış.
çünkü üretim sürecine yatırım yaparsan, hem üretilecek uçakları erkenden teslim alma imkanın oluyor, hem bazı teknoloji transferi anlaşmaları yapabiliyorsun, hem ortak üretim ve farklı varyasyon üretim haklarına sahip olabiliyorsun vs. vs.
yani üretilecek şeye güvenip yatırım yapıyorsun. tabii ki paranın hepsini al diye vermiyorsun. muhtemelen ödeme planı falan vardır bu bir. ikincisi bu bir anlaşma değil gibi birşey diyorlar. zaten bütün dünyada da bu iş böyle yapılıyormuş. niyet beyanları, ön anlaşmalar vs. bu şekilde ilerliyormuş süreçler. endonezya ödeme konusunda sabıkalı bir ülkeymiş onu da belirtmek lazım. sonu ne olacak göreceğiz.
ayrıca endonezya fakir fukara falan diyenler var. dünyanın en büyük 16. ekonomisi.


gel gelelim bu anlaşmadan bana ne kısmına. ülkem adına iyi bir olay ama çok da umrumda değil açıkçası. bilgi olarak yazdım zaten. kalkıp bu gelişmeye kin kusacak ya da bok atacak değilim. ama havalara zıplayacak da değilim.
avrupa'nın gelir dağılımı en bozuk ülkesinde, en alt kesimde tutunmaya çalışan insanlarla yaşıyorum. ve bu bozukluğun birçok insanı nasıl yolsuzluğa, suça, hırsızlığa, or...uluğa, git gide sefih ve düşük bir hayata sürüklediğini, insanların neler yaşadıklarını görüyorum.
birileri milyar dolarlık ihracat yapmış falan, ne yapayım ki.
bizim orada kör tuttuğunu silker diye bir laf var. şu anda türkiye'de oturan düzen bu ve herkesten kör olması bekleniyor. ben kör olmak istemiyorum, ama s....mek de istemiyorum.
gel gör ki insanlara başka bir seçenek de bırakmıyor mevcut düzen. o nedenle, kim acayip buluşlar yapmış kim rekorlar kırmış çok da önemli değil açıkçası. ben ülkemin küçük bir amerika olmasını istemiyorum.
devamını gör...

12 haziran 2025 endoezya'nın 48 adet kaan savaş uçağı alması

l24.im/0UK

halihazırda bizim envanterimize de girmiş değil bildiğim kadarıyla. 48 adet satış için imza atılmış. toplamda 10 milyar dolarlık bir anlaşma yapılıyormuş.
eğer gerçekleşirse şimdiden bu kadar büyük satış yapmak ciddi başarıdır.
devamını gör...

nihat genç

allah acil şifalar versin, yeni öğrendim.
dua etmekten başka elden gelir birşey yok, inşallah kendisi ve tüm şifa bekleyen insanlar bir an önce sağlığına kavuşur.
devamını gör...

doğal olan normal doğum

bu ülke ideoloji farketmezksizin ahmak yetiştiriyor başka birşey değil.

benzer salaklığı bariatrik cerrahi için yazdığımda da görmüştüm. tüp mide ameliyatları falan. kaldı ki o konuyu da türkiye'de bunu ilk defa kapalı (laparoskopik) yapan hocamız anlatmıştı.
aynı şekilde bu konuda da ahmaklık almış yürüyor. türkiye cidden illüzyon içinde yaşayan bir ülke.
senin ne yapıp ne yapmak istemediğin seni bağlar. ama bir işin doğruları yanlışları var. gözlemler var, ortada somut fenomenler var.

git özel hastanede istediğini yaptır. ama şu anda devlette bile gereksiz o kadar çok ameliyat yapılıyor ki. tamamen saçmalık ama yapılıyor işte.
ve sağlık sistemimiz git gide özelleşmeye kayıyor. zaten hükümetin de istediği bu. tamemen özelleştirme konusu alttan alta konuşuluyor. yani bütün bu cahillikler yüzünden yarın birgün gerçekten sezeryan olması gereken insanlar o imkana erişemeyecek veya çok çok zor ulaşacak.

gerçi gereksiz ameliyatın özelde yapılması bile anlamsız ama hadi neyse diyelim. sana öyle bir yağlı ballı anlatırlar ki aklın durur yani.
gel gelelim bu konu normalde tıbbın bir konusu. ne konuyla ilgisi olmayan siyasetçiler ne de başkasının işi değil. ama elinde telefon denen bir zımbırtı var. gelip burada dangalak fikirlerini dile getirmeden önce bir bak. hiç mi değil gelişmiş ülkelerdeki sezeryan oranlarına falan bak.
devamını gör...

türk işçilerinin partisi akp dir saptaması

türk işçisinin değil türk köylüsünün partisidir. kaldı ki türkiye'de bir işçi sınıfından bahsedilebilir mi acaba?
devamını gör...

26 nisan yusuf tekin'in 20 sene önce ilkokul yoktu açıklaması

doğru bir açıklama eğer mevzu okul ise.
öncelikle ilgili videoyu dinlemeyenler, dinlese bile mabadıyla anlayanlar için yazmak lazım.
bir beldede, okuldan şikayet eden bir teyze ile yaşadığı konuşmayı anlatıyor ve orada 20 yıl önce okul olmadığını söylüyor. bunu teyze de söylemiş zaten. sonra da taşımalı eğitim mevzusunu anlatıyor falan.

yani doğru bu dediği şey, eskiden gerçekten okul sayısı yetersizdi.
ülkenin iktidarı da muhalifi de zekâ sıkıntılı hakkaten.
eğitim kalitesinden şikayet edilse, nicelikten değil nitelikten dolayı eleştiri yapılsa olabilir yani, birçok kişi kalitesizlikten şikayetçi. ama bu açıklamadan dolayı bir de dalga geçeyim gibi bir moda girersen ancak gülünecek duruma düşersin çünkü bu verileri bariz olan teknik bir konu.

2000 yılındaki 14 yaş ve altı nüfus: 20.220.095
2019 yılındaki 14 yaş ve altı nüfus: 19.212.345

derslik sayısı:
2000 yılında 253 bin, 2019 yılında 457 bin

öğretmen sayısı:
2000 yılında 345 bin, 2019 yılında 680 bin

öğretmen başına düşen öğrenci sayısı:
2000 yılında 30.4, 2019 yılında 16.1

ilköğretim için olan rakamlar bunlar. ilk baktığımda milli eğitimin 2019 yılına kadar olan çalışması denk geldiği için bu yıllar arasında gerçekleşen değişimi yazdım. yani öğrenci nüfusunda bir artış olmamasına rağmen derslik ver öğretmen sayısı neredeyse iki katına çıkmış.
"okul yok ki bu derslik sayısı" diyecekler için söyleyim okul sayısı da ölçülüyor ama yanlış sonuç verir, çünkü üç tane dersliği olan bir okul ile 20 dersliği olan okul aynı değil. bu nedenle derslik sayısı şeklinde ölçülüyor.
devamını gör...

devlet bahçeli

ölmüşse açıklanır merak etmeyin.
valla ülke manyak oldu. bir aydan fazladır öldü ama gizliyorlar geyiği döndü. baya baya inanan, yerine kim gelecek diye yapılan programlar, tahminler... hatta adam çıktı kamera karşısına, bu defa da yok başka biriydi, yok yossi kohen yerine geçti falan.
küçük büyük onlarca olay var. ülkenin ruh hali hiç iyi değil:))
muharrem ince'nin kaçırılma olayı da benzer mesela. adam sonra çıktı ne saçmalıyorsunuz ne kaçırılması dedi. adama diyorlar ki "sen bilmiyorsun, kaçırıldın sen" :))
devamını gör...

23 nisan 2025 istanbul depremi

herkese çok geçmiş olsun. haberle uyandım. kardeşim istanbul'da deprem oldu diyince korkudan ne yapacağımı bilemedim. ama çok şükür kaybımız yokmuş.
bölgede yaşayanlar allah'a emanet olsun. inşallah bu kadarıyla gelip gitmiş olur.
türkiye'nin bir numaralı gündemi bu olması gerekiyordu. üstelik birkaç yıl önce de çok yıkıcı bir deprem yaşamıştık. yazık.
devamını gör...

güne bir şiir bırak

hem şarklıyım ben
gövdem yara dolu

sevdiğim kolla beni
anlıyorum

fakat artık dayanılmaz sarmaşıklara
öpüşüyorlar
harbin bittiğini söyle ayrılsınlar

çünkü gece zamanın katranıdır
gelip geçecek gibi değil omurgamdaki didişme
çantamda sevişme askerleri
harbin bittiğini söyle

önce beni boğacaklar özgür ve sevecen olmak için
bir bıraksam
yakut bir kuşun içinde duran ellerimi

sevdiğim
önce kemir bu tel örgüleri gövdemden
geç derimin altındaki tehlikeleri
yürek kızgın bir kuma devrilmeden
yokla beni

anlıyorum kaçmaya zaman yok
şafak birden doğrulacak
devamını gör...

ikiyüzlü olmak utanmaya engel midir sorunsalı

sorunun cevabı belirsiz. ama ikiyüzlüler aynı zamanda utanmaz.
meme ucundan tut topuk çatlağına kadar çeşitli fantezilerin ve başlıkların havada uçuştuğu, en fazla ilgiyi ve "puanlamayı" fotoğrafların aldığı sözlükte;
bazı doktorların hastaları "puanlaması" büyük bir tepki alıyor.

not: güvendik gittik, nasıl güveneceğiz gibi yine ve tekrar iki yüzlü bir soruyla karşılık vermeye gerek yok. birincisi; güvendiğin için değil mecbur olduğun için gidiyorsun doktora.
ikincisi; zaten normalde güvendiğin şeyleri ortaya koymaktan da çekinmiyorsun. mizahına güveniyorsan onu, bilgine güveniyorsan bilgini, yüzüne güveniyorsan yüzünü, elini seviyorsan onu... güvendiğin şeyleri ortaya koymaktan çekinmiyorsun ki.
yani güven meselesi ile itiraz yine ikiyüzlü bir söylem.

edit: yazılanların içeriğini başka yerlerden araştırmadım çünkü ilgimi çekmiyor. ama entry ile de ilgisi yok zaten.
ancak asıl komik olan bu duruma rıza kavramıyla tepki göstermektir. insanlar seni arkandan çekiştirir de konuşur da. buna rıza ile karşı çıkamazsın. hatta temelde rıza baz alınıyorsa esas suçlu konuşmaları ifşa edendir. tabi ikiyüzlü değilsek ve gerçek niyetimiz rıza meselesi ise. öyle tecavüz örneği falan alakasız ve hatta ironik de değil yani.
ikinci olarak buna etikle karşı çıkılabilir gibi duruyor evet ama etik de çok boş bir kavram açıkçası. kime göre neye göre yani. dayanağı yok. kimi niye bağlasın etik?
en fazla yasa koyulabilir ya da mahkeme. yani etik değil de yasa dışı, mahkemeye aykırı falan dense daha makul duruyor.
gelgelelim yazının bunla da çok alakası yok. ana odağının (en azından önemli bir kısım açısından) ne olduğu belli olan bir yerde ana odağına aynı şeyi almış insanların yoğun tepki görmesi, evet bu ikiyüzlülüktür.
devamını gör...

wp grubunda kadın hasta puanlayan doktorlar

halkımız kendini aynada görünce şok olmuş, küfre başlamış. biz buyuz işte, neyine bu kadar şaşırdınız.

sosyal medya mecralarında gezerken yapılan yorumlara girilen entrylere bakınca insan diyor ki; nerede bu ahlaklı, erdemli, ilkeli insanlar?
hani sayısı da az değil, milyonlarca ama:
sokakta yoksunuz, iş yerinde yoksunuz, arkadaşlıkta yoksunuz, sevgiliyken yoksunuz, işyeri sahibiyken yoksunuz, trafikte yoksunuz...
siz hiç olmadınız doktor, olmadığınız şeyleri kendinize ve diğerlerine inandırmaya çalışırken vardınız sadece. oysa hiç olmadınız...
devamını gör...

yaran başlıklar

(bkz: hoşlanılan kılın yemekten çıkması)
devamını gör...

kürtçülük

türkçülüğün kendini temellendirebileceği, tezlerini kurabileceği yığınla müktesebatı var.
kürtçülüğün elinde neredeyse hiçbir şey yok. bu nedenle gidip en basit, en alakasız olayları bile döne döne kürtçü ayaklanma falan filan diye anlatırlar :))
alevi olaylarını, çıkar kavgalarını, siyasi inatlaşmaları, hatta yolda yürürken ayağı taşa takılan adamın isyanını bile büyük kürt ayaklanması diye anlatırlar:))
devamını gör...

dünyada başarılı olmuş bir konseptin türkiye'ye getirilmesi

büyük prodüksiyonları bırakın youtube kanallarının, programlarının bile büyük kısmı ithal. formatları alıp uyguluyorlar.
ithal olmayan birşey mi var sanki?
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

o esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
sahile vurdu kalbim, su yandı, kum da yandı.
bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
yurdundan mahrum edip dolaştırdın cem gibi.
ruhumla söndü alev, sonra ruhum da yandı.
kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
böylesi bir yangını görmedi nemrut bile.
kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
bir damla su ver bana ey çöl! bari sen küsme.
kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı.
yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
ülkem yıkıldı heyhat!
ordugâhım da yandı.
köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
ilk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
o'ndan başka ne varsa yandı,
yandık sen ve ben.
o'nu göreyim diye, kıblegâhım da yandı.
nurullah genç
devamını gör...

sevdiğin kişiye bir şarkı armağan et

l24.im/Doy5VQ
devamını gör...

favori isim kombinasyonu

ben şaka yapmıştım ↑↑ , gerçek oldu :)))

-https://l24.im/d9Iv0M
devamını gör...

futbol afyondur

afyon mudur spor mudur tartışılır ama şu anki haliyle o kadar zararlı ki.
ben futbolu çok seven biriyim, mini sahada oynanan futbolu bile izlerim:)) ama bu kadar abartı ve verimsiz bir branş yok.

mesela galatasaray'da bir topçu var, jakobs diye. adama harcanan para toplam 17 milyon euro olacak. açıklanan bu ama bilenler bilir bunun tonla ek maddeleri primleri vs. de olur. bu rakama 20 milyon euro desek yalan olmaz yani.
şimdi bu adam neredeyse hiç top oynamıyor ve ülke ülke escort kovalıyor. biz türkiye olarak bu adamın escort parasını ödüyoruz.
lan bu para güncel kurla yaklaşık 800 milyon lira ya. biz bu paraya ortalaması 500 bin liradan 1600 düğün yapabiliriz:))

bu ülkenin evladı olan 3 bin genci mi evlendirelim yoksa bu parayı yabancı bir adama verelim de escortlarla yesin mi?
işte futbol bu iki seçenekten en saçma olanını seçmemize neden oluyor.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim