201.
"gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin"
nazım hikmet ran
onlardan kalbime sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin
yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin
büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence sen de şimdi herkes gibisin"
nazım hikmet ran
devamını gör...
202.
minareden at beni,
in aşağı tut beni.
kırkayakın,
ayağı vardır, kırk'a yakın.
sizin hak ettiğiniz bu. insanlara hak ettiğini gösterin temalı dersimiz bitti.
in aşağı tut beni.
kırkayakın,
ayağı vardır, kırk'a yakın.
sizin hak ettiğiniz bu. insanlara hak ettiğini gösterin temalı dersimiz bitti.
devamını gör...
203.
kibrit çakıyorsun karanlıkta badem çiçeklerini görmek için
ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin
bir iş açacaksın sen başımıza , yangın mı olur artık bahar mı
can yücel
ve mart denizlerinde tedirgin bir çift sarnıç gemisi gözlerin
bir iş açacaksın sen başımıza , yangın mı olur artık bahar mı
can yücel
devamını gör...
204.
sevi şiiri
ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili
ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
ben senin en çok gözlerini sevdim
kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini
ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
ümit yaşar oğuzcan
ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili
ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
ben senin en çok gözlerini sevdim
kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini
ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
205.
ne hasta bekler sabahı
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar.
sevmediğim adamın sevdiğim dmrtlüğü.
ne taze ölüyü mezar
ne de şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar.
sevmediğim adamın sevdiğim dmrtlüğü.
devamını gör...
206.
18.sone
seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer
çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
ışıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
gölgesindesin diye ecel caka satamaz
sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
insanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
shakespeare
seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer
çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
ışıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
gölgesindesin diye ecel caka satamaz
sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
insanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
shakespeare
devamını gör...
207.
öyle bir ölsem, öyle bir ölsem çocuklar,
size hiç ölüm kalmasa…
—————————————————-
içimde bir merak,
öyle bir merak ki;
ölümümden bir ay sonra,
bir güncük yaşamak
ve
dostu düşmanı,
suç üstü yakalamak…
aziz nesin
size hiç ölüm kalmasa…
—————————————————-
içimde bir merak,
öyle bir merak ki;
ölümümden bir ay sonra,
bir güncük yaşamak
ve
dostu düşmanı,
suç üstü yakalamak…
aziz nesin
devamını gör...
208.
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
devamını gör...
209.
“buraya tabiatı koydum. ağaçları, suyu, ovayı, dağı. onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
buraya, küçük mutlu güneşler koydum. günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. buraya, bir inanç bir inat koydum. tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. buraya yolun yokuşunu koydum. bildiğim için yokuşu. zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
buraya umutlu günler koydum. şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.”
buraya, küçük mutlu güneşler koydum. günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. buraya, bir inanç bir inat koydum. tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. buraya yolun yokuşunu koydum. bildiğim için yokuşu. zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
buraya umutlu günler koydum. şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.”
devamını gör...
210.
seni düşünmek
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
nazım hikmet
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
nazım hikmet
devamını gör...
211.
istersen hiç başlamasın
bu hikaye eksik kalsın
onca yaraların ardından
yeni bir aşk yaratamazsın
örselenmiş bir çocukluk
işte benim bütün hikayem
kaç sevda geçse de yüreğimden
bu yıkıntıları onaramazsın.
istersen hiç başlamasın
geç kalmışız birbirimize
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
dönemeyiz artık ilk gençliğimize
istersen hiç başlamasın
söz verelim kendimize * *
aynı zamanda yeni türkü tarafından bestelenip yorumlanmıştır. linkini de usulca bırakıyorum buraya *
istersen hiç başlamasın...
bu hikaye eksik kalsın
onca yaraların ardından
yeni bir aşk yaratamazsın
örselenmiş bir çocukluk
işte benim bütün hikayem
kaç sevda geçse de yüreğimden
bu yıkıntıları onaramazsın.
istersen hiç başlamasın
geç kalmışız birbirimize
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
dönemeyiz artık ilk gençliğimize
istersen hiç başlamasın
söz verelim kendimize * *
aynı zamanda yeni türkü tarafından bestelenip yorumlanmıştır. linkini de usulca bırakıyorum buraya *
istersen hiç başlamasın...
devamını gör...
212.
herkesin manuş baba'dan dinlediği "haberin var mı?" şarkısının sözlerinin esasında ahmed arif'in "içerde" şiirine ait olduğunu biliyor muydunuz?
"haberin var mı taş duvar?
demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
zulamdaki mahzun resim,
haberin var mı?
görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin..."
"haberin var mı taş duvar?
demir kapı, kör pencere,
yastığım, ranzam, zincirim,
uğruna ölümlere gidip geldiğim,
zulamdaki mahzun resim,
haberin var mı?
görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
karanfil kokuyor cigaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin..."
devamını gör...
213.
gözlerinle dilin arasına gerili uçurumu seviyorum.
kekeme özgürlüğünü seviyorum.
susuşundaki hıncı seviyorum.
kalbinde ürperen kışı seviyorum.
ellerindeki bilge zamanı
denizi yağmurdan korumaya çalışan
çocukluğunu seviyorum.
alnın masamızda dört mevsime ufuk
dudaklarında titreyen zamanı seviyorum.
yürüyorsun ya kalabalık
dönüp bir daha bakıyor kendine
boyunda çiçeklenen yedi rengi seviyorum.
her damlası ayrı bir hayat, ne bilsin yüzüne düşmeyen
gözlerindeki yaşı seviyorum.
beni uzaklaştırmaya çalışırken aklından geçenleri seviyorum.
kalbinden gövdene yürüyen utangaç karıncayı seviyorum.
ses nasıl menevişleniyor susunca ağzında
ağzından gelecek her sevinci, her azabı seviyorum.
gece ışıklarından topladığın o evler esrarını seviyorum.
susmanında bir dili var elbet
teri yastığına sızan rüyanı seviyorum.
uyandığın sabahlardan başka bağım yok dünyayla
odalara ömür veren gövdeni seviyorum.
yürümediğin sokaklar nasıl da göz göz
bekleyişteki o mucizeyi seviyorum.
serçe parmağındaki lekedir yerim,kalabalığın uyumuna inat
hayalin gerçeğe değdiği yeri seviyorum.
ölümdür en büyük zaman, bilmez takvim gezenler
bir iç çekişte yanan hayatı seviyorum.
bizden büyük tanrısı yok yalnızlığın
getirdiğin hevesi götürdüğün inkârı seviyorum.
evlerdesin, dışarılar hüzün, eşyalar ayakta
senden ayrılanı seviyorum, sana kavuşanı seviyorum.
uzun cümlelerle konuşuyor kalabalık
bir sözcüğe sığdırdığın dünyayı seviyorum.
o gölgeyim taş dibinde, bir çürüme bilinci
hükmüm yok bahçende diyorum
üstüme elediğin şefkati seviyorum.
dişlerimin arasında bir ishak kuşu
eğiyorum ya başımı
çaresizliğime tuttuğun aynayı seviyorum.
bir gün bir kötü haber birimizden
kalanın diline gelecek ilk sözü, arayacağı ilk insanı
ilk gece yapacağı her şeyi seviyorum.
şükrü erbaş
kekeme özgürlüğünü seviyorum.
susuşundaki hıncı seviyorum.
kalbinde ürperen kışı seviyorum.
ellerindeki bilge zamanı
denizi yağmurdan korumaya çalışan
çocukluğunu seviyorum.
alnın masamızda dört mevsime ufuk
dudaklarında titreyen zamanı seviyorum.
yürüyorsun ya kalabalık
dönüp bir daha bakıyor kendine
boyunda çiçeklenen yedi rengi seviyorum.
her damlası ayrı bir hayat, ne bilsin yüzüne düşmeyen
gözlerindeki yaşı seviyorum.
beni uzaklaştırmaya çalışırken aklından geçenleri seviyorum.
kalbinden gövdene yürüyen utangaç karıncayı seviyorum.
ses nasıl menevişleniyor susunca ağzında
ağzından gelecek her sevinci, her azabı seviyorum.
gece ışıklarından topladığın o evler esrarını seviyorum.
susmanında bir dili var elbet
teri yastığına sızan rüyanı seviyorum.
uyandığın sabahlardan başka bağım yok dünyayla
odalara ömür veren gövdeni seviyorum.
yürümediğin sokaklar nasıl da göz göz
bekleyişteki o mucizeyi seviyorum.
serçe parmağındaki lekedir yerim,kalabalığın uyumuna inat
hayalin gerçeğe değdiği yeri seviyorum.
ölümdür en büyük zaman, bilmez takvim gezenler
bir iç çekişte yanan hayatı seviyorum.
bizden büyük tanrısı yok yalnızlığın
getirdiğin hevesi götürdüğün inkârı seviyorum.
evlerdesin, dışarılar hüzün, eşyalar ayakta
senden ayrılanı seviyorum, sana kavuşanı seviyorum.
uzun cümlelerle konuşuyor kalabalık
bir sözcüğe sığdırdığın dünyayı seviyorum.
o gölgeyim taş dibinde, bir çürüme bilinci
hükmüm yok bahçende diyorum
üstüme elediğin şefkati seviyorum.
dişlerimin arasında bir ishak kuşu
eğiyorum ya başımı
çaresizliğime tuttuğun aynayı seviyorum.
bir gün bir kötü haber birimizden
kalanın diline gelecek ilk sözü, arayacağı ilk insanı
ilk gece yapacağı her şeyi seviyorum.
şükrü erbaş
devamını gör...
214.
bir sabah tanıdık bir şehre girerken
sıcak ve dost şeyler düşünür insan
tanıdık bir yatak bekler sizi
bir çocuk yüzü gülümser anılardan
dost şehirler, sevgili, anne şehirler
nice anılar, nice mutluluklar yaşadım her birinizde
delikanlı bir sevinçle sokaklarınızdan geçtiğim oldu
kederli günlerim oldu aklımı yitiresiye
sonsuz kareli bir film gibi
yaşamım geçiyor belleğimden
tekrar etmek duygusu
her şeyi yeniden, yeniden...
bir sabah tanıdık bir şehre girerken
hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
sadece o şehrin değil
kendisinin de değiştiği duygusundan...
bir sabah tanıdık bir şehre girerken - ataol behramoğlu .
devamını gör...
215.
tanrıyı düşünüyorum bazen
öyle çok da değil ama
zamanını çalmak istemem
hem zaten o uzakta
ama sen yanımdasın
şimdi keder içindeyim
keder içindeyim ama seviyorum seni
daha nice saatler geçecek biliyorum
bir nehir gibi akıp sokaklar geçecek
hep yanımda olan ağaçlar
gökyüzü
ve dostlar geçecek
ama öyle şanslıyım ki
seni seviyorum
çok eskiden çocukken
çok eskiden, her neyse boş ver
basit bir tesadüftü zaten
gözlerinde kaybolmak gibi tıpkı
izin ver kaybolayım yine
seviyorum seni
seni seviyorum şükür ki.
(bkz: mario benedetti)
öyle çok da değil ama
zamanını çalmak istemem
hem zaten o uzakta
ama sen yanımdasın
şimdi keder içindeyim
keder içindeyim ama seviyorum seni
daha nice saatler geçecek biliyorum
bir nehir gibi akıp sokaklar geçecek
hep yanımda olan ağaçlar
gökyüzü
ve dostlar geçecek
ama öyle şanslıyım ki
seni seviyorum
çok eskiden çocukken
çok eskiden, her neyse boş ver
basit bir tesadüftü zaten
gözlerinde kaybolmak gibi tıpkı
izin ver kaybolayım yine
seviyorum seni
seni seviyorum şükür ki.
(bkz: mario benedetti)
devamını gör...
216.
çünkü benimsin ve benim değilsin
çünkü aklım fikrim hep sende
çünkü geceler göz açık geçiyor uykusuz
çünkü gece bitiyor ve aşkım diyorum sana
çünkü sabahları hayalinin yerini almaya geliyorsun
ve daha iyisin bütün hayallerinden
çünkü güzelsin ayaklarından ruhuna kadar
çünkü iyisin ruhundan bana kadar
çünkü nasıl tatlı gizleniyorsun gururunda
ve o küçük ve tatlı
yüreğin kabuğunda
çünkü benimlesin
çünkü benimle değilsin
çünkü sana bakıyorum ve ölüyorum
ama sana bakmazsam aşkım
ölmekten beter oluyorum
sana bakamazsam
çünkü sen her yerdesin canın nerede isterse ama daha iyi oluyorsun seni sevdiğim yerde çünkü dudakların kan kırmızı
ve üşüyorsun
seni sevmem lazım aşkım
seni sevmem lazım
isterse hep böyle iki taneymiş gibi acısın bu yara
isterse hep arayım da bulamayım seni ya da gece bitip sabah olduğunda
ister benim ol yine sen
ister olma.
(bkz: mario benedetti)
çünkü aklım fikrim hep sende
çünkü geceler göz açık geçiyor uykusuz
çünkü gece bitiyor ve aşkım diyorum sana
çünkü sabahları hayalinin yerini almaya geliyorsun
ve daha iyisin bütün hayallerinden
çünkü güzelsin ayaklarından ruhuna kadar
çünkü iyisin ruhundan bana kadar
çünkü nasıl tatlı gizleniyorsun gururunda
ve o küçük ve tatlı
yüreğin kabuğunda
çünkü benimlesin
çünkü benimle değilsin
çünkü sana bakıyorum ve ölüyorum
ama sana bakmazsam aşkım
ölmekten beter oluyorum
sana bakamazsam
çünkü sen her yerdesin canın nerede isterse ama daha iyi oluyorsun seni sevdiğim yerde çünkü dudakların kan kırmızı
ve üşüyorsun
seni sevmem lazım aşkım
seni sevmem lazım
isterse hep böyle iki taneymiş gibi acısın bu yara
isterse hep arayım da bulamayım seni ya da gece bitip sabah olduğunda
ister benim ol yine sen
ister olma.
(bkz: mario benedetti)
devamını gör...
217.
"çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
dersiniz şaşkınlık içinde.
ilk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
birden güneş vuran pencere,
ve tam sırasında tren düdüğü...
işte böyle gelmişti siz dünyada
değilken bir gün öğle üstü
bu renklerle bu sesler bir araya.
yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
sanmam, biz de bir sestik belki
birileri için yıllar önceki
şaşırtıcı karşılaşmada
melih cevdet anday - şaşırtıcı karşılaşma.
devamını gör...
218.
'yarasanın 21 şiiri'
1
ölüm rengine bürünmüş
bir ahmet erhan portresi gibi
dolaştım kendi kıyılarımda
yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım
elimi düğümlediğim ayağımla
bir çağdaş ve müslim olarak
kendime sığındım
yenilgim de bu kadardı
boğulmalarım da...
2
bütün aşklarım çoğul çıktı
neden ve nasılsa
bir sevenimi aradım
o derin ücralarda. yoktu.
konuştular. onlar hep konuşurlar
çoktular
kum tıkadım kulaklarıma
bütün aşklarımı yalnız bıraktım
kendi çoğulluğumda...
3
şimdi tekil bir yaban gibi
dolanıp duruyorum yollarda
yok ki sevenim
var mı sevenim
çoktan gömüldüğüm o uçurumda
ışık kusarak bekledim
alkolün verdiği ayazda
sanki. yoktum. bir hiçtim.
4
yalnızlığımla vardım
denizimin kıyıları hep çoğuldu
kendimdim. o kadardım.
tedbil gezdim ölümün uçurumlarında
çoktum. o kadardım.
dizüstü oturup denizime baktım
ayna değildi. azı yok bir suydu
yalnızlığımla vardım.
5
ışığım beni bıraktı artık
ateşböcekleri topladım karanlığıma
6
aklımı bir toplasam
bitecek son isyan. ne?
yenilenler bilir: var mısın, yok musun
sorusu hep bellidir, yanıtı yoktur
ölümüne bağırıyorum:
- gelecek isyan! gelecek isyan!
7
yenilgime bir insansam
çağdaş ve devrimci olarak
gün ışığı görürdüm, sevgili dünya
her şey çünkü bir içim su
ve denizse bir cigara içimi uzaklığında.
8
sanki hayatın dipnot evresindeyim
ve ne çok yaşlıyım
kuru otlar fışkırıyor her yanımdan...
bir elimde ateşi, bir elimde suyu tutsam.
9
her ölüm kendini bekler
bir yarasanın ömrü kadar yaşadım
- sahi, bir yarasa ne kadar yaşar?
10
ışığım söndü. kalbim dindi.
bir anka masalıydı yaşadığım
sondum, sonuncuydum
yalnızlık ancak bu kadar taşardı,
fışkırırdı bazan, öyleydi
ve usulca akardı kalbimden...
olsa olsa ömrümle yaşıttı.
11
beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
kalbimi suyla yudular o gece vakti
öldüğümü bile söylemediler
bedenime sözüm vardı bir şafak üzre
alnımı kumla ovdular o gece vakti
12
teninde ışıyan bir ışık çiçeği
bu kadar yoracağını bilmezdim
sevgilim... benimle yıka ellerinii
13
mesela, alfabenin 14. harfinde ölmek
yarım kalmış bir ansiklopedinin sayfalarında kalmak...
adamın,
kendini kıran bir dal kadar yalnızım...
14
ne kadarsan öyle gel
kabulüm
sayım suyum çok.
15
ben öleyim ücralarda
ey şehir uleması
siz tıpış tıpış yaşayın!
16
ada' da şehirli bir yarasayım
günyüzü görmemiş ömrüm hep derinlere kaçıyor
kalemim gitgide sararıyor.
17
yalnızı ve yazığıyım bu dünyanın
mağrur bir komutan kadar mazurum
18
ellerime söz geçirmekten caydım
yalnızlığımın beş bin nüsha kopyasını çıkardım
19
tanrım, çayı demledim...
daha önce hiç bu kadar ölmememiştim.
20
erhan gidiyor, haydi bakalım
iyi de, yalnızlık yerinde duruyor, ölüm, acı...
bari ben yazdığımla kalayım.
21
ey, yarasa
ölüm
yarasın sana!
-ahmet erhan
1
ölüm rengine bürünmüş
bir ahmet erhan portresi gibi
dolaştım kendi kıyılarımda
yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım
elimi düğümlediğim ayağımla
bir çağdaş ve müslim olarak
kendime sığındım
yenilgim de bu kadardı
boğulmalarım da...
2
bütün aşklarım çoğul çıktı
neden ve nasılsa
bir sevenimi aradım
o derin ücralarda. yoktu.
konuştular. onlar hep konuşurlar
çoktular
kum tıkadım kulaklarıma
bütün aşklarımı yalnız bıraktım
kendi çoğulluğumda...
3
şimdi tekil bir yaban gibi
dolanıp duruyorum yollarda
yok ki sevenim
var mı sevenim
çoktan gömüldüğüm o uçurumda
ışık kusarak bekledim
alkolün verdiği ayazda
sanki. yoktum. bir hiçtim.
4
yalnızlığımla vardım
denizimin kıyıları hep çoğuldu
kendimdim. o kadardım.
tedbil gezdim ölümün uçurumlarında
çoktum. o kadardım.
dizüstü oturup denizime baktım
ayna değildi. azı yok bir suydu
yalnızlığımla vardım.
5
ışığım beni bıraktı artık
ateşböcekleri topladım karanlığıma
6
aklımı bir toplasam
bitecek son isyan. ne?
yenilenler bilir: var mısın, yok musun
sorusu hep bellidir, yanıtı yoktur
ölümüne bağırıyorum:
- gelecek isyan! gelecek isyan!
7
yenilgime bir insansam
çağdaş ve devrimci olarak
gün ışığı görürdüm, sevgili dünya
her şey çünkü bir içim su
ve denizse bir cigara içimi uzaklığında.
8
sanki hayatın dipnot evresindeyim
ve ne çok yaşlıyım
kuru otlar fışkırıyor her yanımdan...
bir elimde ateşi, bir elimde suyu tutsam.
9
her ölüm kendini bekler
bir yarasanın ömrü kadar yaşadım
- sahi, bir yarasa ne kadar yaşar?
10
ışığım söndü. kalbim dindi.
bir anka masalıydı yaşadığım
sondum, sonuncuydum
yalnızlık ancak bu kadar taşardı,
fışkırırdı bazan, öyleydi
ve usulca akardı kalbimden...
olsa olsa ömrümle yaşıttı.
11
beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti
kalbimi suyla yudular o gece vakti
öldüğümü bile söylemediler
bedenime sözüm vardı bir şafak üzre
alnımı kumla ovdular o gece vakti
12
teninde ışıyan bir ışık çiçeği
bu kadar yoracağını bilmezdim
sevgilim... benimle yıka ellerinii
13
mesela, alfabenin 14. harfinde ölmek
yarım kalmış bir ansiklopedinin sayfalarında kalmak...
adamın,
kendini kıran bir dal kadar yalnızım...
14
ne kadarsan öyle gel
kabulüm
sayım suyum çok.
15
ben öleyim ücralarda
ey şehir uleması
siz tıpış tıpış yaşayın!
16
ada' da şehirli bir yarasayım
günyüzü görmemiş ömrüm hep derinlere kaçıyor
kalemim gitgide sararıyor.
17
yalnızı ve yazığıyım bu dünyanın
mağrur bir komutan kadar mazurum
18
ellerime söz geçirmekten caydım
yalnızlığımın beş bin nüsha kopyasını çıkardım
19
tanrım, çayı demledim...
daha önce hiç bu kadar ölmememiştim.
20
erhan gidiyor, haydi bakalım
iyi de, yalnızlık yerinde duruyor, ölüm, acı...
bari ben yazdığımla kalayım.
21
ey, yarasa
ölüm
yarasın sana!
-ahmet erhan
devamını gör...
219.
ben seni geceyle gündüzün arasında sevdim kaybolan yılların doğanın acımasız kanununda sevdim ben seni
kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana
bilsem ki sana olan sevgiyi anlatacak bir başka kelimeyi bulsam
bedenimi almaya gelen azrailin pençesinde sevdim ben seni
bıkmadan usanmadan yılmadan namerdim ki onu söyler onu yazardım
kahretsin ben seni geceyle gündüzün arasında sevdim
kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana
bazen prometheus oldum çarmıha gerilircesine bazen spartacus oldum aslanlara yem olurcasına
bazen cem sultan ilmiği boynunda pir sultan oldum yar bazen şems-ini arayan mevlana
bazen mevlanayı arayan şems
dinginlerde yunus yokluğa kanat geren bir garip mutlu bir yusufçuk gibi sana özgürlüğe koşarcasına geldim.
kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana
bilsem ki sana olan sevgiyi anlatacak bir başka kelimeyi bulsam
bedenimi almaya gelen azrailin pençesinde sevdim ben seni
bıkmadan usanmadan yılmadan namerdim ki onu söyler onu yazardım
kahretsin ben seni geceyle gündüzün arasında sevdim
kahretsin işte öyle sevdim öyle yandım ben sana
bazen prometheus oldum çarmıha gerilircesine bazen spartacus oldum aslanlara yem olurcasına
bazen cem sultan ilmiği boynunda pir sultan oldum yar bazen şems-ini arayan mevlana
bazen mevlanayı arayan şems
dinginlerde yunus yokluğa kanat geren bir garip mutlu bir yusufçuk gibi sana özgürlüğe koşarcasına geldim.
devamını gör...
220.
"alnına konsun bu öpüş
ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
günlerimi bir düş
sayarken yanılmıyorsun;
ama, umut gitmişse uzaklara
bir gece ya da bir gün
bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
fark eder mi bu yüzden?
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
yalnızca bir düşün içinde bir düş"
ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
günlerimi bir düş
sayarken yanılmıyorsun;
ama, umut gitmişse uzaklara
bir gece ya da bir gün
bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
fark eder mi bu yüzden?
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
yalnızca bir düşün içinde bir düş"
devamını gör...