hikaye bana pek inandırıcı gelmiyor.
nedenine gelince:
1. kadın mısır'ın sahibi.. marcus antonius ile zaten zoraki beraber oluyor. 9 dil bilen kadın, bundan önce julius caesar'la birlikte olmuş, ondan çocuğu olmuş, roma'da yaşamış, caesar öldürülünce kendini garantiye almak için kaba bulduğu bu adamla birlikte olmuş, bundan da iki çocuk yapmış. ne ihtiyacı var plaja.. sharm el sheik ve alexandria zaten kadının babasından kalma malı..
2. marcus antonius'un roma ile arasının açılması olayının arkasında, roma'yı ele geçirmiş olan octavianus'un kız kardeşiyle marcus antonius'un evli olması ve adamın aynı anda cleopatra ile ilişki yaşaması falan değil.. roma bu konuda çok çok liberaldir. bundan 100 sene sonra imparator titus'un kızı julia titi, öz amcası ve sonraki imparator domitian'dan hamile kalır da, titus "bu böyle olmaz, bari evlen" der, domitian "yok abi ya, böyle iyi" ayarında bir cevap verir. neyse, dağıtmayalım.. marcus antonius, kendisine biat eden bölgesel liderlere krallık hakkı vesaire tanımaktadır, roma merkezi bundan dolayı marcus antonius'a kızar.. krallık dağıtan adam, mısır kraliçesine plaj vermez, verecekse anadolu'yu verir. bu arada bu krallık dağıtma hususunda aslında marcus antonius haklıdır. roma ve sasani arasında tampon bölgeler oluşturmak istemektedir ve yıllar sonra pargalı ibrahim paşa da, safevi-osmanlı arasında bir tampon imparatorluk yapmak, kendi soyunu bunun başına geçirmek ister.. her ikisi de tamamen aynı nedenlerle, tamamen aynı coğrafi sorun nedeniyle öldürülür.
3. bu kadın cleopatra, antik dünyanın tartışmasız en ünlü kadını.. bu kadın bir yerde yüzecekse orada şezlonga havlu atmaz, sahile 1500 kişilik maiyetiyle gider.. bu kadının hayatı hakkındaki fikir edinmek isteyenler elizabeth taylor'un oynadığı (o yıllarda ard arda aynı konu, farklı isimlerle sinemaya aktarılmış) 1963 yapımı cleopatra filmini izleyebilir. sadece "roma'ya giriş" sahnesini izleyin, yeter.. diyeceğim, o kadın orada yüzmüş olsaydı ona özel kesme taş yollar yaptırılır, kenarlarına iki sıralı ağaçlar diktirilir, oraya bir taç kapı inşa edilir, yüzüp duşunu alsın diye şöyle 10 dönüm alana küçük bir saray yaptırılır, kısacası bir sürü mimari eser bırakılırdı. örnek: tarsus'u ziyaret ettiğinde taç kapıdan falan hariç, bir de anı olsun diye marcus antonius'la para bastırmıştır. çok da şık bir tetradrachm'dir.
4. yüzmek 19. yy sonlarına dek doktor tavsiyesiyle yapılırdı, zevk için değil.. türkçe'de daha 50 yıl öncesine kadar "deniz hamamı" diye bir deyim vardı. deniz suyu iyi gelsin diye öyle yüzülmez, kapalı bir barakada deniz suyu ile "temas edilirdi".
ama tabii yanılıyor olabilirim.
devamını gör...