birgaripanda - tüm tanımları (2. sayfa)

kitabı hiç araştırmadan sırf seslendiren okan bayülgen diye dinlemeye başlamıştım. hiç böyle birşey olacağı aklıma gelmemişti. o kadar beğendim ki. ne desem az. özellikle içinde yaşadığımız ülke durumlarının da bu kadar distopik evrenlere benzediği şu günlerde, bu kitapların daha çok okunup, ne olmaması için uğraşmamız gerektiğini bol bol düşünmemiz gerekiyor.

kitaba gelecek olur isek,
kurduğu evren, inanılmaz teknolojik, inanç sisteminin yok edildiği, insanların kalıcı duygulara, sahiplenme içgüdüsüne ve ait olma duygusunun hiçe sayıldığı ve bir anne baba yetiştiriciliğinden çok laboratuvar ortamında üretilen çocukların var olduğu bir evren. ütopyalar da dahil, bir çocuğun evebeyn ve ileride eş, çocuk sahibi olmasının sistemlerin döngülerini sekteye uğrattığı düşüncesi yaygındır zaten. ama bu evrende bu bağı kırmanın yanında, insanların duygu düşünce ve isteklerini şartlandırma ile öğretip, belirli dozlarda birtakım takviyelere bağımlı kılarak mevcut düzeni en verimli hale getirmişlerdi.

kitabı dinlerken sık sık düşündüğüm şu oldu, tüm duygu ve ait olma hissimizi çıkarırsak bizden geriye ne kalır?
mücadele edecek ve isteyecek hiç bir şeyimiz olmaz ise peki bizden ne kalır?
gördüğümüzden, yaşadığımızdan zevk alamaz, suni bir robot olup çıkarız. sistemdeki dişliler gibi.

o yüzden, önemli insanlığı kaybetmemek.
o yüzden önemli, hala istemeye devam etmek, var olanları, korumaya ve aktarmaya devam etmek.
görev basit, insanlığını koru, haklarına sahip çık.

maç başlamadan önce arkadaşım gs 4 atar dedi, mahalle takımı ile mi oynuyor 4 ne dedim ama, attılarya 4. antalyaspor mahalle takımı oldu resmen şok.

etrafta delicesine kar yağmıyor, kar görmek istiyorum serzenişlerimin hepsini dinleyip üzerine birde bembeyaz (kar dolu) videolar gönderen güzel kalpli kulüp unicorn'um. iyi ki yolumuz keşismiş.

voleybol da oyuncu sayısı,
denilene göre boğa burcunun uğurlu sayısı.

şöyle bişi

küçüklüğümü hatırlatan hede.
tek oda ısınır, diğer yerler soğuk olur. zorunda kalmadıkça o odadan çıkılmaz. küçük olanlar hep sobanın yanında uyur. bikere uyurken elimi sobaya çarpmıştım da yanmıştı.

niye böyle ya gerçekten? içimdeki öfke bitmek bilmiyor sizin yüzünüzden. bazı şeyleri de kolaylaştırsanıza karşınızdaki için. pislik insanlar hıh.

kendinden uzun birisi ile konuşuyorsundur belki de.

tuzlu bahar kokusunu özlediğim şehir.

merhaba,

öğrendiğime göre 1 yıllık süreçte bu bebeğin hedefinin sadece %50si toplanabilmiş ve miniğin sadece 2 aylık bir süresi kalmış.

hazır ramazan ayındayız da yardımlarınızı belki bu çocuğa yapmak istersiniz diye başlığı canlandırmak istedim.

bi umut ışığı olsak güzel olmaz mıydı?

edit:
bu tip konularda çok dolandırıcılık olduğunu biliyorum, insanların kafasında soru işareti olmasını da normal buluyorum. aklınıza takılan herşey için @plane ile görüşebilirsiniz.

ne olmuş diye sonradan yakalamaya çalıştığım olaylar. biri anlatır mı? nolmuş noolmuş

boz mu kutup mu diye merak ediyorum :d

sözlükte çok görmediğim biri, pek bişey düşünemedim ondan. gidip stalklayayım bari

canııımm myrtle'ımm, yaş günün kutlu olsun.
her gün daha mutlu geçsin senin için.
iyıki varsın *

mesajı attıktan sonra gelen pişmanlık hissi ile söylemek istediklerini söyleyememiş olmanın verdiği huzursuzluk sonucu oluşan tereddüttür kendileri. genel olarak yaptığından pişman olmak daha iyidir desem de, bu konuda değil arkadaşlar. birisi sizi bu tereddütte bırakıyor ise, o mesajı atmayın.

hayal ağacı

** yeniden başlamak için sebep arayanlara..

asla yapamadığım şey. o yüzden başkalarının yaptıkları ile eğleniyorım. dün mahallede biri bunu yapmış mesela, yaratıcı.

mesela, sen hiç kardan adam yaptın mı?

yaşamayı hayal ettiğim o ülke

az önce öğrendiğim kelime.

ben'in tanımı resmen. en ufak kar tanesine aaa kaar diye tepki verip mutlu olmamı, antalyalı olmama bağlamıştım ama değilmiş demekki.

gerçi şöyle bi güzellikten nasıl mutlu olunmaz ki.