bluepadawan yazar profili

roses are red
violets are blue
who is your daddy
and what does he do

bilmem. kelime-i şehadet getirebiliyorlar mı?

fotoğraf değil de keşke video koyabilsek... geçenlerde anaokulu yıl sonu gösterimden bir video buldum. bale gösterisi için müziğin başlamasını beklerken hemen yanımda seyircilerden birinin oğlu beliriyor ve komiklikler yapıp ışığımı çalmaya çalışıyor. buna çok sinirlenen minik bihter (aka. ben) çocuğu ittirip kafasını yere çarptırıyor. babası geliyor ve kavga çıkıyor. sonuç olarak muazzam bir video keşke sizlerle paylaşabilseydim. haa btw sakın ama sakın ışığımı çalmayın.

drag queenler hakkında beni araştırmaya iten yegane reality şov. öncesinde de tabii bilgim vardı tek tük ama bu yarışma ile birlikte bu konunun uzmanı oldum diyebilirim. özellikle rupaul’a bu muazzam şov için teşekkür ediyorum insanlara drag queenlerin korkulacak ya da yadırganacak bir tanımı olmadığını; onların da birer insan olduğunu ve her şeyden öte mükemmel birer şovmen ve sanatçı olduklarını gösterebilmiştir. bu bakımdan kendisi modern dünyanın peygamberidir. dipnot: geçenlerde tüm sezonları tekrardan izlemeye başladım ve 7. sezonda trixie mattel’e haksızlık yapıldığını düşünüyorum. ı freakın loved her!! :(

bu kimmiş? aaa benmişim.

gerçek anlamıyla bataktır. doğduğumdan beri saçlarım max omuzlarıma kadar uzadı. o da max diyorum bakın. iki cm fazla uzayınca evde afakanlar basıyor, iki saç telini nereye savuracağımı bilemeyiveriyorum. soğuk terler döküp kabuslar gördüğüm de oldu ama bunlar benim drama queenliğimden geliyor çok da şaapmayın. sonuç: bataktır, bataklıktır.

light in babylon.

fizikten 17 almıştım. salya sümük ağlayarak gelmiştim eve. ne gerek varmış dünyanın sonu sanki.

oturup cima etmeden yaşayabileceğini güzelce anlatmaya çalışın. baktınız konuşmak yararsız, kaçın.

libidonuz yeterince yüksekse hiçbir besin engel değildir.

fazladan tabutları varsa roommate başvurusu yapacağım. filmi de dizisi de ayrı keyifli ama siz ilk önce filmini izleyin. (dizinin dün izlediğim bölümünde mahkeme kafasında vampir konseyi toplanıyor. hem orijinal filmlerindeki vampirleri hem de diğer filmlerden bildiğimiz ünlü vampirleri görmek çok yükseltti beni. only lovers left alive: tilda swinton, true blood: evan rachel wood, from dusk till dawn: danny trejo gibi gibi)

doğurup cami avlusuna mı bırakalım?

varoluşsal sancılarım. bit artık biiiiiiiiiitttt!

yeterince bölünüyoruz zaten. bari burada birlik, beraberlik, sevgi kusalım.

küçükken boş bir bavul hazırlayıp apartman kapısında otururdum belki biri beni merak eder ve gelir diye. kendimce cezalandırma yöntemi. kimse gelmeyince ve akşam ezanı okunup hava kararmaya başlayınca tıpış tıpış eve tabii ki... 20 küsür yıl sonra yataktan çıkmamaya başladım. ama bu onlardan çok bana eziyet sanırım. ikilem içinde yüzüyorum yeni bir yöntem mi bulsam diye. korona bitse de evden kaçmaya başlasam yine.

kayıp zamanın izinde-marcel proust

her videosunu defalarca izlediğim, kendisine özgü içerikleriyle beni kendisine aşık etmiş kadın. burayla tanışmama da vesile oldu. ilk başlarda çekingen davransam da 7 aydır evden market alışverişi için bile dışarı çıkmamamın üstüne iki yakın cenaze kaldırınca kafamı dağıtmak ve kendime bir amaç yaratıp toparlanmak için kaydolmaya karar verdim. kazıklım öneriyorsa vardır bir hikmeti. bindik bir alamete gedeyoz gıyamete amanieeeyynnn

çok basit. yumurta. hele mevsimlerden yazsa...

sensei saitama yazıldı mı göremedim... çok fazla anime bilmesem de parodi sevdamla başladığım yegane one-punch-man’im. allahı gelse tek yumrukta yere sermesiyle ünlüdür. üstelik formunun reçetesi de 100 push-up, 100 sit-up, 100 squat ve 10km koşudur. hep baygın bakışları(epic sahnelerde suratının aldığı über karizmatik pozları hariç), öğrencisine attığı garip tripleri, hayat felsefesi(yarının işi yarına) aynı ben ben ben. yukarı entrylerde mikasa ve levi adlarını gördüm. izlediğim bir diğer anime de aot. iki karakteri de çok severim ama mikasa fazla ağlak, levi ise fazla socially distant. yani coolluğun da bir sınırı var yabani değiliz. (keşke aşık olmayı bırakabilsem)