decadentdesideratum yazar profili

arkadaşım bu maaşın yarısını alan da saçma sapan şükredip boyun eğmek yerine eylem yapsın o zaman. istanbul şartlarında 5 bin-6 bin tl almak 4 kişilik bir aileyi ancak geçindirebilecek bir tutar. sizin istanbul’daki kiralardan haberiniz yok, markete de girmiyorsunuz herhalde. 5l yağ olmuş 65-70 tl. belediye işçisi diye kuru ekmek mi yesin? ne istiyorsunuz? bir doğal gaz faturası ne kadar? insanların çocukları da evde olduğu için yarın öbür gün açılacak okul masrafını da ekleyin.
ayrıca aileler yeterli gelire sahip olmadığı için lise-üniversite öğrencilerinin çalışması bu kadar olağan hale geldi. bunun da farkına varın artık.

haksızlığın karşısında susmak, haksızlığa sebep olan bir başka etmendir.

bir zaman sonra tek iş yapabilme yetimi kaybetmeme sebep olan durum.

yeter getiren fikirsiz eleştirisidir. yok nike giyen devrimci mi olur, harley bot giyen devrimci mi olur.
arkadaşlar siz devrimciliği çok yanlış anlamışsınız gerçekten. senin ülkende üretilen kardeşler kundura da nike da emekçiler tarafından üretiliyor. aynı şey vestel telefon ve iphone telefon için de geçerli. emekçi üretiyor, sermaye kazanıyor.
devrimci kimdir? sermaye sınıfını ortadan kaldırmak isteyen kişidir. n’apsın bu devrimci dumanla mı iletişim kursun. o zaman fırından ekmek de almasın, fırın da küçük sermaye? pirincini buğdayını da kıç kadar balkonuna eksin? marketten almasın sermaye kazanıyor?
az mantık lütfen... çocuğa anlatır gibi anlatmayalım.

açıklaması mutlaka “ya ben seni üzmek istemiyorum”dur.
aldatıldığıma mı üzüleyim yoksa bu patavatsızlığı dinleyip bir sinir krizinden diğerine mi atlayayım diye düşündürür.
tabi insan zamanla kendisine zerre saygı duymayan bu insan modeli yüzünden üzülmemeyi, umursamamayı öğreniyor.

hayatta sadece siyah beyaz yoktur. bir insan sadece iyi veya sadece kötü değildir. herkesin iyi ve kötü davranışları, huyları, alışkanlıkları olabilir. bu yüzden kadınlar kötü erkek/kadın tercih etmez. tıpkı erkeklerin kötü erkek/kadın tercih etmediği gibi. hepimiz karşımızdakinin iyi biri olduğuna bize iyi geldiğine inanırız ve o kişiye bağlandıktan sonra kötü yanlarını görmek istemeyiz.
yani başlıktaki kötü erkek/kadın tercih eden kadın arkadaşımız aslında hayır demeyi bilmeyen, özgüveni eksik bir arkadaşımızdır.

ne yazık ki tanıdığım çoğu biyoloji öğretmeni evrim diye bir şey olmadığı savunuyordu. bu çok yazık çünkü biyolojiyi anlamak evrimi anlamaktan geçer.
evrim bir doğa yasasıdır. nasıl yer çekimi varsa evrim de vardır. biyoloji öğretmeniyim diye geçinenler, evrim alanında çalışmalar yapmamış ya da bilimsel kaynak taramamış insanlar istediği kadar reddetsinler, gerçeği değiştiremeyecekler.

ideal yaş farkı diye bir şey yoktur bence. ideal olmayan yaş farkı vardır.

umarım george orwell görmem diyerek açtığım başlıktır.
bilim kurgu severlere “kızıl yıldız” adlı romanı öneririm.
stendhal- kızıl ile kara
çernişevski- nasıl yapmalı

köklü üniversitelerden birinde okumakta olan bir öğrenci olarak, üniversitemizin kaynakları kendi öğrencilerine yetmiyor. seçmeli dersleri geçtim, zorunlu derslerimi bile alabilmek için saatlerimi harcıyorum. kabullenilmiş bir ders takası sistemi oluşmuş öğrenciler arasında. bir dersi alabilmek için üst dönemler alt dönemlere o ders şöyle kötü böyle iyi değil diye dil döküyor. hal böyleyken bir de genç üniversiteleri yükseltme görevi bize yükleniyor.
genç üniversiteleri küçük görmek ya da köklü üniversiteleri yüceltmek değil bu. sen az çalıştın ben çok çalıştım durumu da değil. genç üniversitelerin büyümesi bizi aksine sevindirir. ancak böyle bir yöntem köklü üniversitelerde okuyan öğrencilerin hakkını yemekten başka bir kapıya çıkmaz.

yağmurda, soğuk havada buhar olmayan, parmak izi tutmayan cam yapmışlar güya. bi umutla atladım ama paramdan oldum sadece. körlük kaçınılmaz...

“onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.”

“sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir, sevgilim, onlar vatana düşman.”

cihat anlayışı olan bir din nasıl barış ve hoşgörü dini olabilir? benim bu soruya bir yanıtım yok çünkü gayet açık.

the strange death of liberal england- summer gave us sweets but autumn wrought division
buradan
uyarı: içinizdeki burukluğu katmerleyebilir.

asla gelecek çayın ikram mı yoksa kitleme mi olduğunu anlayamadığım durum. kibarca çay ikram etmek istiyorlar diye düşünüp tamam dediğim ve hesapta gördüğüm 3-4 liralık çaylar, çaylarımız...

(bkz: tipp-ex)

bir kez daha duyarsam kafayı kıracağım cümledir.

kimse kendine yalan söylenilmesinden hoşlanmaz arkadaşlar, karşısındakine gereksiz değer verdiği ve saf olan sevgisinin önüne geçemeyecek kadar zayıf olduğu için sineye çeker.

#170095 arkadaşım iki entry okuyalım dedik tatlı karşılaştırmasında bile cinsiyetçi yorum. gece gece tansiyonumuz fırladı yine.

tabii ki bitter çikolata ile portakal ve karadut.
ayrıca 9. entry’i kınıyorum elmanın kilo fiyatından haberiniz var mı..