yök anadolu projesi

yeni kurulan genç üniversiteler kıdemli üniversiteler ile eşleşecekmiş.

(link:www.trthaber.com/haber/egit...

sözde, küçük ve gelişmekte olan üniversiteler ile kıdemli üniversiteler arasında iş birliği ve bu yolla da öğrenciler için fırsat eşitliği yaratılmaya çalışılacak olan proje. yerseniz. meali ise şu: "biz ne yaparsak yapalım kaliteli üniversitelerin kaliteli insanlar çıkarmasından bir türlü kurtulamadık. bu insanlar da bize sorun çıkarıyor. öyleyse bu öğrencilerin alacakları eğitimin ve sosyal çevrelerinin kalitesini düşürelim, belki onları da bayağılaştırırız."

hayata geçirilen bu proje ile, mesela, 311 taban puanla bartın üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümünü kazanan bir öğrenci, 519 taban puanla öğrenci almış olan istanbul teknik üniversitesi'nin derslerini alabilecek, kampüsünden yararlanabilecek, diğer bütün sosyal ayrıcalıklara sahip olacak ve resmen itü öğrencisi sayılacak. aralarında neredeyse iki kat başarı farkı olan bu çocuklar; aynı sınıflarda eğitim görecek, aynı kütüphaneyi kullanacak, aynı laboratuvarlarda çalışacak ve daha da önemlisi, aynı sosyal çevreye sokulmuş olacak.

yapılan eşleştirmeler sıralı tam liste.
daha fazla bilgi için de buradan.

birleştirmeyle birlikte eğitimi de aynı düzeyde olacaksa olabilir. ama sadece sosyal imkanlar aynıysa olmaması daha iyi.

yüksek öğrenim için bulunduğu şehirde bulunan üniversite dışında başka tercih yazma şansı olmayan öğrencilerin bir nebze kaliteli öğretimden sebeplenmesi içindir. benzer uygulamalar harvard, oxford, yale gibi okullarda da vardır. hatta bütün dünyaya açıktır. sertifika istiyorsan cüzi bir ücret yatırır sınavına girersin. yok param yok diyorsan sadece dinlersin.

bu sistem hakkari üniversitesi'ni yükseltmez, hacettepe'yi düşürür. verimli olacağına inandığım sistemi buraya yazayım da ilerde bir gün yapılırsa biz söylemiştik deriz. öncelikle küçük bir üniversitede okuyan öğrencinin büyük üniversiteden ders alabilmesi demek büyük üniversitedeki öğrencilerin başarısını ve ders verimini aşağı çeker. sen küçük üniversitedekilere büyük üniversiteden ders alabilirsin dersen o üniversite küçük olarak kalmaya devam eder. en verimli çözüm akademisyenlere ünvan alabilmeleri için bir senelik zorunlu görev yüklemektir. dr, doçent olabilmek için doçent profesör olabilmek için, profesörde görev uzatabilmek için hayatlarında bir kere kurayla belirlenecek şekilde bir anadolu üniversitesi'ne gidip iki dönem eğitim vermelidir. hem akademisyen ülkenin gerçeklerinin farkına varır hem de küçük üniversitede okuyan öğrenci büyük bir üniversiteye de gitsem zaten bu hocalardan biri gelecekti dersime diyerek kendini avutur.

köklü üniversitelerden birinde okumakta olan bir öğrenci olarak, üniversitemizin kaynakları kendi öğrencilerine yetmiyor. seçmeli dersleri geçtim, zorunlu derslerimi bile alabilmek için saatlerimi harcıyorum. kabullenilmiş bir ders takası sistemi oluşmuş öğrenciler arasında. bir dersi alabilmek için üst dönemler alt dönemlere o ders şöyle kötü böyle iyi değil diye dil döküyor. hal böyleyken bir de genç üniversiteleri yükseltme görevi bize yükleniyor.
genç üniversiteleri küçük görmek ya da köklü üniversiteleri yüceltmek değil bu. sen az çalıştın ben çok çalıştım durumu da değil. genç üniversitelerin büyümesi bizi aksine sevindirir. ancak böyle bir yöntem köklü üniversitelerde okuyan öğrencilerin hakkını yemekten başka bir kapıya çıkmaz.

bunlar ne konuşuyor yahu? bunların vaadi yök'ü kaldırmak değil miydi en başta!?
gerçek bir soru bu!
şimdi kaldırmak bir kenara dursun bir de onun üzerinden siyaset yapıyorsun.. hadi oradan ya. yettiniz artık.
her köşeye üniversite açacağınıza okul öncesi eğitime önem verin siz önce.. kalifiye ara eleman yetiştirmeye yönelik adımlar atın, kör müsünüz yahu bu kadar boş üniversitelerden mezun insan topluluğuna ne iş yaptıracaksınız!? nasıl iş imkanı sağlayacaksınız!

aslında yurtdışında yıllardır olan sistem (en iyi uygulayanlardan biri ingiltere) eğer düzgün uygulanırsa çok faydası olur tabi bunu sanayiylede desteklemek gerekiyor.bu olaydan yakınan arkadaşlar türkiye bataklığında saplanmak istiyor sanırım zira köklü dediğiniz üniversiteler ilk 500 ün yanından bile geçemiyor zaten ilk 1000 e de zor giriyor,evet iranın tahran üniversitesinin ilk 300 de olduğu listeden bahsediyorum.bu gidişle ve bu kafalarla dahada girilemezdi zaten bu tarz yenilikler ve iş birlikleri günümüz dünyasında vazgeçilmez olmuş durumda.şimdi sıra sanayide,sanayilerde bu işbirliklerine yatırım yapar ortak projeler çıkarsa ülkem adına yeniden ümitlenmeye başlayabilirim çünkü üniversiteler kurulma amaçlarını uygulamaya başlayacaklar.

özellikle ilgili üniversitelerin zaten hantal bir yapıya sahip olan öğrenci işleri için büyük bir kargaşa ve iş yüküne sebep olacak uygulama.

içeriğini öğrenip bir iki kelam edeyim diye kaynağından bakınıp projenin amacı bölümünde yazan; "doktoralı insan kaynaklarının yükseköğretim sistemimizde daha şeffaf ve liyakat odaklı bir şekilde istihdamına imkan sağlamaktır" cümleyi gördükten sonra vazgeçtim. ülkemizde yükseköğretim sistemine istihdamın ne şartlar ve koşullarda yapıldığı malum. o yüzden bana göre ölü doğmuş bir projedir.

ülkedeki her kurumun, düzenin, değerin komple içine etmeden durmayacaklar. sonra da kaçıp gidecekler zaten.

istanbul, itü, odtü, boğaziçi de harvard, yale, mit, stanford'la eşleştirilecekse neden olmasın?

ya şu tepkilere sadece gülüyorum. türkiye’de yaşamak insanları ya aptallaştırıyor ya da faşist bir bencilliğe itiyor. gerekçeye bak, üniversitelerin kalitesi düşer :) abi tam bir komedi ya. bakın gençler, kaliteli köklü dediğiniz hacettepe üniversitesi’nin tıp fakültesini çıkarın, kalıbımı basarım ki dünya sıralamasında ilk 2000’e giremez, net. ne yani hacettepe hukuk mu köklü? köklü üniversitelere bak, bir tane 500’de olanı yok. israil’in bile 2 üniversitesi var :) böyle ipe sapa gelmez gerekçelerle kendinizi kandırmayın. harç ödemediğin, üstüne bir de burs aldığın ‘devlet’ okulunun kaynaklarını paylaşmak istemiyorsun. oldu olacak üniversitelerin tapusunu da öğrencilerin üzerine yapsınlar.
yurtdışında istediğim üniversitenin kaynaklarını kullanabilme, derslerini alabilme hakkım vardı. kimse de demedi ki kalitemizi düşürdün :)

olmaması gereken bir proje, tam tersi belli kalitenin altındaki tüm üniversiteler kapatılmalıdır. sanki köy okuluna kitap bağışı yapılıyor şaka gibi, burası üniversite kardeşim madem yeterli değil kapatın gitsin hayret bir şey.

en tepeye araştırma editi:
farklı kaynaklardan baktığım ve bulduğuma göre 2003 yılı itibariyle takriben 70-75 küsür adet üniversitemiz varmış.
yani 80 yıllık cumhuriyet tarihinde neredeyse her yıla 1 üniversite kurulmuş diyelim.
2003 yılından sonra ne olmuş?
buyrun; 130 adet üniversite daha ilave edilmiş.
toplam üniversite sayımız 203 olmuş. tamamına bakıldığında yakl. %40 vakıf, %60 devlet üniversiteleri.
aşağıda demiştim nicelik ve nitelik diye.
bir de ilave edeyim geçen yıl yani 19/20 okul yılı itibariyle almanya'da 2,9 milyon öğrenci varken türkiye'de bu rakam 7,7 milyon kişi.
peki bu iyi bir şey mi? bence değil. gizli işsizlik dediğimiz bu işte.
bu arada almanya ve türkiye nüfusları birbirine çok yakın, bir kaç milyon farkeder. ikisi de 80 milyon üzerinde.
buyrun öğrenci sayıları ile ilgili linkler;
www.aa.com.tr/tr/egitim/yuk....

de.statista.com/statistik/d...


dostlar alışverişte görsün projesi.
sen 20 yılda ondan evvel mevcut üniversite sayısının "muhtemelen" 2-3 misli yeni üniversite aç ama senin eğitim kaliten bir arpa boyu yol almasın, bırak yol almayı çok çok geriledik bile bu alanda.
(gerçekten son 15-20 yılda açılan üniversite sayısı ne kadar merak ediyorum bakacağım sonra)
yani demem şu her kıçı kırık yeni ile ve biliumum ilçeye yüksek okul, fakülte ve üniversite açmakla kaliteli eğitim yapılmıyor,
olması da mümkün değildi.
ben 1994 anadolu üniversitesi mezunuyum, ki o dönem için ortalama üzeri ve tercih edilen bir devlet üniversitesidir.
o günün ortalama devlet üniversiteleri eğitimi bugüne en az 5 basar.
not: etrafınıza bakın, kaç tane üniversite mezunu var ve alayı işsiz.
niye? hem şartlar kötüye gitti ekonomik olarak hem de bu okullardan mezun olan insanların büyük yüzdesi neredeyse alanları ile ilgili kendilerini yetiştirip geliştiremediler. bu benim gözlemim.
en baştan dediğim gibi sayı* önemli değil nitelik önemli nitelik.
bakın bizim dersimize türk diline önemli almanca eserleri kazandırmış çeviri duayenilerinden ahmet cemal hoca girerdi.
bahsettiğim 28 sene evvel, bu sadece bir örnek tabi. aynı ahmet cemal hoca daha sonraları da sinema televizyon bölümünde sanat tarihi dersleri de vermiştir.
yazık bu kadar genç nüfüsa gerçekten yazık.
insanlar üniversiteden mezun oldum diyor ama kendini ifade edebilecek yetkinlikte bile değil, bırakın başvurduğu veya yapmak istediği mesleği, çok ciddiyim.

itü'lülerin ders seçiminde yaşadığı kaosu bilmeyen kurumun yaptığı proje. ders seçimi ise okulun kaynaklarının, kendi öğrencilerine zar zor yettiği gerçeğini yansıtan durumlardan yalnızca birisi. saygıdeğer hocalarımız da son yıllarda yaşanan sürekli kontenjan artışlarına tepkili olsa da yök bu konuda geri adım atmak istemiyor, üstüne böyle bir proje ile çıkış yapıyor.
bu projenin eğitim hayatım boyunca köpek gibi çalışarak verdiğim emeğimi ayaklar altına aldığını hissediyorum. bunun yeni ve bölümlerini zar zor dolduran üniversiteleri ileri noktaya taşımaktan çok, ülkede ne kadar köklü üniversite varsa devletin her birine otoritesini gösterme çabası olduğunu düşünüyorum.
itü öğrencilerinin bu durumdan hiç ama hiç memnun olmadığını twitterda #itüitülülerindir hashtagine bakarak görebilirsiniz.

daha nitelikli üniversiteli işsizler yaratmak için atılan adım.

itülü değilim ama yukardaki entrye katılıyorum itüdeki arkadaşımdan çok iyi biliyorum ders seçimi kaosunu. bu kıdemli üni takımının içinde benimki de. allahtan bizim fakülteyi eşleştirmemişler biz kendimize zar zor yetiyoruz. neyi doğru yaptınız allah aşkına açmışsın zibilyon tane üniversite sonra vay efendim kalite. bu kadar üni açmadan düşünecektiniz kaliteyi. allah akıl fikir versin başka da bişi demiyorum sözlükçüm.

ilk ve ortaokullarda uygulanan kardeş okul projesinin üniversite versiyonu olmuş. bence fena da olmamış. birlikten kuvvet doğar.

ya zaten adamlar bir senedir okul yüzü görmemiş buna kafa yoracakalarına nelerle uğraşıyorlar.hacettepe'den örnek vereyim zaten bu okulun kendi öğrencisinin bir ton sorunu var en basiti öğrenciler almaları gereken dersleri kontenjan yetersizliğinden alamayıp dönem uzatıyorlar bu projenin içeriğini tam olarak bilmiyorum zaten henüz açıklanmamış detaylar anladığım kadarıyla ama bilmem ne üniversitesindeki adam nasıl girecek hacettepe'deki derslere okul mezun öğrencisini kütüphaneye sokmuyor derslikler 50 sene öncesindeki öğrenci kontenjanına göre hazırlanmış o zaman 30 öğrenci alan bölüm şimdi 130 öğrenci alıyor millet üst üste ders dinliyor elin öğrencisiyle mi kendine yetmeyen imkanlarını paylaşacak jsjsjsjs daha söylenecek çok şey var da neyse saçma sapan işler.bence herkes evine en yakın okula gitsin sorun çözülsün bu saatten sonra üniversite okumanın belli başlı okullar ve bölümler haricinde zırnık anlamı kalmamıştır.

hocam genç üniversite açmak yerine neden ülkenin muhtaç olduğu ara eleman -teknisyen- açığını özendirmiyorsunuz? ha bir de eğitimde fırsat eşitliği üniversitede olmaz, temelden al ki bu birey de ne olacağına, kim olacağına daha doğru karar verebilirsin. bir de kıdemli üniversite listesinde olan bir okulda öğrenci olarak gece gündüz çalıştığım tüm emek gitti gibi hissediyorum. bu kadar çalışmayıp faydalanabilirmişim...