yapmadığınız bir şey için hatta yapıldığından bile yıllar sonra haberiniz olan şeyler yüzünden suçlanmanın cezası hangi konunda yazar? haksız yere kendini suçlu hissetmenin iğrenç ruh halini hangi terapi hangi ilaç giderir? kendinizin masum olduğunu bildiğiniz halde suçlayan şerefsizlere inanıp benliğinize bulaşan suçluluk ve mahçupluk duygusu nasıl silinir? tüm oklar size yönelmişken kan kaybederek yaşarken okları çıkarıp yara bere içinde yaşamanızı hangi ameliyat sağlar?
ben artık sonlardayım sanki. bu dünyada var olmadığım zamanların bile suçluluğunu yaşıyorum. sanki ben var olmasam her şey normale dönecekmiş hissi çıkmıyor aklımdan. ben bu dünyaya çevremdeki insanların hayatına girmiş kötü huylu tümör gibiyim. öyle olduğuma inandırıldım.
ben artık sonlardayım sanki. hayat sevinci aşılanan kemoterapi suç püskürten iğrenç ruhları uzaklaştıran radyoterapi bile beni hayata döndürmez.
ben artık sonlardayım. son yaşam savaşım kendimle. suçlarımı bana atanlara teslim edip kendimi kurtarma savaşındayım. yapamazsam tamamen sondayım demektir.
keşke öldürülen ve kirletilen ruhlar için de işleyen bir adalet korkulan bir kanun hüküm veren bir mahkeme olsaydı. belki o zaman her karanlık hak ettiği kişiyi boğardı.
bir insanın bedenini öldürmek ruhunu, hayallerini, hedeflerini, mutluluğunu öldürmekten daha az suç sayılır bence. beden ölünce geride kalanlar acıyı katil ise varsa eğer vicdan azabını çeker. ancak ruh, hayaller, hedefler, mutluluklar ölürse bedenimizün yaşamasının ne anlamı var ayakta duran bir bedende ölü birisi oluruz. ben yaşayan ölü olma yolunda istemesemde emin adımlarla yürüyorum.
çocukluğuma dair hiçbir leyi özlemiyorum, özleyemiyorum. bir insanın çocukluğu bu kadar acı vermemeli. şimdiki hayatım ve geleceğimde bundan nasibini aldı. özlemek kelimesi benim hayatımda acıyla eş anlamlı.
her gecem git gide karanlıklaşıyor sanki. gündüz söylediklerim,yaptıklarım,düşündüklerim geceyle beraber boğazıma çöküyor. kendi günahlarım bu geceleri böyle karartan biliyorum. aydınlığa koşmak istiyorum, koşamıyorum. kendi karanlığımda boğulmaktan çok yoruldum. ruhum somut olan gecelerden daha karanlık.
acı. acılar biter her zaman güneş doğar derler ya ama her doğan güneşin battığını unutarak söylerler bunu acının bitmiş olmasının umuduyla sarhoş olurlar.
para yalnızca rahatlığa ve maddi olarak hesapsızca yaşamaya yarayan bir araçtır. mutluluk insanın karanlık ruhu ve parçalanmış kalbiyle alakalıdır. keşke parayla mutluluk alabilseydik o zaman her şey daha güzel olurdu belki de.
takdir edilmemekten çok yoruldum. sürekli kıyaslanmaktan,yargılanmaktan, sanki kendileri en iyisini başarmışlar gibi bana karışmalarından bıktım. beni önemseyip yanımda duruyormuş gini davranıp en ufak pürüzde suçu bana atmalarındanda bıktım çünkü onlara yanımda durmaları için yalvarmıyorum. çevremdekilerin kum torbasıymışım gibi hissediyorum ne yapsam ne söylesem sürekli yumruk yiyorum. her şeyden çok sıkıldım. bu bir kabussa uyanmak istiyorum, kabus değil hayatın ta kendisiyse de ebediyen uyumak istiyorum.
yalnızlık denen uçurumun en uç noktasındayım. kendimden başka kimsemin olmadığını gördüğüm o noktada. beni ben olarak kabul edip elimi tutan herkes bir bir elimi bıraktı. ailem zaten beni ben olarak kabul etmesede yanımda. yalnızlığımın uçurumundan öylece atlayasım var. kendime bile güvenip dayanamayacak kadar yalnızım.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.