derin yazar profili

yine buradayız işlerin çıkmaza girdiği yerde..aslında nereden başlayacağımı bilemesemde bazen buraya içimi dökmek sonuç veriyor. son üç senedir hunharca emek verdiğim bir şey için artık kendimi güçsüz hissediyor gibiyim. size de olur mu bilmiyorum bazen bir şeyler olsun diye koşarken bir bakmışsınız hayat çok hızlı akıp gitmiş, ee hani ben koşuyordum dersiniz ama sanki daha çok yerinizde saymışsınızdır..tam olarak asla ilerlemeyen o noktadayım ve komik olan gerçekten çok koşuyor olmam ama zaman akışını doğru yerde yakalayamıyor oluşum beni yıpratıyor. belki hayatın bana artık dur koşma deme şeklidir tam emin değilim. belki de yanlış yolda yanlış bir amaç uğruna koştuğum için bir şekilde durmamı istiyor..
ikinci bir husus ise şu neden duygularımı hep uçlarda yaşıyorum, bunu yok etmenin ya da en azından en aza indirgemenin bir yolu varsa, bunu bilen kişi lütfen bana tavsiye vermekten çekinmesin.o kadar kurtulmak istiyorumki bu durumdan çünkü inanılmaz yorucu.. en kötüsü her şeyin farkında olup buna engel olamamak.. delirmişçesine kendi kendime tavsiye verdiğim zamanlar bile oluyor ''ee yeter ama bu kadarı da fazla abartmamalısın vs..'' sakinleşmek ve durulmak istiyorum, bana zarar veren son 3 yılın tüm kötülüklerinden tüm bu yorucu tempodan ve yaşattığı duygulardan arınmak istiyorum. daha fazla bu sarmala dolanıp kalmak istemiyorum. sürekli geçtiğim yolu görüp az önce burdan geçmemiş miydim ben dediğim bir labirentte kaybolmuş gibiyim..devamı gelecek sanırım...

çok seçenek var ama duygusal olmayan seçeneklerden birisini söylemem gerekirse mühendis olmak ve bu işi sahada yapıyor olmaktır.

üst katta bitmek bilmeyen inşaat faaliyeti. sabahın köründe bana kalmah dinletiyorlar bana da yazık.

now and here never be alone again
see what your thoughts
draw on the blue line

there's a time
to leave all behind all
put them in your broken box
with no regrets no more.

özlediğin gidip göremediğindir - oruç aruoba

özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin
özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen
özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin
özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen.

okyanusta ölmez de insan,
gider bir kaşık sevdada boğulur.

telegram uygulamasında çok güzel e-kitap grupları var hızlı şekilde ulaşabilir ve çoğu aradığınız kitabı bulabilirsiniz. kitapları elinize alıp dokusuyla her şeyiyle hissederek okumak o kokuyu hissetmek kanlı canlı elinizde taşımak var tabi bir yanda ama diğer yandan şu durum söz konusu bazen kitap okumanız sağlıksal açıdan uygun olmayabilir sizi zorluyor olabilir bu durumda kindle vb. alarak gözünüz yorulmadan kitap okumaya devam edebilirsiniz. elinize aldığınız zaman hissettiğiniz o zevki vermeyebilir ama sonuç olarak kitaplardan uzak kalmamak daha önemlidir kendimce.

neden kendini olmadığın biri gibi tanıtmak istedin buna gerek var mıydı gerçekten? ve ben neden gitmene izin verdim?

sevgili görme organımız. bir şeylerin kıymetini kaybedince anladığımız gibi organlarımızın kıymetini de iflas bayrağını çektiğinde anlıyoruz. sizden ricam karanlıkta dizi, film izlemeyin sevgili yazarlar inanılmaz saçma hastalıklar yaşayabilirsiniz ve göz çok ama çok önemli bir organ kesinlikle korunması gerekli. bilgisayarla çok ilgiliyseniz mutlaka filtreli bir gözlük yaptırın ve kullanın inanın küçücük alınan önlemler hayat kurtarıyor.

bu ikiliyi hiç birleştirmedim ama güzel bir teklif sonucu bir arkadaşıma küçük bir sözüm vardı sanırım onun da hükmü kalmadı. güzel bir ikili olduğu iddia ediliyor eğer bu ikili bir gün buluşsaydı arkada şu parça çalardı.

kendin için unut artık lütfen unut gitsin. beyninin içinde bulunan bu şeyler seni mutlu etmiyor neden hala ısrarla tutmak istiyorsun neden direniyorsun, her şeyin bilincindesin ve bu kadar bilinç hali bile yeterince zorken.. özgür olmak için bırakmalısın. gökyüzüne bırakılmış bir balon gibi, rüzgarda uçan bir yaprak gibi neye benzetirsen benzet önemi yok. sadece bırak gitsin her şey birer birer uçup gitsin ve unutamasan bile iyi bir şey yaşamış gibi hayaller kurma bunlar hayal değil birer kabustu. sana zarar verdi ve gitti hepsi bu. değer verdiğimiz her duygu ve her insan bizim kafamızda var olanla aynı olmak zorunda değil. bazen sadece bir sahtekâr çıkıverir hayatını elinden alır ama sen almasına izin vermemelisin. sadece özgür bırak artık zihnini ve kalbini. ne kadar düşünürsen düşün geri dönmeyecek kaybettiklerin, onların seni bırakıp gitmesi gibi arkanı dönüp gitmelisin.

kısaca etnik bir müzik grubudur. daha önce çok dinlemediğim ama (bkz: hellblade: senua's sacrifice) oyunu sayesinde tanıştığımdır. heilung'un ''in maidjan'' parçasını dinlediğimde bir ağız dolusu kanı yutmuş ve ağzımda kalan o demir tadının sevimsizliğini içimde hissederken kendimi buluyorum ve bundan zevk almıyor değilim.

londra- ingiltere'de büyüyen labi siffre, ingiliz bir anne ve nijeryalı bir babanın oğludur. taksi şoförlüğü, teslimatçılık vb. işleri yapmış labi siffre sonradan ingiltere'den ayrılmış ve müzik hayatına geçiş yapmıştır.60'ların sonunda ingiltere'ye yeniden dönüş yapmış ve 1972'de "crying, laughing, loving, lying" solo albümünü çıkartmıştır. albümün içinde bulunan watch me şarkısı this is us dizisinin en tatlı müziklerindendir. dizinin benim için duygusal anlamı fazla olduğundan dizi sayesinde labi siffre tarafımdan keşfedilmiştir. ''watch me'', belki birkaç dakika dünyanın sevimli bir yer haline gelmesini sağlayabilir niteliktedir. (kişisel bir yorumdur.)

matt zuleger adlı genç arkadaşımızın tek başına dev kadrosu olarak tanımlayabiliriz. grup kurmak isteyen sevgili matt iyi ya da kötü bu durumu başaramadığında tek başına deneysel bir müzikal çıkartmış adeta ve bence efsane bir tat kesinlikle sıkılmayacağınız güzel bir müzikal diyebilirim. kendisi sanatından aşağıda paylaştığım şekilde bahsetmiştir.

dört cüce daha vardı, arkalarında da asasına dayanmış, kahkahalar atan gandalf.

goddammit, andrew, if you're gonna succeed at this thing
(what thing?) this, this thing you're trying to do
you gotta stop being so damn deferential!
ı can't help being deferential, it's built in
then change
change? ı have changed
ı don't mean on the outside, change on the inside!
take chances, make mistakes
(mistakes?) yes!

sometimes it's impotant not to be perfect
okay? ıt's important to do the wrong thing
do the wrong thing?
yes
why? oh, ı see, to learn from your mistakes
no, to make them!
to find out what's real, and what's not, to find out what you feel
human beings are terrible messes, andrew
ı'll grant you that

ı see, this is what is know as an irrational conversation, isn't it?
no, this is a human conversation
ıt's not about being rational, it's about following your heart
and that's what ı should do?
yes
and you have a heart, andrew, you do, ı feel it
ı don't even believe it sometimes, but ı do feel it
and in order to follow that heart, one must do the wrong thing
yes
thank you

one is glad to be of service

but you're not married yet!
no, two weeks from saturday
ıt's not too late
you absolutely positive you're doing the right thing?
positive
you're not getting married
ı'm never absolutely positive about anything
so you could be doing the wrong thing
no, ı'm pretty sure ı'm doing the right thing
great
why is that great?

well, in your apartment, you told me to do the wrong thing
now, you are not doing the wrong thing, you're doing the right thing
safe to say, you're not following your own advice
'cause if you were, you would definetly not be marrying this man charles
because ı would be doing the right thing
precisely
ın some strange way, you're starting to make sense
good

d'you have any idea what it's like to be in love
with someone who's about to marry someone else?
somebody who's totally magnificent
someone who walks into a room and lights it up like the sun?
someone who you know is lying to herself?
lying?
convincingly, very very much so
about what?
that you don't love me
when ı know at least in some way you do
but how do you know that?

portcia, ı have done everything inside and out
but that stuff doesn't matter to me
well something matters, 'cause ı have to believe that if nothing mattered
you'd love me, and not some man who's chin can sink the titanic!
what? see? ıt's true isn't it? ı'm sorry
does he light you up like this?
does he make you laugh?
no one makes me laugh like you
good!

then admit it, admit that you love me, and you want to kiss
that's all, one quick kiss
just one kiss, could not jeprodize a glorious marriage
besides, it would also explain to me why your pulse has
just jumped from 66 to 102 beats per minute
your respiration rate has doubled
you're putting out clouds of pheremones, portcia

ıt's not fair to read me like that
ı know, love isn't fair
ı'm reading your heart, ı'm asking you to follow it
begging you
begging is supposed to be humiliating, but ı don't care
ı love you, portcia
ı've loved you the very first moment ı saw you

.

aşırı heyecan ve şaşkınlık. gidiyor olmamın hüznü.

2007'de kurulmuş power metal icra eden gruptur. ara ara thrash bir hava gelmiyor değil. brittney slayes sert, güçlü ve net ses tonuyla gerçekten başarılı kadın vokallerdendir. sesiyle tüm notaları geziyor diyebiliriz, istediği notaya çok net geçişler yapan karakteristik bir ses. sevdiğim güzel bir parçasını bırakıyorum.

can you feel it lurking deep within
ı can feel it, striving to begin
can you feel it something has to give
ı can feel it rising up again
go on have your share, no one can stand in your way
who said nothing’s fair, ı say now’s the time to take.

again, you disappear again
ı return again
ı will return again
ı reappear with you
ı disappear with you
you disappear from me
how difficult of me
to fall in love with you.

bazen ortada bir sebep yoktur varsa bile siz bilmezsiniz, siz sadece şaşkınlıkla izlersiniz olanı biteni ve o kadar fazlası yoktur, bazı şeyler elinizde değildir. neden kaybettiğinizi anlamlandırmaya çalışmak ile günleriniz geçer ama üstüne ne kadar düşünürseniz düşünün çoktan giden gitmiştir. bu bir kişi, bir sınav, bir şans.. olabilir. neden bu şarkılar bilmiyorum neden kaybettiğimi bilmediğim gibi.

t: sebebini kimsenin bilmediği bir çıkmazdır.