ed tom bell yazar profili

maruz kalmamak için uyumamak denenebilir. neden olmasın?

önünde veya arkasında, sağında veya solunda; altında veya üstünde bir erkek olabilir. aynısı bir erkek içinde geçerli. mühim olan başarının sürdürülebilmesidir. çok da şey yapmayın.

üşengeçlik, maddi durum vb. birçok etkenin masa doluluğunu etkilediği kahvaltı türü.

ne bekarlar var edirne’de van kahvaltısı yaşatabilen.
(bkz: mübalağa sanatı)

gece-gündüz/uyku-uyanıklık döngülerini düzenleyen, epifiz bezinden salgılanan hormon.

eğer 186-187cm boyunuz varsa nefessiz kalma olayının, bindiğiniz anda gerçekleşmesine olanak veren araba.

şehir arabası isteyenler için güzel. hatta nissan micra’nın plus modeli demek mümkün. en azından ağır araç kullanan şöförler tarafından görmezden gelinme gibi bir şey söz konusu olmaz.

duyguları uçta yaşamak, sürekli tatmin ve onay arayışı, somatik belirtileri kullanarak ilgi beklemek gibi bir sürü belirtileri olan kişilik bozukluğu.

betimlemek için;
(bkz: serumlu kol fotoğrafı paylaşmak)

edit: sözlük kültürü hakkındaki fikrimi okumak isteyenler için bu entry’mi bırakıyorum. çokta uzak fikirli değiliz aslında #434598
edit2: dayı ne küfürü ne sansürü. diyorum ki sözlük kültürü kalsın, ana metni olmayan başlıklara uyarı gitsin. kıyaslama başlıklarına da razıyım. konuyu nasıl anladınız, onu anlamadım.

adamlar başlıklarla atışmaya falan başladılar. öncesinde zaten herkes kendini ispatlama çabasına giriyordu, gerçi hala sürüyor. “tanım” girilmesi mümkün olan başlıklarda aşağıya kayıyor haliyle. en azından küçük müdaheleler olsaydı çok mesut olurdum. sözlükte vakit geçirme eylemi, ilk kaydolduğum zamanlara kıyasla zorlaştı. sosyal medyamsı bir kıvama gidiyor.

kafa radyo gibi başarılı girişimleriniz varken önünüz gayet açık bence. bu şekilde yitmeyin. yazarlarda bu tür başlıklar ve entrylere rağmen iyiler. sözlük henüz yeni olduğu için domine etme şansınızda yüksek olur diye düşünüyorum.

son olarak yazarlar kıyaslanmaların yapılmadığı başlıklara, troll başlıklara, ana metni olmayan başlıklara girmeden takılabilir. ama bir süre sonra tanım gerektiren başlıklara rağbet azalacağından soğuyacaklardır eminim.

(bkz: kafa sözlüğe hikaye özelliği gelmesi)

grammy ödüllü florida’lı gitarist, söz yazarı, prodüktör. çocuk yaşlarda adını duyurmayı başarıp, birçok grupla çalmaya başladı. şu an eşi susan tedeschi ile aynı grupta çalmaktadır. wall street journal tarafından “günümüzün en etkileyici slide gitaristi” gibi bir övgüyle bahsedildi kendisinden.

çaldığı gruplar:
(bkz: the allman brothers band)
(bkz: the derek trucks band)
(bkz: tedeschi trucks band)

kendisi tarafından atılmış slide gitar solosu

(bkz: ocağı kapattım mı?)
(bkz: ütünün fişini çektim mi?)
(bkz: üzüm üzüme bakarak karardıysa ilk üzüm nasıl karardı?)
(bkz: dolar ne zaman düşer?)

kendimi italyan mutfağı, fransız mutfağı ve alman mutfağı’nda bir hayli geliştirmiş bulunmaktayım. peder beyin aşçı olmasından ötürü, türk mutfağı’nı az çok biliyorum. ratatouille uzmanlık alanım. öpüyorum.

sabır ve metanet konusu işlenecekse 500t cuk olur.
“eğer bu yolculuğu bitirebilirse, kendisi bilge bir karakter olma şansı yakalayacak. bu görevin koşulları zor ve yıldırıcıdır... her insan yapamazz.”
falan

the wailers grubunun burnin’ adlı albümünün üçüncü şarkısı. back vokalleri, enstrümantal performansı ve bob marley amcamızın mükemmel vokali ile coşan reggae türündeki şarkı.

bir diğer amcamız olan eric clapton kendi tarzıyla yorumlamış, bayağı bir ilgi toplamıştır bu şarkıyla.

bob marley & the wailers
eric clapton (dikkat mükemmel solo içerir!)
bonus warren g

eskiden sözlük olayı benim için; aranan herhangi bir şeyin tecrübeler etkisiyle anlatılan bir takım metinlerden oluşmuş web sitesiydi. 2010-2012 arası süreyi sözlüklerde çokça vakit harcayarak geçirdim. gün içerisinde anlam veremediğin çoğu şeyi, başka insanların görüşüyle okumak çok ayrı bir olaydı. misal bir program izliyorsun televizyondan, o sırada sana çok boş gelen bir unsur yakaladın ve hemen yazdın mevcut arama motoruna; bir bakmışsın başka başka görüşler aynı olay hakkında. sanki bu insanlar ile aynı ortamdaymışsın gibi... çok keyifli geliyordu, anlatamam. sözlük olayına o sıralar çok ısınan ben, okul ve başka nedenlerden dolayı ara verdim. daha sonrada sürekliliği sağlayamadım zaten, nadiren giriyordum bu platformlara. zaten bir süre sonra hesaplarımı unuttum, gerek kalmadığını düşündüm sonra.

2020 senesinin sonunda ise tekrar üye olmadan çokça vakit geçirdiğimi fark edip yılbaşından bir süre sonra bir sözlüğe tekrar üyelik açtım. entryler bayağı bir değişmişti. sanki sadece nick ve profil fotoğrafı kullanarak girebildiğin bir sosyal medya olayına dönmüş gibiydi. ilk izlenimim bu oldu. “aman aman nereye geldik bi’ anda” dedim içimden. başlıklar ayrı bir olay olmuş zaten; şöyle kadın mı? böyle kadın mı?, zengin erkek mi? fakir erkek mi?, kadınların bilmem ne şekilde bilmem ne yapması, erkeklerin şu şekilde şöyle şekil şey yapması vb. şeyler. liste uzar gider böyle. tabii önceden de böyle şeyler mevcuttu.

her sözlüğün içeriği biraz farklı olduğundan her web sitesi ayrı bir gezegen gibiydi. ama şu an neden böyle bir talep var anlamış değilim. anlamaya çalıştıkça da uzaklaşıyorum zaten. asıl mesele başlıkların, entrylerin böyle olması değil; mesele neden bu gibi platformlarda bunun sürekliliğine bu kadar müsaade edilmesi. bunu kafam almıyor.

son olarak enteresan gelen başka bir konu ise; nickaltı başlıklarında, yazarın kendisini değerlendirmek yerine “seviliyosun karşiiim” cümlesiyle aynı ana metni taşıyan entryler girilmesi. bu da benim için en az tommy wiseau’nun the room filminin neden çekildiği sorusu kadar gizemli. bir türlü anlayamıyore.


kısacası, sizde benim gibi sözlük denen bu tür oluşümleğ hakkında gel gitler yaşayıp, kısa aralıklı periyotlar halinde pek çok düşünüyor isenizz toplanmanız gereken başlık belki burası olur. kendinize iyi bakın, iyi günler.

beavis and butthead. şimdi 222 bölüm az mı diyeceksiniz; tabii ki az. böyle mizahı barındıran çok nadir diziler vardır. coğrafyamızdan ötürü bütün bölümleri izleyemedim ama bir zamanlar e2’de yayınlanıyordu. filmler falan acayip sardı derken; saçma sapan eleştiriler dönmeye başladı. neemiş 90’larda sıkışıp kalmış, eskisi kadar ağır mizah yokmuş falan. resmen b** yoluna gitti güzelim dizi. geçen sene geri döneceği hakkında iddaalar okudum. bekliyore.

the king of comedy (film). beş tane bafta adaylığının birini kazanmış olan film.

yaşıyor olmamasına rağmen geçmişte vermiş olduğu cevaplarla, günümüz sorularını yanıtlayabilmiş ve yanıtlayabilecek başkomutan, başöğretmen, halk kahramanı, idol, yazar, devlet adamı ve türkiye cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı.

edit: sadece devlet adamı ve kurucu önder yazmaya yüreğim el vermedi.

bb king ve eric clapton’ın ortak albümü olup 2000 yılında piyasaya sunulmuştur. içerisinde 12 şarkı bulunan bu şaheserde blues türünün neredeyse bütün öğeleri barınmaktadır. blues ile arası olmayan herhangi bir vatandaşın beğenebilme potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum bu albümü. tavsiyem dinlemeniz, dinletmenizdir efendim.

üzerine milyonlarca şehir efsanesi oluşturulmuş diş tedavisidir. olacak arkadaşlar rahat olabilir.

peki kardeşim ben kaçtım, takma kafaya bu arada.

gecenin başladığını resmiyete kavuşturmak için dinlediğim jimi hendrix şarkısıdır. her gün, her gece, hiç şaşmaz. yansıma sesler, agresif olmayan sololar ve hendrix’in ağır ağır gelen vokali. kimileri uyumak üzere yataklarına giderken, uykusu gelmeyen, uyumayı beceremeyen şahsımın marşıdır adeta. böyle şarkılar pek sık gelmez. gelirse böyle yer eder insanın hayatında...

castles made of sand - jimi hendrix