eviren yazar profili

yüzüklerin efendisi üçlemesini türkçeye kazandıran çiğdem erkal ipek tarafından kuyutorman olarak çevrilmiş, bence pek de hoş olmuş rhovanion bölgesinde bulunan fantastik diyar. çiğdem hanım'ın bu tercih hakkındaki yorumu şöyledir:

*

fiyat/performans denkleminin yavaş yavaş dışında kalan spor ürünleri tedarikçisi. co.uk adresindeki ingiltere mağazasında aynı ürüne bakınca aslında yine normal görünüyor (3-5 rast gele karşılaştırma yaptım) ama biz her geçen gün fakirleştiğimiz için, fiyatlar gözüme yüksek görünmeye başladı.

tüketici ses ürünleri departmanı, isviçre merkezli işitme cihazları üreten sonova'ya satılan, şimdiye kadar 3-4 kulaklık modelini kullanmış olduğum marka. kişisel lovemark'larımdan birisi olmakla birlikte, anladığım kadarıyla profesyonel ürünler kendi çatısında kalmaya devam edecek ama profesyonelden kasıtları, stüdyolarda kullanılan kayıt ekipmanları mı yoksa çağrı merkezi vb. kurumlarda çalışanların kullandığı mikrofonlu kulaklıklar mı, o kısmı çözmedim. teoride tanesi 100-150 liraya satılan o uyduruk kulaklık "profesyonel"** tamam ama bugün 15,000 türk lirasına satılan hd 800s kulaklıklar consumer sınıfı mı oluyor yani?

kaynak
bir başka kaynak

geçen ay bu sıralar din ve inanç kisvesi altında goygoy yapmalarının sonucudur. buyrun bakın*
seçim mitingleri yapmalarının sonucudur. buyrun bakın.*

ha aynı şeylerin laciverdi ülkemizde de yapıldığı için bi şey diyemiyorum adamlara. böyle böyle monarşi yanlısı bir elisitst olup çıkacağım sonunda. kitleler geri zekalı çünkü.

norveçli akademisyen ve filozof lars svendsen’in, çeşitli makale ve araştırmalardan yaptığı alıntıların yanısıra, bazı düşünürlerin sözleri eşliğinde yalnızlık ile ilgili düşüncelerini sıraladığı enfes kitap.

kimi zaman çeşitli internet platformlarında yalnız olmak ile tek başına olmak arasındaki farklar tartışılıyor. işte bu kitap ikisi arasındaki ayrımı çok net dile getirmiş. hiç romantizm yapmadan, o iyidir bu kötüdür diye net yargılara varmadan gayet steril bir anlatım dili var. nitekim kitabın sonunda yazar şöyle diyor:



son olarak kitaptan şu alıntıyı bırakıp gideceğim:


bir ara yazarın diğer kitaplarını edinip okuma hevesi de yarattı bende.

2019 çıkışlı soft analog single ve şarkısı. dinlerken insana yolculuk yaptıran, enfes bir şarkı. hani böyle hava hafiften çiselerken, gökyüzü alacakaranlık tonlarında ama henüz tam geceye dönmemişken, virajlı ve tenha bir yolda yapılan bir yolculuğa fon müziği veya kayıp bir nesil için yazılmış bir ağıt gibi.

(bkz: olduramadım)

özlediğim ve aslında bir an önce yeniden başlamak istediğim aktivite. çanakkale'de öğrenci olduğum senelerde bolca yapardım. hatta 3 arkadaş bir araya gelip aslında doğru düzgün tanımadığımız (bizim bölümden bile değil yani) bir akademisyeni de danışmanlığa ikna etmek suretiyle bisiklet topluluğu bile kurmuştuk. gelibolu yarımadası ve şehitlik abidesine giden yollar --her yıl 18 mart yaklaşırken çeşitli belediyelerin otobüs dolusu insan taşıdığı bir güzergahta olduğu için-- kaymak asfalttı ve yılın diğer zamanlarında antrenman için oldukça elverişliydi. trafik yok denilecek kadar az olduğu için günde 50-60 km pedallayıp merkeze döner, yorgunluk biramızı içip dağılırdık.

tabii türkiye şartlarında kimi zaman epey riskli bir aktivite olduğunu da eklemek gerekir.

jim hall'ın da 1975 çıkışlı concierto albümünde icra ettiği aşmış eser. özellikle bu kayıt, benim için bir çeşit goosebumps generator görevi görmekte. şuradan buyursunlar efendim.

ayrıca miles davis baba da üfleyerek hayat vermiştir bu besteye. o kayda ulaşmak için, 1960 tarihli skecthes of spain albümüne kulak vermek gerekir.

dinleyen kişide 21% 'dopamin' artışına sebep olan evrensel hede. ki bu da hemen hemen kokain ile eşdeğer bir etkiymiş. iyi ki var.

kaynak: nature*

nike vaporfly next% ayakkabıları ile devrim yaratan spor ürünleri tedarikçisi.

detayı şu makalede var ama kısaca özet geçmek gerekirse, bu serinin tabanında kullanılan karbonfiber malzemeler yüzünden koşan atlet %* enerji tasarrufu ettiği için rekor kırabiliyor. nitekim 12 ekim 2019'da eliud kipchoge, dünya'da maratonu* 2 saatin altında koşan ilk atlet oldu (derecesi: 1:59:40, viyana).

markanın satış ve kendini konumlandırma stratejisine dair merakınız varsa şu videoyu izlemenizi tavsiye ederim.

polyesterden mamul tüylü kumaş türünün halk arasında kabul gören adı. esasında buna ecnebiler fleece der*. ancak bu kumaşı ilk keşfeden firmanın adı polartec ile özdeşleştirilmiştir ülkemizde.

şunu demek istiyorum, yarın bi' gün yurt dışına giderseniz, bir mağazaya girip "pardon, kendime polar bakıyordum" derseniz, polar marka sporcu saatlerini veya bir ihtimal pelüş kutup ayısı falan getirirler önünüze.

“naïve“ şeklinde yazılanı, 1997 yılında kurulmuş paris merkezli bir plak şirketi*dir. klasik müzik kayıtları genelde çok iyidir. fazıl say'ın bazı albümleri de bu şirketten çıkmıştır.

hayatını bilim-kurgu romanları yazarak geçirmiş biri olmasına rağmen 1969'de apollo 11'in ay'a inmesi görevini maliyet kisvesi altında eleştidiğini duyduğumda epey şaşırmama sebep olmuş yazar. sever sayarım, orası ayrı.

efsanevi the doors parçalarından biri. morrison hotel albümünün 50. yıldönümü şerefine çıkan deluxe edition kopyasına bonus materyal olarak albümdeki parçaların "başarısız"* kayırlarını da eklemişler. kayda girmeden önceki konuşmalar, kayıt sırasında morrison reisin doğaçlamaya bağlaması falan, özellikle de stüdyodaki o diyalogları dinleyince insan ufaktan bir zaman yolculuğu yapıyormuş hissine kapılmıyor değil hani.

vay be, aldous huxley'nin doktor gözetiminde 400 mg meskalin almasından, 2021 ilkbaharında türkiye'nin bir yerlerinde birinin bu satırları yazmasına uzanana bir zaman...
neyse. take 8: we're goin' to the roadhose

iyidir kötüdür, kendisi hakkında derinlemesine bilgi sahibi değilim ama twitter'da denk geldikçe profili acayip itici bulduğum tanınmış kişi. yazar mı, düşünür mü, tarihçi mi neci; hadi ben bilmiyorum ama görünüşe göre kendisi de bilmiyor. adresine giriyorsun, kişinin kendisini tanıtması için ayrılmış kısımda* aldığı ödüller yazıyor. abi bana ne bunlardan, velev ki ben senin profini ilk defa görüyorum. kimmiş ki bu eleman, neden bu kadar takipçisi var diye merak edip bakıyorum ve sonuç: aldığı ödüller! ha, flu tv'deki yayınlarını yine de ilgiyle dinlerim çünkü en azından canikligil ile attıkları kahkahalar bana samimi geliyor.

bir an önce hd, hatta olmuşken 4k olarak restore edilmesi gereken kült film. yapın bunu, izlenmeyen bir dünya yeşilçam filmi orada burada hd olarak fink atıyor, kimse bu filme el atmıyor... lan youtube'a koysanız 2 ayda reklam parasından çıkar zaten masrafı. yayın hakları kimin elindeyse daha fazla vakit kaybetmesin istiyorum. tabii 35mm orijinal makaralar duruyor mu o da şüpheli.

hayat tarzına müdahele, kişisel hak ve özgürlüklere engeldir. covid-19'la mücadeleyle alakasız olduğu kadar hukuksuz da bir karardır.