fakabasmasa yazar profili

yıllar sonra dönen baba yoktur. onu kaçırmayı başaran bir ana vardır.

bi ara bunu google yazınca “terrorist truck” diye çıkıyordu.

almanya’ya gitmek isteyen doktorların hiç sevmediği ve mecbur kalmadıkça bulaşmayacağı almanya şehri.

çok bozdu. tadında bitmesi gerekirken yapmadılar. konu değişik, ilginç diye uzattıkça uzattılar. sadece fragmanları izlemem yetiyor.

yarın sabah 7 de işe gitmen gerektiği halde gece 4e kadar bağımlı olduğun için oyun oynamışsındır. o an bir pişmanlık gelir tüm vücuduna yayılır ve tam o anda aydınlanır, pişman olur ve bir daha asla yapmayacağını özümsersin içinde. 2-3 dakika gibi kısa sürelidir ama vücutta serotinin, dopamin ve endorfin yüksek seviye olduğu için sana birkaç saat gibi gelir. sabah uyanıp işine devam ederken de o aydınlanmanın etkisindesindir gün boyu. böyle işte…. haa birgün sonra değişiklik falan olur zannetmeyin. yine 4 e kadar oyun yine kısa süreli anlık bir aydınlanma ve pişmanlık yine iş yine gece falan filan…

sadece iki savaşta (çanakkale:250 bin ve sarıkamış:90bin) 350bine yakın gencini, okumuşunu şehit veren bir coğrafyanın/ülkenin/oluşumun düzelmesini, ayağa kalkmasını veya kalkınmasını beklemek saflıktır bana göre. diğer savaşları saymıyorum. savaşları asla kazanmadık aslında hep kaybettik. o an yaşasakta 150-200 yılımız direk öldü. en acısı adamlar zaten bunun için yaptı bu savaşları.

beyinsel bir olay yani sevginiz karşılıksız kaldığı için acı çekiyorsunuz aslımda. sevginizi ileticek başka birşey bulun sorun çözülsün.

bence rusya ile anlaşacak zarf atıyor. şöyle rusya ukraine yi bu da kanadayı alacak. zaten ukraynaya silah vermemesi yeterli olur bu durum için.

eline telefon alanın dedektif kesildiği …. ülkesinde olan bir olay. sorduğu sorunun neresi yanlış anlamadım? birkaç stent çeşidi var ve arada bayağı fiyat farkları var. stenti taktıktan sonra mı sorsaydı? standart olarak işlem öncesi hasta veya hasta yakınlarına bu soru sorulur. stent takılan her hasta ve hasta yakını bunu bilir. ilk defa olan ya da olmaması gereken bir olay değil. ayrıca adama ilk müdahalesi belli ki yapılmış. az sonra da işleme alınacak demektir bu. anlamak istemeyen cahiller için ilk müdahale: oksijen, kan sulandırıcı ve damar genişletici ilaç tedavisi. dediğim gibi ilk müdahale sonrası hastalar işleme alınır. tüm dünyada böyle sayın tımarhane vatandaşları. adam parayı bulamadığı için tedavi aksatılmış ya da yapılmamış gibi bir durum sergileniyor.

edit: o muhasebeci hanımefendi de orada asgari ücret ile, günde 12 saat, yılda sadece 1 hafta izin ile, cumartesi dahil çalıştığı hergün makyaj yapmak ve bakımlı olmak zorunda olarak çalışan sömürülen bir hanımefendi sevgili kominist kardeşlerim. hastane kadının değil. veya kadın buzlu sütünü havuz kenarında içerken havuzdan çıkıp adama bu soruyu sormadı. fiyat farkını çoğu vekilin sahibi olduğu özel hastane ümüğünü sıkırak alır o kadından. bu son ulti sonrası parçalanmış bir halde dağılabilirsiniz artık.

normal durumunda onu o halde olmaya zorlayan ne ise onun ortadan kalkması . örneğin fakir tutumlu olmaya çalışan bir adamın kişiliği parayı bulunca ortaya çıkar. hala tutumlu ise evet kişiliği odur ama cimri ya da savurgan olmuş ise “fakirlik” onun kişiliğinin ortaya çıkmasını engelleyen bir durumdur. benim bir akraba var; adam cimri yani evi yok ama alacağı ikinci bir ev için para biriktiriyor. şaka değil evi yok kışın soğukta doğalgazsız oturuyor ama bundan sonra edineceği ev için değil daha sonraki ev için para biriktiriyor. bu adam zenginde olsa cimridir fakir de olsa. yani siz gidip buna para akıtsanız yine de cimriliği asla ama asla ortadan kalkmayacaktır çünkü kişiliği bu.

omad (one meal a day) i hergün yaparsanız sağlıksız bir kilo verme ile kendinizi taçlandırabilirsiniz.

birlik öyle slogan ya da afişlerle olmaz/olamaz/olmayacakta. sorunun kökenine inmemiz lazım. bence zıvanadan çıkmış hiçbir şekilde dizginlenemeyen bir toplumu sadece iki şey hizaya sokmaya vesile olabilir; açlık ve/ vaya savaş. toplumların çoğunda böyle oldu geçmişte. bu tedavinin reçetesidir. tabiki nadir de olsa istisnalar kaçınılmazdır.

sigaranın hamallığını yapmayın. birazcık paranız varsa pipoya başlayın. kendiniz en iyi arkadaşınız olacaktır kısa zamanda. fransızların yaptığı gibi pipo içerken kendiniz ile o kadar derin düşüncelere dalacaksınız ki kimsenin sizi rahatsız edip sohbetinizi böşmesine müsaade etmeyeceksiniz.
sigara içerken kendinize “incinmişsin” bile diyemezsiniz. çok kısa sürüyor; sohbet yok, tütün tadı yok. kısaca tırt.

amerikada bir üniversitede

müslümün “küskünüm” adlı parçasını dinledikten sonra insanın kendisine sorduğu soru. ya da “küskünüm” şarkısı dinleyene kendi kendine “beni neden sevmedin” diye sordurtan şarkıdır.

yok birini sevmişsin, yok ona sormuşsun, yok cevabı önemsizmiş falan hikaye bunlar. soruyu kendine sordurtacak bir hayatın varsa işte o zaman problem büyük demektir. sevgili mevgili hikaye…

ilk giri 2021 de yapılmış. o zaman ki halinden çok farklı şimdi. eski tadı yok ve insanları premium almaya zorluyor.

allah rahmet eylesin. “sabahçı kahvesi” hariç hiçbir şarkısı bana hitap etmiyordu. yani bende pek yeri yoktur. ama müslümün “dinleyin geceler” i öyle mi!? bana göre “sabahçı kahvesi” de dahil bütün şarkılarına bedel.

şunu söylemeden edemeyeceğim. daha önce müslümün bu parçasını hiç dinlememiş olan varsa asla dinlemesin. vebali kendine…

okuyamıyorum. okuyamadığımı bildiğim halde içimden denemek bile gelmiyor. o derece “şiir kitabı sevme” geni yok bende. bir yerde görmüştüm. adamın biri sevdiği kadına atfen şiir kitabı yazmış. kadın yıllar sonra tuğla kalınlığında olan kitabı eline aldığında yüzü her iki dudağı aşağı gelecek şekilde bir ifadeye bürünmüştü. yani “ne kadar malsın ki benim gibi şiirden zerre miktar anlamayan kalasa böyle hiç hak etmediğim tuğla gibi kitap yazmışsın. malım oğlum ben malım” demek istiyordu. ben yine iyim tek tük okuyabiliyorum çok şükür.

ucuza dondurma. ankarada topu 5tl iken istanbulda 40 tl idi. 8 katı nedir ya. sanki kıta değiştiriyoruz.

cheesecake ve yanındaki filtre kahve