'anne' kelimesinin bir evlat için ne anlama geldiğini birkaç sayfada, en iyi ve en farklı şekilde ifade edebilen usta bir sanatçıdır. ilk cümleleriyle iç ısıtan, son cümlesiyle de buz kesen bir hikayenin yazarıdır.
*stefan zweig 'ın tüm kitapları diyebilirim. okunması kolay, farklı konular içeren ve halen güncelliğini koruyan hikayeleri vardır.
*john steinbeck' in "inci" ve "fareler ve insanlar" kitapları,
*tolstoy' un "insan ne ile yaşar" kitabı,
*peyami safa' nın "dokuzuncu hariciye koğuşu",
*necip fazıl kısakürek' in "reis bey" adlı tiyatro eseri. 'merhamet' i hiç böyle okumadığınıza eminim.
kırmızı pazartesi, ilk cümlesinden bildiğiniz bir cinayetin gerçekleşme sürecini soğukkanlı bir şekilde anlatan kitaptır.
kitap beni dehşete düşürmeyi başardı, okurken çok fazla rahatsız oldum. insanların işleneceğini bildikleri bir cinayete karşı tutumları, yargılamaları, duyarsızlıkları o kadar korkutucu ki sizi ahlaki değerleri, toplumun sürü psikolojisini sorgulamaya itiyor.
ama değinmem gereken bir nokta var ki o da alışılmadık karakter isimleri. yazarın ve olayın geçtiği yerin kültürünün, alışagelmiş olduğumuz kültürden (genel olarak okuduğumuz kitaplarda kullanılan ingilizce isimlerden bahsediyorum) farklı olması doğal olarak isimlere de yansımış. bu durum tabi ki okuma sürecine de etki ediyor. hikayeye girmekte, olay örgüsünü anlamakta beni çok zorladı. ama zamanla alıştığınız bu durum, yazarın sürükleyici anlatımıyla ilerleyen sayfalarda ortadan kalkıyor diyebilirim.
"onlar kusursuz kızlar, " dediğini duyardım sık sık. "her erkek onlarla mutlu olur çünkü acı çekmek için yetiştirilmişler."
... bu kadar büyük bir üzüntünün ancak daha büyük utançları örtbas etmek için gösterilebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum.
▫️... içimizden hiçbiri kaderin onun için seçtiği yerin ve görevin neler olduğunu kesin olarak bilmeden hayatını sürdüremezdi.
sabahattin ali'nin tüm hünerlerini gösterdiği, kesinlikle okunması gereken harika bir eserdir.
kitapta kurgunun içinde anlatılan baba-oğul ilişkisi, akraba sorunsalı, karı-koca ilişkisi, erkeklere ve kadınlara yönelik yapılan tespitler yazarın kullandığı mükemmel bir gözlem gücünün ürünüdür.
gustave flaubert 'in bir röportajında "madam bovary benim." dedirtecek kadar bir karakteri içselleştirmesi gibi sabahattin ali' de maria puder nam-ı diğer kürk mantolu madonna'yı erkeklere objektif bir şekilde, bir kadın gözüyle bakacak kadar benimsemiştir.
yaşamak için neler gerekir? neler olmadan yaşayamazsınız? neyin yokluğunun yarattığı boşluğu dolduramazsınız?
seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında seviyorum.
içimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı.
içimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.
altı kitaptan oluşan "dune serisi" nin yedinci kitabını yazamadan vefat etmiştir. ama seri tam olarak bitmiş diyemeyeceğimiz haliyle bile popülerliğini koruyan, bilimkurgunun en temel eserlerinden biridir. ana karakteri bir gezegen olan serinin yazarıdır da diyebiliriz.
modern bilimkurgunun ilk eseri sayılan, mary shelley tarafından yazılan bir kitaptır.
anlatım tarzı ve kullanılan dil hiç zorlayıcı değil. ancak yine de sıkça yapılan doğa betimlemeleri (hatta bazen birkaç bölüm komple doğa betimlemelerinden oluşuyor) biraz sıkıcı gelebilir. bilindik bir hikayeyi anlattığını düşündüğüm bu kitap, aslında temelde yanlış bildiğim birkaç detayı içeriyor.
frankenstein aslında canavarı oluşturan doktorun soy ismi, canavara özel olarak bir isim verilmemiş. ve canavarın oluşum sürecinden açıkça bahsedilmiyor yani yıldırımlık bir olay yok
frankenstein şahsen benim hiç tahmin etmediğim bir kurguyu ve alt metni barındırıyordu. eleştirdiği, günümüzde geçerliliğini koruyan önyargı, topluma karşı yabancılaşma, toplum tarafından yalnızlaştırılma problemlerini 'canavar' gözüyle anlatıyor. frankenstein ve canavar sizi ikilemde bırakan iyi-kötü ve doğru-yanlış gibi kavramları sorgulatan iki karakter. okumanızı tavsiye ederim.
bir insanın nasıl olup da bir başkasını öldürebilecek kadar ileri gideceğini, kanunlara ve devletlere niye ihtiyaç duyulduğunu aklım almadı uzun bir süre...
ah, victor, ah! yalan gerçeğe böylesine benzerse kim gerçek mutluluğa yürekten inanabilir ki?
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.