roman / edebiyat
8.9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

gabriel garcia marquez tarafından yazılan, kitabın başında sonunu anlatmasına rağmen okunmaya değer kılan bir akıcılıkla, o merak ögesini en güzel şekilde yansıtmış bize.

biraz da spoilerle anlatacak olursam eğer;

işleneceğinin herkesce bilindiği halde kimsenin bir şey yapmadığı küçük bir kasabada insanların basiretlerinin nasıl bağlandığını, başından sonu belli olan bir susuşun cinayetini soğukkanlılıkla anlatmış bize marquez. santiago nasar'ın ölüme gidişini diğer karakterlerle beraber resmen yaşadım.. ve sürekli uyarmak geldi, çaresiz kaldım, susmasınlar istedim,bitmesin istedim.
bir solukta okunacak muhteşem kitaplardan bir tanesi.

ve joker'in bir repliğini anımsattı bana marquez;

"her şey bir plana göre gittiğinde kimse paniklemiyor. plan korkunç olsa bile..."
devamını gör...
gabriel garcia marquez tarafından yazılan ince bir kitap.

türk edebiyatımızda yaşar kemal'in yazdığı yılanı öldürseler romanına çok benzemektedir fakat ikisi de özgün ve farklı bakış açısıyla anlatılmıştır.

''suçu toplum hazırlar, suçlu işler'' bakışıyla yazılmıştır. yazar bize daha kitabın başında, ana karakterin öleceği bilgisini vermiştir. biz bunu bile bile okumaya başlar ve devam ederiz, tıpkı toplumun o kişinin pazartesi günü öldürüleceğini bile bile bu olayın önüne geçmemesi gibi.

gabriel burada kitle psikolojisine, rüyalara (freud, rüyaları bilinçdışı ile ilişkilendirir), toplum baskısına ve namus kavramına vurgu yapar. rüyasında beyaz renkte çiçek gören nasar, beyaz kıyafetler içerisinde öldürülür.

namus demişken, cinayetin sırf namus başlığı altında yargısız infaz yapılarak toplum baskısı ve aynı şekilde vurdumduymazlığı eşliğinde işlendiği tahmin edilebilir. hiçbir sorgulama, kanıt olmadan. zaten öldüren kardeşler sırf baskıdan dolayı bunu her yere duyururlar, nasar'ı öldüreceklerini yani. herkesin yanında anlatmalarına ragmen onlara kimse engel olmaz. belki de her yere duyurmalarının sebebi sinirden değil de birilerinin onları durdurmasını istemeleridir, kim bilir.
devamını gör...
kırmızı pazartesi bir toplum eleştirisidir. vicario kardeşlerin her yerde santiago nasar'ı öldüreceklerini söylemelerinin nedeni aslında öldürmek istememelerindendir. onlar, birilerinin kendilerini durdurmasını isterler ama ne yazık ki bana dokunmayan yılan bir yaşasıncılar ve herkes duydu zaten, birileri benden önce söylemiştirciler yüzünden belki de santiago dahil olmadığı bir namus davası yüzünden öldürülmüştür.
devamını gör...
toplumun iki yüzlülüğünü , sorunlara sırt çevirip görmezden gelerek yaşayan dilsiz ve sağır kokuşmuş toplumun insanlarını kısacık da olsa bize gösteren okurun gözüne sokan eserin adı.
devamını gör...
gabriel garcía márquez'in çocukluk yıllarında yaşadığı bir kasabada meydana gelen, herkesin bu cinayetin işleneceğini bildiği ama hiç kimsenin de engel olmak için hiçbir şey yapmadığı farklı bir namus cinayetini konu edindiği romanıdır.
devamını gör...
orijinal adı ‘ilan edilmiş ölümün kronolojiği’ olan bu kitap dilimize kırmızı pazartesi olarak çevrilen gabriel garcia marquez’in nobel ödüllü romanıdır.
kırmızı pazartesi, sıradan bir gün değil, işleneceğini herkesin bildiği ama önlemek için kimsenin bir şey yapmadığı bir cinayetin öyküsüdür. klasik cinayet romanlarından farkı, biz ilk sayfadan itibaren öleni ve öldüreni biliyoruz. sevgili yazarımız okuruna en büyük spoilerı veriyor ama bu kitabın gizeminden hiçbir şey azaltmadığı gibi kat ve kat arttırıyor. sevgili marquez en sevdiği kitabının bu olduğunu söylemiş, kendisinin üç eserini okuyan biri olarak ona katılıyorum.
devamını gör...
ortalama bir roman. evet kırmızı pazartesinde ölen aslında insanlığın kendisi ve ben verilen mesajı da gayet iyi aldım ama kitabın olmamışlığının sebebi, bir yığın karakterle röportaj şeklinde yazılmış olması. yazar bu iki unsurdan imtina etseydi o zaman ben de abartıldığı gibi bir şaheser olduğu konusunda çoğunluk ile hemfikir olurdum.
devamını gör...
leziz, kolay okunabilecek bir kitap.

işleneceği herkes tarafından bilinen bir cinayetin, toplumun korkusu ve susmasından dolayı nasıl işlendiğini anlatan kitap. toplum cinayeti işlemek bile istemeyen ikizlere bütün kapıları açıyor. ikizlerinde cinayeti işlemekten başka çaresi kalmıyor desek yeterli. özellikle son sayfalarda, ölmeye yakın santiago nasar'ın

"beni öldürdüler hala" sözü beni birkaç gün kötü kötü yapmıştır.
devamını gör...
kitabın orjinal adı cronica de una muerte anunciada'dır. yukarıda yazılanlar gibi kitabın adı, ilk cümlesi zaten spoilerdır. şu entryimdeki #503459 düşüncülerim bu kitabı okuduktan sonra başlamıştı.

bir de orijinal adını söylemek çok zevkli.
devamını gör...
evet kitabın en başında ne olacağı belli ama sosyolojik olarak bakarsanız her şeyin farkında olan bir de insanlar var orada. biri bir şey yapsa son değişecek ama kimse bir şey yapmıyor. severek ve bir solukta okuduğum kitap.
devamını gör...
okurken ''toplum eleştirisi yapan normal bir roman'' hissi verirken gecesinde uyutmayan, zaman geçtikçe içime oturan roman. kitabın başından beri bildiğimiz bir cinayete kimsenin müdahale etmemesini odağına alarak, toplumu tabulardan ahlak anlayışına birçok açıdan inceliyor. ayrıca bana güney amerika da olsa toplumların bazı özelliklerinin nasıl coğrafyadan bağımsız olduğunu göstermiştir.
devamını gör...
akıcı bir roman olmakla birlikte sonuna varana dek kurdeşen döktüğüm roman olmuştur kendisi. kitabın içine dalıp karakterleri yakasından tutarak kuvvetle sarsmak gelmişti içimden. sanırım marquez bu nedenle sağlam bir yazar.

bazı anlatıların insanı rahatsız etmesi gerek.
devamını gör...
kırmızı pazartesi, ilk cümlesinden bildiğiniz bir cinayetin gerçekleşme sürecini soğukkanlı bir şekilde anlatan kitaptır.

kitap beni dehşete düşürmeyi başardı, okurken çok fazla rahatsız oldum. insanların işleneceğini bildikleri bir cinayete karşı tutumları, yargılamaları, duyarsızlıkları o kadar korkutucu ki sizi ahlaki değerleri, toplumun sürü psikolojisini sorgulamaya itiyor.

ama değinmem gereken bir nokta var ki o da alışılmadık karakter isimleri. yazarın ve olayın geçtiği yerin kültürünün, alışagelmiş olduğumuz kültürden (genel olarak okuduğumuz kitaplarda kullanılan ingilizce isimlerden bahsediyorum) farklı olması doğal olarak isimlere de yansımış. bu durum tabi ki okuma sürecine de etki ediyor. hikayeye girmekte, olay örgüsünü anlamakta beni çok zorladı. ama zamanla alıştığınız bu durum, yazarın sürükleyici anlatımıyla ilerleyen sayfalarda ortadan kalkıyor diyebilirim.


"onlar kusursuz kızlar, " dediğini duyardım sık sık. "her erkek onlarla mutlu olur çünkü acı çekmek için yetiştirilmişler."



... bu kadar büyük bir üzüntünün ancak daha büyük utançları örtbas etmek için gösterilebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum.
▫️... içimizden hiçbiri kaderin onun için seçtiği yerin ve görevin neler olduğunu kesin olarak bilmeden hayatını sürdüremezdi.
devamını gör...
bize lise edebiyat dersinde durum hikayesi denen bir şey öğretmişlerdi. şahsımca bu kitap da, hatta marquez'in çoğu kitabı da, bu tanıma uyuyor.
nedir peki durum hikayesi?
efendim durum hikayesinde belli bir zaman aralığı vardır ve bu zaman aralığı genellikle fazlasıyla ayrıntılı anlatılır. bu anlatım biçimi giriş gelişme sonuç içermez. sıklıkla olayın gerçekleşeceği önceden bellidir. çehov tarzı hikaye de denir.
peki marquez'in kitapları bu tanıma nasıl uyuyor?
marquez'in kitaplarında genelde vurgu olaylar üzerinde değil. hatta kitabı bitirip 'bu ne ya hiçbir şey olmadı' derken bulabilirsiniz kendinizi. çünkü gerçekten de çok bir şey olmuyor. kısa bir zaman aralığı alınıyor ve o zaman aralığında olan olayın tüm ayrıntıları, ama tüm ayrıntıları anlatılıyor. buna o sırada yoldan geçen kadının eski kocasının ölümü falan da dahil.
o yüzden her insanın hoşuna gitmeyebilir ama ben marquez'in kitaplarını seviyorum. mahalle dedikodusu dinlermiş gibi bir keyif veriyor bana. rahatlamak için okunabilir.
devamını gör...
sonu başından belli bir kitap kendini nasıl bu kadar heyecanla okutur, hala bilmiyorum. marquez yaşadığı bir olaydan esinlenerek yazmış bu eseri. edebiyat hakikaten muhteşem bir şey.

kardeşler santiago' yu öldürene kadar her gördüklerine söylüyorlar onu aradıklarını. ben bunu kardeşlerin aslında durdurulmayı istedikleri şeklinde yorumluyorum. kitabın başlarındaki tavşanın karnını deşildiği ve santiago'nun öldürüldüğü sahne o kadar sahici ki sanki o kısımları okurken burnuma koku geliyor.
devamını gör...
kitap herkes tarafından işleneceği bilinen bir cinayeti konu ediniyor. aslında kitabın konusu kaliteli ancak yazarın bazı noktalarda kısa kesmesi detaylı bir açıklama, göz gezdirme hakkı tanımaması bende kitabın birçok noktadan yarım kaldığı hissini uyandırdı. olayların akışı basitçe anlatılıp geçilmeye çalışılmasa ve asıl detaylandırılması gereken yerler öylece yarım bırakılmasaydı daha iyi bir kitap deyip, iz bıraktığını söyleyebilirdim.
devamını gör...
bir solukta okunan kitap denince aklıma gelen ilk kitap. her şeyi bildiğimiz halde, soluksuz bir şekilde devam etme ihtiyacı hissettirmesi en büyük başarısı. çevirisinde bile duyulan dil kabiliyeti bunun en büyük etkenlerinden sanırım.
devamını gör...
gabriel garcia marquez'in çok sevdiğim kitabı. bir cinayet ve bu cinayete ses çıkarmayan hatta teşvik eden bir toplum. "namus" cinayeti ve buna dinin toplumun bakış açısını sosyolojik olarak çok derinlemesine ele almış marquez bu ölümsüz eserinde.
devamını gör...
ünlü yazar gabriel garcia marquez yada ispanyolların deyişiyle gabo nun çok ses getirmiş, tartışılmış eseridir. kasabada bir cinayet olacaktır ve herkes bunun farkındadır ancak kimse kendilerine birşey olmasın diye olaya karışmamaktadır. ikiz kardeşler ablalarının bakire olmadığını öğrenince onu babasının evine geri yollayan kasabanın yüksek sınıf ailelerinden birine mensup bir oğlanı bıçaklayarak öldürürler. kitapta bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle geçinen insanları ağır bir şekilde eleştirmaktedir.
can yayınlarından çıkan baskısı gerçekten güzel.
(bkz: gabriel garcia marquez)
devamını gör...
kolombiya ve dünya edebiyatının güçlü kalemlerinden gabriel garcia marquez tarafından yazılan ve 1981 yılında yayınlanan yedinci romanının ismi. herkesin işleneceğinden haberinin olduğu ve kimsenin engel olmak için kılını kıpırdatmadığı namus cinayetini konu edinir. 1982 yılında nobel ödülü kazanmış bir romandır.
olay örgüsü ve karakterleri ile ön plana çıkan kitap, pek çok kişi tarafından okunması için tavsiye edilmektedir. o sebeple de internette hakkında devamlı araştırma yapılan bir eserdir.
yazar, bu kitabı çocukluğunda kasabada işlenen bir cinayetten yola çıkarak yazmıştır. kitabın kahramanı santiago nasar'ın öldürüleceğini, aslında kimin öldürüleceğini, ne zaman ve nasıl öldürüleceğini, daha en başından okuyanlar bilir. kitapta sırlı ve sürprizli bir konu değildir, çünkü öldürülecek olan kişi bellidir. üstelik kimse buna mani olmamakta ve herkes cinayeti seyretmektedir. yani tabiri caizse cinayete iştirak, bir katılım süreci yaşanmaktadır. yani katil tek ve yalnız hareket etmiyor. maktulün katili bir kişiden de fazla.
yazarın ününe ün katan dünya edebiyatına mal olmuş bu romanı 1987 yılında yönetmen francesco rosi tarafından da sinemaya uyarlanmıştır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kırmızı pazartesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim