lisede bir sevgilim vardı. cok sevdiğim bir kokusu vardı. bilirsiniz ilk aşk, hormonlar... sonra ayrıldık ve seneler geçti. hala yolda yürürken bu kokuyu duyduğumda onu görme umuduyla etrafa bakinirim. işte bu müptelası olunan bir kokudur. ilk aşk kokusu...
önemli olmayan bir kavram, zira asıl önemli olan alım gücü ya da alamama güçsüzlüğü. he bir de şey var 'kimse aç değil bu memlekette, abartmayın' diyen zihniyet...
çocukluktan gelen bir sevgi eksikliğinin yarattığı travma. tabiri caizse boşta kalmamak, sevgi boşluğuna düşmemek için bilerek ya da bilmeyerek kendini garantiye alma hissi.
eğri oturup doğru konuşalım; hayatından memnun olmayan insanların, 'ben mutsuzsam herkes mutsuz olsun' mantığıyla, o karanlık ve fesfesat düşüncelerini, sanki başkasının umurundaymis gibi, karşısındakinin damarlarına kulak aracılığıyla zerk etmesi
yeni bir streç film kesme aparatı var, 'aman ya ona ne para vercem makasla bıçakla keserim' diyip, fuzuli masraflar arasına koyduğum için, hiç düzgün kesemedigim strec filmin ucunu hep rahatlıkla bulurum
aslında, bir yıldız kaysın da dilek tutayım ümidiyle geceye bakarken, tüm yıldızlardan farklı ve bütün ihtişamıyla yalnızlığına bürünmüş ayı fark etmek...
bu süreçte yapılacak 3 net şey, ya yeni birini bulmak ya da partnerinin yeni birini bulmasını beklemek... 2 si de bana yakışmıyor derseniz hiç ilişkiye başlamamak da bir seçenek.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.