1.
Celaliyim, celalisin, celali.
son tanımları
3.
yılbaşı gecesi sözlükte tanım giren yazar
kuduz bir köpek kadar yalnız olan yazardır.
devamını gör...
4.
antonio gramsci
bugün yılbaşı olmasından ötürü kendisini çok sevdiğim bir yazısıyla yeniden anıyorum.
yılbaşından nefret ediyorum
her sabah, göğün kasvetli örtüsünün altında uyandığımda, bunun benim için yılbaşı günü olduğunu anlarım.
muntazam bakiyesi, ödenmemiş borçları ve yeni yönetim bütçesiyle hayatı ve insan ruhunu ticari bir kaygıya dönüştüren sabit vadeli hesaplar gibi kapanan yılbaşlarından nefret ediyorum. hayatın ve ruhun sürekliliğini yitirmemize neden oluyorlar. kendinizi bu yıl ile sonraki arasında bir mola olduğunu veya yeni bir tarihin başladığını düşünürken buluyorsunuz; kararlar alıyorsunuz ve kararsızlığınızdan pişman oluyorsunuz, falan filan. böyle günlerin derdi çoğunlukla budur.
kronolojinin tarihin belkemiği olduğunu söylerler. tamam. ama her iyi insanın aklına takılıp kalan, tarihe kötü oyunlar oynamış dört veya beş önemli günün olduğunu da kabul etmeliyiz. bunlar da yıldönümleridir. roma tarihinin, ortaçağın veya modern çağın yıldönümleri.
bir de öylesine istilacı ve taşlaştırıcı hale gelmişlerdir ki, bazen kendimizi italya’da hayatın 752’de başladığını ve 1490 veya 1492’nin insanlığın üzerinden atladığı, birdenbire kendini yeni bir dünyada bulduğu, yeni bir hayata başladığı dağlar gibi olduğunu düşünürken buluruz. sinemadayken filmin koptuğu ve baş döndürücü bir ışığın belirdiği fasıladaki gibi, bu günler de beklenmedik kesintiler olmaksızın tarihin aynı temel değişmez çizgi üzerinde geliştiğini görmemizi önleyen bir engele, bir korkuluk duvarına dönüşür
yılbaşından bu yüzden nefret ediyorum. her sabahın benim için yılbaşı olmasını istiyorum. ben her gün kendimle hesaplaşmak ve her gün kendimi yenilemek istiyorum. hiçbir gün dinlenmeye ayrılmaz. hayatın yoğunluğundan sarhoş düştüğümde veya yeniden zindelik kazanmak için hayvaniliğe dalıvermek istediğimde ne zaman duracağımı kendim belirlerim.
ruhani bir fırsatçılık değil. hayatımın her saatinin, geçmiştekilere bağlı olsalar da, yeni olmasını istiyorum. zoraki ortak ritimleriyle, hiçbir kutlamayı umurumda olmayan yabancılarla paylaşmayacağım. dedelerimizin dedesi filan kutladığı için bizim de kutlamaya yanıp tutuşmamız gerekmiyor. bu, mide bulandırıcı.
sosyalizmi bu nedenle bekliyorum. çünkü ruhumuzda hiçbir karşılığı olmayan tüm bu yıldönümlerini çöpe atacak, başkalarını uyduracaksa da hiç değilse ahmak atalarımızdan kayıtsız şartsız aldığımız günlerin aksine bize ait günler olacak.
yılbaşından nefret ediyorum
her sabah, göğün kasvetli örtüsünün altında uyandığımda, bunun benim için yılbaşı günü olduğunu anlarım.
muntazam bakiyesi, ödenmemiş borçları ve yeni yönetim bütçesiyle hayatı ve insan ruhunu ticari bir kaygıya dönüştüren sabit vadeli hesaplar gibi kapanan yılbaşlarından nefret ediyorum. hayatın ve ruhun sürekliliğini yitirmemize neden oluyorlar. kendinizi bu yıl ile sonraki arasında bir mola olduğunu veya yeni bir tarihin başladığını düşünürken buluyorsunuz; kararlar alıyorsunuz ve kararsızlığınızdan pişman oluyorsunuz, falan filan. böyle günlerin derdi çoğunlukla budur.
kronolojinin tarihin belkemiği olduğunu söylerler. tamam. ama her iyi insanın aklına takılıp kalan, tarihe kötü oyunlar oynamış dört veya beş önemli günün olduğunu da kabul etmeliyiz. bunlar da yıldönümleridir. roma tarihinin, ortaçağın veya modern çağın yıldönümleri.
bir de öylesine istilacı ve taşlaştırıcı hale gelmişlerdir ki, bazen kendimizi italya’da hayatın 752’de başladığını ve 1490 veya 1492’nin insanlığın üzerinden atladığı, birdenbire kendini yeni bir dünyada bulduğu, yeni bir hayata başladığı dağlar gibi olduğunu düşünürken buluruz. sinemadayken filmin koptuğu ve baş döndürücü bir ışığın belirdiği fasıladaki gibi, bu günler de beklenmedik kesintiler olmaksızın tarihin aynı temel değişmez çizgi üzerinde geliştiğini görmemizi önleyen bir engele, bir korkuluk duvarına dönüşür
yılbaşından bu yüzden nefret ediyorum. her sabahın benim için yılbaşı olmasını istiyorum. ben her gün kendimle hesaplaşmak ve her gün kendimi yenilemek istiyorum. hiçbir gün dinlenmeye ayrılmaz. hayatın yoğunluğundan sarhoş düştüğümde veya yeniden zindelik kazanmak için hayvaniliğe dalıvermek istediğimde ne zaman duracağımı kendim belirlerim.
ruhani bir fırsatçılık değil. hayatımın her saatinin, geçmiştekilere bağlı olsalar da, yeni olmasını istiyorum. zoraki ortak ritimleriyle, hiçbir kutlamayı umurumda olmayan yabancılarla paylaşmayacağım. dedelerimizin dedesi filan kutladığı için bizim de kutlamaya yanıp tutuşmamız gerekmiyor. bu, mide bulandırıcı.
sosyalizmi bu nedenle bekliyorum. çünkü ruhumuzda hiçbir karşılığı olmayan tüm bu yıldönümlerini çöpe atacak, başkalarını uyduracaksa da hiç değilse ahmak atalarımızdan kayıtsız şartsız aldığımız günlerin aksine bize ait günler olacak.
devamını gör...
6.
güne bir alıntı bırak
işine geldiğinde şeytan da kutsal kitap'tan örnekler verebilir.
william shakespeare
william shakespeare
devamını gör...
7.
istanbul
1960'lı yılların istanbul'u hiçbir filmde bu kadar ince resmedilmemiştir bence.
l'immortelle (1963)
buradan
l'immortelle (1963)
buradan
devamını gör...
8.
ilginç etimolojik bağlantılar
‘leon’ yunanca ‘arslan’ demek. müslüman yoğunluklu coğrafyadaki genel karşılığı ise ‘esat’. bu isim latince’ye ‘leo’ olarak geçti ve roma’dan avrupa’nın her köşesine yayıldı. yunanca ‘leonidas’ ise ‘arslanoğlu’ anlamına geliyor. arslan’ın ermenice karşılığı ise levon.
leonard ise bizim halk dilindeki ifadeyle ‘aslan parçası’ gibi bir anlama geliyor.
leonard ise bizim halk dilindeki ifadeyle ‘aslan parçası’ gibi bir anlama geliyor.
devamını gör...
10.
george orwell
“geleceğin tasvirini merak ediyorsanız. bir insanın yüzünü ilelebet çiğneyen bir postalı düşleyin.” şeklinde beyanda bulunan yazar.
buradan
buradan
devamını gör...
13.
normal sözlük
bir türlü mobil uygulamasının yayınlanmadığı sözlük, canım sözlük.
devamını gör...
14.
archive.org
ücretsiz olarak dinleyebileceğiniz, 1959'dan bugüne 243 bin canlı konser kaydı için ;
archive.org/details/etree?t...
archive.org/details/etree?t...
devamını gör...
15.
mao zedong
mao zedong, küçük kırmızı kitapta şöyle der: “çin'deki gericileri devirmek bizim görevimizdir. gerici olan her şey aynıdır; vurmazsan , düşmez. bu aynı zamanda yerleri süpürmek gibidir; süpürgenin erişemediği yerden, toz kendiliğinden gitmez…..devrim, bir akşam yemeği, makale yazmak, resim yapmak ya da nakış gibi zarif, sakince yapılan, ılımlı ve asil bir iş değildir. devrim, bir sınıfın diğer sınıfı devirdiği bir şiddet eylemi, bir başkaldırıdır.”
devamını gör...
16.
geceye ilginç bir bilgi bırak
shakespeare döneminde kadın rollerini sakalı çıkmamış genç erkekler oynardı.
devamını gör...
17.
nilüfer
nilüfer (çiçeği) eskiden cinsel isteği söndürücü, çocuk yapmayı engelleyici bir bitki olarak biliniyordu.
devamını gör...
18.
psikanalitik kuram
freud’un 20. yy’ın başlarında yaptığı çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. temel olarak kişilik gelişimini açıklamayla ilgilenmiştir. freud, gelişim sürecinin evrensel ilkelerle açıklanabileceğini söyler. erken yaşam deneyimleri yetişkinlik dönemine uyum açısından oldukça önem taşımaktadır. freud’a göre biyolojik süreçler önem taşısa da bireysel gelişim toplumsal bir ortam içinde olmaktadır. biyolojik olarak belirlenmiş güdüler davranışını yönlendirmektedir. ancak, bu güdüsel yönlendirme, bireyin içinde yaşadığı sosyal çevre tarafından etkilenmekte ve biçimlendirilmektedir. sosyal çevrenin, özellikle de ebeveynlerin çocuğun duygusal gelişiminde önemli bir rolü vardır. bireysel farklılıklar da böylece ortaya çıkmaktadır.
devamını gör...
19.
suriyeliler giderse çalışacak türk bulamayacağız beyanı
ikinci turda erdoğan'a oy vereceğini açıklayan bir başka vatandaş:
"kemal kılıçdaroğlu mültecileri gönderecek. suriyeliler benim işime yarıyor. çalışıyorlar, neden gönderiyor ki?"
buradan
"kemal kılıçdaroğlu mültecileri gönderecek. suriyeliler benim işime yarıyor. çalışıyorlar, neden gönderiyor ki?"
buradan
devamını gör...