hatay president yazar profili

yaşanan olay başta kitap haline getirilmiş, sonrasında film kitaptan uyarlanmıştır.

kahramanımız 21. yy toplumundan tiksinti duyduğundan aldığı 10 bin doları aşkın bursu bağışlayıp kimliğini ve cebindeki paraları yakıp amerika'da bir gezintiye çıkar. felsefesi sadece hippilik üzerine değildir medeniyetten izole hayatı tecrübe edip geri dönmek üzere yola çıkar.

çok ders çıkartılması gereken bir insandır.

film yol filmi olduğundan tren yolculuğunda vs. izlenirse daha bir keyifli olabiliyor.

bu hakkı bütünüyle vermez fakat cezaların hafifletilmesi gerekir nitekim hz. ömer döneminde süregelen kıtlıkla beraber hırsızlara karşı uygulanan el kesme cezası geçici olarak kaldırıldı. çünkü insanların içinde bulunduğu açlık ve yokluk onları çalmaya mecbur bırakabilirdi.

yüksek adaleti elde edebilmiş sistemlerde benzerlerini görebilirsiniz hiçbir fakir karnını doyurmak için çaldığı ekmekten yüksek bir ceza almaz.

ülkemizin ve batının adalet sisteminde ise ekmek çalan bir kişi silivri'yi boylayabilecekken. hırsızlığı meslek haline getirip sürekli, nitelikli bir şekilde hırsızlık yapanlar kendilerini psikolojik olarak rahatsız gösterip silivrinin aksine boğaz yalılarında keyif sürebiliyor.

ne sandınız? sistem böyle olmasa en büyük hırsız en büyük sarayda kalmazdı!

"kölelik eğitim ve teknik" isimli yazımın yayınlandığı dergidir. kaynak

bir de tavsiye verelim, derginin ismi konusu; çevreme anlatırken dahi sıkıntı oldu, kafa dergi yapılamaz biliyorum. fakat daha akılda kalıcı ve kafa sözlük dergi isminden ayrı bir şey seçilirse daha güzel olabilir.

islam dininin kurandan sonraki en büyük kaynağı ve müslümanların amel etmeden önceki dayanağıdır.
bu sözlerin kıymeti o kadar büyüktür ki allah* kelamından sonraki en kıymetli kelamdır ve kuranın birinci tefsiri hükmündedir, yani bu sözler en kıymetli ikinci söz olmasının yanında en kıymetlinin de anahtarıdır.

bu anahtar olmadan kuranın tam anlamıyla anlaşılması mümkün değildir. azıcık kuran ile ilgilenmiş, islam tarihi ile alakadar olmuş kimseler bunu rahatlıkla idrak ederler.

bunları idrak etmekten uzak kimseler ise allah'ın peygamber gönderme sebebini anlarlar ise hadisin kıymetininde farkına varırlar.

kurandan sonra dünya üzerinde hakkında en çok akademik çalışma yapılan ve insanlığın üzerinde en çok kafa yorduğu şey şüphesiz hadisi şeriflerdir. bu sözler ilimlerin en büyüğünü ve hatta bütününü elinde bulunduran insanca söylenmiştir kıymeti de şahsın kıymeti nisbetince büyüktür.

fakat hadisler kuran gibi üzerine leke atılamaz durumda değildir sahih olanı, zayıf olanı ve hatta uydurma olanı vardır bunların elenmesi gerekir ve hali hazırda gelmiş büyük düşünürler bunun kritiğini yapmışlardır tabii ki eksik kalmış yönleri olabilir, eksiği doldurmakta sonraki gelenlerin vazifesidir.

bir uydurma hadis görüp hadislerin bütününü inkar: pire için yorgan yakmaktan bin defa daha mantıksız ve akıl dışıdır.

hadise saygısı olmayan müslüman tam anlamıyla müslüman olamaz, saygısızlık onu aklına yatmayan hadisi inkara götürür. herkes kendi aklına yatmayan hadise bu yanlıştır derse; tek yol olan islamdan, başka fertlere ait binlerce belki milyonlarca yeni din oluşur.

mürşid talebeyi terbiye eder, talebe mürşidini terbiyeye kalkışırsa talebelikten çıkar ve mürşidinden istifade edemez.

“size iki şey bırakıyorum. (bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: allah’ın kitabı ve sünnetim. bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce geleceklerdir.”

(hâkim,1/93).

hadisi inkar için önce bu hadisi inkar etmek gerekir 120.000 sahabenin katıldığı veda haccında söylenen söze söylenmemiş demek de aklı olanın yapacağı iş değildir.

sözde dindar liderin kendisi için yaptırdığı 350 milyon dolar tutarındaki saraydır.
asıl adı cumhurbaşkanlığı sarayıdır.
halk arasında ak saray diye, muhalifler arasında ise kaç-ak saray olarak geçer.

“ey muaviye! eğer bu sarayı kendi paranla yaptırdıysan israftır. eğer halkın parasıyla yaptırdıysan ihanettir ve haramdır. kul hakkına girer. bunu ancak firavunlar yapar”. hz. ebu zerri’-l ğıfari

allah ebû zer’e rahmet eylesin! o, yalnız yaşar, yalnız yürür, yalnız başına vefât eder ve yalnız başına haşrolunur.
işte iltifat-ı nebevi

dininiz bütün ise allah'tan korkuyor iseniz halk açlık ve sefalet içindeyken o halkın parasını kendi keyfiniz ve gücünüz uğrunda feda etmezsiniz.

adaletin olmadığı sistemdir, adaletin birinci şartı haklının güçlü olmasıdır, güçlünün haklı olması değil.

örnek verecek olursak: , son birkaç yılda ülkemizde bu durumu dozajı yüksek bir biçimde görebiliriz.

bir alegori yapalım; kişilerin "güçleri" sistem bozukluğundan "hak" haline geliyor,

ayrıca kişi kendinden üst mevkilerden birini tanıyorsa sadece bunu tanıyorum diyerek onun gücünün 4 de birini kazanabiliyor.

demokrasi olmadığı için iki kişi gücünü birleştiremiyor tabii ki.

1 güç = 1 hak

kişilerin güçleri,

c.başkanı = 99 999 güç

c.başkanı ile birinci dereceden akraba = 50 000 güç

küçük ortak* = 40 000 güç

c.başkanı yeğeni/damadı/gelini = 25 000 güç

g.kurmay başkanı = 20 000 güç (20 yıl öncesine kadar en büyük gücü elinde bulunduran kişi idi)

bakan/müsteşar =18 000/50 000 güç

muhalefet parti başkanları = 15 000 güç

müteahhit(5'li çete) = 10 000 güç

millet vekilleri = 8 000 güç

vali/kaymakam = 5 000/10 000 güç

c.başkanı eski şoför'ü = 6 000 güç

köklü holding/şirketler = 5 000/20 000 güç

fabrikatör = 1000 güç

yerel müteahhit = 700 güç

yerel esnaf = 50/500

c.başkanı koruması = 200

akap* üyeliği = 50

üst düzey şirket yöneticisi = 40

devlet memuru = 25

memur = 10

işçi = 1

bir örnek yapalım, ben memurum ve evime hırsız girdi evde hırsız ile boğuşurken hırsız düştü ve felç oldu,

eğer hırsızın tanıdığı birileri yoksa hırsıza ceza verilmeden veya küçük bir ceza ile olay kapanır.

eğer hırsızın milletvekili tanıdığı varsa hırsız bir ton sigorta parası alır ve ben hapse girerim.

eğer benim tanıdığım kaymakam varsa hırsız vatan hainliğinden 20 yıl yer.


gücün hakka değil hakkın güce dönüştüğü günleri görmek dileğim.

insanı âli derecelere veya sadece vasat insan seviyesine ancak iman ile ulaşılabileceğini vurgulayan said nursi'nin sözüdür.

"iman, insanı insan eder. belki insanı sultan eder. öyle ise, insanın vazife-i asliyesi, iman ve duadır. küfür, insanı gayet âciz bir canavar hayvan eder."

pislik ve çamur içindeyken: doğrunun yanlış yansıması kendisine ulaştığında, ona dört kolla sarılıp içindeki tüm cevherleri gün yüzüne çıkartan, ses çıkartamayan siyahilerin sesi olan, sonunda inandığı yanlış yansımayı hiç edip doğruya tutunan yüce insan.

bu kadar hakikat ve celal yaşadığı zamana fazla gelmiş olacak ki, çağı onu kaldıramadı ezdi geçti. o kardelendi, bahardan korktular ona kıydılar ama bir kardeleni ezmekle: bahar tümden yok olmaz.

alkollü araç kullanarak aynı aileden 3 kişinin ölümüne sebep oldu ve kaza sonrası sağlık ekiplerini de aramadı suçu başta arkadaşı üslendi ardından kendisi itiraf etti ve hapse alındı. böyle bir suçun ne kadar ceza alacağını düşünmek için hakim olmaya gerek yok uzunca bir süre yatması gerekli ama birkaç yıl yattı ve 2020 yılında serbest kaldı, 3 yıl anca içeride kaldı ve bildiğim kadarı ile f tipi değil t tipinde kaldı.

ve çıkalı 1 yıl daha olmamışken behzat ç. dizisinin yönetmenliğini yapacakmış, yani 3 kişinin ölümüne sebep olup birde 112'yi aramayan bir insan ekranlar üzerinden milyonlara adalet dersleri verecek, başka bir olaya bakmaya bile gerek yok bu durum türkiyemizin halini çok iyi anlatıyor.

katiller, hırsızlar, mafyalar bu afla beraber serbest kaldı 90 bin kişi bir anda dışarı çıktı kapkaç şubede olan bir polisle konuştuğumda çıkarılan suçluların sokakta haftasında hissedildiğini söylemişti, artık ülkeyi yönetenler sosyalist bir şekilde hırsızlık ve arsızlık yapıyor ve yandaşlarını bu sıfatlardan mahrum bırakmıyor,

durum böyle iken hapiste olması gerekenler kimler?

tabii ki; ahmet altan gibi kimseyi öldürmeyip, alkollü araç kullanmayıp, mafya teşkilatı kurmayıp, siyasilere tehdit içerikli mektuplar göndermeyen insanlar.

hal böyle olunca kalifiye insan muhalif olmadan yapamıyor ahmet altanı 2019'da serbest bıraktıklarında fikirlerini değiştirmedi ve ilk yazısından sonra tekrar içeri alındı. yani muhalifler ya susacak ya içeri girecek yada yurtdışına çıkacak; bunların hepsinin yaşandığını gördük sonra 5 yılda hiç vermediğimiz kadar beyin göçü veriyoruz, gençlerimizden yurtdışı hayali olmayan yok, susanlar ve sindirilenler her yerde, hapse girenlerin sayısını da yeni hapishane yapmakla övünen devlet yetkililerine bakarak anlayabilirsiniz, yada sadece içerideki gazetecilerin listesine bakın. kaynak

bütün yolların girişine büyük puntolarla yazılması gerekli olan söz.

insan bir yola giriyor ve sonuçlarının olmayacağını sanıyor, zorlukları görünce geri dönüyor, vazgeçiyor,yol değiştiriyor. işte onların kaşıkları kırılsın*

kronolojik olarak toparlanması güzel olmuş, a haber yada trt den başka bir şey izlediğini anlıyor insan,

fakat perspektifi açısından a haberden tek farkı tayyip'in olaydan faydalandığını ve iktidar hırsını ekrana yansıtmışlar,

darbecilerde bir mehter takımının eksik olduğu bu kadar gürültülü ve halkı galeyana getirici etkenlerin olduğu (alçak uçus, ses bombaları) gibi konulara izah getirilmemiş, izah getirilmemesi darbenin tiyatro olduğunu düşünenlerin kafalarındaki düşüncelere hitab etmiyor.

darbecilerin amacı suikast ise yaverlerinin hepsi cemaatçi çıktı, benim kuzenlerim çukurambarda f-16'lar vızır vızır geçtiğinden korkularından koridorda yatarken, birincil hedef cumhurbaşkanı; uçakla istanbula geliyor ve hükümet tarafında tedirginliğin zerresi hissedilmiyor, bence can dündar gibi birinin darbeyi tiyatro olarak görmüyorsa bunlara izah getirmesi gerekirdi ki a haberden farkı kalsın.

15 temmuzda olanlar: cemaat ile akp 2013'den itibaren bir çatışma içerisindeydi, bu insanların en büyük bağlılığı devlete veya hükümete değil bir cemaate ve bu cemaat tayyip ile büyük çatışma içerisinde ve bu kadar güç hükümet/devlet için büyük risk oluşturuyor, tayyip'inde bir şekilde bunları tasfiye etmesi gerekiyordu yüzbin kişiyi tasfiye etmenin bundan başka bir yolu yok, hem siyasi emellerine ulaştı hemde halk nezdinde kahraman oldu, yarın ölse anıtkabirin karşısına daha büyük bir racepkabir yapacaklarından hiç şüphem yok, umarım yargılanmadan ölmez.

"ın politics, nothing happens by accident. ıf it happens, you can bet it was planned that way."

franklin d. roosevelt

belgesele buradan ulaşabilirsiniz

bu perşembe sabahı aralarına 9 yaşındaki bir kız çocuğu daha eklenmiştir. ortadoğudaki karışıklıklardan kaçmaya çalışırken niceleri o sularda boğulup gitti, ama bu sefer boğulan türkiye vatandaşı, bu vatanın evladı, o azgın suların üstünde bulunma sebebi ise devletin terör örgütü oluşturmak istercesine yaptığı baskı.
(bkz: terör örgütleri nasıl doğar sorunsalı) #368376

bu çocuğun ebeveynlerinin yerine kendinizi koyun bu ülkeye karşı bir daha muhabbet besleyebilir misiniz?

aklım almıyor ülkede 120 bin khk'lı insan var, suçsuz oldukları bilinmesine rağmen hükümetin bugünki düşmanlarına zamanında selam verdiklerinden bu tarz bir ötekileştirme/aşağılama/zulüm ile karşı karşıyalar ve henüz terörize olmadılar bu tarz olaylarla maruz kalanlar tarihte hep silahlı bir şekilde terörize olmuş ama ben daha medyadan khk'lı biri falanca polisi bıçakladı/vurdu/öldürdü diye bir haber duymadım. eğer devlet bir şekilde gönüllerini almaz ise bu insanlar ülke için içerde kalan ve dışarı gitmişleri ile beraber büyük dert olabilir sayıları yüksek ve kalifiyeler. kaynak

"bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur: en büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar. acı, güç iştahını azaltmak şöyle dursun, onu azdırır."*

kendi vatan evlatları bu şekilde can verirken aman "benide fişlerler" "banada terörist derler" diye ahmet burhan ataç hakkında bile bir söz etmeyen medya ve muhalefetin bu konuda tek söz etmeyeceği bugünden belli. darbeye karışan ve devlete ihanet içinde olan kısım birkaç bin kişiyi geçmezken neredeyse 500 bin kişi toplum nezdinde vatan haini, hatta bu yazıyı okuyanlardan bile 155'i aramak için telefonunu tuşlamaya başlayan akılsız varlıklar vardır. varsın arasınlar.

bu konudan haberdar olup da ölenler ve soykırım vâri muamelelere maruz kalanlar hakkında oh olsun hak ettiler diyorsanız; o katılaşmış vicdanınıza yapılacak tek muamele tükürmek olacaktır. mehmet akif'in de dediği gibi "tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!"

peygamber ne güzel söylemiş "nasılsanız öyle yönetilirsiniz" diye işte susanlar sıranın onlara geleceği günü beklesin ve bu baskıya sessiz kalsın,

aklı ve vicdanı olanlar ise biraz ses çıkartsın veya sadece bu yapılanların yanlış olduğuna inansın; eminim çevrenizde fıtratında hıyanet barındırmayan ve khk'lı olup da toplumdan ötekileştiren, yanlızlaştırılanları tanıyanlarınız çoktur en azından onların masumiyeti ile meriç'te boğulan çocukların masumiyetlerinin bir olduğunu anlayın içeride olması gereken vatandan firar etmeye çalışması gereken kişiler; daha yeni içeriden çıkartılan soysuz mafya babalarıdır; öğretmen, öğrenci yada bankaya para yatırmış insanlar değil.

(bkz: ahlaklı kadın bir sene beklemez) #462676
(bkz: zulme sessiz kalan zulmü yapan gibidir)
(bkz: terör örgütleri nasıl doğar sorunsalı)#368376
(bkz: haksızlık karşısında susmak) #161017
(bkz: yanlıştan yüz çevirmek) #479345
(bkz: çıplak arama) #229694
(bkz: hain) #318966

konudan çok uzaklaşmış olabilirim ama güne masum bir çocuğun ölümü ile başlamak beni sarstı ve çok sinirlendirdi o yüzden mazur görünüz.

edit: kaynak istenmiş şuan için kaynak "twitter" yerel basında görebileceğimiz tarzdan bir haber olmadığından yabancı basından haber gelirse ekleyeceğim

beklenen kaynak geldi tabii ki de yabancı basın. kaynak

dizilerin tarifini veriyorum

- salt kötü karakter
- salt iyi karakter
- iyi karakterin yanında hain ve tayfası
- hiçbir zaman konuşulmamış içine osmanlıca bazı kelimeler serpiştirilen uydurma dil

şimdi bunları karıştırmak kaldı iyi karakterimiz hem içte ve dışta düşmanlarla "mert" bir şekilde mücadele eder ve sürekli savaşır ve devleti
güçlendirir insanların refahını arttırır islamiyeti yayar.

peki bunu izleyen gariban anadolu insanı ne ertesi gün haberleri açınca: "içte; cehape dışta; dıj güçler bizi rahat bırakmıyor" diyen bir devlet reisi gördüğünde hemen resmi tamamlıyor ve diyor ki: "şu vatan hayinlerine meydanı bırakmayalım" ve ampule basalım seçim akşamı kornaya basalım. ve proje tamam.

bunu anlayabilenlerin medyanın gücünden haberdar olması lazım ve içeriklerin ona nasıl bir mesaj verdiğini, onu neye itmek istediğini, sürekli düşünmesi ve eğer düşüncesi yanlış ise ona karşı gardını almalı veya izlemeyi tamamen bırakmalı, tayyib'in dirilişi varsa gavurunda netflixi var ikisine karşıda çok dikkatli olmak lazım ve ben zehirlenmem deyip de kendine güvenmemek lazım bu iki zehirden de zehirlenenlerin tamamı kendine güvenip, medyanın gücünü hafife alanlardır.

tarihteki devirleri bir devrin asırları kaplayacağı şekilde bile sınıflandırabiliriz
ama şuan anlatmak istediğim dünya tarihi açısından küçücük, türkiyemizin tarihi açısından ise küçük bir devir,

türkiyede siyasal islam*
ne mutlu ki bu devrin sonuna geldik, yolun sonu göründü, bu süreçte yaşadıklarınızı dikkat ile gözlemleyin,
insanlar nelere kandı? yalancının, dolandırıcının, münafığın belirtileri nelerdir?
haklı olan baskı ve sindirilmişlik altındayken nasıl hareket etti? kendi doğrularını değiştirdi mi? kimler fırıldak?
bu iki yüzlü ve cani insanlar en çok kimin canını yaktı? -devran döndüğünde en çok hak vermeniz gereken insanlar bunlardır-

bunların hepsinin ötesinde her şeyi çok katı olarak aklınıza işlemeyin affetmeye hazır olun, eğer bunlara her selam verenden adam olmaz, hepsini vatan haini ilan edelim derseniz onlardan bir farkınız kalmaz *

kısacası yaptıklarını unutmayın ki bunların farklı fraksiyonları ile de uğraşmayalım.
-tam zıt görüşde olduğunu iddia etse de farklı fraksiyonu olabilir- (bkz: hitler)(bkz: stalin)

ne unutun nede nefretin vücut bulmuş haline dönüşüp taşkınlıkta bulunun.
nefretin değiştirdiği devirlerin hiçbirinde iyi bir sonuç görmüyoruz, nefret ile sadece tiranların isimleri değişir (bkz: fransız ihtilali)