herhangibiri yazar profili

''her yerde ölüm tutar saatler''

senin ölümünün saati keşke bu kadar erken tutulmasaydı. ruhun şad olsun.

vurdum en dibe kadar

benden daha zor şeyler istemeliydin prusyadaki kral.
sarj aleti ihtiyacın varsa adresini alabilirim.


nasılsın?

yaşım yirmi üç, sana kırk senedir aşığım.



sevgili bleda yaman'a selam olsun. şiirini kendi yaşımıza uyarlamayı seviyoruz. affet abi.

amatör şarkı beklemekten yoruldum. başka yok mu? arada az müziklenelim.

her kadın için değişecek bir cevap bence bu. tende duruşu çok farkediyor çünkü kokuların.
örneğin bende çikolatalı kokular hiç hoş durmuyor.
bu sorunun cevabı da benim için chanel allure. tenime bundan daha çok yakışanı görmedim.
ama hiçbir kadına yakıştıramadığım kokular kesinlikle şekerli olanlar. koşarak uzaklaşıyorum şeker kokusunu aldığım an.
şekerli kokulardan nefret eden biri olarak çiçek kokularını savunmaya devam edeceğiz.

her sıktığımda birilerinin sorması da ayrı iyi hissettiriyor insana.
ama ne vardı bu kadar pahalı olacak?

aşk ispat edilebilir mi?

bilgili,yakışıklı ve zarif bir adam vardı. adı muhammed namiydi.
kendinden emindi. kitaplardan başka bir şeyi gözü görmüyordu.
annesi evlenecek yaşa geldiğinde bir gün oğlunun odasından içeri girdi. bağdat'ın diğer ailelerinden birinden bahsetti annesi.
o aileyi ziyaret etmek istediğini söyledi, kendisini onun götürmesini istedi.
muhammed nami ise kendisini kitaplara vermiş, böyle şeylerden uzak bir çocuktu. ancak annesini kırmak istememişti.
''gideyim de kendimi göstereyim. yakışıklılığımı, bilgimi görsünler.'' demişti içinden.
ertesi gün muhammed nami ve annesi misafir olacakları eve geldiler. muhammed nami duraksadı çünkü birazdan tanışacağı kızın adını hatırlamamıştı. annesi defalarca söylemesine rağmen konuyu o kadar önemsiz gördüğü için hafızasında ufacık yer etmemişti bile. annesi tekrar söyledi ve muhammed nami üç kere tekrarladı: ''semra. semra. semra.''
bahçeye girdiklerinde kendisi için hazırlanan kısıma geçti.
iki kadın onu bekliyordu orada. biri oturuyordu, diğeri ayakta bekliyordu.
semra, muhammed nami'nin geldiğini farkettiği halde başını hiç kaldırmamıştı.
muhammed nami'ye ayaktaki kadın oturacağı yeri göstermişti. muhammed nami o an semra'nın kendisini beğenmediğini farketti ve birden kibri kırıldı.
muhammed nami ise semra'yı görür görmez vurulmuştu. kibri kırılmasına rağmen mücadeleyi bırakmadı muhammed nami.
''en azından hitabetimle etkilerim onu.'' diye düşünmüştü. fakat heyecanla konuşamadı bile. neredeyse bir saat boyunca sustular her ikisi de. bir saatin sonunda muhammed nami yerinden kalkıp, müsaade istedi. ancak muhammed nami'yi uğurlayan yine ayaktaki kadın olmuştu.
annesi dışarıya çıkan oğluna heyecanla kızı beğenip, beğenmediğini sordu.
muhammed nami ''o beni beğenmedi.'' dedi. annesi ise ''bir kere daha görüşün. ilk buluşmada hiçbir şey belli olmaz.'' demişti.
muhammed nami ve annesi bir hafta sonra yine gittiler. muhammed nami yine bahçeye girdi ve semra'nın karşısına geçip oturdu. semra'yı her izlediğinde ona karşı daha önce hiç hissetmediği şeyleri hissediyordu.
muhammed nami bu sefer ''acaba onu bilgimle etkileyebilir miyim?'' diye düşündü ve yıldızlardan bahsetmeye başladı.
semra başı yerde ''off'' der gibi bir ses çıkardı. muhammed nami kalbinin acıyla titrediğini hissetti ve hemen müsaade isteyip, bahçeden çıktı. ancak tekrar geleceğini biliyordu. üçüncü buluşma olacaktı ve oldu da. üçüncü buluşmada ise ''madem gururu elden bıraktım. ne olacaksa olsun. içimdeki her şeyi ona söylemeliyim.'' demişti.
ve konuşmaya başladı muhammed nami.
''validem sizinle bir daha görüşmek isteyip istemediğimi sorduğunda sizin beni beğenmediğinizi bildiğim halde ''evet'' diyorum. gururlu bir erkek gibi davranamıyorum. eskiden olsa bahçe kapınızın önünden geçmezdim. siz peki? beni beğenmediğiniz halde bu buluşmalara neden geliyorsunuz?''
muhammed nami her şeyi söylemişti ve başını eğdi. semra ise ilk kez cevap verecekti muhammed nami'ye.
semra: nasıl bir insan olduğunuza henüz karar veremedim.
muhammed nami: yani beni merak ediyorsunuz. oysa ben beni beğenmediğiniz için ilgilenmediğinizi düşünmüştüm. ben çirkin miyim?
semra: elbette değilsiniz.
muhammed nami: peki sizi rahatsız ediyor muyum?
semra: estağfurullah.
muhammed nami: peki öyleyse bir daha görüşmek ister misiniz?
semra: belki son bir kez daha.
muhammed nami bahçeden ayrıldıktan sonra aralarında geçen konuşmayı annesine anlattı. annesi ise ''madem son kez konuşacaksınız o halde son buluşma bizim bahçemizde olsun. onların bahçesinde bir uğursuzluk var.'' dedi.
semra ve annesini davet etmişlerdi ve aradan tam bir ay geçmişti. semra hâlâ aynı semra idi.
fakat muhammed nami zayıflamıştı. kibri yırtılmıştı. kamelyada muhammed nami ve semra otururlarken muhammed nami ona leyla ile mecnun hikayesi anlattı. hikaye şöyle bitiyordu;
''bülbül mecnun'a şöyle sordu. sen leyla'yı niçin seviyorsun?''
muhammed nami hikayeyi burada bitirdi. semra başını yerden kaldırdı ve muhammed nami'ye ''peki siz leyla'yı niçin seviyorsunuz?'' diye sordu. muhammed nami sanki soruyu beklermişçesine ''ben leyla'yı değil. semra'yı seviyorum.''
semra utandı. daha sonra tekrar ''beni sevdiğinize inanmıyorum.''
muhammed nami böyle bir cevap beklemiyordu. ''nasıl ispat edebilirim?'' diye sordu.
semra ''aşıklar birbirleri için ölebiliyorlarmış. siz benim için ölebilir misiniz?''
muhammed nami ''ölüm mü?'' dedi. muhammed nami başını bahçeye doğru çevirip ilerideki cariyeyi semra'ya işaret etti. ''şimdi o cariye benim yanıma koşa koşa gelse ve peşinde haydut çetesinin olduğunu söylese, ''beni kurtarın. beni onlara vermeyin.'' dese ve ben o haydut çetesine tek başıma karşı koymanın ölümle sonuçlanacağını bilsem bile onların karşısına çıkar ve ölürüm. ben bir erkeğim. ölüm benim için nedir ki? lütfen daha zor bir şey isteyin.''
semra yüzündeki o ince peçeyi indirdi ve ilk kez yüzünü muhammed nami'ye doğru çevirerek gülümsedi.
semra daha sonra ayağa kalktı ve hemen peşinden muhammed nami de kalktı.
semra şöyle söyledi: ''kahraman olmayan bir erkek nedir ki?''
bahçeden dışarıya doğru çıkacakken geri döndü semra. ''sizi bir kez daha görmeyi çok isterim.'' dedi...


kısacası özeti aşağıda.

vazgeçmeyi anlatabilecek en güzel şarkılardan biridir.
içimi acıtsa da dinliyorum işte.
teşekkürler funda arar bir şarkıyla kalbimizi kırdığın için.

''köksüz bağsız durmayı öğrendim''

senden öğrendim

kesinlikle bana yazılmış olmalı. ama ya alışmak istemiyorsam sevgili yazar?


gidiyorum sevgili yazar. sana mesajım küçük bir ''hoşçakal'' olacak.

''sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
sana kafir dediler, diş biledim hakka bile.''

- kolyeni bende unutmuşsun, akşam gel al.
+ yangında düşürdüm sanıyordum.
- yangın sayılır.

ağır roman


en sevdiğim filmlerdendir. izleyiniz.

yenilmek.

üstteki tanımı okuyup ''keşke benim hediyeme gelen tepki de anlık olsaydı.'' dedim.
zamanında fanatik(!) bir arkadaşıma uğraşıp ıslak imzalı beşiktaş forması bulup, almıştım.
akşamına ''bu giyilmiş mi?'' demişti.
benim karşımdaki kişinin düşünüp bir tepki vermek için çok zamanı vardı. terbiyesizdi işte napalım.

sevgili sedna.
yalnızca hüzünlü şarkılar dinlediğinde aklından birilerinin geçmesi değildir sevmek.
sevmek için önce hayattan başla. dışarıdaki bir kediye ''pişt naber?'' dediğinde o güzel gözleriyle sana baktığında mutluluğu yakaladığın an ''işte sevmek bu'' diyeceksindir eminim.
ancak ben senin demek istediğini anladım. o yüzden sana söyleyebileceğim tek bir şey var.
güneş her gün doğmaya devam ediyor, eminim senin heyecanın da tekrar her gün doğmasına sebep olacak, tebessümünü güneşin belleyeceğin birisi olacaktır. o kişiyi bulunca kalbini büyütmeye devam et lütfen.
keyifli dinlemeler.

buradan

''daha kütahya'yı görmemişler herhalde'' derim ben.

şimdi sözlük radyosunda çalan mükemmel şebnem ferah şarkısıdır.


''her bahar öncesinde
kardelene dönüşmeyi
kopmayı koparılmayı anlat''


yalnız

''kim var gökleri şen edecek?
ben buradayım işte''


sen banasın

yozgat'ın göbeğinden çıkıp afyon emirdağı'na nasıl gittiğini anlamadığım yemek.
buradan emirdağlı arkadaşlarıma selam olsun. çok seviyorum onları. gerçi şunu yemeseler daha çok severim ama.

affedilmemesi gerekendir. affettiğinizde diğer haksızlıkların kapısını kendi ellerinizle açmış olursunuz.

süper bir olay. bencillik yapıp her gün ama her gün istekte bulunmayacağım.
dün bir kere istek şarkımızı çaldın sevgili gomercan, çok teşekkür ederiiz.
şimdi sıra diğerler yazarlarımızın isteklerini dinlemekte.

(bkz: silivri soğuktur şimdi)