insan olun biraz yazar profili

insan olun biraz kapak fotoğrafı
insan olun biraz profil fotoğrafı
rozet
insan olun biraz (editör)
karma: 171079 tanım: 4880 başlık: 3087 apolet: 10 takipçi: 307
Eğer bir gün ölürsem ve eğer Tanrı varsa ve eğer Tanrı anlatıldığı gibi biriyse ve eğer ben de düşündüğüm, olduğumu sandığım gibi bir insansam ve eğer Tanrı sözünün eriyse ve eğer ben sözümün eriysem ve eğer cennet gerçekten sıkıcı bir yerse ve eğer Tanrı öldüğüm zaman da beni sevmemeye devam ederse ve eğer ben öldüğümde de bu kadar inatçı bir insan olmaya devam edersem herhangi bir sorgu suale gerek kalmadan kendi yerimi kendim bulurum.

son tanımları | başucu eserleri


david ibbotson

nantes takımından cardiff city takımına transfer olan arjantinli futbolcu emilliano sala'nın kaza geçirdiği uçağın pilotudur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
eski takım arkadaşları ile vedalaşmak için daha uzun bir süre isteyen emilliano sala için bir uçak ayarlanır. ancak pilot bu uçuşu kabul etmez. bunun üzerine david ibbotson uçuşu yapmayı üstlenir.

david ibbotson 59 yaşında olan bir pilottur. ancak yolcu taşıma lisansı yoktur. çok yakın zamanda piper pa-46 uçağı ile ilgili sıkıntılarını dile getirmiştir. önceki uçuşta uçaktan bir ses geldiğini belirten david ibbotson bu uçağın bir an önce hangara çekilmesi gerektiğini söyler arkadaşına ancak nantes cardiff arasındaki bu uçuşu yapmaktan da kalınmaz.

uçuş esnasında uçakta sadece emilliano sala ve pilot david ibbotson vardır. uçakla bağlantı kesildikten sonra düşme haberi alınır. aramalar sonucunda arjantinli futbolcu emilliano sala'nın bedenine ulaşılır ancak david ibbotson'dan haber alınamaz.

kazadan veri geçen bunca zamandan sonra pilotun bedeni hala bulunamamıştır. bazı kişiler pilotun kazadan önce uçaktan atlamış olabileceğine inandıklarını söylemiştir. zira pilot bu kazadan önce can yeleğini normalde koltukların arasında tuttuğunu ancak bu sefer üzerine giyeceğini de söylemiştir.

ilginç bir vaka olduğunu düşündüğüm bu duruma david ibbotson'a ne olduğu hala gizemini korumaktadır. pilotun ciddi bir borç yükü altında olması, bu konuda hakkında bir davanın devam ediyor olması ve aslında bir mühendis olan pilotun skydiving konusunda uzman olması da insanların kafasını karıştırmaktadır.
devamını gör...

murphy kanununun kozmik bir ofis gerçeği olması

joni murphy'in konuşan hayvanlar isimli romanında fotokopi makinesindeki kağıdın bir tez çıkarma işi esnasında bitmesi sonucu pek kıymetli alpaka kardeşimiz alfonzo velloso faca tarafından yapılan tespittir.

kendisi hakkında daha önce iyi yünler dilemek başlığında da bir tanım yazmıştım. kendisi kelime oyunlarını seven ve her zaman nokta atışı tespitleri ile konuşan hayvanlar aleminde önemli bir yere sahip olan bir kişidir.

beyaz yakalı alpaka alfonzo velloso faca çalıştığı ofis gereği bu cümleyi kurmuş ama biz her türde çalışma mekanı için kullanabiliriz bence. ben kendi çalışma mekanım olan okula uyarlayacağım bu tespiti.

elektrik kesintisi eski zamanlardaki kadar çok sık yaşanmasa da her zaman yaşanma ihtimali olan bir durum. ve ben okulda ne zaman dinleme sınavı yapmaya kalksam mutlaka elektrik kesilir. murphy öğrencilerimin lehine benim aleyhime çalışıyor durmadan.

yazılı sınavlarda ise ne zaman yazılı kağıtlarının çıktısını almaya çalışsam ya kağıt biter ya yazıcının kartuşu biter ya da makine bambaşka bir sorun çıkarır.

bunun artık kozmik bir gerçeklik olduğunu tıpkı alfonso velloso faca gibi ben de kabullendim. murphy senin de devranın bir gün döner.
devamını gör...

kıymetli şeylerin tanzimi

bir sezen ünlüönen kitabıdır.

yanlış bilmiyorsam henüz üç kitabı olan nispeten genç bir yazar sezen ünlüönen. kıymetli şeylerin tanzimi isimli bu kitabı dışında şu an imtiyaz yahut cici kızlara bir roman isimli kitabını okuyorum. ve iki kitabı da benim için gayet iyi yazılmış ve keyifli kitaplar oldu.

kitap bize bir aile hikayesini anlatıyor. bu aileye dahil olan herkesin birbiriyle kesişen, birbirini haklı ya da haksız çıkaran hikayelerini okurken çok sayıda karakter de girip çıkıyor hikayelere.

bu kitap bana hep bir anımı hatırlattı okurken. bir gün bir eliyle annesinin elini bir eliyle babasının elini tutmuş mutluluk içinde bir kız çocuğu geçti yanımızdan. on beş yaşında sarışın sevimli bir kız çocuğu. yanımdaki arkadaşlarım ailenin ne kadar mutlu olduğunu söylediler imrenerek. halbuki o kız benim sınıf öğrencimdi. annesi babası ayrılmış, elini tuttuğu babası annesine yoğun psikolojik saldırılarda bulunmuş, bu kızı da ileride ona maddi destek olmamakla tehdit eden bir adamdı. aile mutlu bir aile değildi. dışarıdan öyle görünüyordu ve kız çocuğu kendisi için bir mutlu aile simülasyonu yaratmaya çalışıyordu.

kitapta her ailenin kendi içinde büyük sırlar ve sorunlar barındırdığını okudum. çok iyi bir kitaptı.
devamını gör...

korkusuz korkak

bir natuk baytan filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu senaryosu fabrikası olan ve çok kısa zaman içinde hakkında kallavi bir tanım yazacağım erdoğan tünaş yazmıştır. filmde kemal sunal, ayşin atav, turgut özatay, nejat gürçen, hikmet taşdemir, belkıs dilligil, rıza pekkutsal, zafer önen, muhteşem durukan ve renan fosforoğlu rol almıştır.

film mülayim sert, mülayim ters, sansar selim, ayı abbas, amorti kazım, topal hüsnü, gaddar kerim, kör hamza gibi efsane karakterin yer aldığı bir başyapıttır.

bir yanlışlık sonucu öleceğine inandırılan mülayim aslında ismi gibi sakin bir adamdır. herkesin işini yapmaktan gocunmaz. ama öleceğine inandığı andan sonra bir anda değişir. artık hiçbir şey umurunda değildir. tam bu esnada da büyük ikramiyeyi kazanır. ama artık onun için çok geçtir.

sonra ise aslında ölmeyeceğini öğrenir. ancak mülayim bekli şartlar altında öldürülmek üzere bir kiralık katil tutmuştur bile.

futbol sohbetleri, özel dosya sahneleri ve muhteşem isimlere sahip olan karakterleri ve mehtap ablamız ile muhteşem bir filmdir benim için.

bu filmi izlemeden geçen bir haftam yoktur. mesela yani.
devamını gör...

kıyma hülyası

başlık sahibi yazar arkadaşıma bu uzun süredir tanım yazmak için bir köşede tuttuğum başlığı açtığı için teşekkür ederim.

öncelikle şunu belirteyim ki yemek yapma konusunda çok kötüyüm. yapmayı pek denemediğim halde kötü olduğumu biliyorum zira daha teorik aşamada her şeyi birbirine karıştırıyorum.

kıyma hülyası isimli bu yemek efsane ölümü dünya filminin ikincisi olan ölümlü dünya 2 isimli filmde çıkar karşımıza. ilhami abi kendisine verilen görevi yapıyor olmanın verdiği ciddiyet, odaklanma ve adanmışlık duygusu ile bir kamuflaj biçimi olarak yemek sipariş etmekle meşguldür.

listeden rastgele sayılar söyleyerek ne var ne yoksa sipariş eder ki bu yemeklerden biri de kıyma hülyasıdır. üstüne üstlük adam öldürmeye gittiği yerde hesap ödeyen ilhami suç işlemekten korkutuğu için serbest mermer tarafından da alay konusu edilir.

kıyma hülyası bol soğanlı, domatesli ve biberli bir yemektir. aslında musakkayı andıran bir yanı vardır. altında patates püresi ile servis edilir genelde. ya da en azından ben öyle olduğunu düşünüyorum.

bu tanımı yazarken midem yandı cidden.
devamını gör...

ne umduk ne bulduk

bir zeki ökten filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da fuat özlüer yazmıştır. filmde gülşen bubikoğlu, adile naşit, aytaç arman, şemsi inkaya, cevat kurtuluş, bülent avcı, kenan pars, turgut boralı, nevzat okçugil ve ahmet kostarika rol almıştır.

filmde gülşen bubikoğlu en güzel hallerinden birindedir. ve başrolü paylaştığı aytaç arman bana hala neden hak ettiği kadar ünlü bir jön olamadığını düşündürür.

annesi ile birlikte yaşayan zeynep'e mahallenin bakkalı, kasabı ve manavı deli gibi aşıktır. maddi anlamda zayıf durumda olan zeynep ve annesi bir gün bu adamları dolandırıp kaçar. topladıkları başlık paraları ile kaçan anne kızın amacı zeynep'e zengin bir koca bulup hayatlarını kurtarmaktır.

zengin bir eş adayı bulan zeynep bir yandan bu adama aşık olur ve onu kendisinin de zengin olduğuna inandırır. bu konuda bakkal, manav ve kasap da ona yardım eder. zira onların derdi artık kendi paralarını kurtarmaktır.

kötü bir film değildir aslında ama iyi bir film olduğunu da söyleyemem. gülşen bubikoğlu ve aytaç arman hatırına izlenir.
devamını gör...

en sevilen film karakteri

elbetteki tek bir isim yazarak geçemeyeceğim başlıktır. ama çok da abartmak istemediğim için on karakterle sınırlayacağım kendimi. sinema sanatının hastasıyım. en kötüsünden en iyisine her filmi izleyebilirim. ve izlediğim filmler arasında da çok sevdiğim karakterler oldu ancak bu on tanesi benim için özellikle önemlidir.

1. forrest gump
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
zeka seviyesi yalnız ve güzel ülkemin ortalamasına yakın olan forrest gump her zaman iyi niyetli olmuştur. ancak başarısının sırrı iyi niyeti değil kendine her söyleneni sorgusuz sualsiz yapmasıdır. buna rağmen iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu için ve jenny eziyetine katlandığı için forrest gump'ı çok severim.

2. george bailey
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çok sevdiğim it's a wonderful life filminin kahramanı olan george bailey de iyi kalpli bir insandır. başka insanların mutluluğunu kendi mutluluğunun önüde tutan george bailey hem ailesine bağlı bir insandır hem de ziyadesiyle diğerkamdır. george bailey beni çok mutlu eden film karakterlerinden biridir.

3. john keating
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ölü ozanlar derneği filminin o dönem için ayrıksı öğretmeni olan john keating öğrencileri ile kurduğu ilişki ile beni kendine hayran bırakmış bir film karakterleridir. bazı pedagoglar tarafından eleştirilse de bence kendi tarzını yaratmış bir öğretmen olarak ben kendisini çok severim. sonuçta meslektaşım kardeşimdir.

4. hakim ve kaymakam
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
deli kaymakam ve deli hakim deli deli küpeli filminde aklı hastanesinden kaçıp bir kasabaya sığınır. ve burada kendilerini hakim ve kaymakam sana insanlar için ellerinden geleni yaparlar. elbette ki buzlar çözülmeden. bu iki insanın halk için korkusuzca savaşması benim için özeldir. hakimin idam sevdası hariç iki karakteri de çok severim.

5. tom tom
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çoğu insanın haberdar olmadığı ama benim en sevdiğim filmlerden biri olan sırlar otelinin ayakkabı düşkünü baş karakteri olan tom tom aşkı için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır bir cesur yürektir. ben tom tom'un uçabildiğine inanıyorum. ve bu konuda ciddiyim.

6. viktor navorski
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
the terminal filminin gerçek hayattan alınmış olan kahramanı viktor novarski tom hanks tarafından canlandırılınca ortaya muhteşem bir film karakteri çıkmış. hiç bilmediği bir dili havaalanında öğrenmesi, hayatta kalmak için verdiği mücadele ve verdiği söze bağlılığı ile en sevdiğim karakterlerden biridir.

7. yusuf
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
uzak (film)inde hayatını çok erken bir yaşta kaybetmiş olan mehmet emin toprak tarafından canlandırılan yusuf karakteri kuzeni mahmut ile zıt karakterlerde olsalar da iyi niyetli tavırları ile sevgi duyulması gereken bir insan olmuştur benim için. içtiği sigaranın da hastasıyız.

8. robert paulson
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fight club filminin yan karakterlerinden biridir robert paulson. anlatıcı robert paulson'i çok sever. zira o vazgeçmek üzereyken onu dövüş kulübüne alan da analtıcıdır. robert paulson dövüş kulübünde isim kazanan ilk karakterdir. inatçılığı ve inancı ile muhteşem bir karakterdir.

9. dilaver
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
hababam sınıfı serisi her türk izleyici için unutulmaz bir sesidir. benim favori karakterim ise her zaman dilaver olmuştur. formasında ismi yazan dilaver aynı zamanda bence güdük necmi'den de kikirik'ten de çok daha zekidir. ayrıca dilaver karakterini canlandıran dilaver gül kaçış planını tahtaya çizen kişidir.

10. bilbo baggins
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yüzüklerin efendisi ve hobbit serilerinin en önemli karakterlerinden biridir bilbo baggins. kitaptaki halini daha çok sevsem de hem ian holm hem de martin freeman tarafından hakkıyla canlandırılmıştır. hakkında uzun uzun tanım yazmayacağım. defalarca yazdım. legendarium'un bu en cesur kahramanı kolumda bir dövme olarak durmaktadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

taş uykusu

bir aslı tohumcu kitabıdır.

aslı tohumcu sevdiğim yazarlardan biridir. güçlüdür kalemi. bu kitabında da beni hayal kırıklığına uğratamdı. hatta şu ana kadar okuduğum en iyi kitabı olabilir taş uykusu.

herkes benimle aynı fikirde olmayabilir elbette ama ben toplu taşıma araçlarını çok severim. en sevdiklerim sırasıyla şehirler arası otobüsler, belediye otobüsleri ve metrolardır. bu toplu taşıma araçları ile yaptığım yolculuklar bana hayata ve insanlara dair çok şey öğretti.

bu hacimsiz ama çok güzel romanda da bir hayat simülasyonu gibi bir yolculuğa şahit oluyoruz. ilginç isimleri olan duraklara uğrayan bir belediye otobüsü ile sonu belirsiz olan bu yolculuk esnasında da birçok karakter ile tanışıyoruz.

liseli azgın ergenler, sevgilisi ya da eşiyle ciddi sorunlar yaşayan kadınlar, gençlere bakıp iç geçiren sonra da onları ahlaksız bulan yaşlı adamlar, bebeği ile yolculuğa çıkmış bir kadın, polis olmak için yanıp tutuşan genç bir adam ve zihninde kendine dair planları olan otobüs şoförü ve elbette daha birçok kişi.

keyifle okuduğum bir roman oldu.
devamını gör...

volkan konak

karadeniz müziğinin yüz aklarından biri olan sanatçıdır.

kazım koyuncu'yu kaybettiğimiz zaman ben genç bir öğretmendim. kazım'ın kaybında beni hem kazım'ın muhteşem bir insan olması beni çok üzmüştü hem de volkan konak'ın cenazeye uçakla gelmeyip kendi arabası ile karadeniz sahil yolu boyunca gelmesi. kazım'ın acısını tek başına yol boyu yaşamıştı volkan konak. acıya da hak ettiği değeri verirdi volkan konak.

efulim şarkısını çıkardığı zaman ben çok küçüktüm. yerel bir kahraman olmuştu volkan abi o zaman bizim için. karadenizin her bir noktasında efulim çalardı. benim yaşlarımda olan karadenizlilerin hepsi ezbere bilir bu şarkıyı.

ölümüne o kadar üzüldüm ki anlatamam. hala spotify listemde her sene en çok dinlenen şarkılar arasında aleni aleni şarkısı vardır. yine de olacaktır.

bir akademisyen ile telefon bağlantısı yaptığı programda çernobil'in karadenizdeki kanser oranlarına etkisi üzerine yaptığı o tartışmayı hiç unutmam. televizyonda çay içerek insanları kandıran siyasetçilere inat dikine dikine konuşmuştu volkan abi.

hep yanımızda hissettik onu. şiir okumasını pek sevmezdim ama halkının yanında durmak için bir saniye tereddüt etmeyen bu güzel adam bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. kendisinden razıyım.

karadenizi göremiyorum şu an. ama eminim bugün karadır yine ve daha da kararacaktır.

toprağı bol olsun. yattığı yer incitmesin.
devamını gör...

böğürtlen lekesini en iyi böğürtlen yaprağının çıkarması

bir şermin yaşar kitabında geçen, aslı olup olmadığını bilmediğim ama sevdiğim bir yazarın kitabında geçtiği için inanma eğiliminde olduğum lezzetli iddiadır.

bilimsel bir dayanağı var mıdır yok mudur, bilemem. ben şermin yaşar'ın yalancısıyım. gerçi bilimle edebiyat arasında kalsam, gerçekle kurmaca arasında kalsam her seferinde ikincileri tercih ederim. bu paragraflar kendi düşüncelerimi kendi düşüncelerimle dayanaklandırdığıma göre devam edebilir.

ilk paragrafta iddianın lezzetli olduğunu söylememin nedeni böğürtleni çok seviyor olmam. memleketim olan vona'da hem anneannemin hem babaannemin köyünde yol kenarlarından böğürtlen toplamayı çok severdim. gerçi hala çok severim.

küçükken her fırsatta böğürtlen toplamaya giderdim. yapraklardan yaptığımız çanağın içine böğürtlen doldurup sonra afiyetle yerdik. böğürtlenin o mayhoş tatlılığı mayıs ayının insanı bunaltmayan sıcağı ile nefis bir ahenk oluştururdu.

ancak her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi böğürtlen yemenin de üstümü başımı batırdığım için annemden yediğim okkalı bir dayak olan sonu vardı.

sanırım annem o zamanlar şermin yaşar okumamıştı. sanırım değil kesinlikle okumamıştı. çünkü benim böğürtlen lekesi dayağı yediğim zamanlar şermin yaşar bu kitabı henüz yazmamıştı.

eğer annemle birlikte bu kitabı okumuş olsaydık ben bu böğürtlen avından dönüşte yanımda böğürtlen yaprağı getirirdim. annem de bu lekenin çok kolay çıkacağını bilmenin rahatlığıyla "kafana takma genç adam, hadi kaykayını alıp biraz dolaş" gibi bir şeyler söylerdi bana.

bazı kitaplar yazılması gereken zamandan çok sonra yazılıyor.
devamını gör...

edebiyatçılardan bildiri

son günlerde yalnız ve güzel ülkemde gençlerin meydanlara, sokaklara çıkıp hak, hukuk ve adalet için verdikleri mücadeleye edebiyatçılardan gelen destektir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
en son baktığımda imza sayısı 382 idi. imza sahibi yazarlar arasında kitaplarını çok beğendiğim ve gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan barış ince, yakın zamanda der spiegel tarafından seçilen en iyi 100 kitap arasında bir kitabı bulunan zülfü livaneli, son zamanlarda kitaplarından övgüyle bahsettiğim murat gülsoy, son zamanlrda yine çok sevdiğim yazarlardan olan aylin balboa, seray şahiner ve ilhami algör gibi birçok yazar var.

edebiyat ile ilgilenen ve bunu hakkıyla yapan insanların ülkede olan bitene sessiz kalması elbette beklenemez. ama burası türkiye. haksızlık karşısında haksızlığı yapan tarafta olmak için birbirini ezen bu kadar "ünlü", "sanatçı" ve "edebiyatçı" varken bu korkusuz insanları görmek gerçekten umut verici.

yukarıdaki bildiride imzası olan edebiyatçılar instagram gibi sosyal medya uygulamalarından suya sabuna dokunmayan iletiler paylaşıp kaçanlardan da değil. bu insanlar meydanlarda hak arayan süper kahraman gençler arasında mücadele etmeye de devam ediyorlar.
devamını gör...

editör vs baş editör

karşılaştırma yapmaya mahal olmayan durumdur.

bazı gerçekleri açıklamam gerektiğini düşünüyorum. editörlerle ilgili başlıklarda genelde fikirlerimi belirtmedim bugüne kadar. ama artık bu esaretin son bulması gerektiğine inanıyorum.

editörler olarak zor durumdayız. ortada bir kavga yok. çünkü bir tarkan, malkoçoğlu, kara murat, battal gazi filminde yaşıyor gibi çalışıyoruz. armysuzy aşağıdaki görselde de göstermeye çalıştığım gibi bize eziyet üstüne eziyet ediyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aslında baş editörlük için dövüşmek fikri bana cazip geldi ama içimdeki korkuyu yenemiyorum. dahlvier benden çok daha uzun zamandır bu durumla baş etmeye çalışıyor. dahlvier mizahın gücüne sığınarak kendini sağlama almak peşinde ama o da zorlanıyor artık. parmağına taktığı yüzükler esaret altında geçen yılları simgeliyor.

rene benimle aynı zamanda esir düşen editörlerden biri. ama içinde sevgi pıtırcıkları büyüdüğü için pek tepki vermiyor. arada bir editör grubu içinde haksızlıklara ve armysuzy'nin ezici üstünlüğüne karşı çıkar gibi görünse de genelde şöyle bir tavrı oluyor:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

emine pir zola kendi içinde bir öfkeli kalabalık gibi. her an isyana hazır ama bunu belli etmiyor. o da dahlvier gibi mizahın gücüne inanıyor. ama o da farkında ki bu ona yetmeyecek. bana yüzük kardeşliği kurulurken biz de geliyoruz diye ortaya çıkan ve sonra nereye gidiyoruz diye soran merry ve pippin ikilisini hatırlatıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kiriktopuk sanırım editörler arasında en sessiz olan kişi. bu da onu aslında iktidara en yakın kişi haline getiriyor. kendisi ile aramı iyi tutmayı çok isterim zira gözümde şöyle bir sahne ile canlanıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
biliyorum. fazla konuştum gizli kalması gereken konular hakkında. içinizden bağırmayacaktın anton dediğinizi duyar gibiyim. kendimi sağlama almak için baş editörümüz armysuzy'ye sesleniyorum:

hayranımsın.
devamını gör...

engereğin gözü

bir zülfü livaneli kitabıdır.

zülfü livaneli türk edebiyatında yaşayan en büyük yazarlardan biridir. kendisinin de söylediği üzere zülfü livaneli bir müzisyen değil bir yazardır. yani asıl mesleği yazarlıktır. alman der spiegel dergisinin seçtiği dünyanın en iyi 100 kitabı arasında kendine yer bulmuş tek türkçe eser olan bu kitapla ilgili bir tanım da ben yazmak istedim.

orhan pamuk'un nobel edebiyat ödülünü kazandığında aldığı benzer tepkileri zülfü livaneli için de bekliyorum aslında ama hiç kitap okumayan ama bu konuda mutlaka büyük resmi görüp fikir beyan etme iştahı olan insanların henüz bu durumdan haberi olmayabilir.

ben bu romanı okuduğum zaman ismi engereğin gözündeki kamaşma idi. sonraki baskılarda kamaşma kısmı çıkarılmış başlıktan.

iktidar isteği ile hayatı alt üst olmuş bir şehzadenin, iktidar konusunda fiziksel olarak sembolik bir eksiklik yaşayan bir harem anasının ve yine iktidarı kendisi için isteyen bir valide sultanın hikayesi anlatılıyor bu kitapta.

zülfü livaneli'nin ilk kitabı olmasına rağmen bence yazdığı kitapların arasında en iyi üç kitabından biridir.
devamını gör...

dünyanın kasım'a görünüşü

bir sema aslan kitabıdır.

sema aslan daha önce okumadığım bir yazardı. ne yalan söyleyeyim adını bile ilk kez bu kitapla duydum. ama bu kitabını okuduktan sonra yayımlanmış olan diğer bütün kitaplarını okumaya karar verdim. hem anlatım dilini hem de anlatmak için çaba sarf ettiği derdini sevdim yazarın.

içinde yaşadığımız ve adına dünya demekten çapkın bir keyif aldığımız bu gezegeni sevemedim ben. ama bu gezegenin en güzel yanı belki de herkese farklı görünmesidir. dünyanın insanlara görünüşü farklı farklıdır. siz bunun insanlarla ilgili olduğunu düşünebilirsiniz ama ben dünya ile ilgili olduğu konusunda ısrarcı olacağım.

dünyanın kasım'a görünüşünü anlatmış yazar bu kitabında. zaten kitabın ismini verirken de bunu vaat etmiş bize. kasım boya badana işleri yapan bir adam. ev hanımı olan eşiyle birlikte bir meksika sınırı benzeri dava yüzünden içeri de olan oğulları cengiz'in içeriden çıkmasını beklemekteler. aslında bu sadece bir umut. dilekçe üzerine dilekçe yazar kasım devlete. bazıları kağıt kalemle bazıları sadece zihninde.

kasım herkesin acısına duyarlı bir adam. belki de bu yüzden badanacı olmuş. belki de bu yüzden sadece cesurların işidir badana.

çok güzel bir kitaptı.
devamını gör...

mehmet emin toprak

cannes film festivalinde en iyi erkek oyuncu ödülünü uzak (film)indeki muhteşem oyunculuğu ile kazanmıştır. ancak ödülünü alamadan önce en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü aynı film ile kazandığı antalya film festivalinden dönerken geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
mehmet emin toprak yönetmen nuri bilge ceylan'ın yeğenidir. ve kısa kariyerinde nuri bilge ceylan filmleri olan kasaba (film), mayıs sıkıntısı ve uzak (film)lerinde rol almıştır. diğer iki filmi bir kenara koyuyorum ama uzak (film)inde muhteşemdi mehmet emin toprak. bu filmi defalarca izledim ve mehmet emin toprak'ın filme neler kattığını gördükçe bu kazanın türk sinemasının nasıl bir oyuncudan mahrum bıraktığını gördüm.

filmde sigarasını unuttuğu ya da bıraktığı o sahne aklımdan çıkmaz yıllardır. öncesinde sigara ikram ettiğinde o içilir mi diye bir anlamda terslenmişti karakter. sonra ise o sigaranın ne kadar lezzetli olduğunu izledik muzaffer özdemir'in oyunculuğu ile.

mehmet emin toprak çanakkale'nin yenice ilçesindendir. kazayı yaptığı yer ise çan ilçesinden yenice ilçesine giderken çan'ın hemen çıkışındaki derenti köyüdür.

sanırım geçen sene idi. uzak (film)indeki yusuf'un içtiği marka olmasa da sigaramı yakıp yenice'ye doğru gidiyordum. saat akşam sekiz civarı. sigara bitti camı kapattım ve bir anda önüme bir köpek fırladı. çarpmamaya karar verdim anlık olarak ve tam derenti köyü tabelasının yanında geçerken arabayla yan taraftaki su oluğuna uçtum.

mehmet emin toprak ile aynı noktada yaptığım kazadan sonra arabanın yanında oturup sigara içtim. sonradan öğrendim mehmet emin toprak'ın o noktada bir yerde öldüğünü. şimdi derenti köyünden ne zaman geçsem aklıma sadece mehmet emin toprak geliyor.

türk sinemasının çol büyük bir kaybıdır.
devamını gör...

chibineko mutfağı

bir yuta takahashi kitabıdır.

japon edebiyatı dünya üzerindeki bütün ülke edebiyatları arasında favori edebiyatlarımdan biri. ancak modern dönem japon edebiyatı ile ilgili çok da hayırlı düşüncelerim yok. daha önce okuduğum ve hakkında bir tanım yazdığım hisashi kashiwai'nin şefin menüsü isimli kitaba çok benzer bir kitap chibineko mutfağı.

bir anlamda bir gastronomi edebiyatı popüler olmaya başladı dünyada. bunun harika örneklerini okudum daha önce. kafka'nın çorbası güzel bir kitaptı mesela. ama tıpkı şefin menüsü gibi bu kitap da vasatın altında kaldı benim için.

chibineko mutfağı insanların ölüler ile bir yemek süresince sohbet edebildikleri bir yer. rezervasyon yaptırıp bu lokantaya giden insanlar önlerine konan yemek soğuyana kadar artık hayatta olmayan bir insanla oturup sohbet edebiliyor. bu sohbet genelde o insanlar ölmeden önce yarım kalan bir hikayeyi tamamlamak için oluyor.

kişisel gelişim kitabı benzeri bir kitaptı bana göre. ki ben kişiler gelişim kitaplarından hiç hoşlanmam. kitabın belki de ne güzel yanı bölüm aralarında verilen yemek tarifleri idi.

vasatın altında kalmış bir kitaptı.
devamını gör...

kumandalık

bir mastor ukdesidir.

yazarın neyi kastederek bıraktığını bilmiyorum bu ukdeyi. muhtemelen kumandaları koymak için tasarlanan bir ev eşyasını kast etmiştir. ama ben bu ukdeyi doldururken bir kariyer olarak kumandalıktan bahsedeceğim.

evimize televizyon geldiği zamanı hatırlamıyorum ama tek kanallı dönemde iki kanalı döneme geçişi hatırlıyorum. o zamana kadar evde vasıfsız bir insan olarak dolaşırken trt2'nin yayın hayatına başlaması ile benim de yeni bir kariyer fikrim oldu: kumandalık.

ben o zamanlar beş yaş civarındaydım.  sanırım sekiz kanal kapasitesi olan bir televizyonumuz vardı. vizontele (film)indeki televizyon gibi idi. düğmeleri yüksük biçiminde. sadece trt1 varken evde varlığım ile yokluğum birdi. küçük kardeşim de zaten henüz iki yaşında idi. o benden daha gereksiz bir insandı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ben çocukken oldukça yarım akıllı bir çocuktum. bir komşumuz olan turgut amca ile kavga ettiğim zamanı hatırlarım. turgut amca ben eşeğim sen sıpasın dediği için. ortalığı yıkmıştım. hayır ben eşeğim diye ağlaya ağlaya şişmiştim.

ne kadar salak olduğumu anlatan bu anımdan sonra kumandalık görevini ne kadar ciddiye aldığımı anlamış olmalısınız.

mahmut hoca türü bir öğretmen olan babamın okuldan dönme zamanı yaklaşınca ben hafiften heyecana başlardım. eve geldiğinde ben televizyonun yanında olanca salaklığımla bekler olurdum.

neyse efendim babam ve annem televizyon karşısına otururdu. küçük kardeşim hayatı boyunca zekasını idareli kullandığı için eline verdiğimiz naylon poşetle oynamaya devam ederdi. ve babam o büyülü sözü söylerdi. söyle dost öyle gir. yok böyle demezdi. aç bakalım televizyonu derdi babam ve ben de kumandanım hüsamettin gibi kasılarak televizyonu açardım. bir yandan da sütoğlan kardeşime bakarak tabii ki.

ondan sonra ise haberler, şunlar bunlar derken ben bir türlü televizyonun yanından ayrılmazdım.  oğlum otur, yok. oğlum sonra kalkarsın yine, asla.

ben görevine tutkuyla bağlı bir kumandalık olarak her an kanal değiştirmeye hazır ve de nazardım.

bu kariyerim uzun sürmedi. ama uzaktan kumandalı televizyon almasaydık ya da hu televizyonlar hiç olmasaydı hala o televizyonun yanında olabilirdim.
devamını gör...

güvensizlik dolu bir sakinlik içerisindeyim

bir coup de grace ukdesidir.

bazen hissettiğim duygudur. ama çok arada bir. çünkü böyle güvensizlik dolu sakinliklerin beni geçmişteki bazı saçma olduğu kadar mantıklı da olan planlarıma götürdüğünü düşünüyorum.

haruki murakami’yi öldürme isteği başlığında yazmıştım aslında planlarımın bir tanesini. böyle derin bir sakinlik çöktüğü zaman içimde tekinsiz bir şeyler dolaşıyor. karadenizli olduğum için zaten sakin kalmak benim alışık olduğum bir duygu değil. çok sakin olduğum zaman sinirlenmeye başlıyorum kendime. neden kızgın olmadığımı düşündükçe öfke basıyor.

nadiren sakin olduğum zamanlarda da haruki murakami cinayeti ile ilgili planlar yapıyorum. aslında sadece haruki murakami değil hedefim. dag solstad da vardı ama çok yakın zamanda hayatını kaybetti. kalp hastalığı dediler. emin değilim bundan ama bunu sonra anlatacağım.

bazen de sakal tıraşı yüzünden seri katil olmaktan vazgeçmek başlığında anlattığım gibi planlar canlanıyor yeniden. ama bunlar hep sakın olduğum zamanlar. saçma sapan bir şey bu sakinliği bozunca o güvensizlik hissi de kayboluyor. sonra yine kanunlara saygılı bir vatandaş oluyorum.

benim sakinliğimin içindeki güvensizlik kendi akıl sağlığıma duyduğum güvensizlik. her an haruki murakami konusunu biraz erteleyip jean louis fournier'ye yönetebilirim. bilemiyorum altan. nietzsche de işine baksın.
devamını gör...

hasan kaçan'ın eylemci pikachu'ya sinirlenmesi

hasan kaçan'ın zihni kadar boş olan bu sayfaya onun hakkında yazılar yazma mutluluğunu yaşıyorum.

gündemle ilgili çok fazla tanım yazmadım. yani gündemde olan başlıklara türkiye'nin her yerinde yaşanan direniş hakkında yazmadım. genelde başka başlıklarla bu konuya değindim.

ama bazı çakalların fırsattan istifade yalakalık yapma hevesi ile çıkıp açıklama yapmaları benim biraz sinirimi bozuyor.

yirmi yıldır fazla bir zamandan beri ağzına "haksızlık" kelimesini almamış bir vasıfsız olan hasan kaçan'ın protesto hakkını kullanan gençlere yüklenmesi nereden baksan tutarsızlık nereden baksan ahmakçadır.

d&r ve espressolab önünde kuyruk oluşturanların ajans olabileceğine ihtimal vermeye heten keten ne hikmetse haklı olduğu için güçlü olan gençlerin kurmaca bir eylem içinde olduğunu düşünme sivri zekalılğını gösteriyor.

açık ve net söylüyorum ki heten keten'in bu yersiz ve anlamsız çıkışı sonucunda seni seçtim pikachu. pika pik.
devamını gör...

soccer greats coming home

bir chest dugger kitabıdır.

futbol dünyanın en sevilen ve en nefret edilen oyunlarından biri, hatta ilki olmaya devam ediyor. ve bu spor dalı dünyaca ünlü isimler sundu tarih sahnesine. bazıları çok kısa bir zaman bu ünün tadını çıkardı, bazıları ömürleri boyunca. bazıları bizim zamanımızdan çok önce zirve dönemlerini yaşadı, bazıları ise hala futbol sahalarına hayranlık uyandırmaya devam ediyor.

chest dugger bu kitabında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük on futbolcusunu anlatırken bir yandan da bu spor dalında dünyanın en iyilerinden biri olmak için ne tür bir hayat sürmek ve ne tür niteliklere sahip olmak gerektiğini tartışmış.

bu on kişilik listede elbette hala efsane olmaya devam eden ama çoğumuzun canlı izleme şansı bulamadığı pele ve diego armando maradona var. bu iki isim dışında bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbol adamı olan johan cruyff da listede. ayrıca george best, bobby moore ve adına hala en güzel gol ödülü verilen ferenc puskas, tüm zamanların en iyi kalecilerinden sayılan peter schemeichel de kendilerine listede yer bulmuş. son dönemlerin en ünlü futbolcuları lionel messi ve christiano ronaldo ve zinedine zidane da listenin parçaları.

bu on ismin çocuklukları, ailelerinin sosyoekonomik durumu, kendilerine destek olan insanlar, zihinsel kuvvetleri, irade güçleri ve oyuna adanmışlıkları üzerinde örnek vermiş chest dugger. bu arada chest dugger bir yazar değil bir ekip. çok derin olmasa da çok güzel bir çalışma olmuş bu kitap.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim