jinju yazar profili

jinju kapak fotoğrafı
jinju profil fotoğrafı
rozet
karma: 6236 tanım: 200 başlık: 49 takipçi: 68

son tanımları | başucu eserleri


uzun beyaz bulut gelibolu

bir buket uzuner kitabı.

çanakkale zaferinin yıldönümü yaklaşırken beni tarihe boğmayacak ama zaferin o çarpıcı atmosferini de yansıtacak bir kitap arayışındaydım bu kitabı seçtiğimde.
seçimimden memnun muyum? bilmiyorum. yazdıkça anlayacağım.

konu:
zelendalı viki, dedesi alistair john taylor çavuşun çanakkaleye savaşmaya gittiği ve bir daha geri dönmediği dedesini bulmak için yaptığı uzun çalışmalar sonunda bir ize ulaşır ve takip ederek çanakkale'ye gider. girdiği köy kahvesinde duvarda fotoğrafı asılı olan ali can çavuş'un fotoğrafını köylülere gösterir ve der ki: işte bu benim dedem!
tabii önce köy karışır, sonra istanbul karışır, sonra dünya karışır. zelenda ve ingiltere gibi ülkelerin elçilikleri çeşitli açıklamalar yaparlar, türk basını dehşetengiz haberler yapar. yine de gizemi çözebilecek tek kişi vardır: ali can çavuş'un kızı beyaz.

eyyor: (spoiler içerebilir)
beyaz tam bi uyuz. babasına kara sevdalanan, geceleri yatak odalarını gözleyip anasıyla babası arasındaki aşnafişnayı bile kıskanan bi çocukmuş. anasına kızıp inadından evlenmemiş bile. o kadar huysuz ki, görücülerin de kapısında sıra olduğunu sanmıyorum.
köylüye küsmüş sokağa çıkmıyo 80 küsur yaşında kadın. ama köylünün saygısı sonsuz herkes ona hayran? neden? kimseye açmadığı kapısını bi viki'ye açıyo. alıyo kızı eve, biri zelendalı askerin biri türk askerin mektuplarını okuyor. gizemi aydınlatamaya çalışıyorlar.
beyaz biliyor halbuki her şeyi, şak diye anlatsa yeter, maks bir saatini alır. yook illa uzatacak. ıkına sıkıla zar zor anlatıyor kıza. yazık vikiciğe.
daha sonra gelen ali can çavuşun oğlu ali osman taylar'ın olaya dahiliyeti, viki'yle ilişkisi o kadar sinir bozucuydu ki burada anmak bile istemiyorum.

evet kararımı verdim:
çanakkale zaferini anma açısından mektuplar çok kıymetli. hem türk askerinin konuya bakışını hem de dünyanın öbür ucundan kalkıp savaşmaya gelen zelendalının bakışını okumak ufuk açıcı.
gerisi ise... tırt.
devamını gör...

kitap kulübü hakkında her şey

kimse de credit vermemiş bana aşkolsun. sayemde 14 şubat çekilişi ve tabii ki hediyeleşmesini tamamladık canım ciğerim kulübümle.
bu yıl yine el emeği ürününü gönderen de var, annesine patik ördüren de... kitapçıları dolaşıp arkadaşının zevkine uygun kitabı seçen de var, kütüphanesinden en kıymetli kitabı gönderen de... birbirini hiç tanımayan bu kadar kişinin birbirini mutlu etmekten başka amaç gütmeksizin bir araya gelmesi, birbirini düşünüp hediyeler alması, mektuplar yazması o kadar kıymetli ki.
duygulanıyorum muntazaman.

bu sene benim hediyem sevgili @kiriktopuktan geldi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

takvimi ofisime neşe kattı ve farz oldu miyazaki'ye giriş yapmak. gidem de bakam on küçük zenci ne haltlar karıştırmış.
devamını gör...

babıls ile büklüm gemisi radyo yayını

babıl konuştukça kulaklığı östaki boruma kadar sokmama, konuklar konuşurken olabildiğince uzaklaştırmama ve buna iki saat boyunca devam etmeme değen bir yayın oldu.

teşekkürler babılboy <3 bitanesin.
devamını gör...

babıls ile büklüm gemisi radyo yayını

biyografinin kralı mine söğütün yazdığı adalet cimcoz biyografisidir.

ne dönem bilmen gerekiyor, ne kadını tanıman gerekiyor, ne merak etmen… okuyup keyif alıyorsun. mis.
devamını gör...

babıls ile büklüm gemisi radyo yayını

ben de bugün dinleyiciyim. dinleyip dinleyip tebelleş olmak bana iyi gelecek.
devamını gör...

babıls ile büklüm gemisi radyo yayını

yoğun istek üzerine yine katılımcı olacağım program. dinlenme oranını artırmışım, tanım rekorları kırdırmışım öyle diyolla.

edebiyattan girecekmişiz. girerim.
oscardan çıkacakmışız. işte orda ben çıkarım.

bizim oğlan leo ödülüne kavuştuktan sonra hiçbir törenle ilgilenmeyişimin sene-i devriyesi çünkü…
devamını gör...

germinal

natüralist zola'nın romanı.

konu:
maden. maden işçileri.
eski iş yerinden ustabaşını tokatlaması sebebiyle dehlenen etienne (etiyen deyü okunur) yeni bir iş arayışındayken yolunun düştüğü madene bir şekilde kabul ettiriyor kendini. ancak bu iş yerinde (diğer her yerde olduğu gibi) işçilere yapılan haksızlıklar hadsafjasdsda olduğundan sendikalaşma, örgütleşme, grev gibi haklardan faydalanmaları konusunda işçileri bilinçlendirmede başı çekiyor etienne. aşık oluyor, dost ediniyor, aç kalıyor... çok aç kalıyor. ancak sonunda başarıyor... mu? bilmem. onu da ben söyleyemem okuyun öğrenin.

eyyor:
vikipedinin söylediğine göre bizde de natüralizmin ilk temsilcisi kabul edilen hüseyin rahmi gürpınar beyciğim yazdığı bir romandaki müstehcenlik dolaysıyla yargılanmış ve duruşmaya çıktığında kendini şu sözlerle savunmuş: "gerçek öykücülük, tüm bilimleri, fenleri kapsayan, her kötülüğü, her hastalığı, her gizli fesadı, yarayı aydınlığa çıkaran yüce bir güçtür"
germinal boyunca maden işçilerinin ve tabii işverenlerinin her türlü kötülüğünü, hastalığını, fesadını ve yarasını okuyoruz ve bu hikayeyi böyle muhteşem kılan da o! gerçeklerin şılaks diye yüzümüze vurması. kötünün tüm kötülüklerini görmemiz, zihnindeki tüm hastalığı okumamız. o kadar doğal ki gerçekliğinden bir an şüphe ettirmiyor.
zola'nın bu kitabı yazmadan önce madenlere inip çıktığını, oradaki işçilerle içli dışlı olduğunu, böylece mükemmel tasvirlerle bize oraları anlatabildiğini söylüyorlar.
ayrıca öyle bir aydınlatma yaratmış ki bu roman, zola'nın cenaze töreni "ger mi nal, germi nal!!" diye haykıran işçilerle dolmuş taşmış. öyle diyolla.
ulan keşke o günlere şahit olabilseydik be.

emile zola'nın erkek olmasını kabullenemiyorum ya. bence kesinlikle kadın.
emine pir zola'nın gerçek adının emine olması kadar eminim bundan.
devamını gör...

babıls ile büklüm gemisi radyo yayını

uzun bir ara verdiğim sözlüğe bir radyo yayınıyla döneceğimi kim bilebilirdi ki?! kimse!!

son yarım saat, sonra çok eğlenicez. yani umarım. bakıcaz.
devamını gör...

ülkem okuyor derneği

2023 yılı itibarıyla beyşehir merkezli olmak üzere kurulan, yönetim kurulu asil listesinde adımın bulunmasından gurur duyduğum ilk göz ağrım, canım dernek.

yıllardır kitap okurum, çevremde de benimle birlikte kitap okuyan insanlar olsun birlikte konuşalım, tartışalım ister bulamazdım. geçtiğimiz yıllarda internetteki okuma blogu sayesinde tanıştığım canım havva aydanur ertuğrul bir gün aradı, bir dernek açalım, ülkece okuyalım dedi. açalım ama ben hiç dernek açmadım, nasıl açılır bilmiyorum dedim. ben de ilk defa açıcam dedi. tamam o zaman dedim. türkiyede okuma ve anlama oranını artırmak adına kolları sıvamak üzereydik ki 6 şubat depremi meydana geldi. hayallerimizin biraz beklemesi gerekecekti.

havva acil tıp teknisyeni devlet memuru. deprem süresince hatay'da aktif görev aldı. görevlendirmesi bittiğinde ise bölgeye karavanla gitti, yine yardım dağıttı. bu süreçte hepimizin dikkatini çeken bir gerçek vardı: hiçbir doğal afette kitap temel ihtiyaçtan sayılmamıştı. oysa bizler biliyoruz ki, ülkemiz okusaydı deprem bu kadar zarar vermeyebilir, bu kadar can almayabilirdi. yıkıntılar altından bu kadar haksızlık, bu kadar ahlaksızlık çıkmayabilirdi. okuyan ve anlayan toplum daha aydınlık günler görebilirdi.

şubat ayından itibaren bölgedeki çocuklara kitap desteği sağlamaya başladık. henüz dernek değildik, para toplamamız yasal değildi. biz de bağışçı ile ihtiyaç sahibini buluşturan bir sistem geliştirdik. bir taraf bizi arıyor şu kitaba ihtiyacım var diyor, öteki taraf ise arayıp elindeki kitapların listesini iletiyordu bize. 10 kişilik teyit ekibimiz ihtiyacın samimiliğini kontrol ediyor, kontrolden geçen talepler 10 kişilik eşleme ekibimizce ilgili bağışçıya yönlendiriliyordu. böylece binlerce çocuğun en azından eğitim ihtiyacını karşılamaya gayret ettik. bu şekilde çok fazla abla/abi kardeş ilişkisi kuruldu, çok öğrenciye düzenli burs bağlandı. desteklerimiz devam ediyor.

hatay'da okul enkazları kaldırılamaz, ders yapılamazken 21 okulun açılışını sağladık, 19 tan kütüphane kurduk ve buralarda eğitim öğretim halen devam etmekte.

ancak bu şekilde devam ederken kurumsal kimliğimiz ve tüzel kişiliğimizin olmayışı bizi zorlamaya başladı. nihayet ilk adımlarımızı ve attık ve resmi olarak ülkem okuyor derneğini kurduk. kuruluştan bu yana her adımı kurallara, kanunlara uygun olarak attık, bundan sonra da bünyemizde hiçbir haksızlık hukuksuzluğa yer vermeyeceğiz.

dernekle ilgili detayları kurucumuzun ve derneğin instagram hesaplarından yahut merak ederseniz doğrudan mesaja tarak benden alabilirsiniz. ayrıca hesap numaramızı da verebilirim. *

yine bağışlamak istediğiniz kitaplarınız olursa bir mesaj ötenizdeyim.

okuma anlama oranının yükseldiği aydınlık yarınlarda görüşmek üzere,
ülkem okuyor derneği yönetim kurulu üyesi
jinju.
devamını gör...

dişi kurdun rüyaları

ülkem okuyor derneği ile 52 hafta 52 kitap okuma etkinliği yapıyoruz. yılın ikinci haftasında kitabımız dişi kurdun rüyaları idi ve her bir sayfası bana listemizin ne kadar başarılı olduğunu gururla hissettirdi.

kitap temelde uyuşturucu kaçakçılığı, anne sevgisi, memleket sevgisi, hayvanlar dünyası ve hayvan hakları, hıristiyanlık, din kalpazanlığı gibi birçokkonuyu barındırıyor. hepsinden azar azar ama doyurucu bir şekilde bahsediyor, hepsini farklı karakterler üzerinden anlatıyor ve tüm bu konular ile karakterleri öyle ustaca birbirlerine bağlıyor ki... birsürü karakter ismine rağmen hiçbir kafa karışıklığı oluşmuyor.

akbar ve taşçaynarlı bölümler çok zevkli, belgesel izlercesine akıp gidiyor sayfalar. hayvanların kişileştirildiği satırlar bile yine hayvanları okur gibi, gerçeklikten şaşmıyor. isa'yı anlatırken milada götürüyor, film izler gibi isa'nın çarmıha gidişini okuyoruz. tren macerasında yine bir aksiyon filmi havası...

of anlatılır gibi değil. herkes alıp okuyabilir mi lütfen? teşekkürler.

okuduktan sonra düşüncelerimi pekiştiren bir makale

kitapta beni rahatsız eden iki şey oldu. ilki adını unuttuğum baş karakterin kötü adamlara gidip "bu yaptığınız çok yanlış" dediğinde onların tövbe edeceğini sanması, ikincisi ise yine aynı karakterin hayatını birleştirmek istediği kadının, daha sonra neler hissettiğini, neler yaptığını bilmeyişimiz. sayın aytmatov'un dişi kurdun rüyaları 2: igna'nın yolu kitabını yazmadan vefat etmesi biraz kırıcı...
devamını gör...

aspidistra

kitap eleştirisi yapmadan önce üstteki yazarların tanımlarını okumak çok kötü bir fikirmiş. şimdi ne yazsam tekrar, ne yazsam taklit, ne yazsam eksik olacakmış gibi geliyor.

aspidistra çiçeği (ay pardon çiçek demişim) hakkında @insan olun biraz kankamın yazdıklarına +1 demekle yetiniyorum sadece. çok güzel açıklamış. o kadar güzel açıklamış ki, kitapta bile bu kadar güzel açıklanmamıştı.

gordon comstock ailesinin tüm emeklerine sırtını dönen şımarık bir çocuk aslında. param yok bu nedenle kimse beni sevmez, herkes beni terk eder, bugün sevse bile yarın gider, kadınlar zaten para yoksa üzer diye geziyor ortalıkta. ha gel iş bulduk gir dense ona da bir ton itirazı var. ne ayranı dökülsün ne bir şey. (sansür değil sözün devamını unuttum.) tek arkadaşına ve dangozluğuna rağmen ona katlanan sevgilisine karşı tavırları da pek bir itici.

kimsenin söylemediği bir iki nokta var değinmek istediğim:
1) gordon comstock atanamamış martin eden'dır. okudukça martin'ciğime selam çakan tek ben değilimdir umarım. özellikle ilk yarıda sürekli olarak martin'i andım ama martin sempati uyadnırırken gordon antipati uyandırdı tabii ki.
2) gordon ve rosemary public sevişecekken rosemary durduruyor, gebe kalırım yapmayalım diyor. gordon da tamam diyip küsüp gidiyor. şştt aloo. doğum kontrol yöntemleri var milyon tane. şahit olmasam da ilk çağlardan beri uygulanabilen en az bir doğum kontrol yöntemi olduğuna eminim. siz duymadınız mı ya hiç?
gordon'un saçmasapan atarı üzerine basıp gitmesi gereken rosemary günler sonra geliyor, hadi sevişelim hamile kalacaksam da kalayım diyor ve o gün hemen hamile kalıyor. jinju bunu beğenmedi.
devamını gör...

sanagulbahcesivadetmedim 2024 yılbaşı çekilişi

@hestia bana diss atmış. şaşırtıyor ve 53 diyorum.

not: tüm bu çekiliş sazan.avi çıkarsa “ben tahmin etmiştim zaten” deme hakkımı saklı tutuyorum.
devamını gör...

forgotten

ohoo herkes her şeyi yazmış ben ne anlatıcam şimdi???

son girdiğim tanımlardan da anlaşılacağı üzere gerilim filmi seven bünyeme iyi gelen, serotoninimi dopaminimi sakkarozumu laktozumu her şeyimi yükselten bir film oldu. oyuncuların cillopluğu, uzak doğu sineması olmasına rağmen kültür şoku yaşatmaması, aklımızla dalga geçercesine çekim hataları ya da senaryo boşlukları olmayan, son ana kadar geren, gerdikçe mutlu eden mis gibi bir güney kore filmi. <3

instagram'da kısa bir kesitini görmüştüm filmin: çocuk abisinin yürüyüşüne bakıyor ve diyor ki, neden sağ ayağın topallıyor, hep sol topallardı?
ınınııııııııııııın.
o kesitle dedim işte bu filmi izlemeliyim ben iye, iyi ki de izlemişim. yalnız kesit filmin çok başına, henüz olayların beginner olduğu anlara aitmiş. film kesinlikle bundan ibaret değil. ilerleyen dakikalarda hiç sıkılmadan bunalmadan hızı 1,25e alma ihtiyacı hissetmeden filmin sonunu getirebilmek benim için çok keyifli oldu.

filmin yapımcısı benmişimcesine, filmle ilgili eleştirilere kendimce cevap:
filmin özellikle sonunun drama boğulduğunu söyleyenler bence hayatlarında dram görmemişler.
ayrıca evet çözülemeyen bir gizem var ama anlamayı zorlaştıracak kadar komplike bir hal aldığını düşünmüyorum. örgü öre öre izlememe rağmen her detayı anladım.


filmin sonuna dair tek kötü yan adamın hastanede pencereden atladıktan sonra yerde ölü yatması değil de gözlerini açıp fıldır fıldır etrafa bakmasıydı bence. düştüğü gibi ölse mutlu olurdum.

ayrıca bizim çocuğun "bari babasından nefret etmesin" deyü bütün suçu üstlenmesine minik bi kalp bıraktım. bu muydu drama boğmak dediğiniz yoksa? o kadar da boğmuyor yahu!



merakımdan soruyorum: güney kore polis departmanı bu kadar shitten mi?
devamını gör...

normal sözlük 2024 yılbaşı çekilişi

373 burdaa
devamını gör...

sıradan bir noel

2023 norveç yapımı romantik film. şu an fark ettim: filmde hiç teknoloji yok. açılış sahnesi dışında ne bir telefon ne bir bilgisayar, hangi yılda geçtiğini anlamama yarayacak hiçbir şey. ama yine de yakın tarihte geçiyor diyebiliriz.

konusu:
hintli bir adam norveçli bir kıza aşık oluyor evlenme teklif ediyor. kızımız da mutlu oluyor, kabul ediyor. hemen ardından noeli kutlamak için norveçe, ailesinin yanına davet ediyor kız hintli sevgilisini. norveçli aile tam bi noel tarikatı çıkıyor. kendi geleneklerine aykırı ne varsa damatla ilgili, nefret ediyorlar. ki ben öyle damadım olsun isterdim, gayet kafa dengi. girip aile için hint yemeği yapıyor, kültürü tanıtmak istiyor. ona bile bir ton laf ediyorlar. kızlarının eski sevgilisini sürekli eve davet ediyorlar filan. toksik bir aile.
kız da tüm bunlara göz yumuyor film boyunca, uyum sağlamıyorsun diyip duruyor nişanlısına ama uyum sağlayabilmesi için hiç desteklemiyor. elin hintlisini desteklemek zorunda kalıyor insan.

eyyor:
film genel olarak 5-6 puan seviyesinde ama özellikle havaalanında yaşananlara puanım tam olarak 2. o kadar klişe, o kadar gereksiz ve o kadar filmin gene havasından uzak ki. ayakta durmuş son derece normal bir şekilde sohbet eden bir kadını üzerine atlayıp yere devirerek etkisiz hale getiriyorlar diyim anlayın siz durumun vehametini.
gerçekten sıkıntıdan ölmüyorsanız izlemenize gerek yok. kırismıs temalı çok daha güzel filmler bulacağınıza eminim.
devamını gör...

locked in

2023 yapımı psikolojik gerilim filmi.

yine kimse beğenmemiş ama gereksiz uzayan "bakma" sahneleri hariç ben beğendim. :d yakında "jinju beğenmiş bu filmi, izlemeye değmez" gibi bi algı oluşursa çok üzülürüm.

konusu:
eski hollywood yıldızı katherine at tepmiş gibi bir vaziyette hastaneye düşüyor. tamamen felç. ne konuşabiliyor ne başka bir şey. göz bile kırpamadığından bitkisel yaşamda mı yoksa hareket kabiliyeti mi gitti bunu bile anlayamıyor doktorlar.
nöroloji hemşiresi güzel kadın ((gbkz: pushing daisies)'deki başrol, yaşlanmış ama nasıl güzel<3) hem katherine'i iyileştirmeye hem de neden/nasıl bu hale geldiğini çözmeye çalışıyor. hastaneye sürekli gelen evlatlık/gelinine sorular sorarak geçmişini aydınlatmaya çalışıyor kadının. biz de böylece başına gelenler hakkında bilgi edinmeye başlıyoruz.
sümsük bir koca, kibirli bir hollywood emeklisi, at hırsızı bir doktor, "sen kaşlarını çatarak etrafa gergin bakışlar at yeter biz sana ödemeyi tam yapıcaz" denmişçesine gezen tombiktolu güzel bir kadın. bir de dışarıdan bakılınca nefes kesen ama içerisi hiçbir beğeni uyandırmayan bir ev.

bu filme eyyor yok.
1,25 hızda izlememe rağmen bazı sahnelerde dayanamadım ileri sardım. gereksiz uzatmasalarmış bazı sahneleri iyiymiş.
sanki aynı senaryo aynı yönetmenden çok daha iyi bi film çıkarmış da çıkaramamışlar gibi. bir şeyler olmamış.

bir de katherine'i gözüm ısırdı durdu film boyunca. meğerse how to get away with murder'daki eve imiş. <3
devamını gör...

sıcak hava dalgası (film)

2022 çıkışlı gerilim/gizem filmi. benim tanıdığım oyuncusu yok. sizin de yoktur. ama merrit patterson ve kayla wallace ne güzel kadınlarmış ya maşallah subhanallah. hele bi de estetiksiz doğal güzellerse çat diye çatlarım.

spoiler içerebilecek türden bir konu:
claire zamanına ailesinin yanarak ölmesine sebep olan ihmalkar ev sahibinin de onlar gibi ölmesi için evini kundaklayan, bir süre ıslah evinde kaldıktan sonra 28 yaşını doldurmasıyla hayata atılan genç bir kadın. emlak işine heves ediyor ve zaten kaldığı kurumun da sahibi olan zengin bir iş adamının ofisinde kendine iş buluyor. bu sırada amerika çok boğucu bir sıcak hava dalgasının etkisinde. gölgede, serinde, akşam vakti kırk derece sıcaklık ve elektrik kesintisi de yaşanıyor. barajlar tükenmişse demek... yakın bir rezidansta görevli olan arkadaşının torpiliyle o rezidansın havuzuna gidip serinliyor claire bol bol. kafasında 3 kilo saç var halbuki. onları bi toplasa enselerine su vursa serinlerdi.
bu havuzda hayatının aşkını buluyor claire. iş yerinde de her şey o kadar yolunda ki, bir anda yükseliyor kariyer basamaklarını ve patronunun gözüne girmeyi hatta doğrudan sekreterliğine terfi olmayı başarıyor.
ancak ne gerçek hayatta mümkündür hayatta her şeyin güllük gülistanlık olması ne de filmlerde. claire aslında hayatının o kadar da yolunda gitmediğini ofisine gelen bir dedektiften öğreniyor.
devamını gör...

tanrının gazabı

netflix arjantin yapımı 2022 çıkışlı gerilim/gizem filmi. başrolden de figürasyondan da kimseyi tanımıyorum. arjantin sineması kim ben kim.

konusu:
iri yarı güzel kızımız lu iki farklı yazarın evinde part time kitap olarak çalışıyor. yazarlara ilham geldikçe anlatıyorlar, onların yerine lu kızımız basıyor klavyenin tuşlarına. ancak bir gün evinde yazı yazdığı büyük yazar kloster efendi kızın son derece masum olan davranışlarını "sinyal" olarak algılıyor ve kızı taciz ediyor. kız hemen kalkıp evi terk ediyor, işten ayrılıyor. bundan sonra hayatında hiçbir şey yolunda gitmeyince kızımız başına gelen her şeyin sorumlusunun kloster olduğundan şüpheleniyor. bunu ispat etmesi ise çok zor.

eyyor:
imdb yorumları çok kötü filmin nedense. bir başyapıt diyemesem de gayet keyifli ilerleyen bir gizem filmi olmuş. oyuncu seçimlerini çok beğendim. birinin kötülüğü yüzüne yansımış, birinin masumiyeti, birinin deliliği...
film boyu aman aman bi gerilim ya da gizem hissetmiyoruz. belirli tahminlerimiz ya da varsayımlarımız olsa da acaba o mu haklı bu mu haklı diyerek geliyoruz sona.
gerilim/gizem filmi sevenlere iyi gelecek, çok da kafa yormak istemedikleri anlarda izlenebilecek türden.


edit: kızımız kitap olarak çalışıyor demişim abhahaha. katip olarak çalışıyor katip.
devamını gör...

rebirth

2016 yapımı korku/ gerilim filmi. filmde fran kranz ve adam goldberg başrolde.

konu:
kyle her gün sıkıcı banka işine gidip gelen iyi bir aile babası. bir gün üniversite yıllarından arkadaşı zack ziyaretine geliyor ve ona inanılmaz bir deneyim yaşatmak istiyor: rebirth.
tüm kokuşmuşluktan, kekremsi yaşamından kurtarıcam seni diyor kyle'a. kyle önce korkuyor, endişeleniyor ama iş yerindeki amiri chad de o kadar asslek bi adam ki, tak ediyor artık kyle'a. tamam diyor kyle, ben varım.

bir hafta sonunu birlikte geçirmek üzere önce bir otele yerleşiyorlar, oradan da başka bir konuma. ancak burada kyle'ın başına gelmeyen kalmıyor. her odada farklı bir macera, her odada farklı bir travma. zack'i eli kolu işkenceler içinde bir odada kilitli halde bulması da bardağı taşıran son damla oluyor hatta. kyle sisteme başkaldırıp kaçıyor bu delikten. ama gerçekten kaçış mümkün mü? öyle elini kolunu sallayarak çıkabilir misin? hiç sanmıyorum sevgili kyle.

eyyor:
film çok güzel gerebilecek bir senaryoya sahipken germiyor. hele korku hiç yok. kyle'ın başına gelenler benim başıma gelse ılık ılık bırakırım oracıkta, ama izlerken hiçbir gerginlik hissetmiyorsunuz. gerilmek için izlediğim bir filmde gerilememek beni üzer.
naomi'nin olduğu tüm sahnelerden nefret ettim. filmin en boş en itici diyalogları naomi sayesinde gerçekleşti. gerilimden kastınız buysa şayet, hiç olmamış sevgili yönetmenler...
bir de filmin sonunda noldu ya? hani videolar çekildi filan? yıllar geçti aradan. kyle'ın eşi ve arkadaşları gerçekten sisteme girdi mi? başına bir şey gelmedi mi kimsenin? neler yaşandı kyle'ın ik rebirthünden sonra?
devamını gör...

sadakat yalanı

hollanda gerilim filmi. başrollerde bracha van doesburgh ve elise schaap oynuyor. tanımıyoruz tabii. hollanda sineması izleyen mi var aramızda sanki. yalnız oyunculardan birinin ismini yıllar geçse unutmam sanırım: gijs naber

konusu
iki evli kadın arkadaş kocalarını çocuklarını bırakıp birlikte tatil yapmak için trenle yola çıkıyorlar. kocaları da bir güzel uğurluyor, yolcu ediyor. kadınlardan biri hakim. bu hakim olan kadına güzel bi miras kalmış, iki üç katlı dayalı döşeli köşk. gidip köşkte kalıp alem yapıp dönecekler. eşlerine de birbirleri için yalan söylüyorlar bir güzel. lakin dananın kuyruğu bu kadınlardan birinin kayıplara karışması sonra da ölü bulunmasıyla kopuyor. kocalar da kalkıp geliyor, emniyetti jandarmaydı derken çarşı karışıyor. film ilerledikçe de bazı ters köşeler gerçekleşiyor elbette. sonu sürprizli denebilir. ama "ben şok!!!" diyecek kadar değil. minik sürpriz. sürp.
bu sırada gavat koca nasıl olunur, yamış yumuş fakbadi nasıl olur hepsini görüyoruz.

fazla eyyorlamicam bu sefer. derin anlamlar alt metinler beklemez emniyet teşkilatındaki saçmalıklara da takılmazsanız çerezlik güzel bir film.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim