kafasız karı yazar profili

yalnızlıktan ölüyorum.

söylemiyorum, çünkü umrumda olmuyor.

sadece bazı şeyler değil, birçok şey o kadar da önemli değil. şu saçma toplum zincirlerini kıramadık bi türlü.

az önce kalbim çok kötü kırıldı, birşey hissedemiyorum. sol tarafım ağrıyor. kafam. yüzümün sol tarafı. ağlamak istiyorum. bağırmak. defalarca defalarca kırılmaktan yoruldum artık. bunları hisseden ilk ve son kişi olmadığımı biliyorum. sadece çok aşırı yoruldum. yine aynı şeyleri yaşamak istemedikçe yaşıyorum. bu nasıl birşey? yeter. sadece yeter. bittim artık.

suç ve ceza'daki raskolnikov'un sonyası olmak isterdim. kaybedecek tek şeyi ruhu olan bi orospu. verebilecek tek şeyi olan ruhunu da 2,5 rubleye sokaklarda satarken, bir katilin merhametine duyduğu sevgiyle büyüyen sonya. bir katilde olsan aşkın yüceliğiyle büyüyorsun. bi orospu da olsan aşkının güzelliğiyle bir adamın oluyorsun. keşke hayatlarımızda birer roman ve hayal olsa. ve sadece olup bitse.

artık bu soruyu sorabilecek bi takatim bile yok. öyle bi vazgeçmişlik; aşktan sevgiden, öyle bi aymazlık; başkalarınının duygularına karşı, öyle bi umursamazlık. her duygu sanki kalbime ağır geliyor, çok ağır. yoruyorsun beni hayat. sevmende umrumda değil, sevmemende artık.

27 yaşına 6 ay kala hala el ele tutuşmamış, hiç öpüşmemiş ve karşı cinsiyle sarılmamış bir kadın olmaktır. bu giriyide ağlayarak giriyorum. çünkü son flörtüm de istemiyorum seni diyerek nokta koymuştur içimdeki ona ait sevgiye. çok zoruma gidiyor ve elimden birşey gelse de yapmak istemiyorum. çünkü istediğim şey bir erkeğin beni sevdiğini bilmek ve bunu gözlerinin içinde görmekti. sevgisiz hayat ne kadar da zormuş. bahsettiğim karşı cinsin sevgisi. çok yıkık hissediyorum kendimi. bu anonim, kimsenin beni tanımadığı ortama yazmayı seçtim. çünkü bunu kimsenin bilmesini istemiyorum. bu kadar.

çok yakışıklısın hayatım, aslanım, kaplanım, panterim benim.

arada sevgi varsa eğer, o ne güzel bir yenilgidir o. arada sadakatte varsa, o ne şanlı bir galibiyettir o.

bir gecede dinsiz kalsaydık, ateistler yıllarca bunu konuşuyor olurdu. tıpkı bir bir gecede cahil kaldık diyenlerin yıllarca bunu konuştuğu gibi.

bir hastagh, gerçekliği çırıpçıplak gözümüze sokanından.

takı beklemeleri ve bunu söylemeleri. ben gönlümden ne koparsa veririm bunda bir sıkıntı yok. ama sanki zorundaymışım gibi bunu hissettirenleri var. herkesin olmuştur illaki böyle bir arkadaşı. o zaman işte gönlümden hiçbir şey gelmiyor. gelmişse de kaçırtıyor. bana mı evlendin sanki? takıya, tokaya ihtiyacın varsa, çadırda yaşa, takıyı kendin yap. değil mi ama?

gece gece sinirlendim bak şimdi.

doğru. kadınlar kendisine konforlu bir yaşam veremeyecek adamı sevmezler. kadın rahat yaşamın içine doğmuş dahi olsa bu böyledir. çünkü biz kadınlar, insan evrimini sürdürüyoruz. doğuruyoruz, besliyoruz, öğretiyoruz. yeni kuşak bizim eserimiz oluyor. doğururken, beslerken ve büyütürken de konfor sağlayamıyoruz haliyle. bunu da ürememizin ikinci asli unsuru olan erkeklerden bekliyoruz.

ha sen dersen ki ben doğurur, besler, büyütürüm. o zaman bende koltuk takımını alırım hayatım.

ama siz ne kurulacak yuvaya, ne de doğacak çocuğunuza saygı duymadığınızdan "kadınlar parasız erkeği sevmez", "kadınların paraya tapması" diye başlık açarsınız.

mutsuz yaşamlarınızda, mutsuzluklar dilerim. amen.

salla gitsin ya.

bir genç kızın gizli defteri, ipek ongun.

ilk okuduğumda, 13 yaşında ve 8. sınıftaydım. öyle büyük bir haz almıştım ki okurken, karakterlerin yaşadıkları şeyleri sanki ben yaşıyordum ve hissediyordum. öyle etkisine girmiştim. bir kitap serisi bu aslında. kız kardeşime de bu kitabı hediye etmiştim. ilk kitap hediyesi olarak. o da büyük bir feyz aldı. şimdi tam bir kitap kurdu benim gibi. malum virüs dönemi, online dersinden sonra kenara çekilir kitabını okur, tam entel.

birde bir hayalim var. yeterince zengin olursam, 13 yaşına gelmiş ulaşabildiğim tüm kız çocuklarına bu kitap serisini hediye etmek gibi. nasip olur mu be? garibanın yüzü gülür mü?

kesinlikle var olan durum.

şimdi bu at gibi gitme olayını durduk yere ayrılmak, iletişimi kesmek isteyen insan yapar. sizde sorun yoktur. iletişimde sorun yoktur. ama karşı taraf bir anda şöyle böyle diyerek gider. gider de. siz kalakalırsınız. ne oldu lan şimdi diye? sonra kendinize çekilirsiniz. düşünürsünüz. üzülürsünüz. belki gitmesini istemeyip çaba göstermişsinizdir ve karşı taraf yinede gitmiştir. dağılmışsınızdır. duygularınızı toparlamaya çalışıp bir yandan da göz yaşlarınızı zaptetmeye çalışırsınız. ağlarsınız, sızlarsınız, yorulmuş ve üzgünsünüzdür. 'niye bunu yaptı?' diye düşünürsünüz. 'benim bir suçum yok.' diye içiniz içinizi yer. 'seven insan bir anda gidebilir mi?' dersiniz. bu soruya kendiniz hayır derken, ona geldiğinde donup kalırsınız, çünkü sizi sevmemiştir. bunun verdiği kalp yorgunluğu, bedeninize işler. çalışmış ve yorulmuş bir amele gibi hissedersiniz. günler geçer, belki haftalar. ferahsınızdır artık. iç hesaplaşmanızı tamamlamış, iyi hissetmektesinizdir. yolunuza bakarsınız, hayatınıza devam edersiniz. iyisinizdir. ve bir gün bir mesaj... 'nasılsın?'

'nasılsın?'

vay be! nasıl mıyım? merak mı ettin beni? umrunda mıydım ki? egosal tatmine mi ihtiyacın var?

burda vereceğiniz iyi cevap, aptal bir aşık olduğunuzu; kötü cevap, akıllı ve kendine değer veren bir insan olduğunuzu gösterecek.

buraya kadar okuduysanız, duygularınızı da dinleyen akıllı bir insansınız, tebrik ederim. ne yapacağınızı da size ben söylemeyeceğim o yüzden.

uzun zamandır, görerek beğendiğim biri olmadı açıkçası, o yüzden bilemiyorum. ama sanal flörtümden hoşlandığım da herşeyine anında dönerim. işte aramasına, mesajına. sık sık mesaj atarım. sürekli iletişim halinde olmak isterim. herşeyini bilmek isterim. geçmişini, gelecekte yapmak istediği şeyleri anlatmasını isterim. günaydın bebeğimler eksik olmaz. komiğimde, güldürürüm birde.

yalnız epey uzun zaman oldu yüzyüze birini beğenmeyeli. şu an bunu farkettim. yalnızım sözlük. ühüüü.

o güven bazen tek bir hatayla yıkılabildiği gibi, bazende çoklu, sıralı hatalar sebebiyle zamanla kaybedilir.

güvenini tek seferde kaybetmiş bir kadın, kalbi durmuş bir bedene benzer. kalp masajıyla kendine gelebilir. bir adam, güvenilir, sevecen bir erkek o güveni tekrar inşa edebilir. güvenini yavaşça, tekrar tekrar denerken, severken, sevmeye çalışırken kaybeden bir kadın ise, kanserin tüm vücuda yayılmış olduğu yorgun bir bedene benzer. ilaçta verseniz, tedaviyi de ağırlaştırsanız o beden artık bitmiş ve hiçliğe özlem duyan bir beden olmuştur artık.

sen, erkeklere güvenini yavaşça kaybetmiş kadın, seni inandıracak, tekrar güvenmeni sağlayacak kimsen yok. emin ol buna. yalnızsın. yolun uzun. tek başınasın artık.

sevilip, değer verilince o çocuksu şımarıklığının yüzünde gülümsemeye dönüştüğü an.

tabii bazı ayı beybilerde bu piçiko sırıtışıdır. ama odağımız farklı şu an.

hepiniz benim bebeklerimsiniz.

başlığı görüp buraya gelmemi sağlayan başlık. bir şans vermek istedim. bir de öpücük.

uludağ sözlük.