kaşkolnikov - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
normal sözlük
büyük bahar * temizliğine giriştiğim sözlük. bugün burada ben biraz iç dökeceğim, derdini seveyim butonu neredeydi diyenleri başka başlıklara alabiliriz. benim için no proplem ^^
bugünlerde takip ettiğim yazarları tek tek gözden geçiriyorum. benim takip ettiğim yazarların büyük çoğunluğu sözlükçe entel diye nitelendirilen, bence muhteşem kitap/film/dizi/bilim tanımları giren yazarlar. bu yazarların haricinde tarzını sevdiğim bazı trollleri ve forumsal yazarları da takip ediyorum elbette. bugüne dek hep söylediğim gibi beni duygulandıran, güldüren, ilham veren hiçbir tanımı beğenmeden geçmedim.
ancak aylardır yavaş yavaş takip ettiğim bu muhteşem yazarların bir bir sözlükten ayrıldığına şahit oluyorum. her geçen gün okumaktan zevk aldığım kitap film tanımları sola daha az geliyor. bir yılı aşkın süredir bünyesinde bulunmaktan gurur duyduğum bu güzelim mecrada giderek artan toksikliğin bunun başlıca nedeni olduğunu düşünüyorum. buraya sadece stres atmaya gelenlere bir lafım yok, herkes istediği gibi kullanabilir bu ortamı. hatta hem stres atılabilecek hem de bir şeyler öğrenilebilecek bir yer olmasını savundum hep. troller benim için sözlüğün en önemli yapıtaşlarından. iyi yapılmış bir espri en az güzel yazılmış bir madalyalı bir kitap tanımı kadar değerli benim için.
sözüm buranın bir sözlük olduğunu unutanlara. özel hayatlarını buraya döken, bir özel mesajla halledebileceği meseleleri her başlıkta gözümüze sokmaktan zevk alanlara. dedikodu yapıp, laf taşıyanlara. daha da ileri götürüp karakter suikastıyla insanları karalayıp sonra da cevap hakkı doğru isterse cevap versin diyenlere. ilgi budalalarını da unutmamak gerek. 3 tanımından birinde hiç işim olmaz, ben öyle biri miyim yauv vs. deyip ilgiyi üstüne çekmek için elinden geleni yapanlara. algı operasyonu yapanlara sözlerim. son olarak da beraberken yüzüne sorun yok deyip arkadan kuyu kazanlara. *
komiksiniz lan! güzelim sözlüğü pislettiniz resmen. abi sözlüğe girip, tanımımızı yapıp, 3-5 güzel tanım okuyup çıkacağız işte. neyin savaşı bu verdiğiniz? hiç mi hayatınız yok, hiç mi sevilmediniz be? dönün bakın kendinize ben neyin eksikliğini yaşıyorum da burada bu hareketleri yapma ihtiyacı duyuyorum diye. acizsiniz!
ezcümle bahar temizliğimde sadece takip ettiğim bazı yazarları takipten çıkmakla kalmayacak bir de şimdiye dek * kimseye yapmadığım bir şeyi de yapıp yazar da engelleyeceğim. * * * kısacası takipten çıktıklarım ve engellediklerim sizi hayatımda istemiyorum, kendinize iyi bakın ama benden uzakta bakın e mi. hadi kaşkol out! * *
bugünlerde takip ettiğim yazarları tek tek gözden geçiriyorum. benim takip ettiğim yazarların büyük çoğunluğu sözlükçe entel diye nitelendirilen, bence muhteşem kitap/film/dizi/bilim tanımları giren yazarlar. bu yazarların haricinde tarzını sevdiğim bazı trollleri ve forumsal yazarları da takip ediyorum elbette. bugüne dek hep söylediğim gibi beni duygulandıran, güldüren, ilham veren hiçbir tanımı beğenmeden geçmedim.
ancak aylardır yavaş yavaş takip ettiğim bu muhteşem yazarların bir bir sözlükten ayrıldığına şahit oluyorum. her geçen gün okumaktan zevk aldığım kitap film tanımları sola daha az geliyor. bir yılı aşkın süredir bünyesinde bulunmaktan gurur duyduğum bu güzelim mecrada giderek artan toksikliğin bunun başlıca nedeni olduğunu düşünüyorum. buraya sadece stres atmaya gelenlere bir lafım yok, herkes istediği gibi kullanabilir bu ortamı. hatta hem stres atılabilecek hem de bir şeyler öğrenilebilecek bir yer olmasını savundum hep. troller benim için sözlüğün en önemli yapıtaşlarından. iyi yapılmış bir espri en az güzel yazılmış bir madalyalı bir kitap tanımı kadar değerli benim için.
sözüm buranın bir sözlük olduğunu unutanlara. özel hayatlarını buraya döken, bir özel mesajla halledebileceği meseleleri her başlıkta gözümüze sokmaktan zevk alanlara. dedikodu yapıp, laf taşıyanlara. daha da ileri götürüp karakter suikastıyla insanları karalayıp sonra da cevap hakkı doğru isterse cevap versin diyenlere. ilgi budalalarını da unutmamak gerek. 3 tanımından birinde hiç işim olmaz, ben öyle biri miyim yauv vs. deyip ilgiyi üstüne çekmek için elinden geleni yapanlara. algı operasyonu yapanlara sözlerim. son olarak da beraberken yüzüne sorun yok deyip arkadan kuyu kazanlara. *
komiksiniz lan! güzelim sözlüğü pislettiniz resmen. abi sözlüğe girip, tanımımızı yapıp, 3-5 güzel tanım okuyup çıkacağız işte. neyin savaşı bu verdiğiniz? hiç mi hayatınız yok, hiç mi sevilmediniz be? dönün bakın kendinize ben neyin eksikliğini yaşıyorum da burada bu hareketleri yapma ihtiyacı duyuyorum diye. acizsiniz!
ezcümle bahar temizliğimde sadece takip ettiğim bazı yazarları takipten çıkmakla kalmayacak bir de şimdiye dek * kimseye yapmadığım bir şeyi de yapıp yazar da engelleyeceğim. * * * kısacası takipten çıktıklarım ve engellediklerim sizi hayatımda istemiyorum, kendinize iyi bakın ama benden uzakta bakın e mi. hadi kaşkol out! * *
devamını gör...
2.
kaşkolnikov ile gece kahvesi radyo yayını
bu haftaki yayında üniversite hayatınızı konuşalım mı? girerken neler umdunuz, sonrasında neler buldunuz? konu pek iç açıcı durmayabilir ama söyleyecek çok şeyim var, eminim sizin de vardır.

müzik olarak konu depresif olabileceği için eğlencelikli yabancı rock parçaları çalacağım! her zamanki gibi istek alıyorum.
yayına konuk olmak için sunucuya gelip yayın esnasında "bekleme odası" ses kanalına girmeniz yeterli. hadi pazar gecesi banyonuzu yapın kahveleri hazırlayın ve 21:00'de normal radyonun başına üşüşün. öptüm ^^

müzik olarak konu depresif olabileceği için eğlencelikli yabancı rock parçaları çalacağım! her zamanki gibi istek alıyorum.
yayına konuk olmak için sunucuya gelip yayın esnasında "bekleme odası" ses kanalına girmeniz yeterli. hadi pazar gecesi banyonuzu yapın kahveleri hazırlayın ve 21:00'de normal radyonun başına üşüşün. öptüm ^^
devamını gör...
3.
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
birçok şeyin çok hızlı bir şekilde değiştiği bir dönemindeyim hayatımın. normalde korkmam ve kaçıp saklanmayı istemem gerek. hem bir yandan evet tir tir titriyorum ama hem de aynı anda nedensizce aşırı derecede sakinim. sırf son günler değil şu son bir yılda hayatımda değişen şeyleri aklım almıyor. ama hepsini tek tek yaşadım ki ben. bunu düşününce de aklımın almamasını aklım almıyor? deliriyor muyum sözlük söyle gerçeği? yoksa her şey tamamen normal ve ben bir şekilde büyüyor muyum sadece?
şu son bir yıl dediğim dönemde çok yol aldım. çok savaştım, çabaladım. defalarca başa döndüm, emeklerimi üst üste koydum bazen yıktım yeniden başladım. ama devam ettim. o yüzden kendime de kocaman bir alkış patlatıyorum. aferin bana. devam. devam etmeye devam.
okuyanlara karışık oldu biraz ama adı üstünde karalama defteri burası. karaladım bir şeyler işte ^^
şu son bir yıl dediğim dönemde çok yol aldım. çok savaştım, çabaladım. defalarca başa döndüm, emeklerimi üst üste koydum bazen yıktım yeniden başladım. ama devam ettim. o yüzden kendime de kocaman bir alkış patlatıyorum. aferin bana. devam. devam etmeye devam.
okuyanlara karışık oldu biraz ama adı üstünde karalama defteri burası. karaladım bir şeyler işte ^^
devamını gör...
4.
uzunihsanefendininyesilsurubu
şu sözlükte en sevdiğim en eğlencelikli başlıklardan biri olan hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu başlığına #2451847 no'lu tanımı girmiş yazar. mahlaslardan yürümeyip profillerden gidişiyle benden başlık içi en iyi üç tanımdan biri ödülümü almış bulunmaktadır. bu ödül hayatında bir işe yarayacak mıdır bilinmez ama sonuçta almıştır. * kendisini tebrik ediyor ve sözlük hayatında da gerçek hayatında da başarılarının devamını diliyorum.
ancak bir kalıba girmez vahşi saçlarımı doğru tahmin etmesine rağmen kalbim kırılmıştır: ben hem gezerim hem sıkoçbıraytımla ovarım. başak burcuyuz sonuçta, temizlik hakkımız her yerde ova ova alırız!
ancak bir kalıba girmez vahşi saçlarımı doğru tahmin etmesine rağmen kalbim kırılmıştır: ben hem gezerim hem sıkoçbıraytımla ovarım. başak burcuyuz sonuçta, temizlik hakkımız her yerde ova ova alırız!
devamını gör...
5.
normal sözlük
ön edit: editi eleştirdiğim tanıma birçok edit geçtiğim tanım olmuştur. ama cevaplamak istediğim ve flood kuralına takılmak istemediğim birçok değerli tanım geldi. editlerimin hepsi ana tanımdan ayrıca altta edit olarak belirtilmiştir.
bazı yazarların itina ile tanımlarını editlediği sözlük. sonuçta tanım onlarındır ister editler ister yayından kaldırırlar -ki ben de imla hatası gördüğümde ufak bir edit geçerim-. ancak bahsettiğim yazarlar ufak imla hatalarını düzelten yazarlar değiller maalesef. bunu ilk geçen sene sözlüğün çok iyi bir öykücüsünde görmüştüm. beğenip favladığım ve normalde paragraflarca olan tanımlarına yeniden denk geldiğimde 1 cümleye indirilmişti. üstelik hiçbir anlamı olmayan saçma sapan bir cümleye... altında da benim beğenim ve de favorim. şimdi de bu müthiş zeki hareketi sürdüren birkaç yazar var. topladıkları karmalara kıyamıyorlar herhalde. ancak bu yapılan oylayanlara büyük saygısızlıktır. beğenmediğim bir şeyi beğenmişim gibi göstermeye kimsenin hakkı yok! ya özelini paylaşma ya da kaldıracağını bildiğin bir şeyi giriyorsan o aldığın karmaya kıy da silerek kaldır. (bkz: karmanın köpeği olmuş yazar)
bence bu kabul edilemez ve sözlük yönetiminin bu konuda bir şey yapması gerekmektedir. ya edit yapmak için 5-10 dakikalık bir sınır koyun ve sonrasında tanımlar yeniden düzenlenemez hale gelsin. ya da her editte beğenen ve favlayanlara bildirim gitsin, biz de son halini hala beğeniyor muyuz diye yeniden değerlendirelim. bu işlemi yapan birkaç yazar var kendilerini hem takipten çıktım hem de artık gördüğümde tanımlarını kesinlikle beğenmiyorum, nasılsa edit geçecek.
evet tanım sizin tanımınız ancak beğeni de benim beğenim ve benim beğendiğim haliyle kalırsa o oyun orada durmasından hiçbir rahatsızlık duymam. zaten beğenmişim vermişim oyu. ama eğer benim beğendiğim versiyonun dışına çıkılıp bambaşka bir şeye dönüştürülürse benim de oyumu geri çekme hakkım olmalıdır. yönetimin bu konuda bir şey yapması gerektiği konusunda ısrarcıyım. rezalet ötesi rezalet.
edit: #2317505 no'lu tanıma cevaptır: bahsettiğim editlenmiş tanımlar noktayla değiştirilen tanımlar değiller. onlar zaten moderasyon tarafından kaldırılıyor diye biliyorum. çok bilmiş kısmına yorum bile yapmam, kendi düşüncendir.
edit 2: #2317537 no'lu tanım tam da söylemek istediğim şeyi meja daha az kelimeyle anlatmış. şu an bu özelliği suiistimal etmeye çalışan yok diye bence hiçbir şey yapılmadan durulmamalı. en güzeli edit sınırıdır. 15 dakika editlenmeye açık kalsın tanım, siz de son kez okuyun, imla varsa düzeltin sonra kapansın edite. tanım edit'e kapandıktan sonra çok rahatsız olacağınız bir şeyi fark ederseniz sadece tanımı yayından kaldırma hakkınız olsun. isterseniz düzeltip yeniden yepyeni bir tanımmış gibi sokarsınız yayına. böylece kimse beğenmediği bir şeyi beğenmiş gibi gösterilmiş olmaz, siz sağ biz selamet.
edit 3: #2317554 no'lu tanım belki kankacılar için bir çözüm olabilecekken, benim rahatsız olduğum ve meja'nın da belirttiği sorun için çözüm olmayacaktır gibi geliyor bana. yine de kankacılık problemi için yönetim göz önünde bulundurabilir bence.
bazı yazarların itina ile tanımlarını editlediği sözlük. sonuçta tanım onlarındır ister editler ister yayından kaldırırlar -ki ben de imla hatası gördüğümde ufak bir edit geçerim-. ancak bahsettiğim yazarlar ufak imla hatalarını düzelten yazarlar değiller maalesef. bunu ilk geçen sene sözlüğün çok iyi bir öykücüsünde görmüştüm. beğenip favladığım ve normalde paragraflarca olan tanımlarına yeniden denk geldiğimde 1 cümleye indirilmişti. üstelik hiçbir anlamı olmayan saçma sapan bir cümleye... altında da benim beğenim ve de favorim. şimdi de bu müthiş zeki hareketi sürdüren birkaç yazar var. topladıkları karmalara kıyamıyorlar herhalde. ancak bu yapılan oylayanlara büyük saygısızlıktır. beğenmediğim bir şeyi beğenmişim gibi göstermeye kimsenin hakkı yok! ya özelini paylaşma ya da kaldıracağını bildiğin bir şeyi giriyorsan o aldığın karmaya kıy da silerek kaldır. (bkz: karmanın köpeği olmuş yazar)
bence bu kabul edilemez ve sözlük yönetiminin bu konuda bir şey yapması gerekmektedir. ya edit yapmak için 5-10 dakikalık bir sınır koyun ve sonrasında tanımlar yeniden düzenlenemez hale gelsin. ya da her editte beğenen ve favlayanlara bildirim gitsin, biz de son halini hala beğeniyor muyuz diye yeniden değerlendirelim. bu işlemi yapan birkaç yazar var kendilerini hem takipten çıktım hem de artık gördüğümde tanımlarını kesinlikle beğenmiyorum, nasılsa edit geçecek.
evet tanım sizin tanımınız ancak beğeni de benim beğenim ve benim beğendiğim haliyle kalırsa o oyun orada durmasından hiçbir rahatsızlık duymam. zaten beğenmişim vermişim oyu. ama eğer benim beğendiğim versiyonun dışına çıkılıp bambaşka bir şeye dönüştürülürse benim de oyumu geri çekme hakkım olmalıdır. yönetimin bu konuda bir şey yapması gerektiği konusunda ısrarcıyım. rezalet ötesi rezalet.
edit: #2317505 no'lu tanıma cevaptır: bahsettiğim editlenmiş tanımlar noktayla değiştirilen tanımlar değiller. onlar zaten moderasyon tarafından kaldırılıyor diye biliyorum. çok bilmiş kısmına yorum bile yapmam, kendi düşüncendir.
edit 2: #2317537 no'lu tanım tam da söylemek istediğim şeyi meja daha az kelimeyle anlatmış. şu an bu özelliği suiistimal etmeye çalışan yok diye bence hiçbir şey yapılmadan durulmamalı. en güzeli edit sınırıdır. 15 dakika editlenmeye açık kalsın tanım, siz de son kez okuyun, imla varsa düzeltin sonra kapansın edite. tanım edit'e kapandıktan sonra çok rahatsız olacağınız bir şeyi fark ederseniz sadece tanımı yayından kaldırma hakkınız olsun. isterseniz düzeltip yeniden yepyeni bir tanımmış gibi sokarsınız yayına. böylece kimse beğenmediği bir şeyi beğenmiş gibi gösterilmiş olmaz, siz sağ biz selamet.
edit 3: #2317554 no'lu tanım belki kankacılar için bir çözüm olabilecekken, benim rahatsız olduğum ve meja'nın da belirttiği sorun için çözüm olmayacaktır gibi geliyor bana. yine de kankacılık problemi için yönetim göz önünde bulundurabilir bence.
devamını gör...
7.
sözlükteki kankacılık düzeninin illallah ettirmesi
varlığına katıldığım bir durumdur. ne zaman buradayız, kimin nasıl yaklaştığını az çok anlayabiliyoruz sonuçta. ancak kananlara iki çift sözüm var:
burası sözlük arkadaşlar. sanal ortam. gerçek hayatta tanıştığınız insanlara güvenmek bu devirde bu kadar zorken siz nasıl tanımadığınız, adını, yüzünü, motivasyonunu bilmediğiniz insanlara bu kadar güveniyorsunuz aklım almıyor. benden açık itiraf: ben yalan söylüyorum! hele hele taramalı tüfek gibi soru üstüne soru soruyorsa, benim özel hayatımı deşmeye çalışıyorsa, merak için yaklaşıyorsa resmen sallıyorum. acımayın siz de sallayın. kaynağı tutarsanız sonrasında başınız ağrımaz. sahte isim bile verdiğim var. hepsine de ayrı sallıyorum ki önüme dedikodu düşerse kim sızdırmış bileyim ^^ *
arkanızdan kötü konuşanları da çok şeey etmeyin ya. sizin kim olduğunuza duyduğu dedikodularla karar verecek yazarlar uzak olsun emin olun daha iyi olursunuz şu hayatta. iki gülün, günün stresini atın, yazın geçin işte.
burası sözlük arkadaşlar. sanal ortam. gerçek hayatta tanıştığınız insanlara güvenmek bu devirde bu kadar zorken siz nasıl tanımadığınız, adını, yüzünü, motivasyonunu bilmediğiniz insanlara bu kadar güveniyorsunuz aklım almıyor. benden açık itiraf: ben yalan söylüyorum! hele hele taramalı tüfek gibi soru üstüne soru soruyorsa, benim özel hayatımı deşmeye çalışıyorsa, merak için yaklaşıyorsa resmen sallıyorum. acımayın siz de sallayın. kaynağı tutarsanız sonrasında başınız ağrımaz. sahte isim bile verdiğim var. hepsine de ayrı sallıyorum ki önüme dedikodu düşerse kim sızdırmış bileyim ^^ *
arkanızdan kötü konuşanları da çok şeey etmeyin ya. sizin kim olduğunuza duyduğu dedikodularla karar verecek yazarlar uzak olsun emin olun daha iyi olursunuz şu hayatta. iki gülün, günün stresini atın, yazın geçin işte.
devamını gör...
9.
21 nisan 2023 normal sözlük bayramlaşması
sevgili sözlükdaşlarım, bayramınız kutlu olsun. bu birlikte kaçıncı bayramımız artık sayamıyorum ancak hepinizin gözlerinden öpüyorum. içinizden en az yarısını, arzuladığımın yarısı kadar bile tanımıyorum; ve yarınızdan azını hak ettiğinizin ancak yarısı kadar sevebiliyorum.* yine de olsun be. daha anlayışlı, daha yumuşak, daha nazik günler geçirmek dileğiyle...
kaşkolunuz
kaşkolunuz
devamını gör...
10.
normal sözlük
#2335576 ve #2335439 konuyu dile getirmiş, #2343159 ile #2343168 güzel yorumlamış. ben ilk defa bu tanımlar sayesinde bu durumdan haberdar oldum. bana yapan olmadı, yapmanızı da sizin açınızdan tavsiye etmem. *
açıkçası ben de arada acaba kimler beğenmiş diye bakarım oyladığım tanımlara ama o kadar. aklıma bu güne dek kimsenin mesaj kutusuna gidip "neden oyladın ha?" demek gelmedi. yapan varsa dövüşçünün de dediği gibi psikolojik destek almaları gerektiğini düşünüyorum bu kişilerin. sana ne* birinin neyi beğenip neyi beğenmeyeceği?!? siz kendi beğenilerinize bakınız efenim.
oylama kriterlerimi defalarca yazdım, 1,5 yıldır bu konuda hareketlerim değişmedi. ekstra eklenenler var sadece: bazı yazarlar da ne yazarsa yazsın oylamayacağım yazarlar kategorisinde. ne artı ne eksi. bazı konular da asla ve asla oy vermeyeceğim konular kategorisinde. bu kadar. sorgulatmam. sorgulayana da iyi gözle bakmam. böyle bir davranışla karşılaşanlara da eğer benim fikrimi sorarlarsa * tek bir tavsiyem vardır sınırlarınızı bu kadar ihlal ettirmeyin. herkes kendi işine mi baksa acaba? sözlük lan burası, sözlük!*
açıkçası ben de arada acaba kimler beğenmiş diye bakarım oyladığım tanımlara ama o kadar. aklıma bu güne dek kimsenin mesaj kutusuna gidip "neden oyladın ha?" demek gelmedi. yapan varsa dövüşçünün de dediği gibi psikolojik destek almaları gerektiğini düşünüyorum bu kişilerin. sana ne* birinin neyi beğenip neyi beğenmeyeceği?!? siz kendi beğenilerinize bakınız efenim.
oylama kriterlerimi defalarca yazdım, 1,5 yıldır bu konuda hareketlerim değişmedi. ekstra eklenenler var sadece: bazı yazarlar da ne yazarsa yazsın oylamayacağım yazarlar kategorisinde. ne artı ne eksi. bazı konular da asla ve asla oy vermeyeceğim konular kategorisinde. bu kadar. sorgulatmam. sorgulayana da iyi gözle bakmam. böyle bir davranışla karşılaşanlara da eğer benim fikrimi sorarlarsa * tek bir tavsiyem vardır sınırlarınızı bu kadar ihlal ettirmeyin. herkes kendi işine mi baksa acaba? sözlük lan burası, sözlük!*
devamını gör...
11.
anın fotoğrafı
12.
karanliktakimum
çok iyi yazan bir normal sözlük yazarı. yazarıydı demek istemiyorum sana. mum'um, karanlıklarda yol gösterenim, yolumu aydınlatanım... neredesin be tülay? dön artık! okuyacak yazar sayım çok azaldı. döndüğünde* benden zibilyon adet bildirim bulacaksın. danaya girer gibi girdim profiline ^^
seni okudukça kırmadan dökmeden eleştirmene daha da hayran oluyorum. getirdiğin mantık temellerine oturan önerilerine de. yaptığın esprileri ise gülmeden geçemiyorum canım. yaptığın film ve dizi tanımları ise apayrı bir derya, kaçını izlenecekler listeme ekledim haberin var mı insafsız?
ne güzel bir insansın sen... sıcacıksın, naziksin ama eğilip bükülmüyorsun da. ben profilini bitirene dek vaktin var, sonra yeni tanımlarına ihtiyacım olacak, beni derin kuyularda merdivensiz bırakma e mi?
çok özlendin. *
seni okudukça kırmadan dökmeden eleştirmene daha da hayran oluyorum. getirdiğin mantık temellerine oturan önerilerine de. yaptığın esprileri ise gülmeden geçemiyorum canım. yaptığın film ve dizi tanımları ise apayrı bir derya, kaçını izlenecekler listeme ekledim haberin var mı insafsız?
ne güzel bir insansın sen... sıcacıksın, naziksin ama eğilip bükülmüyorsun da. ben profilini bitirene dek vaktin var, sonra yeni tanımlarına ihtiyacım olacak, beni derin kuyularda merdivensiz bırakma e mi?
çok özlendin. *
devamını gör...
13.
kimsenin merak etmediği konulara dair bilgi tanımları girmek
bilgi tanımı(?) giren yazarların nedenlerinin irdelendiği başlık.
ben kendimi bilgi yazarı olarak görmüyorum, aslında yazar olarak da görmüyorum da işte buranın jargonu budur diye yazar diyoruz. ancak ucundan köşesinden bilgi tanımı sayılabilecek tanımımsılar giriyorum arada. benim bu tanımları yazmaktaki şahsi motivasyonum itiraf etmem gerekirse tamamen bencillik aslında. bir şey öğrendikten, bir kitap okuduktan, bir dizi/film izledikten sonra onu zihnimin kütüphanesine/arşivine kaydetmek için kullanıyorum burayı. aklımdakileri toparlıyorum, son bir kez üzerinden geçip arşivliyorum. başka hiçbir amacım yok.
ha biri okur, beğenir ya da bir şekilde yazdıklarım ona bir ilham verir, gelir mesaj kutuma benimle konu üzerine konuşur, bir dostluk geliştiririz, bir bilgi alışverişi olur... bunlar işin tatlı sürprizleri. amaç değil.
ben kendimi bilgi yazarı olarak görmüyorum, aslında yazar olarak da görmüyorum da işte buranın jargonu budur diye yazar diyoruz. ancak ucundan köşesinden bilgi tanımı sayılabilecek tanımımsılar giriyorum arada. benim bu tanımları yazmaktaki şahsi motivasyonum itiraf etmem gerekirse tamamen bencillik aslında. bir şey öğrendikten, bir kitap okuduktan, bir dizi/film izledikten sonra onu zihnimin kütüphanesine/arşivine kaydetmek için kullanıyorum burayı. aklımdakileri toparlıyorum, son bir kez üzerinden geçip arşivliyorum. başka hiçbir amacım yok.
ha biri okur, beğenir ya da bir şekilde yazdıklarım ona bir ilham verir, gelir mesaj kutuma benimle konu üzerine konuşur, bir dostluk geliştiririz, bir bilgi alışverişi olur... bunlar işin tatlı sürprizleri. amaç değil.
devamını gör...
14.
sözlüğün faydaları
kimi/ne tarz eleştiriyi ciddiye alıp almayacağını öğrenmek. çünkü sizin kendi yaşamınızda tamamen kendinizle ilgili farkına vardığınız ve paylaştığınız detaylar, nedense başkalarına dokunuyor. çoğu zaman sorun sizde değil, kendi hayatlarındaki eksiklikleri hazmedemeyen karşı tarafa ait oluyor. bazılarına gülüp geçmeyi bileceksin. yoksa sözlük hassas kalpler için cehennemdir, üzerler.
devamını gör...
15.
sabahın erken saatlerinde duyulan kumru sesi
(bkz: güne iyi başlatan şeyler)
2 yıldır balkonumda beslediğim kumrucuklarım sayesinde her sabah itina ile duyduğum sestir. su kapları da var, onlara özel yem de alıyorum. ezberlediler lokasyonumu, mahallede susayan acıkan geliyor efenim. eskiden pencereyi açsam kaçışırlardı, artık dibime kadar girip yiyorlar yemlerini.
arada yeni kumruları alıp geliyorlar, onlara da hoş gelmişsin diyorum. arada yaralılar geliyorlar, onlar iyileşene dek balkona pek çıkmıyorum. kışın tüylerinin kabarıklaşmasını, arada balkonun mermer kenarlarına yatıp güneşlenmelerini izliyorum.
tek sıkıntımız sabah 8'de gelmeyi öğretemedim, illa 6'da yiyecekler. hayır cama vurup beni uyandırmayı da öğrendi keratalar... ama kıyamıyorum işte, uykum feda olsun onların bir guuu'suna. yalnız boğaç ve tonguç adını koyduğum güvercinlerim de var, her seferinde kumrularıma zorbalık yapıyorlar. o konuda onlara çok kırgınım.
bu da böyle bir girdidir efenim. iyi günler...
2 yıldır balkonumda beslediğim kumrucuklarım sayesinde her sabah itina ile duyduğum sestir. su kapları da var, onlara özel yem de alıyorum. ezberlediler lokasyonumu, mahallede susayan acıkan geliyor efenim. eskiden pencereyi açsam kaçışırlardı, artık dibime kadar girip yiyorlar yemlerini.
arada yeni kumruları alıp geliyorlar, onlara da hoş gelmişsin diyorum. arada yaralılar geliyorlar, onlar iyileşene dek balkona pek çıkmıyorum. kışın tüylerinin kabarıklaşmasını, arada balkonun mermer kenarlarına yatıp güneşlenmelerini izliyorum.
tek sıkıntımız sabah 8'de gelmeyi öğretemedim, illa 6'da yiyecekler. hayır cama vurup beni uyandırmayı da öğrendi keratalar... ama kıyamıyorum işte, uykum feda olsun onların bir guuu'suna. yalnız boğaç ve tonguç adını koyduğum güvercinlerim de var, her seferinde kumrularıma zorbalık yapıyorlar. o konuda onlara çok kırgınım.
bu da böyle bir girdidir efenim. iyi günler...
devamını gör...
16.
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
aslında bambaşka bir başlıkta film tanımı yazarken aklıma gelenleri dökmek için geldim buraya. bir filmde geçen bir cümle kişiyi nereden nerelere taşıyabiliyor? sans soleil adlı filmi izledim, film beni tahmin edebileceğimden daha şiddetle çarptı. japonyaya yazılmış bir aşk mektubu bu film. tam olarak öyle değil ama japonya hakkında ve japonya gözlemlerini içeren mektuplardan kesitler var. görüntüler de belgesel tadında. e benim ikinci vatan da japonya olunca, burnumda tüttü resmen.
filmin başında bir yer var. hokkaido adasını anlatıyor ve orada zenginler hokkaido'dan ana ada'ya uçakla gider, fakirler saatler süren vapur/tren yolculuğu yapmak zorundadır gibi bir cümle geçti. tabi benim yazdığım kadar kıroca bir ifadeyle değil, filmin genelinin sahip olduğu şiirsel bir dille. neyse konumuz bu değil, bunun bana hatırlattığı anım şöyle:
2014 yılında hokkaido'ya gittik, bir sempozyumda sunumumuz vardı. sonrasında da 2 hafta tokyo, kyoto, osaka gezisi yapacaktık. bu gezi için de japon tren bileti olan jr pass'imizi aldık. hokkaido'nun ana şehri sapporo'dan ayrılma vaktimiz geldiğinde trenimiz 22:20'de olmasına rağmen ben erken gidelim ne olur ne olmaz diye ısrar ettim ve 7 kişilik grubumuzu zorla tren garına götürdüm. grubun tek japonca bile kişisi olarak jr pass'lerimizi aktive edeceğimiz gişeye girip yardırmaya başladım. ancak konuşmanın bir yerinde arkamı dönüp nasılsa kaşkol halleder denildiği için grup içi şakalaşmaya başlayan gruptan yakın bir arkadaşıma attığım bakışla kızın yüzü kireç gibi oldu ve diğerlerine "durun bir sorun var" dedi.
sorun karşımdaki japonların japon olması, benim de ben olmamdı. bilet aktifleştirme gişesini tamı tamına 10 dakika önce kapattıkları için işlemimizi yapamayacaklarını, yarın sabah gişe açıldığında değiştirebileceğimizi söylediler. haklılardı, gişe kapanmıştı ve ben, ben olarak haksız olduğum bir konuda her ne kadar bilmediğimiz ve yabancı olduğumuz için bu durumla karşılaşmış olsak dahi ısrar edemezdim. *
22:20'deki trenimizin olduğu gara 19:40'ta gelmiş olmamıza rağmen, biletlerin parasını ödemiş olmamıza rağmen binemiyorduk! üstelik kalacak yerimiz yoktu ve japonya'da ücretsiz wifi ağı olmadığı için internet erişimimiz de yoktu. gerçekten dümdüz sokakta kalmıştık hızlı bir kararla son trene binip chitose havalimanına gittik, ama yeni bir sorun orası da geceleri kepenkleri indirip kapatılıyormuş. birkaç kişiye ne yapabileceğimizi sorduğumuzda 24 saat açık onsen var oraya gidin yatacak yer de var, tatami salonda sabaha dek uyursunuz dediler ama yanımdakiler türk. 5 kadın, 2 erkek. onsen diyorum ben soyunmam diyorlar. nalet olsun türklerin çıplaklıkla ilgili tabularına. sanki çok görmek istiyorum senin kıçını ben! üstelik soyunmak zorunda da değildik, sonraki onsen maceralarımda gördüm ki gerçekten de tatami odası oluyor uyumak için onsenlerin içinde.
neyse ki havalimanı oteli varmış, gittik ama yanımdakiler türk. fiyatı çok pahalı ben bu parayı vermem dediler. suratlarına doğrudan severler artık diyemedim, yine içimden küfredip sempozyumda sunum yaptığım posterleri altıma serdim. itiraz eden 4 kişi sabaha dek sokakta bir ileri bir geri yürürken, biz 3 kişi kıçımızı dönüp soğuk taşın üstüne serdiğimiz posterlerimizin üstünde fosur fosur uyuduk.
sabah 6da polis uyandırdı bizi ve ne yaptığımızı sordu. artık sinir bozukluğundan mı nedir en son uyuyan 3lüden bir arkadaş kıçının altındaki posteri kaldırmış polise çalışma konusunun sunumunu yapıyordu. ben o noktada koptum zaten. pasaportlarımız kontrol edildi ve polisler "deli bunlar bırakalım" diyerek bizi bıraktılar. 6:30 gibi havalimanı açıldı, 7:30 gibi tokyo uçağımıza bindik. ve zenginler gibi-!- sapporo'dan tokyo'ya ulaştık. *
her şeye -hatta gezi boyunca her şeye- itiraz eden dörtlüye ne oldu bilmiyorum. biz kıçını dönüp uyuyan üçlü bu perşembe meyhanede olacağız. 2014 gezimizi kesin yine yad ederiz. bu da böyle bir anımdır.
filmin başında bir yer var. hokkaido adasını anlatıyor ve orada zenginler hokkaido'dan ana ada'ya uçakla gider, fakirler saatler süren vapur/tren yolculuğu yapmak zorundadır gibi bir cümle geçti. tabi benim yazdığım kadar kıroca bir ifadeyle değil, filmin genelinin sahip olduğu şiirsel bir dille. neyse konumuz bu değil, bunun bana hatırlattığı anım şöyle:
2014 yılında hokkaido'ya gittik, bir sempozyumda sunumumuz vardı. sonrasında da 2 hafta tokyo, kyoto, osaka gezisi yapacaktık. bu gezi için de japon tren bileti olan jr pass'imizi aldık. hokkaido'nun ana şehri sapporo'dan ayrılma vaktimiz geldiğinde trenimiz 22:20'de olmasına rağmen ben erken gidelim ne olur ne olmaz diye ısrar ettim ve 7 kişilik grubumuzu zorla tren garına götürdüm. grubun tek japonca bile kişisi olarak jr pass'lerimizi aktive edeceğimiz gişeye girip yardırmaya başladım. ancak konuşmanın bir yerinde arkamı dönüp nasılsa kaşkol halleder denildiği için grup içi şakalaşmaya başlayan gruptan yakın bir arkadaşıma attığım bakışla kızın yüzü kireç gibi oldu ve diğerlerine "durun bir sorun var" dedi.
sorun karşımdaki japonların japon olması, benim de ben olmamdı. bilet aktifleştirme gişesini tamı tamına 10 dakika önce kapattıkları için işlemimizi yapamayacaklarını, yarın sabah gişe açıldığında değiştirebileceğimizi söylediler. haklılardı, gişe kapanmıştı ve ben, ben olarak haksız olduğum bir konuda her ne kadar bilmediğimiz ve yabancı olduğumuz için bu durumla karşılaşmış olsak dahi ısrar edemezdim. *
22:20'deki trenimizin olduğu gara 19:40'ta gelmiş olmamıza rağmen, biletlerin parasını ödemiş olmamıza rağmen binemiyorduk! üstelik kalacak yerimiz yoktu ve japonya'da ücretsiz wifi ağı olmadığı için internet erişimimiz de yoktu. gerçekten dümdüz sokakta kalmıştık hızlı bir kararla son trene binip chitose havalimanına gittik, ama yeni bir sorun orası da geceleri kepenkleri indirip kapatılıyormuş. birkaç kişiye ne yapabileceğimizi sorduğumuzda 24 saat açık onsen var oraya gidin yatacak yer de var, tatami salonda sabaha dek uyursunuz dediler ama yanımdakiler türk. 5 kadın, 2 erkek. onsen diyorum ben soyunmam diyorlar. nalet olsun türklerin çıplaklıkla ilgili tabularına. sanki çok görmek istiyorum senin kıçını ben! üstelik soyunmak zorunda da değildik, sonraki onsen maceralarımda gördüm ki gerçekten de tatami odası oluyor uyumak için onsenlerin içinde.
neyse ki havalimanı oteli varmış, gittik ama yanımdakiler türk. fiyatı çok pahalı ben bu parayı vermem dediler. suratlarına doğrudan severler artık diyemedim, yine içimden küfredip sempozyumda sunum yaptığım posterleri altıma serdim. itiraz eden 4 kişi sabaha dek sokakta bir ileri bir geri yürürken, biz 3 kişi kıçımızı dönüp soğuk taşın üstüne serdiğimiz posterlerimizin üstünde fosur fosur uyuduk.
sabah 6da polis uyandırdı bizi ve ne yaptığımızı sordu. artık sinir bozukluğundan mı nedir en son uyuyan 3lüden bir arkadaş kıçının altındaki posteri kaldırmış polise çalışma konusunun sunumunu yapıyordu. ben o noktada koptum zaten. pasaportlarımız kontrol edildi ve polisler "deli bunlar bırakalım" diyerek bizi bıraktılar. 6:30 gibi havalimanı açıldı, 7:30 gibi tokyo uçağımıza bindik. ve zenginler gibi-!- sapporo'dan tokyo'ya ulaştık. *
her şeye -hatta gezi boyunca her şeye- itiraz eden dörtlüye ne oldu bilmiyorum. biz kıçını dönüp uyuyan üçlü bu perşembe meyhanede olacağız. 2014 gezimizi kesin yine yad ederiz. bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
18.
sözlükte kimsenin entry beğenmemesi
varlığı açık bir durumdur.
benim entry beğenme kriterlerim belli, ilk günden beri de değişmedi (1-2 ufak ekleme yaptım sadece) : beni duygulandıran, güldüren, bana ilham veren her tanımı kimin yazdığına bakmaksızın beğeniyorum. hatta tam olarak aynı şeyi düşünmesem de, yazılan şeyi tam olarak onaylamasam da fikrini temellendirerek açıklamış ve bunu yaparken üslubunu bozmamış her tanımı da beğeniyorum. kara listeme girmiş birkaç kişiyi kişisel nedenlerle kesinlikle beğenmiyorum, birkaç konu da kırmızı çizgimdir. bir de girmediğim başlıklar var, açıkçası burası keyif yeri, gündeme ve spor başlıklarına çok fazla bakmak istemediğim için bu başlıkları pek girmiyorum, e doğal olarak okumadığım entryi de beğenmiyorum. bu kadar.
ancak çok bariz bir şekilde sözlükte girilen entry'lerin tarzı değişti. önceden var olan ve sözlüğe ciddi bir çeşitlilik katan pek çok yazar isteyerek ya da istemeden uzaklaştı. e çeşitlilik azalınca da çoğunluk seri üretim, aynı kalıptan çıkma, kısa zamanda tüketilmek için yapılmış entrylerden oluşmaya başladı. doğal olarak bu entryler beni ne duygulandırabilmekte ne de bana ilham olabilmektedir. güldüklerim yine biraz beğeni kapıyor ama benim açımdan durum budur. - ki ben seri beğenen biri olmasam da beğeni vermeyi seven bir yazardım. hatta özel olarak kahvemi alıp profil açtığım yazarlarım da vardı zamanında. hey gidi günler heyyy...
benim entry beğenme kriterlerim belli, ilk günden beri de değişmedi (1-2 ufak ekleme yaptım sadece) : beni duygulandıran, güldüren, bana ilham veren her tanımı kimin yazdığına bakmaksızın beğeniyorum. hatta tam olarak aynı şeyi düşünmesem de, yazılan şeyi tam olarak onaylamasam da fikrini temellendirerek açıklamış ve bunu yaparken üslubunu bozmamış her tanımı da beğeniyorum. kara listeme girmiş birkaç kişiyi kişisel nedenlerle kesinlikle beğenmiyorum, birkaç konu da kırmızı çizgimdir. bir de girmediğim başlıklar var, açıkçası burası keyif yeri, gündeme ve spor başlıklarına çok fazla bakmak istemediğim için bu başlıkları pek girmiyorum, e doğal olarak okumadığım entryi de beğenmiyorum. bu kadar.
ancak çok bariz bir şekilde sözlükte girilen entry'lerin tarzı değişti. önceden var olan ve sözlüğe ciddi bir çeşitlilik katan pek çok yazar isteyerek ya da istemeden uzaklaştı. e çeşitlilik azalınca da çoğunluk seri üretim, aynı kalıptan çıkma, kısa zamanda tüketilmek için yapılmış entrylerden oluşmaya başladı. doğal olarak bu entryler beni ne duygulandırabilmekte ne de bana ilham olabilmektedir. güldüklerim yine biraz beğeni kapıyor ama benim açımdan durum budur. - ki ben seri beğenen biri olmasam da beğeni vermeyi seven bir yazardım. hatta özel olarak kahvemi alıp profil açtığım yazarlarım da vardı zamanında. hey gidi günler heyyy...
devamını gör...
19.
onunla artık tanışmıyoruz
duymanın da söylemenin de acı olduğunu düşündüğüm bir cümle.
tanışmak işteş bir fiil, karşılıklı eylemi belirtir. tanışmıyoruz ne o beni, ne de ben onu tanıyorum anlamına geliyor. cümledeki en vurucu yer ise artık kelimesi. eskiden birbirimizi tanırdık ama şu an öyle değil anlamı var.
çok acı. bir zamanlar etle tırnak olduğun biri olabilir bu kişi mesela, her duygunu düşünceni bilen, senin de onunkileri bildiğin bir ilişki. sonra araya bir şeyler ya da sadece zaman girer, artık birbiriniz hakkında diğerinin bu hayatta geçtiği yollar hakkında en ufak bir fikriniz bile yoktur. nerededir? ne yapıyordur? hayallerine/hedeflerine ulaşabilmiş midir acaba? yoksa değişmiş midir o hedefler? daha da acısı bazen bu soruyu sorarsınız ama boşver der devam edersiniz. çok acı, çook.
*
tanışmak işteş bir fiil, karşılıklı eylemi belirtir. tanışmıyoruz ne o beni, ne de ben onu tanıyorum anlamına geliyor. cümledeki en vurucu yer ise artık kelimesi. eskiden birbirimizi tanırdık ama şu an öyle değil anlamı var.
çok acı. bir zamanlar etle tırnak olduğun biri olabilir bu kişi mesela, her duygunu düşünceni bilen, senin de onunkileri bildiğin bir ilişki. sonra araya bir şeyler ya da sadece zaman girer, artık birbiriniz hakkında diğerinin bu hayatta geçtiği yollar hakkında en ufak bir fikriniz bile yoktur. nerededir? ne yapıyordur? hayallerine/hedeflerine ulaşabilmiş midir acaba? yoksa değişmiş midir o hedefler? daha da acısı bazen bu soruyu sorarsınız ama boşver der devam edersiniz. çok acı, çook.
*
devamını gör...
20.
tempura
sevgili @karanliktakimum ukdesi. ukdelere bakarken tesadüfen gördüm, japonyadaki evim bir tempura restoranının üst katında olduğu ve orada otururken bol bol ev arkadaşlarımla o restoranda yemek yediğimiz için bu konudaki engin bilgilerimi aktarmaya karar verdim.

yazılışı 天ぷら olan yemek. o ilk kanjinin anlamı cennet demektir, düşünün nasıl bir yemektir bu. aslında tempura kızartmanın tekniğinin adıdır ve orijinal olarak japonların bulduğu bir yemek türü değildir. her zamanki gibi batıdan bir şeyler alan japonlar bu yemeği portekizli misyonerlerden almışlar ve kendi damak tatlarına göre japonize etmişler. *
peki bizim evlerimizde de yaptığımız yağda kızartma yemeklerinden farkı nedir? ekmek! tempurada ekmek bulunmaz. batı tarzı kızartmalarda kızartılan ürünün dışında galeta unu/ekmek kırıntıları vb. bir tabaka kaplanarak kızartma yapılır. tempurada ürünün dışı oldukça hafif/ince bir tabaka ile kaplanır, batı tarzada olan kızartmalara göre çok daha hafif bir yemektir. genelde soğuk su, yumurta ve çok ince çekilmiş az miktarda unla dış kaplaması yapılır.
japonların en sevdiği ve de dünyada en meşhur olan tempura ürünü karidestir (ebi tempura). ancak her türlü yiyecek tempura hamuruyla kaplanıp kızartılabilir. benim karidesten sonra kişisel favorilerim: patlıcan, bambu filizi, shiso yaprağı ve havuç tempurasıdır. genelde restoranlarda set menü olarak verilir: miso çorbası, pilav, turşu ve tempuranın batırılacağı sos vardır kızartmaların yanında. tempuranın yanında gelen sosa tentsuyu denir: mirin, shoyu ve dashi'nin eşit oranlarda karıştırılmasıyla elde edilir. tempuranın yanında gelen rendelenmiş turp da bu sosun içine katılır ve kızartmalar sosa daldırılarak yenilir.

afiyet olsun! ukde bırakmak suretiyle sabah sabah aklıma tempura yemeyi düşüren mum'a da aşk olsun ^^

yazılışı 天ぷら olan yemek. o ilk kanjinin anlamı cennet demektir, düşünün nasıl bir yemektir bu. aslında tempura kızartmanın tekniğinin adıdır ve orijinal olarak japonların bulduğu bir yemek türü değildir. her zamanki gibi batıdan bir şeyler alan japonlar bu yemeği portekizli misyonerlerden almışlar ve kendi damak tatlarına göre japonize etmişler. *
peki bizim evlerimizde de yaptığımız yağda kızartma yemeklerinden farkı nedir? ekmek! tempurada ekmek bulunmaz. batı tarzı kızartmalarda kızartılan ürünün dışında galeta unu/ekmek kırıntıları vb. bir tabaka kaplanarak kızartma yapılır. tempurada ürünün dışı oldukça hafif/ince bir tabaka ile kaplanır, batı tarzada olan kızartmalara göre çok daha hafif bir yemektir. genelde soğuk su, yumurta ve çok ince çekilmiş az miktarda unla dış kaplaması yapılır.
japonların en sevdiği ve de dünyada en meşhur olan tempura ürünü karidestir (ebi tempura). ancak her türlü yiyecek tempura hamuruyla kaplanıp kızartılabilir. benim karidesten sonra kişisel favorilerim: patlıcan, bambu filizi, shiso yaprağı ve havuç tempurasıdır. genelde restoranlarda set menü olarak verilir: miso çorbası, pilav, turşu ve tempuranın batırılacağı sos vardır kızartmaların yanında. tempuranın yanında gelen sosa tentsuyu denir: mirin, shoyu ve dashi'nin eşit oranlarda karıştırılmasıyla elde edilir. tempuranın yanında gelen rendelenmiş turp da bu sosun içine katılır ve kızartmalar sosa daldırılarak yenilir.

afiyet olsun! ukde bırakmak suretiyle sabah sabah aklıma tempura yemeyi düşüren mum'a da aşk olsun ^^
devamını gör...