arabanın farlarını göze benzetme takıntım. hala daha sürüyor. karşıdan araba gelince içine değil arabanın farlarına bakıyorum. hatta farın şekline göre sinirli, mutlu olabiliyor farlar. korkunç.
en az yüzenler kadar eğlenen insandır.
suyun içinde yürürsün, ayakların yerde olduğu sürece rahatsındır, arada kafanı suya sokar çıkarırsın, bazen de yüzen arkadaşlarının götünden tutup ayaklarını kaldırırsın.
dizilerdeki gibi sadece aileler olsa ne şık ne hoş olur. ama yok illa orduyu toplayıp gidiliyor, gidilen evde odalardan insanlar taşıyor, tepsi tepsi kahve yapılıyor, herkes isteme anını görmek için üst üste biniyor, dünürlenilmiyor da herkes akraba oluyor o an..
her günümüz ayrı mücadele. sesi çıkanın başı ezilirken ne kutlanabilir ki? sıra ne zaman bana gelir korkusunu bir kadın daha nereye kadar taşıyabilir? ölmemek için, çocukları için, kimsesizlikten daha ne kadar susabilir? kime güvenebilir? ne zaman etiketlenmeden hakkı aranır? değişsin dünya, değişsin.
birbirini görmeden, duymadan, bilmeden sadece sanal mektuplaşmayla birini tanıdım. onun sevdiği, üzüldüğü şeylere tanık oldum. ona anlattım, onu dinledim. gün geçtikçe daha da uzun yazıldı mektuplar. elbet sonu gelecekti, geldi de. o kadar.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.