kurdakafaatankuzu yazar profili

birkaç yıl önce izlememe rağmen hala dün gibi aklımda olan hbo'nun mini dizisi. dizi boyunca sanki tutuklanan sizmişsiniz gibi bir merak ve bekleyişle izliyosunuz. oyunculuklar iyi, olay zaten çok iyi işlenmiş. hakkında çok uzun konuşabileceğim bir dizi, eğer şu an iyi bir şeyler izlemek istiyosanız size diyebileceğim tek şey vakit kaybetmeden başlayın.

(bkz: rosemary's baby) (bkz: the pianist) gibi önemli filmleri olan yönetmen. yönetmenliğine diyecek laf yok ama sırf iyi bir yönetmen diye 13 yaşındaki bir çocuğa tecavüz etmesi yok mu sayılmalı? yaptığı veya yapacağı hiçbir film bu adamın pedofoli bir sapık olduğu gerçeğini değiştirmemeli.

şahsen destekliyorum. virüsün durumu zaten ortada, devlet okullarında sınıflar 40 kişilik bu insanları böyle bir durumda saatlerce bir odaya tıkamazsınız, ki lise öğrencilerinden sosyal mesafe ve hijyen beklemek büyük bir saçmalık. ayrıca online eğitime kimler ulaşabildi, ulaşanlar ne kadar verim aldı? öğrencilerin psikolojik durumundan bahsetmiyorum bile. burdan alacakları notlar öğrencilerin üniversite sınavını etkileyecek fakat böyle bir durumda alınan notlar ne kadar doğru sonuç verebilir? kısacası sınavların yapılması için elle tutulur tek neden yok.

az önce bitirdim. ve şunu söylemek istiyorum, bittiğinde boş duvara bakıp düşünmeni sağlayan filmlere bayılıyorum. izlerken robert de niro'ya hayran olmamak elde değil. film her ayrıntısıyla mükemmeldi.

rock müziği sevmemi sağlayan gruptur. hak ettikleri değeri gördüklerini düşünmüyorum. şarkılarından favorilerim the last night ve hero. dinleyin ve dinlettiriniz.

ciddi ciddi bayağı bir süre başlığa bakarak düşündüm ve inanır mısınız bilmem ama mantıklı tek bir sebep bile bulamadım.

filmi izlerken gerçekten çok gerildim, daraldım, sıkışmış hissettim ve ne olduğunu anlayamadım. bana biraz (bkz: ı am the pretty thing that lives in the house) filmini hatırlattı. muhtemelen ya çok seversiniz ya da nefret edersiniz. ben beğendim. kitabını almayı düşünüyorum, okuduktan sonra bir güncelleme yapabilirim.
güncelleme:
kitabı okudum ve çok sevdim. kitabı okuyunca kimin neyi neden yaptığını daha iyi anlıyorsunuz. çünkü kitabın çoğunu ana karakterin düşünceleri oluşturuyor bu yüzden filmi izlerken bazı kısımlar sıkıcı veya saçma gelebilir. eğer filmi izlemeyi düşünüyosanız önce kitabını okuyun derim.

çok fazla beklentiyle izlediğim için mi bilmiyorum ama ben pek beğenemedim. yine de keyifli vakit geçirmek için iyi.

vanity definitely my favorite sin
(bkz: the devil's advocate)

sebastian danzig, remington leith, emerson barrett tarafından kurulmuş bir rock grubudur. şu an pek bilinmeseler de ilerde buraların değerleneceğine eminim.

japonca şarkılara çok hakim olmamakla birlikte kenshi yonezu - amen favorimdir.

yoksulluk sorun olmaktan çıktı diyen milletvekili geldi aklıma. bunlar hangi ülkede yaşıyosa biz de oraya gidelim. bizim yaşadığımız ülkede yoksul var, aç var, hasta var, taciz, tecavüz var, hepsi var, bir adalet yok.

gazoz kapağı.
neden biriktiriyorum bu kadar kapakla ne yapacağım hiç bilmiyorum. işin ucu nereye varacak diye beklemedeyim.

her bölümünü ayrı bir şaşkınlıkla izlediğim netflix belgeseli. sunucusu olan (bkz: raphael rowe) sayesinde daha da keyifli hale geldiğini düşünüyorum. ayrıca kendisi ingiltere'de işlemediği bir suç yüzünden 12 yıl hapis yatmış.

dün gece bir oturuşta bitirdiğim ve etkisinden çıkamadığım kitap. sayfa sayısı az olduğundan ve karakterleri tam olarak tanıyamadığımızdan bence hikaye birçok farklı şekilde yorumlanabilir.
--! spoiler !--

en çok merak ettiğim şey george ne yaptı. lennie ile kurdukları hayali gerçekleştirmiş olabilir mi veya tamamen umutsuz bir şekilde tüm parasını orada burada harcayacak bir hayat mı geçirdi veya intihar mı etti?

--! spoiler !--
ama sonuç olarak ben bu zamana kadar okumadığıma gerçekten çok üzüldüm. bence herkesin okuması gereken bir kitap.

and why, do ı still care about all who might recall me?
for everything dies, so does memory
and why, am ı still surprised about all who pray their sins away?
aren't they too a part of this grand ballet?
(bkz: tamino - cigar)

aylar önce.
sence ne için yaşıyoruz?

kimsenin sağlığını düşünmek zorunda değilsiniz. insanlar zaten neyin sağlıklarına yararlı olup olmadıklarını biliyorlar ve buna göre davranıyorlar. sağlığını etkilerse bir doktor ya da kendisi kilo vermesi gerektiğine karar verebilir. sağlığın için söylüyorum, öyle böyle zırvaları yalnızca o insanın moralini ve psikolojisini etkiler. rahatsız oluyorsanız bakmamanız yeterli veya en basitinden sadece susmanız yeterlidir. sizin hoşunuza gitmiyorsa kendiniz bunun aksini yapın. işin garip kısmı kiloyla kıyafetleri bağdaştırıyor olmanız. 'sağlıklıyken ya da sağlıksızken' giyip giymemesi bile kimseyi ilgilendirmez. giymek istiyorsa ve kendine yakıştırıyorsa kimseyi bağlayan bir durum yoktur. bazı bireyler 'dışarıda görsen şöyle yaparsın, arkasından böyle konuşursun' diye zırlamadan söylemek istiyorum ki hayır, yapmam. yirmi birinci yüzyıldayız, bu zihinler yalnızca hasta zihinlerdir. lütfen yalnızca kendinizle ilgilenin ve başkasının görünüşünü, sağlığını bu kadar hayati meseleniz yapmayın. inanın kafanız rahatlar ve çok daha mutlu bir hayat yaşarsınız.

türkiye

yapması çok zevklidir ama asla devamı gelmez sürekli heveslenip başlanılır en fazla bir hafta sonra yine bırakılır