orijinal adı: i'm thinking of ending things
yazar: iain reid
yayım tarihi: 2016
yazarın filme de uyarlanan psikolojik gerilim türündeki kitabı. isimsiz kadın kahraman erkek arkadaşıyla bir yolculuğa çıkar. yolculuk boyunca aklında erkek arkadaşından ayrılma fikri ve bunu nasıl yapacağı vardır. ancak yolculuk başladıktan sonra isimsiz kadın ve tabii ki okuyucu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlar.
yazar: iain reid
yayım tarihi: 2016
yazarın filme de uyarlanan psikolojik gerilim türündeki kitabı. isimsiz kadın kahraman erkek arkadaşıyla bir yolculuğa çıkar. yolculuk boyunca aklında erkek arkadaşından ayrılma fikri ve bunu nasıl yapacağı vardır. ancak yolculuk başladıktan sonra isimsiz kadın ve tabii ki okuyucu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kurdakafaatankuzu" tarafından 12.01.2021 22:26 tarihinde açılmıştır.
1.
iain reid isimli yazar tarafından yazılmış psikolojik gerilim türünde kitaptır efendim.
bilenler bilir bir yudum kitap diye bir site var. burada günlük kitap alıntıları yayınlayıp, üye olanlara mail yoluyla gönderirler. bu kitaptan bir bölüm yollanınca mail adresime, almalıyım diye düşündüm. kitapçıda kitabı polisiye bölümünde bulduk. aslında hiç ilgisi de yok. gelelim konusuna:
kitap bir araba yolculuğu ile başlar. kadın ve erkek, sevgililer ve kadın karakterimiz aslında sevgilisinden ayrılmak istemektedir. yol boyunca nasıl bu ilişkiyi bitirmelidir düşünür durur. kendi kendine hesaplaşmalar, aralarında geçen felsefik konuşmalar, yolun ve ortamın karanlık ve kasveti sizi devamlı tetikte tutar. çünkü anlamsız bir tedirginlik vardır bu arabada. yolculuk erkek karakterinin aile evinedir. ve sonuç olarak yolda ve evde başlarına gelen inanılmaz gerilim yüklü olaylar anlatılır.
sonu tam bir ters köşe olmasıyla beraber ruhsal betimlemeleri ve konuşmalardaki derinlik ayrıca gerilimin yüksek olması sizi kitaptan bir an bile koparmaz. ayrıca kitabın filmi de var ama öncelikle kitabın okunmasını tavsiye ederim. çünkü film daha çok sanatsal içerikli olması sebebiyle konuyu tam kavrayamamanıza sebep olabilir. bu arada filmi de çok güzeldi. konunun bu şekilde farklı bir yöntemle anlatılması gayet özgündü.
ve kitaptan küçük bir alıntı
varlığımın anlamı hayatın bana bir soru sormasıdır. veya, tam tersine ben dünyaya sorulmuş bir soruyum ve cevabımı vermem gerekiyor, yoksa dünyanın vereceği yanıta mecbur kalırım.
bilenler bilir bir yudum kitap diye bir site var. burada günlük kitap alıntıları yayınlayıp, üye olanlara mail yoluyla gönderirler. bu kitaptan bir bölüm yollanınca mail adresime, almalıyım diye düşündüm. kitapçıda kitabı polisiye bölümünde bulduk. aslında hiç ilgisi de yok. gelelim konusuna:
kitap bir araba yolculuğu ile başlar. kadın ve erkek, sevgililer ve kadın karakterimiz aslında sevgilisinden ayrılmak istemektedir. yol boyunca nasıl bu ilişkiyi bitirmelidir düşünür durur. kendi kendine hesaplaşmalar, aralarında geçen felsefik konuşmalar, yolun ve ortamın karanlık ve kasveti sizi devamlı tetikte tutar. çünkü anlamsız bir tedirginlik vardır bu arabada. yolculuk erkek karakterinin aile evinedir. ve sonuç olarak yolda ve evde başlarına gelen inanılmaz gerilim yüklü olaylar anlatılır.
sonu tam bir ters köşe olmasıyla beraber ruhsal betimlemeleri ve konuşmalardaki derinlik ayrıca gerilimin yüksek olması sizi kitaptan bir an bile koparmaz. ayrıca kitabın filmi de var ama öncelikle kitabın okunmasını tavsiye ederim. çünkü film daha çok sanatsal içerikli olması sebebiyle konuyu tam kavrayamamanıza sebep olabilir. bu arada filmi de çok güzeldi. konunun bu şekilde farklı bir yöntemle anlatılması gayet özgündü.
ve kitaptan küçük bir alıntı
varlığımın anlamı hayatın bana bir soru sormasıdır. veya, tam tersine ben dünyaya sorulmuş bir soruyum ve cevabımı vermem gerekiyor, yoksa dünyanın vereceği yanıta mecbur kalırım.
devamını gör...
2.
netflix'in i'm thinking of ending things isimli filinin fragmanı izlerken beni çok etkiledi ve de gerdi. sabırsızlıkla bekledim filmin çıkmasını, izledim, anlamadım. yani evet bir şeyler anladım ama tam da anlamadım. bir de izlerken aşırı sıkıldım. birkaç ay sonra bir de ne göreyim, film kitaptan uyarlamaymış, kitap da 5 liraymış kampanya varmış. hemen aldım. :d adam ne anlatmış ne yazmış da bunlar bu kadar beğenip filmini çekmişler dedim, okuyayım da öğreneyim.
kitap o kadar keyifliydi ki, sanırım bir günde bitiriverdim. aktı gitti. filmi izlerken sıkıldığım, boğulduğum ve anlamadığım tüm sahneler kitabı okurken anlam kazandı, tüm taşlar yerine oturdu. yıllarca ailesiyle yaşadıktan sonra tam özgür bir yaşama kavuşacakken anne babasının bakıma muhtaç hale gelmesiyle onlardan uzak kalamayan, ailesiyle çekildikleri köşede tüm sosyal yaşamdan soyutlanmış bir vaziyette yaşlanan ve bunların altında ezilen bir adamın hikayesi.
adam mis gibi kitap yazmış meğer, kitabı önce okuyup filmi sonra izlesem belki filmden de çok etkilenecektim ama... maalesef...
müsaadenizle şimdi sizlerle kitaptan ilgimi çeken birkaç alıntı paylaşacağım.
-hiçbir şeyin yoksa kaybedeceğin bir şey de yoktur. #sayfa29
-bütün cevapları bilmediğimiz, her şeyi açıklayamadığımız için memnunum. uzay gibi. belki de bütün cevapları bilmemiz gerekmiyor. sorular iyidir. cevaplardan daha iyidirler. hayat hakkında daha fazlasını, nasıl geliştiğimizi, nasıl ilerlediğimizi bilmek istiyorsan önemli olan sorulardır. bence sorular kendimizi daha az yalnız hissetmemizi, diğerleriyle bağlantılı olmamızı sağlıyor. her zaman her şeyi bilmek gerekmiyor. bilmemenin de kıymetini biliyorum ben. bilmemek insanca bir şey. uzay gibi. çözümlenemez ve karanlık ama tamamen değil. #sayfa36
-varlığımın anlamı, hayatın bana bir soru sormasıdır. veya, tam tersine, ben dünyaya sorulmuş bir soruyum ve cevabımı vermem gerekiyor, yoksa dünyanın vereceği yanıta mecbur kalırım. #sayfa41
-küçük, kritik hareketler yeterli midir? küçük jestler kendimizi iyi hissetmemizi, başkaları hakkında iyi şeyler hissetmemizi sağlar. küçük şeyler bizi birleştirir. her şey gibidirler. birçok şey bunlara bağlıdır. dinden ve tanrı'dan farklı değildir. belli yapıların hayatı anlamamızı sağladığını sanırız. yalnızca geri kalanını bir kişiyle birlikte geçirme geçirmemizin daha iyi olacağı düşüncesi, varlığın temelindeki hakikatlerden biridir. gerçek olmasını istediğimiz bir inançtır.
yalnızlıktan, bağımsızlıktan yoksun kalmak çoğumuzun sandığından daha büyük bir fedakarlık. aynı yaşam alanını, bir hayatı paylaşmak yalnız olmaktan çok daha zor. aslına bakarsanız, çift olarak yaşamak neredeyse imkansız bir şey, değil mi? hayatınızın geri kalanını birlikte geçireceğiniz başka birini bulmak? birlikte yaşlanacak, birlikte değişecek birini? her gün göreceğiniz, ruh hallerine ve ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalışacağınız birini? #sayfa55
-hayatım yıllardır dümdüz. başka nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. bunu daha önce kendime bile itiraf etmedim. depresyonda olduğumu sanmıyorum. söylemeye çalıştığım bu değil. hayatım yavan, neşesiz yalnızca. öyle çok şey kazara olmuş gibi, gereksiz, keyfe keder geliyor ki... hayatımda bir boyut eksikliği var. bir şey eksik. #sayfa59
-depresyon ciddi bir hastalıktır. fiziksel acı verir, insanı yıpratır. kanseri nasıl karar vererek atlatamıyorsan depresyondan da karar vererek çıkamazsın. üzüntü normal, insani bir duygudur, mutluluktan farkı yoktur. mutluluğun bir hastalık olduğunu düşünmezsin. #sayfa60
-bir şeylerin gerçek olduğunu onları kaybedebileceğini düşündüğün zaman anlıyorsun. #sayfa67
-kaliteli entelektüel etkileşimin en önemli iki kuralı:
bir: basit şeylerin basit, karmaşık şeylerin karmaşık kalmasını sağla.
iki: hiçbir sohbete bir strateji veya çözümle girme. #sayfa91
-her şeyi tam olarak bilmediğimiz halde ilişkilerin kurulabilmesi ve sürmesi bir mucize. karşındakinin ne düşündüğünü tam anlamıyla bilmeden. onun kim olduğundan emin olmadan. #sayfa151
-korkunun, terörün, dehşetin geçici olduğu sanılıyor. balyoz gibi hızla indiğini ama kalıcı olmadığını sanıyor insanlar. doğru değil bu. yerlerine başka duygular gelmezse, dolup gitmezler. derinlerdeki korku olduğu yerde kalır, yayılabilirse yayılır. onu aşamaz, ondan daha zeki davranamaz, onu bastıramazsınız. tedavi edilmezse şiddetlenir. korku, alerjik reaksiyon gibidir. #sayfa159
-bazen düşünceler gerçeğe eylemlerden daha yakındır. her istediğini söyleyebilirsin, her istediğini yapabilirsin ama her istediğini düşünemezsin. #sayfa170
kitap o kadar keyifliydi ki, sanırım bir günde bitiriverdim. aktı gitti. filmi izlerken sıkıldığım, boğulduğum ve anlamadığım tüm sahneler kitabı okurken anlam kazandı, tüm taşlar yerine oturdu. yıllarca ailesiyle yaşadıktan sonra tam özgür bir yaşama kavuşacakken anne babasının bakıma muhtaç hale gelmesiyle onlardan uzak kalamayan, ailesiyle çekildikleri köşede tüm sosyal yaşamdan soyutlanmış bir vaziyette yaşlanan ve bunların altında ezilen bir adamın hikayesi.
adam mis gibi kitap yazmış meğer, kitabı önce okuyup filmi sonra izlesem belki filmden de çok etkilenecektim ama... maalesef...
müsaadenizle şimdi sizlerle kitaptan ilgimi çeken birkaç alıntı paylaşacağım.
-hiçbir şeyin yoksa kaybedeceğin bir şey de yoktur. #sayfa29
-bütün cevapları bilmediğimiz, her şeyi açıklayamadığımız için memnunum. uzay gibi. belki de bütün cevapları bilmemiz gerekmiyor. sorular iyidir. cevaplardan daha iyidirler. hayat hakkında daha fazlasını, nasıl geliştiğimizi, nasıl ilerlediğimizi bilmek istiyorsan önemli olan sorulardır. bence sorular kendimizi daha az yalnız hissetmemizi, diğerleriyle bağlantılı olmamızı sağlıyor. her zaman her şeyi bilmek gerekmiyor. bilmemenin de kıymetini biliyorum ben. bilmemek insanca bir şey. uzay gibi. çözümlenemez ve karanlık ama tamamen değil. #sayfa36
-varlığımın anlamı, hayatın bana bir soru sormasıdır. veya, tam tersine, ben dünyaya sorulmuş bir soruyum ve cevabımı vermem gerekiyor, yoksa dünyanın vereceği yanıta mecbur kalırım. #sayfa41
-küçük, kritik hareketler yeterli midir? küçük jestler kendimizi iyi hissetmemizi, başkaları hakkında iyi şeyler hissetmemizi sağlar. küçük şeyler bizi birleştirir. her şey gibidirler. birçok şey bunlara bağlıdır. dinden ve tanrı'dan farklı değildir. belli yapıların hayatı anlamamızı sağladığını sanırız. yalnızca geri kalanını bir kişiyle birlikte geçirme geçirmemizin daha iyi olacağı düşüncesi, varlığın temelindeki hakikatlerden biridir. gerçek olmasını istediğimiz bir inançtır.
yalnızlıktan, bağımsızlıktan yoksun kalmak çoğumuzun sandığından daha büyük bir fedakarlık. aynı yaşam alanını, bir hayatı paylaşmak yalnız olmaktan çok daha zor. aslına bakarsanız, çift olarak yaşamak neredeyse imkansız bir şey, değil mi? hayatınızın geri kalanını birlikte geçireceğiniz başka birini bulmak? birlikte yaşlanacak, birlikte değişecek birini? her gün göreceğiniz, ruh hallerine ve ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalışacağınız birini? #sayfa55
-hayatım yıllardır dümdüz. başka nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum. bunu daha önce kendime bile itiraf etmedim. depresyonda olduğumu sanmıyorum. söylemeye çalıştığım bu değil. hayatım yavan, neşesiz yalnızca. öyle çok şey kazara olmuş gibi, gereksiz, keyfe keder geliyor ki... hayatımda bir boyut eksikliği var. bir şey eksik. #sayfa59
-depresyon ciddi bir hastalıktır. fiziksel acı verir, insanı yıpratır. kanseri nasıl karar vererek atlatamıyorsan depresyondan da karar vererek çıkamazsın. üzüntü normal, insani bir duygudur, mutluluktan farkı yoktur. mutluluğun bir hastalık olduğunu düşünmezsin. #sayfa60
-bir şeylerin gerçek olduğunu onları kaybedebileceğini düşündüğün zaman anlıyorsun. #sayfa67
-kaliteli entelektüel etkileşimin en önemli iki kuralı:
bir: basit şeylerin basit, karmaşık şeylerin karmaşık kalmasını sağla.
iki: hiçbir sohbete bir strateji veya çözümle girme. #sayfa91
-her şeyi tam olarak bilmediğimiz halde ilişkilerin kurulabilmesi ve sürmesi bir mucize. karşındakinin ne düşündüğünü tam anlamıyla bilmeden. onun kim olduğundan emin olmadan. #sayfa151
-korkunun, terörün, dehşetin geçici olduğu sanılıyor. balyoz gibi hızla indiğini ama kalıcı olmadığını sanıyor insanlar. doğru değil bu. yerlerine başka duygular gelmezse, dolup gitmezler. derinlerdeki korku olduğu yerde kalır, yayılabilirse yayılır. onu aşamaz, ondan daha zeki davranamaz, onu bastıramazsınız. tedavi edilmezse şiddetlenir. korku, alerjik reaksiyon gibidir. #sayfa159
-bazen düşünceler gerçeğe eylemlerden daha yakındır. her istediğini söyleyebilirsin, her istediğini yapabilirsin ama her istediğini düşünemezsin. #sayfa170
devamını gör...
3.
bir iain reid kitabıdır.
bu kitap, charlie kaufman tarafından senaryolaştırılıp aynı isimle filme de çekilmiştir. genelde kitap uyarlaması filmleri kitabı okumadan önce izlemem, bu sefer de öyle yaptım.
öncelikle belirtmem gerekir ki kitap çok başarılı idi. gizem gerilim romanları genelde beni çok etkilemez. sonları tahmin edilebilir olur, gerginlik yaratmak için gereksiz aksiyon bölümleri eklenir ya da hikaye tam bir hayal kırıklığı olur. bu kitap yukarıda anlattığım gibi değildi.
yol hikayeleri her zaman çekicidir. insanı da hikayede anlatılana benzer bir yolculuğa çıkarır içsel olarak. bu kitapta da hikayemiz bir yolculukla başlıyor. ayrılmayı düşündüğü erkek arkadaşı ile onun ailesini ziyarete gitmek için yola çıkan anlatıcımız bir yandan böyle bir adım atarken bir yandan da zihninde ayrılığa dair plan ve hesaplaşmalar dolaşır.
tüm bunları zihninde tasarlayan ama erkek arkadaşı ile konu hakkında hiç konuşmayan anlatıcımız aslında bambaşka bir hikayenin nesnesi ya da öznesi olacaktır.
gayet akıcı ve çarpıcı bir dil ile yazılmış, sonu ile de kesinlikle hayal kırıklığı yaratmamış bir kitaptır.
bu kitap, charlie kaufman tarafından senaryolaştırılıp aynı isimle filme de çekilmiştir. genelde kitap uyarlaması filmleri kitabı okumadan önce izlemem, bu sefer de öyle yaptım.
öncelikle belirtmem gerekir ki kitap çok başarılı idi. gizem gerilim romanları genelde beni çok etkilemez. sonları tahmin edilebilir olur, gerginlik yaratmak için gereksiz aksiyon bölümleri eklenir ya da hikaye tam bir hayal kırıklığı olur. bu kitap yukarıda anlattığım gibi değildi.
yol hikayeleri her zaman çekicidir. insanı da hikayede anlatılana benzer bir yolculuğa çıkarır içsel olarak. bu kitapta da hikayemiz bir yolculukla başlıyor. ayrılmayı düşündüğü erkek arkadaşı ile onun ailesini ziyarete gitmek için yola çıkan anlatıcımız bir yandan böyle bir adım atarken bir yandan da zihninde ayrılığa dair plan ve hesaplaşmalar dolaşır.
tüm bunları zihninde tasarlayan ama erkek arkadaşı ile konu hakkında hiç konuşmayan anlatıcımız aslında bambaşka bir hikayenin nesnesi ya da öznesi olacaktır.
gayet akıcı ve çarpıcı bir dil ile yazılmış, sonu ile de kesinlikle hayal kırıklığı yaratmamış bir kitaptır.
devamını gör...