zamansız kelebek yazar profili

zamansız kelebek kapak fotoğrafı
zamansız kelebek profil fotoğrafı
rozet
karma: 191763 tanım: 47564 başlık: 13494 apolet: 7 takipçi: 757
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

son tanımları


hayat ağacı (kısa film)

fatih yıldırım tarafından çekilmiş ve senaryosu yazılmış kısa film;

doğayı korumak adına farkındalık yaratmak için çekilmiş bir kısa film olduğu belirtiliyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

genç bir adam bir ormanda spor yapmaktadır, koşmaya devam eder ve belirlediği noktaya gelince çantasından çıkardığı küçük bir fidanı toprağa diker, onu sular ve büyümesi için elinden geleni yapar.

bugün izlediğim en güzel ve en şirin kısa filmlerden biriydi, çantasına çaputların arasına özenle saklanan küçük fidanı görünce mutlu oldum.

küçük gibi görülen ama geleceğe yatırım olan bu davranış oldukça takdir edilesiydi, ormanlar, ağaçlar, doğa, yaşamın vazgeçilmez yapı taşlarıdır.

bugün dikilen bir fidan yarın ağaç olacaktır, geleceğe doğru atılan ve verimli olması kaçınılmaz olan doğru adımlar her canlı için önem arz eder.

sabır, zaman, sevgi ve emek isteyen her şeye yeterli çabayı gösterip elimizden geleni yapmamız gerektiğini hatırlatan şirin bir kısa filmdi.

doğaya duyulan saygı ve sevgi doğayı korumakla, ona zarar vermemekle gösterilebilir.

görsel açıdan da beğendim.

devamını gör...

kalem (kısa film)

burak çabuk tarafından senaryosu yazılmış ve aynı isim tarafından yönetilen kısa film; 2012 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

genç bir adamın sokakta geçenlerden kalemlerini rica etmesini ve aslında ön yargı kavramını konu ediniyor.

genç adamın kalem istediği hiç kimsede kalem yok, aradığını asla bulamayan bu adam dış görünüşüne aldandığı ve yanında kalem olmadığına emin olduğu adam tarafından ters köşe oluyor, çünkü sırt çantası takan öğrencilerde bile kalem bulamaz iken içki tarzı bir şey içen bu adamda kalem varmış.

izlerken kalemin aslında bir metafor veya simge olduğunu düşünmek istedim.

aradığını yanlış yerde ya da yanlış insanda ararsan onu hiçbir zaman bulamazsın ana fikrinin verilmek istendiği bir kısa film olduğunu düşünüyorum.

onda yoktur diye düşünüp istemediğin bir şey belki ondadır, belki tek çare hiç düşünmediğimiz o insandadır.

kimin size yardım edip kimin etmeyeceğini ancak isteyerek anlayabilirsiniz.

kısa filmi çok iyi bulmadım, görsel açıdan çok iyi değildi bana göre, daha derin de anlatılabilirdi, yüzeysel olduğu için çok etkilenilecek bir kısa film değil ama izlemek de bir şey kaybettirmedi.

kağıda yazdığı şey ise aslında kalem vereni mutlu etmek içinmiş...

devamını gör...

father (kısa film)

mohammad reza kheradmandan ve
mohammad lotfali işbirliğinde hazırlanan birkaç dakikalık kısa animasyon filmi; 2014 yapımlı olduğu bilinmektedir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bir erkek paltosunun çok kötü bir havada çamaşır ipine asılı halde rüzgara ve yağmura dayanma çabasını konu ediniyor.

fırtınaya dayanan aslında palto değil,
bir baba, izlerken böyle düşünmek istedim.

bütün zorluklara rağmen ipe tutunduğu mandal ile asılı kalmaya devam ediyor, mandalın ise aslında babanın çocukları olduğunu düşünebilirsiniz.

hayat herkes için zor mudur bilinmez ama ülkemizde zordur, ana olmak, baba olmak, çocuk olmak, ağaç olmak, vârolmak zordur.

baba olmak da aynı şekilde zordur,
sırf çocukların için bütün acılara dayanmaya devam edersin, mandalla ipe tutunur gibi çocuklarınla hayata tutunursun.

en sonunda paltonun içinden başka elbiseler çıkması ile hem hüzünlenmek, hem de mutlu olmak oldukça mümkün.

yağmurda ayazda fırtınada ayakta kalıp çocukları için kendi içindeki elbiseleri fedâ ediyor.

ebeveynlik ve fedâkâr olma durumu arasındaki bağı anlatan duygusal bir kısa filmdi.

baba olmanın zorlukları, zorluklara ise çocukların için katlanmak, hayatla edilen mücadelede yıkılmamaya çalışmak, kısa filmi özetleyen şeylerdendi diyebilirim.

konusu üzücü olsa da giysinin boşlukta sallanmasına biraz güldüm. ^^



izlemek için
devamını gör...

neslican tay

eğer yaşasaydı bugün tam 27 yaşına girecek olan gencecik bir kız; 1998/ 2019 yılları arasında yaşamış ve üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğudur.

kanserle vermiş olduğu mücadele ile tanınmıştır.

bir ablası ve bir erkek kardeşi olan neslican fen lisesi mezunuydu, üniversite sınavına girmesine az bir zaman kala kanser olduğunu öğrendi ve kanserle hayatını kaybettiği son saniyeye kadar mücadele etti.

tedx programında konuşma yaptı, kitap yazdı, bedeninden ve ruhundan artık bir parçası eksilmiş olan çoğu insan öz güvenini yitirir ve kendini eve hapseder, bedeninden utanırken o ise utanmadı, ne artık tek bacağa sahip olmaktan, ne de protezinden, aldığı sayısız kemoterapi yüzünden saçlarını yitirdiğinde bile yüzünde güller açardı, belki acısını içinde yaşıyordu, ailesi ve sevenleri üzülmesin diye acı çektiğini belli etmiyordu.

umudunu kaybetmemek gerektiğini öğretti ve kısacık ömründe sayısız insanın kalbine dokundu, mücadeleyi, savaşmayı, azimli olmayı, hayatın ille de güllük gülistanlık olamayacağını, hayatın ağır silleleri olduğunu, düşsen bile kalkmayı öğretti.

hayatını kaybettiğini öğrendiğimde saatlerce ağladığımı hatırlıyorum.

yazdığı kitabı çoktan okudum.

iyiki vardın ve iyiki yaşadın neslican tay

hep bizimlesin...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

nimic mai mult

2000 yılında kurulmuş rumen müzik grubu dj project ve yuka şarkısı; geçen sene yayınlanan nimic mai mult albümünde yer alır.



" hadi söyle bana ne olduğumuzu
hai zi-mi ce suntem noi.

gözlerin ne hissettiğini söylerken
saklanmak zor
e greu să te ascunzi când ochii spun ce simt

eğer arkadaş olsaydık boğulurdum
prieteni de am fi oare m-aș sufoca...
"
devamını gör...

francesco petrarca

doğum günüyle ölüm günü arasında 1 gün olan italyan şair olarak bilinir;
1304/ 1374 yılları arasında yaşamış ve hukuk eğitimi almıştır.

üretken bir yazın hayatı olduğunu söylemek mümkün iken kendisi 69 yaşının son gününde hayatını kaybetmiştir.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

türkçe'ye çevrilen bazı kitapları

utku şiirleri
divan (ıı canzoniere)
dünyanın anlamsızlığı üzerine


günde bin kez ölür bin kez doğarım;
o kadar uzağım kurtuluşumdan.

neydi hissettiğim?
içimi yakıyor çünkü anısı.
devamını gör...

yazarların çektiği duvar fotoğrafları

t/ yazarların çektiği duvar fotoğraflarının paylaşıldığı başlık.

istanbul; ocak/ 2025
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kitap kapağı (kısa film)

melih özsâdıç ve mert izgeç tarafından senaryosu yazılıp yönetilmiş kısa film;

yaklaşık 5 dakika ve 2021 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kitap okumayı sevmeyen ve konsol bağımlısı iki arkadaşın kitap okumayı seven arkadaşlarını "inek" olarak görmesini konu ediniyor.

o kitap okumaya başlayınca birbirlerine kitap okumaya başladı yine inek diye mesaj atıyorlar.

kitaba verilen paraya acıyorlar ama yeni telefon ve konsola verecekleri 10 bin liraya acımıyorlar.

kitap okuduktan sonra ne olacak ki, ne değişecek diye düşünüyorlar, kitap okumamak hayatlarında bir eksiklik yaratmamış, ama hayatları zaten kitapsız geçtiği için onlar bunu bilmese de eksik.

kitaplar aksesuar değildir, hayatı ve kendi vâroluşunu kitap okuyarak anlamlandırmaya çalışan insanlar için bir ilaçtır, en önemli ve güçlü araçlardandır.

kitap okumadan yaşamak yokuş yukarı koşup da su içmeden yaşamak gibidir. (bence)

konsollar ve telefonlar yasaklanmayacak ama kitaplar yasaklanır, yakılır, kitabın ne kadar güçlü olduğunu hatırlatan bir durumdur bu.

kitap okumadan nasıl yaşanır bilmiyorum, çok kitap okuduğumu iddia etmiyorum ama kitap okumanın verdiği gücü de galiba hiçbir şey veremiyor.

devamını gör...

kekeme (kısa film)

resul kurt ve eyyüp kurt tarafından yönetilmiş 10 dakikalık kısa film;
2019 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

insanların fiziksel özellikleriyle dalga geçmenin güzel bir şey olduğu hiçbir kitapta yazmaz.

kimse dış görünüşünü kendisi seçemez ve seçiminde payının olmadığı özellikleri ile vurulmak yakışık almaz.

kısa film merdan isimli küçük bir çocuğun kekeme olmasından ötürü arkadaş çevresi ve öz kardeşi tarafından rencide edilmesini, kabul edilmemesini ve ona kekeme olduğu için eşek şakaları yapmalarını konu ediniyor.

çekirdek yiyip yiyip kabuklarını masaya atıp korktukları bir genç gelince suçu kekeme olan çocuğa atıp dayak yemesine göz yumuyorlar.

kekeme olması her durumda yüzüne vuruluyor, sanki kendi elindeymiş gibi kendi bedeninden ve yaradılışından utandırılıyor.

arkadaşları bir gece aynı rüyayı görüyor ve rüyada kekeme çocuk bu eşşek şakalarına dayanamadığı için dama çıkıp intihara kalkışıyor, gerçekte intihar etmiyor,
bu sadece bir rüya.

kalbi kırık şekilde köye gönderilmesi ile kısa film sona eriyor.

insanların iç dünyanızı tek kelimeyle yerle yeksan etmesine izin vermeyin, dış görünüşünüz değişir ama kırgınlıkların geçmesi zaman alır.

kendinizi sevin, kekeme olmak düzelir ama dilinde kötü söz olan, kalp kıran, arkadaşını üzenin dili değişmez.

çocuğun kekeme olduğu için üzülüp allah'a dua ettiği sahne üzücüydü.

devamını gör...

hasta (kısa film)

şenol çöm tarafından yönetilmiş birkaç dakikalık kısa film; 2013 yılında yayınlanmıştır.

hasta ve denizden çıkarılmış bir balığı anlatıyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

her şey çok sıradan ilerlerken kamera serumu gösteriyor, serumda ise su var.

habitatı deniz ve su olan bir canlının serumunda su olması galiba bir metafordu.

önce yaşam alanından koparıp sonra da sadaka niyetine ihtiyacı olanı bağışlayıp hasta etmek, iyileşmesi için gerekli olan şeyin aslında onun hayatının tamamı olması, insanın kendini hasta duruma düşürüp sonra da bu durumdan şikayet etmesini hatırlatan bir kısa filmdi.

hastalığa bakış açısı farklı olan birinin farklı bir çalışması olmuş.

insanı hasta eden şey alıştığı yerden ya da kimseden koparılmasıdır ana fikrinin çıkarılabileceği ilginç bir kısa film gibi duruyor.

insan alıştığı yerden, kişiden, yaşam alanından koparıldığında artık hayatı zorlaşıyor ve hasta olmak, ölüm, yalnızlık kaçınılmaz oluyor.

bunu sudan çıkmış bir balığa su verilmesiyle anlatmaları gerçekten dikkat çekici bir durum.




halbuki mesele çok basit,
insan hastalanır ve ölür.

dokuzuncu hariciye koğuşu
devamını gör...

sonuna kadar

ferda anıl yarkın şarkısı olup 1995 yılında yayınlanan sonuna kadar albümünde yer alır;
söz müzik mustafa sandal ve
ferda anıl yarkın imzası taşımaktadır.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


yetişemedim ben sana.
devamını gör...

selçuk altun

1950 doğumlu türk yazar olarak bilinir;
aslında banka üst düzey yöneticisi olduğu bilinen yazarın babası kaymakam ve vali olarak görev almış ve yazarın çocukluğu bu yüzden farklı şehirlerde geçmiştir.

boğaziçi üniversitesi işletme mezunu olan yazar kendini yazmaya ve okumaya adamak için emekli olmuştur.

kitaplarının yaklaşık 15 dile çevrildiği bilinmekte ve bir kitabı sedat simavi edebiyat ödülü sahibi olmuştur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bazı kitapları

işte geldim deniz kenarı
annemin öğretmediği şarkılar
ayrılık çeşmesi sokağı
senelerce senelerce evveldi
bir sen yakınsın uzakta kalınca


bu dünyada muhatabım kitaplar,
kalan umurumda değil.
devamını gör...

dijital yalnızlık

gizem ülgen tarafından senaryosu yazılmış ve yönetilmiş 5 dakikalık kısa film;

2020 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

dijital dünyanın yalnızlaştırdığı ve bir robot haline getirdiği insanların ıssızlığını, dijital dünyanın insan ilişkilerine olumsuz etkileri ve boşluklar yaratmasını konu ediniyor.

yan yana iken bile telefondan yazışarak sohbet eden çiftler, yüzüne bakarak konuşmanın yerini ekrana bakarak konuşmanın alması, toplu taşıma araçlarında insanların neredeyse hepsinin telefona odaklanması, kitap okuyan insan sayısında düşüş, hayatındaki her gelişmeyi, her ânı sosyal medyada paylaşma isteğinin altında yatan onaylanma isteği, kısa filmin gösterdiği durumlardandı.

kadının en sonunda merdivenden düşüp yanında duran kocası ya da sevgilisine düştüğünü ve ölmek üzere olduğunu bile haber verememesi, o anda bile telefona ulaşmaya çalışması trajikomikti.

çok iyi bir kısa film olduğunu düşünmüyorum, hiç diyalog olmaması belki konuyu desteklemek içindir ama biraz yalın geldi, daha iyisi olabilirdi.

kitle iletişim araçlarının kölesi ya da oyuncağı olmamak gerektiğini vurgulayan bir kısa film olduğu söylenebilir.

devamını gör...

annem (kısa film)

ismail kurt tarafından çekilmiş 7 dakikalık kısa film; 2019 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


annesiz kalan iki küçük çocuğun her gün ellerinde bir poşet ve bir şişe su ile bir yere gitmelerinden rahatsız olan diğer çocuklar bir gün onları takip etmeye karar verir.

onların hırsızlık yaptığını düşünürler, ellerindeki siyah poşete de para veya eşya koyduklarını sanırlar.

takip sonucu yaş tahtaya bastıklarını anlarlar,
çocukların hırsızlıkla alâkaları yoktur, tek yaptıkları şişedeki suyla annelerinin mezarını sulamak, poşetteki çiçeği ise mezara bırakmak olur...

yanılan çocuklar onlardan özür dilemeye karar verir.

küçük çocuk ve kız kardeşi annelerine içlerini dökerler, seninle yaşıyoruz derler.

küçük kız annesinin hayalini görür ve ona sarılır, gerçekten oradadır kadın,
ama sarıldığı şey aslında bir ağaçmış...

annesizliği konu edindiği kadar düşündürdüğü birkaç şey daha olan duygusal bir kısa film oldu.

insanlarla yollarımız ayrılabilir, bir daha görmemek mümkün, her şey bir anda bitebilir, toprak aldığı tohum değilse aldığını geri vermiyor, sevdiklerimizin kıymetini yaşarken bilmeli ve onları ne kadar sevdiğimizi hissettirmeliyiz.

yaşarken söyleyebilmeliyiz seni seviyorum diye, çünkü mezar taşları ses duymuyor...

küçük kızın annesine sarıldığı sahne oldukça etkileyici ve hüzünlüydü.

kısa filmi görsel açıdan da iyi buldum, özellikle de mezarlık sahnesindeki çekim teknikleri ve renkler, ışık, oldukça iyiydi.

dilerim kimse evladından ve anne babasından ayrı kalmaz diyerek tanımımı burada bitiriyorum..



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bayram kıyafeti

eyyüp kurt tarafından yönetilmiş olan yaklaşık 6 dakikalık kısa film; 2019 yılında yayınlanmıştır.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

karşılıksız iyilik yapmanın önemi ve mendil satan çocukların bayramlık almak isterken mağazadan kapı dışarı edilmeleri sonucu onlara bayramlık alınmasını konu ediniyor.

aileleri olmayan, okula gitmek yerine dilenmek ya da küçük öteberi satarak para kazanmaya çalışan çocukların yeri sokaklar değil okul sıralarıdır.

çocukların kendilerine bayramlık alacak yeterli imkânları yok ve beğendikleri ayakkabıların fiyatını öğrenince verdikleri para karşısında mağaza sahibi çılgına dönüp çocuklara hakaret ediyor, ayrıca fiziksel şiddet de uyguluyor.

çocukların bir ağacın altında üzgün üzgün konuşmalarını dinleyen ve o sırada az ötede kitap okuyan genç adam onlara kulak misafiri oluyor, bayramlık almaya götürüyor ve bütün mendillerini alıyor, mendilleri satın alma sebebi ise hiçbir şey almadan elbise alırsa çocukların gururunun kırılabileceği gerçeği.

asıl bayramın bir çocuğu sevindirmekle başladığını vurgulayan, bazı sahneleri duygusal olan bir kısa filmdi.

ağacın altında kalın bir kitabı okuyup onlara bayramlık alan adamın hangi kitabı okuduğunu bir türlü göremesem de izlediğim için pişman olmadığım bir kısa film oldu.

devamını gör...

sözlük yazarlarının çektiği deniz fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

düello (kitap)

1949/ 1993 yılları arasında yaşayan türk şair ve doktor olan behçet aysan imzalı eser.

şairin diğer şiir kitaplarındaki şiirleri de bu kitapta toplanmıştır, yani bu kitabı okuduğumuzda onun bütün kitaplarını senkronize biçimde okumuş oluyoruz,
tabii bu da bir okur için sevindirici bir durum.

şimdi ise kitap hakkında haddim olmadan biraz konuşmak istiyorum.

behçet aysan ve metin altıok okuma kararını çok uzun zaman önce almış olsam da ölüm şekilleri acı verdiği için okumayı erteliyordum, zorsunmak diye bir kelimemiz var, binlerce sayfa okumaya üşenmezsin ama yakılarak öldürülen biri yazdıysa bunları, okumak zor gelir, zorsunursunuz.

zorsundum sanırım, onlara bir hayat borçlu olduğumuz için yazdıklarını okumak sanki onlara karşı bir hakaret olacaktı,
zamanını bekledim.

zamanı gelmişti sanırım.

kitapta oldukça yıkım etkisi yaratan şiirler yer alıyor, şairin mutlu olduğunu görebildiğimiz şiir sayısı yok denecek kadar az, daha öldürülmeden neden bu kadar acı çektiğini anlamak olanaksız olsa da elbette herkesin acısı kendine ve bambaşkadır.

kitapta şarkı olmuş iki şiir de var,
birisi oktay sinanoğlu'nun kardeşi esin afşar tarafından okunmuş bir eflatun ölüm

diğeri ise nurettin rençber şarkısı ay düşünce

ikisinin de şiir versiyonunu bu kitapta görmek mümkün.

şairin kişisel duygularından damıtılmış şiirleri olduğu kadar kişisel olmayan şiirleri de var,
bütün çocukların yatağa tok girmesini istemek mesela...

yakılarak öldürülmüş kırgın bir yürekten dökülen oldukça dokunaklı şiirler,

acı, ölüm, kimsesizlik, terk edilmek ve sonsuzca yitirmek, hayatla olan düello, galiba kitabı özetleyebileceğim kelime ve kavramlardandı.

seçmiş olduğum birkaç dize bırakıp burada bitiriyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


yağmur dindi sevgilim bak dinle
her şey dindi, acıysa dinmemiş halde.

hayat acıtıyordu beni.

beklemiyor bizi hiçbir şey hiçbir yerde.

sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınız da.

üzgünüm seni ben soldurdum
seni ben öldürdüm..

söylenmemiş sahipsiz bir şarkıyım
belki eski resimlerde kalırım...


bir gün tanımayacağız bile birbirimizi.

sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde ölürüm.

ve şarkılar söylüyordu
alabildiğince bir siren
ölmemi istemiyordu.

gökyüzüne ve sevgilim
kendine iyi bak...



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kimsesiz mehmet

kim tarafından yönetildiğine dair bir bilgi olmasa da rıdvan kevrek isimli youtube kanalından paylaşılan yaklaşık 5 dakikalık kısa film;
geçen sene yayınlanmıştır.

fiziksel engelli ve kimsesiz bir adam olan mehmet'in verdiği yaşam mücadelesini konu ediniyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çocuklara şeker verdiğinde çocukların büyüğü mehmet engelli olduğu için verdiği şekerleri yedirmiyor, sözel şiddet uyguluyor, kimsesiz bir insanı insandan saymıyor ve yok saymaya devam ediyor.

mehmet ise mendil satarak karnını doyuruyor,
kaldığı evin sahibi ondan râzı iken onun yanındaki diğer adam mehmet'i evden attırmanın yollarını arıyor, kimsesiz ve engelli adamı takip ediyorlar, onu sevmeyen adam onun dilencilikten çok para kazandığını söyleyip onu sokağa attırmak istiyor.

kimsesiz mehmet'in mendil satarak kazandığı parayla sadece kuru bir somun ekmek aldığını görüyorlar, kalan parasıyla ise kimsesiz çocuklar için bağışta bulunuyor.

kendi de kimsesiz olduğu için kimsesiz olmanın ne demek olduğunu iyi biliyor ve durumu kötü olduğu halde elindeki parayı olduğu gibi paylaşmak istiyor.

onun bu davranışını görerek pişman olmaları ile kısa film sona eriyor.

insanları görünüşü ve fiziksel engeli ile yaralamamak gerektiğini, herkesin hayatı zor olmasa da hayatı istediği gibi olmayan insanların hayatlarının zor geçtiğini, kimsesizliğin ya da engelli olmanın topluma ifade ettiği anlam, kısa filmin konusu ve ana fikirlerindendi.

kimsesiz mehmet'i izlerken çok üzüldüm.
oldukça duygusal bir kısa filmdi.

devamını gör...

üçüncü şahsın şiiri (kısa film)

büyük şair attila ilhan'ın en bilinen şiirlerinden olan üçüncü şahsın şiiri adındaki şiirden feyz alınarak çekilmiş 9 dakikalık kısa film;

nisa sezgin tarafından yönetilmiştir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ahmet haydar saruhan
ılgın seyhan
burak hilal gibi oyuncular yer almıştır.

kısa filmi irdelemeden önce aynı isimdeki şiirden yeniden biraz konuşmak gerekiyor,
üçüncü şahıs denilen kişi eğer üçüncü tekil şahıs ise o - ama üçüncü çoğul şahıs ise onlar olacaktır.

şair bence onlardan bahsediyor.

sevdiği kadının artık başka biriyle çift olması, onların onlar haline gelip kendisini dış kapının dış mandalı etmeleri şiirde fazlasıyla hissediliyor.

güldü mü cenazeye benzerdi,
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım,
hayırsızın biriydi fikrimce
dizeleri bile şairin vazgeçilen tarafta olmasının yaşattığı acıyı gözler önüne seriyor.

şimdi ise kısa filme geçmekte fayda var.

kısa filmde bazı repliklerin şiirden alınmış dizeler olduğunu görünce şaşırdım, çünkü beklemiyordum ve iyi düşünülmüş bir ayrıntıydı.

genç bir kız olan ferda ve sevgilisinin arasına üçüncü bir şahsın girmesi sonucu delikanlının acı çekmesini, başka bir aşkın başlaması için diğer aşkın bitimini konu ediniyor.

olağanüstü bir kısa film değildi, görsel açıdan iyiydi, oyunculuklar geliştirilebilir seviyede, kısmen umut verici.

şiirde de kısa filmde de aynı duygu hissediliyor, aşkların sonsuz olamayacağı ve araya giren üçüncü şahısların her şeyi her zaman mahvedeceği gerçeği...


devamını gör...

iyi ruhlara adak

rainer maria rilke imzalı eser;
özgün adının larenopfer olduğu bilinen kitabımızı türkçe'ye ise yüksel pazarkaya çevirmiştir.

lares'e sunular diye anıldığı da bilinen kitap rainer maria rilke 20 yaşında iken yayınlanmıştır.

şimdi kitap hakkında biraz konuşma vakti;

ne zaman rainer maria rilke okusam çok eski bir anıyı hatırlamış gibi oluyorum,
insanın kendisine dair unuttuğu şeyleri şiirinin gücüyle hatırlatmakta pek mâhir olduğu galiba yadsınamaz.

rainer maria rilke'nin şiir dünyasına daha önce birden fazla girdiğim için artık yazdıklarını okurken neyle ya da nasıl bir şiirle karşılacağımı az çok tahmin edebiliyorum.

onun ruhuna yakından baktığımı düşünsem de her seferinde şaşırtmayı başarabiliyor,
iyi edebiyatçı olmak bu olsa gerek.

kitaptaki şiirleri rilke'nin diğer okuduğum kitaplarındaki kadar güçlü bulmak isterdim ama bulamadım ama elbette okuduğuma değen bir kitap oldu ama beklentim neredeyse en üst düzeydeydi,
beklentimi fazla karşılamama nedeni kitap yayınlandığında 20 yaşında olması olabilir.

20 yaşına kadar yazdıkları ancak bu raddede tesirli olabilirdi.

aşk, ayrılık ya da ölüm gibi şeyler şiirlerde çok yoğun değil, belki de o yaşta bunları yoğun olarak yaşaması, algılaması kolay bir iş olmadığı içindir.

hayata dair duygu ve gözlemlerini yansıtma biçimini lirik bir formda karşımıza çıkarmış olduğu, okumaya değer bir kitaptı.

bazı dizeleri oldukça iyiydi.

seçmiş olduğum birkaç dize bırakıp burada bitiriyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


yuva yapmış kırlangıçlar loş girişe
buna havalı denir, evet,
buna ben büyülü derim.

dışarda ihtiyar başladı
içinden çocuğu için dua etmeye.

birini sevmeyegörsün
yaşam esirger ondan her şeyi.

o şimdi ölü.

ölümden başka bir şey kalmadı bana
artık onun için öldüm bile.

gitmiş olsan bile buradan çok uzaklara
düşer yıllar sonra aklına ille.



kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim